Özet
Sosyoloji, Batı dünyasında 19. yüzyılda bağımsız bir bilim haline gelmiştir. Sosyolojinin bilim haline gelmesinde hem Batı felsefesindeki önemli gelişmeler hem de Batı dünyasındaki sosyal çalkantılar etkili olmuştur. Ziya Gökalp Osmanlı döneminin yıkılmaya başladığı zor ve karışık bir dönemde dünyaya gelmiştir. Gökalp döneminin önemli aydınlarındandır. Düşünce yapısının temellenmesinde, Osmanlı dönemindeki sorunlara çözüm bulma fikirleri etkili olmuştur. Bu çalışmada Ziya Gökalp’in genel olarak hayatını, yaşadığı dönemin konjektürel yapısını, çalışmalarını ve düşünce yapısını ve ele alınarak açıklanmaya çalışılmıştır.
Anahtar Kelimleler: Ziya Gökalp, Osmanlı Dönemi, Konjektürel Yapı
Abstract
Sociology became an independent science in the Western world in the 19th century. Both important developments in Western philosophy and social turmoil in the Western world have been effective in sociology’s becoming a science. Ziya Gökalp was born in a difficult and complicated period when the Ottoman period began to collapse. Gökalp is one of the important intellectuals of his period. The ideas of finding solutions to the problems in the Ottoman period were influential in the foundation of the mentality. In this study, it has been tried to explain Ziya Gökalp’s life in general, the conjectural structure of the period he lived in, his works and thought structure.
Key Words: Ziya Gökalp, Ottoman Period, Conjectural Structure
Giriş
19.yy da bütün dünyada etkisini gösteren pozitivizm, sanayi inkılabı ile birlikte bir din olarak ortaya atılmış ve Osmanlı aydınlarını da etkilemeyi başarmıştır. Comte, Spencer ve Durkheim gibi sosyolojinin kurucuları, pozitivizm ile toplumsal olayları bilimsel bir gerçeklikle açıklamaya çalışmıştır. Durkheim özellikle sosyolojinin daha somut, bilimsel bir gerçeklikle açıklanabilir ve değer yargılarında arındırılmış bir şekilde ortaya konabileceğini ileri sürmüştür (Kuyucuoğlu, 2015:680-681). Ziya Gökalp de Durkheim’dan etkilenen bilim adamlarından biridir. Durkheim’ın kolektif bilinç kavramını millet şuuru haline getirmeye çalışmıştır. Bu bağlamda kolektif tasavvur kavramsallaştırması üzerinde durarak toplumlardaki değişikliğin sebeplerine odaklanmaktadır.
Kavramsal Çerçeve
Ziya Gökalp’in Hayatı ve Eserleri
Ziya Gökalp 23 Mart 1876’da Diyarbakır’da dünyaya gelmiştir. Orta halli bir ailenin çocuğudur. Babası Mehmet Tevfik Vilayet Evrak’ta memurluk yapmaktadır. Dedesi ise bir müftünün oğludur. Gökalp resmi gazetede yayıncılık görevi ve başyazarlık yapmıştır (Kaplan, 1966:2). Ziya Gökalp gençlik dönemlerinden itibaren siyasi hareketlerin içerisinde yer almıştır. Askeriye de bulunduğu sıralarda o dönemki okul müdürü sayesinde sosyal konulara yönelmiştir.
Ziya Gökalp 1876-1924 yılları arasında yaşamıştır. Yaşadığı döneme bakıldığı zaman Osmanlı Devleti’nin yıkılma sürecinde olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda Gökalp bu zorlu süreçteki toplumdaki sorunlar üstüne çalışmalar yapma gereği duymuştur.
Ziya Gökalp, yaşadığı dönem boyunca birçok kitap ve dergilerde çeşitli makaleler yayınlamıştır. Genç Kalemler, Türk Yurdu, Yeni Mecmua vb. birçok dergide makaleleri yayımlanmıştır.
Gökalp’in eserlerinden bazılarını söyleyecek olursak; Türk Töresi, Türkçülüğün Esasları, Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak, kızıl elma vb. birçok eseri bulunmaktadır.
Ziya Gökalp’in Yaşadığı Dönemin Özellikleri
Gökalp’in yaşadığı dönemi anlamak ve aktarmak için öncelikle Osmanlı devletinin çöküş dönemine gidilmesi gerekmektedir. Osmanlı toplumu, yapısal değişiklikler yarattığı sonuç itibariyle yapısında bozulmalar meydana gelmektedir. Osmanlı halkının büyük bir kısmı o yıllarda köylülerden oluşmaktadır. 16. yy kadar köylü halkı, barış içinde yaşamaktadırlar. Bu yıllardan sonrasında köylü halkı daha güvensiz bir şekilde yaşamını sürdürmüştür. Koruyucu devlet yapısının yerine ileri gelenlerin köylüleri sömürdüğü ve köylünün devamlı bir vergiye tabi olduğu yapı içerisindedirler. O dönemde kıtlık ve hastalıklar çoğalmıştır (Çakmak, 1976: 54-56). Gökalp doğduğu ve büyüdüğü devletin o dönemdeki bozulmalara yönelik çözümler üretmeye çalışmıştır. Bu bağlamda ülkenin kurtuluşu için çareler aramaya yönelmesiyle birlikte düşünce dünyasının da şekillenmeye başladığı görülmektedir. O dönemde yaşayan koşullar Gökalp’in fikir sisteminin de temellerini atmıştır.
Dönemin önde gelen fikir akımlarına bakıldığı zaman hürriyetçi akımlar veya kültürel değişime yönelik akımlardan söz etmek mümkündür. Bu dönemde önde gelen aydınlardan bazıları Prens Sabahattin ve Namık Kemal gibi aydınlar devleti kurtarmak için çalışmalar yapmıştır. Bu bağlamda Gökalp, düşüncelerinin ilerletmesinde aydınların politik koşulları da etkili olmuştur.
Ziya Gökalp’in Sosyoloji Anlayışı
Türkiye’de sosyolojiyi tanıtan kişi olarak kabul edilir. Durkheim sosyolojini Türkiye’ye getirmiştir. Durkheim sosyolojisini kendisine misyon etmiştir. Aynı zamanda Durkheim’la aralarında bazı farklarda vardır. Aralarındaki en önemli fark ise Durkheim’ın sosyolojik olarak incelediği toplum ile Gökalp’in yaşadığı toplum farklılık göstermektedir. Durkheim sanayileşmeyle birlikte ortaya çıkan sınıflanma ve değişimle ilgilenmiştir. Gökalp ise Batıdan farklı bir arayışla ilgilenmiştir.
Gökalp çocukluk yıllarında itibaren sosyal bilimlere ve felsefeye ilgi duymuştur. 18.yy Türk toplumunun Ziya siyasi, sosyal ve kültürel yapısı üzerini düşünmüş ve çalışmıştır. Bu bağlamda eserlerinde de dile getirmiştir. “Turan” şiiri de bu durumu yansıtmaktadır. Irkçılığa karşı bir tutum sergilemiştir (Gürsoy ve Çapçıoğlu, 2006: 98).
Ziya Gökalp, sosyoloji bilimini Türk Toplumuna uyarlayıp 1914’de Dar’ül Fünun’da dünyanın ikinci sosyoloji kürsüsünü kurmuştur. Fransız ihtilalinin yarattığı toplumsal sorunlara çözüm arayışı içine girmiştir. Kargaşayı dinlendirmek için doğa bilimlerine önem vermiştir. Bu bağlamda toplumsal olan olayları çözümlemeye çalışan pozitif bir bilimin de doğmasını da etkili hale getirmiştir. Le Play ve Comte ekolü olarak Fransa’da ortaya çıkan sosyoloji bilimi tüm dünyaya yayılmıştır (Kösemihal, 1982:152; akt. Önür, 2017: 161). Gökalp toplumsal sorunlara çözmenin yolunu sosyolojiyle açıklamaya çalışmıştır. Düşünce yapısı da Auguste Comte gibi pozitivisttir. Avrupanın hızla gelişen sanayileşme ve kentleşmenin getirdiği toplumsal sorunlara çeşitli fikirler ortaya atarak çözüm arayışına girmiştir.
Türkiye’de sosyoloji biliminin ortaya çıkış zamanı Fransa’ya benzemektedir. Osmanlı devletinde yaşanan sorunlar nedeniyle ortaya çıkan toplumsal sorunlara çözüm aranmış ve bu çözüm üretmek için sosyoloji ile ilgilenen düşünce adamları ortaya çıkmıştır.
Ziya Gökalp’in Dil, Sanat ve Edebiyat Anlayışı
Ziya Gökalp’e göre dil bir ulusun temelini oluşturmaktadır. Kültür, ideoloji, din gibi toplumsal bileşenler dil ile karşı tarafa ulaşmaktadır. Bu bağlamda din ve dil ulusallaşmanın en önemli öğelerindendir. Dil geniş bir kavram olmakla birlikte devlet ve yurt kavramlarını da kapsamaktadır. Dil bir milletin maneviyatının dokusunu ve kültürel öğelerini de kapsamaktadır. Zamanla Türkleşmiş olan kelimelerin Türkçeden çıkarılmasına da karşıdır. Gökalp, Türkçeyi toplumun kolayca anlayıp, konuşabileceği bir araç haline getirilmesinden yanadır. Edebiyat alanındaki düşünceleri de dil ile özdeşlemiştir. Dil ile ileri sürdüğü önerileri Edebiyat için de söylemiştir (Kaçmazoğlu, 2013). Ziya Gökalp ilk yazısını İstiklal gazetesinin 31. Sayısında çıkarmıştır. Siyasi, hukuki ve felsefi konularda özellikle birçok makale yazmıştır. Sanatı siyasi yayınlarını açıklamakta bir araç olarak kullanan şairlerdendir. Eserlerinde Türk mitolojisine verdiği katkılar görülmektedir. Gökalp genel anlamda didaktik şiirler yazmıştır. Fikirlerini yansıtırken manzum eserleri tercih etmesi, Osmanlı devletinin çöküş döneminde olmasından kaynaklanmaktadır.
Şiiri özellikle toplumu aydınlatma olarak görmüş ve ‘Yeni Hayat’ adlı şiir kitabıyla dile getirmiştir (Ercan, 2020:16). Gökalp o dönemde şiire biçim ve ruh kazandırmıştır. Birçok konudaki ileri görüşlülüğü sayesinde o döneme yön vermiştir.
Ziya Gökalp’e Göre Kültür ve Medeniyet
O dönemin konjektürel yapısını da göz önünde bulunduran Gökalp, kültüre ağırlık vermenin önemini vurgulamıştır. Kültürün temel işlevine bakıldığı zaman bireyler arasında dayanışma sağlanarak, toplumun varlığını sürdürmesidir. Birlik ve beraberliğin uyum içinde olduğu toplumda milli kültür şuuru oluşur. Gökalp, kültürün tanımı ile uygarlığın tanımını birbirine benzetir. Kültür toplumun uyumluluğunu gösteriyorsa, uygarlık da bu bağlamda benzer işlevi çeşitli ırkların toplumsal yaşamına uyumluluğunu dile getirir. Medeniyet ise toplumun ortak olarak yarattıkları akıl ile bağdaştırır; kültür ise milletlerin yarattıkları ve vicdanın bir unsurudur (Yıldırım, 2013). Gökalp’e göre kültür kavramı sosyolojisinin ana eksinini oluşturmaktadır. Kültür inanç ve duygu gibi temel unsurları içinde barındırır. Bu bağlamda kültür ulusal bir nitelik taşımaktadır.
Ziya Gökalp’e Göre Türkçülük
Ziya Gökalp Türkçülük düşüncesinin önemli teorisyenlerindedir. Gökalp birçok eserlerinde Türkçülük düşüncesine yer vermiştir. Türkçülüğün önemini anlamak için millet kavramını anlamak gerekir. Zaman ilerledikçe Türkçülük hakkında fikirleri de tarihsel süreç içinde farklılık göstermiştir. Turancı bir anlayışa sahip iken sonrasında Türkçülüğü benimsemiştir. Bu bağlamda Türkçülük, Gökalp’in fikir anlayışıyla birlikte cumhuriyetin önemli dayanak noktalarından birisi olmuştur. Türk milliyetçiliği ile de kültürel bir birliktelik içine girilmiştir. Halkçılık ilkesi ile Türkçülük anlayışı benimsemiş ve toplumsal yaşam da bireylerin gelişmesini istemiştir.
Sonuç
Ziya Gökalp Osmanlı’nın son dönemlerinden cumhuriyet sistemine geçiş dönemi arasında yaşamıştır. Bu dönem değişme ve dönüşmenin yüksek olduğu bir dönemdir. Dönemin önde gelen fikir adamlarından biridir. Batıda gelişen sosyolojiyi ülkemize kazandıran kişidir. Sosyal bilimsel düşünce sisteminin de ciddi örneklerini ülkemize kazandırmıştır. Bu bağlamda Osmanlı döneminin yıkılmasından sonraki Türkiye cumhuriyetinin gelişmesine önemli katkı sağlamıştır. Gökalp’in etkisi yaşadığı dönemle sınırlı kalmamaktadır. Günümüzde de ele aldığı konular ve sorunlar hala devam etmektedir. Bu sorunların tartışılıyor olması da onu güncel kalmasında etkili olmuştur. Gökalp Türkiye’nin toplumsal ve kültürel sistemine etki etmekle kalmamış aynı zamanda yaşadığı döneme fikirleri ve yazılarıyla dönemin aydınlarını büyük ölçüde etkilemiştir.
Kaynakça
Çakmak, A. (1976). Ziya Gökalp ve Çağdaşlaşmak, Sosyoloji Konferansları, (14), 47-61.
Ercan, S. (2020). Ziya Gökalp ve Cemil Meriç’in Görüşlerinde Aydın ve Modernleşme Meselesi (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Pamukkale Üniversitesi, Denizli.
Gürsoy, Ş., ve Çapcıoğlu, İ. (2006). Bir Türk Düşünürü Olarak Ziya Gökalp: Hayatı, Kişiliği ve Düşünce Yapısı Üzerine Bir İnceleme, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 47(2), 89-98.
Kaçmazoğlu, B.H. (2013). “Ziya Gökalp ve Prens Sabahattin”. Mehmet Çağatay Özdemir (Ed.). Türk Sosyologları. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi
Kaplan, M. (1966). “Ziya Gökalp’ın Hayatı ve Eserleri Hakkında Birkaç Söz”. Aktaran: Ziya Gökalp, Türkçülüğün Esasları, İstanbul: Varlık.
Kuyucuoğlu, İ. (2015). Sosyolojinin Kuruluşunu Etkileyen Düşünce Akimlari Ve Klasik Sosyolojide Yöntem Tartışmaları, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, VIII, 674-687.
Önür, H. (2017). Türk Sosyolojisinde Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu. Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, (42), 161-182.
Yıldırım, A. (2013). “Ziya Gökalp’te Toplumsal Değişme: Kültür-Uygarlık Tezi”. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 5(9): 1-20.