Popüler Kültürü Anlamak Kitabı Üzerine Bir Değerlendirme

Popüler Kültürü Anlamak Kitabı Üzerine Bir Değerlendirme
0

Özet

Tarih boyunca yaşanan değişimler, toplumu da doğrudan etkilemiştir. Bu etkilenme bazen kalıcı bazen ise geçici bir etki bırakmıştır. Kültür, toplumların yaşam biçiminin bir göstergesidir ve bu durum kültürel değişmede de söz konusu olmuştur. Modernleşme olgusu kendisini dış dünyaya pazarlarken onun kuşatıcı etkisi bizim toplumumuzda da etkilerini hissettirmiş ve popüler kültürü güçlü kılmıştır. Popüler kültür ise geçmişten günümüze pek çok farklı alanda varlığını sürdürmüştür. Bu çalışmada John Fiske’nin yazarlığını yaptığı Popüler Kültürü Anlamak adlı kitabın analizi yapılmaya çalışılmış olup kitap içerisindeki örneklerle konu daha anlaşılır kılınmıştır. Popüler kültürün tanımına daha ayrıntılı bir biçimde yer verilecektir.

Anahtar Kelimeler: Popüler, Kültür, Tüketim, Modern Zaman, Tüketim Toplumu

Giriş

Kitle kültürü içinde ticari amaçlarının gerçekleşmesiyle ilgili olarak üretilen, popülerleştirilen ve dinamik bir görünüm verilen popüler kültür aynı zamanda halka ait olandır, düşüncesi yaygındır. Fakat günümüzde bu kavram bir çok kişi tarafından sevilen veya seçilen anlamında kullanılmaktadır. Bir kavramın popüler olmasını sağlayan kitle ona bir takım anlamlar yükler ve bu anlamlar tüketildiğinde popüler kültüründe işlevi sona ermiş olur. Popüler kültür halkın kültürü değildir, popüler kültür geniş iş bölümü etrafında kurulan kapitalist mal üretimi, pazarlaması, dağıtımı ve tüketimi biçimlerine dayanan bir kültürdür(Erdoğan, 2004:4). Başka bir tanımda Fiske tarafından yapılmıştır. Ona göre, popüler kültür, gündelik hayatla endüstriyel ürünlerin kullanıcıları arasında yer alan orta kesim tarafından oluşturulmuş olan kültür dünyasının adıdır (Fiske, 1999). Bu tanımlardan da anlayacağımız üzere popüler kültür bireylerin ona yüklediği anlamlarla da ilişkilidir. Şimdi ise Fiske’nin bu konu hakkındaki diğer görüşlerini ele alalım. Onun görüşüne göre, popüler kültürde, sermayenin ve sermaye sisteminin sürdürülebilirliği, aynı zamanda sürekli kalıcılıkla değil, sürekli değişimle gerçekleştirilir. Popüler kültür bir “çabuk kullanım ve hızlı tüketim” kültürüdür. Bu tür kullanım ve tüketim popülerin üretiminin ilk safhasından son kullanım ve atma safhasına kadar her aşamasında vardır. Fiske (1999: 143-153), popüler kültürün gündelik yaşam ile kültür endüstrilerinin arasındaki ortak kesimde oluştuğunu, halk tarafından oluşturulduğunu ve halka dayatılamayacağını ve yukarıdan değil içeriden doğacağını ifade ederek popüler kültürü, sistemin verdikleriyle idare etme sanatı olarak tanımlamaktadır. Fiske’nin görüşlerinin yanı sıra popüler kültürün bir kültür endüstrisi olduğunu savunan görüşler de mevcuttur. Kültür endüstrisini tanımlamak gerekirse, kapitalist toplumlarda kültür ve sanatın kitlesel üretimi ve tüketimiyle birlikte metalaşması, şeyleşmesi ve tekdüzeleşmesini vurgulayan ve buna koşut olarak kitlelerin aldatılmasını ve ortaya çıkan tahakküm ve baskı düzenini ifade eden kavramdır diyebilmekteyiz(Hülür, Ölçer,2019:1). Tanımıyla da anlayacağımız üzere popüler kültürle benzerlikleri sebebiyle farklı görüşlerin ortaya çıkması olası bir durumdur. Bu çalışmada örneklerle sık sık üzerinde duracağımız bir husus da popüler kültürün akışkanlığıdır ve aynı zamanda bir direnişi ifade edebilmektedir. Bireylerin alt kültürde bir savunma aracı olarak ürettikleri bir takım oluşumlar, markalar veya durumlar üst kültürde bir eğlence veya boş zaman aktivitesi olarak işlev görebilmektedir. Tüm bu durumları daha ayrıntılı anlayabilmek adına kitabın değerlendirmesine geçmek bizlere fayda sağlayacak ve kavramların zihnimize yerleşmesini kolaylaştıracaktır.

Kot Pantolonlar Bize Ne Anlatmak İstiyor?

Popüler kültürü anlamak adlı eserde, öncelikle bizleri kot pantolon örneği karşılar. Kitaptaki bölümden farklı olarak bu örneği ayrı bir başlık altında incelemek çalışma açısından yarar sağlayacaktır. 1920’li yıllarda kitle iletişim araçlarının da etkisiyle giderek yaygınlaşan popüler kültürün küreselleşmesine, farklı kişilerce farklı anlamlar yüklenen modanın en çok giyim kuşam olarak algılanmasına ve soyut bir ifade iken kültürün somut ifadesi olarak öne çıkan giysi unsuruna dikkat çekilmiştir. Kot pantolon 1800’lerde madencilerin, boyacıların ve işçilerin kullandığı bir kıyafet iken daha sonra gençler arasında da giderek yaygınlaşmıştır. Zamanla rahatlığın, konforun ve trendlerin simgesi haline gelmiş ve toplumun tüm kesimleri tarafından kullanılan bir ürün grubu haline gelmiştir,  20. yüzyılın başlarında madenci, çiftçi ve işçi erkekler arasında popüler olan kot pantolon, o dönemde kadınlara yakıştırılmamış hatta “kadınlıktan çıkmış yaratıklar” olarak görülmüşler. Kadınların kot pantolon giymesi ancak 1. Dünya Savaşı’ndan sonra eteklerinin altına giyilmek şartıyla kabul edilebilir hale gelmiştir(Yıldız,2021:17).  Tarihlere bakıldığında kot pantolonun bir moda haline dönüşmesinin uzun yıllar aldığını görmekteyiz, elbette bunda dönemsel koşullar, hareketlilik de oldukça önemli bir faktördür. Bu noktada alt kültür kuramına da değinmek de yarar olacaktır, alt kültür etkisi kuramı modanın, toplumdaki azınlık alt gruplardan, gençlerden ve müzik alt kültürlerinden geniş kitlelere yayıldığını savunmaktadır. Kot pantolonun ortaya çıkışına baktığımızda da alt kültür etkisi kuramıyla özdeşleştiğini görmekteyiz. John Fiske’nin sınıfında yaptığı bir araştırmayla kot pantolonun ne kadar yaygın bir şekilde kullanıldığını daha net görebiliriz. 28 kişilik bir sınıfa girdiğinde öncelikle “Kimlerin kot pantolonu var”? Diye bir soru soruyor ve bu soru neticesinde 28 öğrenciden 26’nın üzerinde kot pantolon olduğunu, diğer iki öğrencinin de sahip olduklarını ancak giymediklerini gözlemliyor. Yine aynı araştırmada kot pantolonun tercih edilme sebepleri hakkında da epey bilgi edinilmesi mümkündür, bu sebeplerden ilki de bütünleştirici etkidir. Popüler kültür, oluşumu gereği de bütünleştirici bir etkiyi bünyesinde barındırır dolayısıyla kendisini temsil eden en önemli parçalardan biri olan kot pantolonun bütünleştirici etkisi onu diğer kıyafetlerden daha çok kullanılmaya itmiştir. Aynı araştırmada kot pantolonun cinsiyetsizliği ve özgürleştirici gücü üzerinde de durulmuştur. Fiske’nin sınıfına sorduğu bir diğer soru ise şu şekildedir: “Kot pantolon sizlere hangi cinsiyeti çağrıştırıyor”? Bu soruya verilen yanıtlarda kız öğrencilerin eril, erkek öğrencilerin ise dişil cevabını vermesi üzerine kot pantolonun cinsiyetsizliğini vurgulayabiliriz. Bu algının oluşmasında reklamların da etkisinin olduğu göz önünde bulundurulmalıdır, reklamlar sayesinde büyük kitlelere ulaşmak kolaylaşabilmektedir. Burada bireylere aynı anda ulaşıyor olması da önemli bir faktördür, popüler kültür ürünlerinin belli bir döneme hitap ettiği göz önünde bulundurulursa reklamını önemini daha iyi anlayabilmekteyiz. Örneğin televizyonlarda yer alan pantolon reklamlarının, sosyal medyada yer alan reklamların, dergi ve gazete kapaklarında ya da içinde görünen bir kot pantolon fotoğrafının kitle pazarı kuramına göre insanlara bu giysinin yayılmasını kolaylaştırdığı söylenebilir. Hızla popüler olan bu kıyafet emek sarf etmeksizin para kazananların eline hızla ulaşmıştır ve bununla birlikte bir takım karşı çıkışlar oluşmuştur. Bireylerin kıyafetler üzerinden kimliklerini var etmeleri durumuna o dönem bir psikoloğun karşı çıktığını görmekteyiz, onun düşüncesine göre bireyler yalnızca kişisel görüşlerini değil, toplumsal görüşleri de aktarırlar kıyafetleriyle. Bireyler kişisel deneyimlerini yansıttığını düşünürken toplumsal dayatmaları göremeyebilirler, bu da onlara kendilerini özgür hissettirir. Kot pantolona dair iki görüş karşımıza çıkmaktadır, Moskovalı yöneticiler kot pantolonu Batı’nın çöküşü olarak tanımlarken gençler bir meydan okuma edimi olarak görmektedir. Dönem içerisinde kot pantolonda meydana gelen değişiklikler ise tek bir sav üzerineydi, bütün kot pantolonlar Amerika’yı çağrıştırıyorsa onda bir takım değişiklikler meydana getirilmelidir. Bu değişimi sağlarken de kot pantolonlar çizilmiş, yırtılmış ve boyanmıştır, burada yapılan yeni yenilikler kapitalizmi de beslemiştir. Yıllar içeresinde markasız pantolonlar, taşrayı, cinsiyetsiz olanı, gelenekseli ve değişmeyeni ifade ederken, markalı pantolonlar, üst sınıfı, kenti, dişili ve çağdaşı temsil etmeye başlamıştır. John Fiske kitabında ticari ve popüler başlığı altında ise kapitalizme değinir, şimdi bu görüşleri ele alalım.

Popüler Kültür Ve Kapitalizm

Kapitalizm, üretim araçlarının özel mülkiyetine ve bunların kâr amacıyla işletilmesine dayanan bir ekonomik sistemdir. Fiske ’ye göre kapitalizmin metaları aracılığıyla yaşarız ve yaşadıkça onu daha da güçlendiririz. Karl Marx’ın da bu konu hakkında keskin görüşleri bulunmaktadır. Marx’a göre, kapitalist üretim tarzı doğası gereği, insanı insanlığından ederek yabancılaştırmaktadır, dolayısıyla yabancılaşma kavramı, Karl Marx’ın düşünce dünyasının temellerini oluşturan en önemli kavramlardan biridir(Demir, 2018:1). Metaları kullanım biçimlerimiz bize yeni bir araştırma alanı yaratır, buna en güzel örnek kot pantolonların yırtılarak modaya dönüştürülmesi olabilir. Kapitalizmin getirilerine karşı çıkışlardan doğan yeni metalar, karşı çıktıkları durumları besler hale gelebilir. Yırtılan pantolonlar bir karşı çıkışı simgelerken bir süre sonra modaya dönüşmüştür. Burada tek bir amaç vardır o da dahil etmedir, bireyleri bir gruba, konuma ya da modaya dahil ederek bu yöntem benimsenmiştir. Popüler kültür, egemenlik altına alma ve ona direnme arasındaki mücadelenin izlerini taşımaktadır, aynı zamanda halkı temsil etmektedir. Fiske’nin görüşüne göre popüler kültür, kültür endüstrisi kavramıyla karıştırılmamalıdır, popüler kültür her şeyden önce halkın mevcut toplumsal durumuyla ilintilidir. Popüler kültürün endüstrileşmiş bir toplum olduğunu öne sürerken Fiske, kendi görüşüyle bir takım çelişkiler yaşamaktadır. Kitapta bahsedilen bir başka husus ise popüler kültürün elindekiyle yetinme sanatı olduğudur, burada ortak paydalara seslenilme zorunluluğu bulunmaktadır. Kapitalist toplumda insanların ortaklaşa sahip olduğu şey egemen güce karşı güçsüzlük deneyimidir, reklamlar, kültürel metalarla mali çalışma ekonomilerini olabildiğince denetim altına almaya çalışır. Öyle ki reklamlar günlük hayatımızda repliklere dönüşebilir. Bu durum günümüzde de etkisini oldukça arttırmıştır, üretilen ürünleri pazarlamanın en iyi yöntemlerinden biri olan reklamlar, yaptıkları stratejilerle kapitalizmi besleyen birincil öncüllerden biri olmuştur. Bir başka değinilmesi gereken nokta ise popüler kültürün akışkanlığıdır, bir kişi birden fazla popüler kültüre katılabilir ve savunabilir, birey burada toplumdaki aidiyet ihtiyacını giderir ve kendini yeniden var eder. Buna en net örneklerden birisi popüler metinlerdir, popüler metinler de çok anlamlılık ve açık uçluluk vardır, insanlar bu metinler içerisinde kendisine ait özellikler keşfederek o kültürün bir parçası haline dönüşürler. De Certeau, popüler direnişlere büyük önem verir, gündelik yaşam kültürü ona göre dayatılan sistemleri kullanış biçimlerinde aranmalıdır. Ona göre; güçlüler hantal, yaratıcılıktan yoksun, aşırı örgütlenmiştir, zayıflar ise yaratıcı, çevik ve esnektir. Şimdi ise Cohen ve Taylor’un hapishanede yaptıkları bir deneyle konuyu destekleyelim, araştırmanın amacı radikal direnişleri görmektir fakat araştırma sonucunda bireylerin asıl amacının dünyayı daha yaşanılabilir kılmak olduğu gözlemlenmiştir. Katz ise suçun çekiciliği üzerine araştırmalar yapmıştır, orta sınıfı betimlerken onların asıl amacının ihtiyaç olmadığını can sıkıntısından suç işledikleri görülmüştür. Burada yasak olanın cazip olduğu anlayışını görmekteyiz ve bireylerin etiketlenmeleri üzerine yapılan bir araştırma olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Popüler Kültür ve Haz

Fiske, popüler kültürü tanımlarken futbol maçı örneğini verir. Bir birey kendi arkadaşlarıyla, takım elbiseleriyle maçı izlemeye giderse burada popüler kültür gerçekleştirmiş olmaz fakat o takımın formasıyla ve takım ruhuyla katılırsa o zaman bunu popüler kültür olarak tanımlayabiliriz. Fiske hazlara da değinir, onları onaylayanlar ve onaylamayanlar bulunur ve popüler hazlar, toplumsal dayanışmalardan doğarlar. Burada bir virgül koyup Durkheim’in görüşlerine yer vermekte yarar olacaktır, ona göre toplumsal dayanışmalar bireyleri bir arada tutan ve bağlayan en önemli olgulardır. Bir bireyin belli bir kültüre ait olduğunu hissetmemesi onu anomik intihara sürükleyebilir. Kitapta bahsedilen dayanışmada bağlı olunan popüler hazlardan bir keyif alınması durumu söz konusudur, iktidara her zaman karşı çıkılması söz konusu değildir idare edilmekten de keyif alınabilir ancak bunlar popüler değil hegomanyacı hazlardır. Popüler hazzın işleyişi 2’ye ayrılır: İlki sıyrılmadır ve burada beden üzerine odaklanılır. Bedenin anlamının ve bedensel hazların onaylanmasına yönelik verilen mücadele içinde sınıf, toplumsal cinsiyet ve ırkın karmaşık bir biçimde birbiriyle kesişen eksenler oluşturdukları bir iktidar mücadelesidir. Sıyrılmaya bir örnek vermek gerekirse şu şekilde açıklayabiliriz; Bir kadının eve sürekli aşk romanı aldığını ve kocasının bundan rahatsız olduğunu ele alalım, kadın aynı şekilde romanları almaya devam ediyor çünkü onun için bunu yapmak bir baş kaldırı yöntemidir, birey burada kocasının iktidarına karşı gelmektedir. İktidardan söz etmişken siyasete de değinmek de yarar olacaktır.

Siyasetin Konumu

Siyasal eğlence kültür endüstrisi tarafından uygulamaya konulmaktadır(Algül,2009: 4). Popüler kültür siyaseti gündelik yaşamın da siyasetidir, popüler kültür siyasetinin ilericiliği bu yapılar içindeki iktidarın güçsüzler lehine yeniden dağılımıyla ilintilidir. Laclau, kapitalist toplumlarda popülizm devletle ilişkili olarak 3 temel biçimde ortaya çıkar der, bunlardan ilki demokratik popülizmdir. Demokratik popülizm, çeşitli halk oluşumlarıyla devlet birbirinin tümleyeni gibidir anlayışını savunur. Laclau, popüler kapitalist ile popülist karşıtlıklar dediği şeyi kuramlaştırır, ona göre popüler demokratik, popülizm ile benzerlik gösterir, popülist ise karşı çıkışlardan çok popüler alanda işler. Bourdieu köktenci sanatın burjuva olduğunu, popüler beğeninin de sınırlar içinde yer aldığını savunur. Şimdi popüler kültüre Country müziği örneğini verelim, bu müzik hem popüler hem gericidir. Taşra bilincini metropol hegomanyasına karşı meşrulaştırır.1920’de yoksul beyaz köylüler arasında çıkan bu müzik hızla popüler hale gelmiş ve önceden temsil ettiği belli bir düşünce alt yapısı varken bunu kaybederek belli bir dönem popüler hale gelmiştir. Kitapta bahsi geçen bir diğer konu ise karnaval hazlardır, şimdi bu konuya kısaca değinelim.

Saldırgan Bedenler ve Karnaval Hazlar

19.yy’da mağazacılığın gelişmesiyle kadınlar yanlarında erkek refakatçi bulundurmadan güvenle gezebilecekleri bir ortam kazandılar, daha özgür bir ortam oluştu. Bakthin halk karnavalının 3 temel kültürel biçimi olduğunu ortaya koyar:

Töresel Gösteriler

Komik(Sözlü Kompozisyonlar)

Edepsiz Dil Kullanımı

Karnaval burjuvazinin olmadığı bir dünya inşa etmektedir, görkemli gösteriler izleme hazzının abartılmasını gerektirir. Bu karnaval ortamının ardında aynı zamanda bir şeylere direnme ve karşı gelme söz konusudur. Popüler kültürün kişiden kişiye değişebilirliğini tartışmıştık, bunlar gerçekleşirken beden kavramından da bahsetmek konumuz açısından yarar sağlayacaktır. Giyim, kozmetik, diyet ve sabah koşuları, kuralları cisimleştirmenin ve bedeni metinleştirmenin araçlarıdır. Kitle iletişim araçlarından, ailemize pek çok yerde kadınlar ve bedenleri üzerinden düşünceler bizlere aktarılmaktadır. Geleneksel toplumlarda kadın bedeni geleneksel patriarşi toplum değerlerinin ön gördüğü şekilde düzenlenmektedir. Bu durumun sonucu olarak kadın bedenine geleneksel patriarşi anlamlandırmalar, çerçevesinde toplumsal roller yüklenerek beden; cinsiyet rolleriyle donatılmaktadır. Ataerkil ve erkek egemen yapılar içinde kadınları aşağılamak, onları cinsel bir obje olarak görmek, toplum düzeyinde kötü olduklarına dair genel inanış nedeniyle onlara güvenmemek cinsiyet ayrımcılığı ve kadına yönelik şiddet veya cinsiyete dayalı şiddet, taciz ve tecavüzü meşrulaştırmak gibi mizojenik tavır, tutum ve davranışlara sıkça rastlanmaktadır.

Beden konusundan söz edildiğinde artık akıllara sadece kadın bedeninin standart kalıpların içine yerleştirilmesi gelmemektedir. Şimdi kitaba tekrar dönelim ve burada beden konusundaki sınıflar arası farklılığı inceleyelim. Fiske ‘ye göre zayıf olma olgusu daha çok orta sınıfa hitap eden dergilerde yer almaktadır. Zayıflık daha çok toplumsal-bireyselliği içerirken şişmanlık feminist bir tutumdur, şişman olmak ataerkilin kadın bedeni üzerinde somutlaşmasını reddetmek anlamına gelir. Aynı durum estetik operasyonları içinde geçerlidir, estetikleştirilmiş bir beden herhangi bir tehdit savurmaz, oysa işçi bedeni kirli olduğu kadar tehdit edicidir. Şimdi popüler metinlere de kısaca değinerek konuyu sonlandıralım.

Popüler Metinler-Popüler Beğeni

John Fiske’ye göre, popüler kültür ağzına kadar çelişkilerle doludur, dilin yanlış kullanımına ilişkin eleştirici oldukça fazladır. Bourdie’nun işaret ettiği gibi işçi sınıfı sanatın işlevsel olmadığını düşünür. Konuşma diliyle yazılmış bir metin işlevseldir, sanatsal kaygılar taşımaz. Konuşma dili bağlam temellidir, bağlamlar ise zamansal ve toplumsaldır. Popüler kültür aşırı olmaya eğilimlidir. Entelektüel eleştiri aşırı ve apaçık olarak nitelendirilirken haklıdır ancak bu metinler yalnızca olumsuzluk içermez. Popüler beğeniler işlevsellikle ilgilenir, bu süreçte 3 temel ölçüt vardır: İlintililik, göstergesel üretkenlik , tüketim biçiminin esnekliği. Bu ölçütler metnin içinde bir nitelik olarak değil, potansiyel olarak yer alabilirler. Popüler metinler ilerici olabilir ama köktenci olamaz. Popüler üretkenlik, kapitalizmin kültürel ürünlerinin yaptakçılık yoluyla yeniden birleştirilip sunulmasıdır.

Sonuç

Bu çalışmada popüler kültür kavramı açıklanmaya çalışılmış olup kavram John Fiske’nin “Popüler Kültürü Anlamak” isimli kitabıyla ayrıntılı bir biçimde incelenmiştir. Kot pantolon örneğiyle de anlayacağımız üzere ürünlerin kullanım amaçlarının yanı sıra popüler oluşları ve halka mal olmaları onları öne çıkarmaktadır. Popüler kültür hakkında edinilen bilgiler ise, onun akışkanlığı, değişebilirliği ve popüler oluşu üzerinedir. John Fiske kitabında bizlere bir takım genel savlardan da sıyrılarak farklı bir bakış açısı kazandırmaktadır. Kitapta popüler kültür, kapitalizm, beden, metalar gibi pek çok kavram bazında anlatılmaya çalışılmıştır. John Fiske bizlere popüler kültürü anlatmaya çalışırken aynı zamanda sıra dışı bir pencerede aralamıştır.

Kaynakça

  • Algül, Figen, 2009, Popüler Kültür ve Siyaset Etkileşimi, Marmara Üniversitesi
  • Coşkun, Melek, 2006, Popüler Kültür ve Tüketim Toplumu, Bozok Üniversitesi
  • Erdoğan, İrfan, 2004, Popüler Kültürün Ne Olduğu Üzerine, Bilim ve Aklın Aydınlığında Eğitim Dergisi, Yıl:5, Sayı:57
  • Fiske, John,1989, Popüler Kültürü Anlamak, Parşömen, İstanbul
  • Hatipler, Mustafa, 2017, Postmodernizm, Tüketim, Popüler Kültür ve Medya, Trakya Üniversitesi, ss.32-50
  • Hülür,Himmet&Ölçer, Hamit, 2019, Kültür Endüstrisi
  • Satar, Burak, 2007, Popüler Kültür Ve Tekrarlanan İmajlar
  • Yıldız, Şerife, 2020, Popüler Kültür Unsuru Blue Jean’in Moda Yayılım Kuramları Bağlamında İncelenmesi, Derleme Makale

Ordu Üniversitesi Sosyoloji Mezunu, Sakarya Üniversitesi Sosyoloji Yüksek Lisans Öğrencisi

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir