Omar ve Biz, Er Gorbach ve Mehmet Bahadır Er’in yönetmenliğini yaptığı, Türkiye ve Yunanistan sınırında yaşayan ve iki göçmenle komşuluk yapan bir emekli komutanın hikayesini konu edinip drama filmi olarak karşımıza çıkmaktadır. Göçmenlere karşı olan önyargıyı ve problemleri izleyiciye tüm çıplaklığı ile geçiren bu film çeşitli ödüllere layık görülmüştür.
Göç, insanın var olduğu zamandan bu yana devam eden bir olgudur. İnsanlar bazen mecburi bazen de keyfi bir şekilde yer değiştirebilir. Göç bir insani hareketin de ötesinde diyalektik ve kapsayıcı bir süreçtir. Göç içerisinde güvensizlik, iletişim sorunları, kültür çatışmalarını barındıran bir olgu olup Omar ve Biz draması da bize bu sorunları objektif bir yansıtmaya çalışmıştır. Önyargı ve güvensizlik temalarının ağır bastığı ve duygusal açıdan da etkileyici bir filmdir.
İsmet, emekli bir komutandır. Eşi Fethiye ile hastaneden dönerken komşuları Sabri’yi yaralı bir şekilde yolunda kenarında bulur. Sabri’nin başında Omar ve Mariye beklemektedir. İsmet üçünü de arabaya alır ve hastaneye gider. Sabri’ye doktorlar müdahale ederken İsmet Omar ve Mariye’yi jandarmaya teslim edecekken onlar kaçar. Sabri yapılan bu iyiliğe karşılık Omar Mariye’yi bulur ve evinde misafir etmek ister ve İsmet’in bu durumda düşünceleri ve önyargılarıyla başlar film.
2011 Suriye Krizi ile Türkiye çok fazla insan hareketliliğine ev sahipliği yapmıştır. İlk zamanlarda toplum hoşgörülü olarak yaklaşsa da ilerleyen süreçte bunun artık kalıcı bir hal almasıyla bu yaklaşım evrilmiş, istememe ve önyargılar başlamıştır. Filmde İsmet toplumun bu kesimini temsil etmektedir. Omar ve Mariye’yi sürekli eleştirir ve onları jandarmaya teslim etmeye çalışır. Sabri ve Fethiye ise onlara yardım eder, onları anlamaya çalışırlar. Bu nedenle İsmet, Sabri ve Fethiye ile sürekli bir çatışma halindedir.
İsmet evini tadilat ettirirken işçilerle sürekli anlaşmazlıklar yaşar ve işçileri evden koyar. Usta hemen çalışacak işçi bulamaz ve Omar bu tadilat işinde yer almaya başlar. Usta Omar’ın Türkçe bilmemesini fırsat bilerek ona sürekli kötü davranır ve diğer işçilerden daha ucuza çalıştırır. Toplum içerisinde göçmen her zaman ucuz iş gücüdür ve daha zor şartlar altında çalıştırılıp daha az para verirler. İsmet bu sürede Omar’a karşı önyargılarını yavaş yavaş yenmeye başlar fakat en büyük sorun Omar’ın Türkçe bilmemesidir ve aralarında iletişim sorunu problemlerin temel kaynağıdır. Zaman ilerledikçe Omar Türkçe öğrenir ve İsmet’le iletişimleri güçlenmeye başlar.
İsmet, Omar ve Mariye’ye yardım etmeye karar vermiştir ve onlara bir tekne ayarlayıp karşıya geçmelerine yardım ederken jandarma tarafından baskın yapılmış ve Omar ve Mariye son dakika yakalanmaktan kurtulmuşlardır. İsmet bu saatten sonra yasal yollardan onlara yardım etmeye çalışır fakat Omar ve Mariye bunu beklemez ve ortadan kaybolur. İsmet onları arar fakat bulamaz. İsmet ilk zamanki İsmet değildir, önyargılarını kırmıştır. Son sahnedeki iki göçmeni arabaya almasıyla film biter.
Göç ve göçmen konusundaki önyargı, davranış ve tutumlarımız eleştiren bu film İstanbul Film Festivali ile UNICEF destekli Küresel Göç Festivali’nde gösterilmiştir. Bu filmi özel kılan diğer bir özelliği ise Omar ve Mariye’nin gerçek hayatta da göçmen olmalarıdır. Savaştan önce kendi ülkelerinde de profesyonel olarak oyunculuk yapmışlardır.
Omar ve Biz, sadece göçmeni ya da göç edilen toplumu konu almamıştır. Göç olgusuna göçmen ve toplumun gözünden bakmaktadır. Toplumun göçmene olan önyargısının yanı sıra göçmene olan bakış açısı, göçmenlere yapılan haksızlıkları ve toplumsal yapıda meydana gelen sorunları tüm çıplaklığı ile beyaz perdeye aktarmıştır.
KAYNAKÇA
-Koyuncu, A. (2018). Misafirlikten Vatandaşlığa Türkiye’de Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler.
-Sirkeci, İ. (2017), “Bir Güvensizlik Ülkesi Olarak Türkiye’nin Mültecileri: Suriyeliler ve Türk Mülteciler”, Göç Dergisi, 4 (1): 21-40