ÖZET
Bireysel silahlanma olgusu günümüzde incelenmesi gereken önemli bir konuyu simgelemektedir. Bireysel silahlanmanın birincil öneme kavuşmasının temel sebebi güvenlik açığını doldurabilmesidir. Güvenlik alanıyla ilgili olan bağlantısının yanı sıra diğer insanların güvenliğini riske atacak potansiyeli taşıyor olmasıdır. Söz konusu mesele İsrail devleti açısından incelendiğinde, İsrail’in belirli bölgelerinde yaşanan olumsuz durumlar ve kaotik atmosferin bireysel silahlanmanın hükümet yetkililerince teşvik edilmesine yol açmıştır. Meydana gelen bu durum ise vatandaşlar açısından da tartışılmaktadır. İsrail devletinin bir tarafı modernliği benimsemişken bir tarafı da geleneksellikten beslenmektedir. Dolayısıyla, bu ikiliğin ortasında bir olgu olarak bireysel silahlanmanın yerleştirilmesiyle tartışmalar sürmektedir. Filistin ile olan çatışmalar ve İsrail devletinin içerisinde yaşanan çatışmalar bireysel silahlanma konusunu gündeme getirmiştir. Bireysel silahlanmanın devlet tarafından teşvik edilmesi ve bunun bir politika olarak halka sunulması birçok çatışmanın da temelini oluşturmaktadır. Dolayısıyla bireysel silahlanma olgusu çalışma kapsamında ele alınarak araştırma tamamlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: İsrail, Bireysel Silahlanma, Filistin, Çatışma, Güvenlik.
Giriş
İnsanlık, tarihi boyunca her zaman güvenliği üzerine tedbirler almış ve bunu geliştirmek için adımlar atmıştır. Evcilleştirilen hayvanlar da koruma amacıyla kullanılmıştır. İnsanların güvenlik anlayışı öncelikli olarak bireysel güvenlik üzerine kurgulanmıştır. Dolayısıyla, bir insanın ilk önce kendi güvenliğini sağlaması için kendi içerisinde stratejiler geliştirmesi psikolojik açıdan önem kazanmıştır. Kendisini güvende hissetmeyen bir toplum ya da bir birey, istikrarlı şekilde üretemez ya da yaşamını sürdüremez. Bu bağlamda, güvenlik konusu en genel anlamıyla oldukça önemlidir.
İnsanların toplum olmadan varlıklarını sürdüremezler. Mutlaka bir gruba ya da bir topluluğa ait olma hissi taşırlar. Sonuç olarak bu bağımlılık ilişkisi de toplumun oluşumunun temelini üretmiştir. Toplum bir tür sözleşme etrafında insanları toplamış ve belirli kurallar ortaya koyarak çok fazla insanın bir arada yaşamalarına fırsat tanımıştır. Tanınan bu fırsat, insanların bir arada yaşadıkça belirli problemler etrafında çatışmalarına, savaşmalarına ya da yasalar karşısında haklarını aramalarına yol açmıştır. Toplum, insanlar için bir tür sığınak konumunda olmuştur ve toplumun kuralları da o toplumda yaşayan tüm bireyleri kapsamaktadır. Bir yaşam biçiminin kurgulanmasında toplum dikkate alınan ilk kavram olmaktadır. Dolayısıyla, toplum inşasında da güvenlik konusuna ayrı bir yer verilmiştir.
Güvenlik, bir toplumun devamlılığı için önemli olduğu kadar bir ülkenin de istikrarı için gereklidir. Bu nedenle de devletler güvenlik konusuna ayrı bir önem vererek yeni teknolojiler ve stratejiler geliştirmişlerdir. Literatürde güvenlik kavramı çatısı altında birçok kavram ve tartışma konusu ele alınmaktadır. Bu araştırmanın kapsamında ise bireysel silahlanma ve özel olarak İsrail devleti ele alınmıştır.
Bireysel silahlanma, devletlerin ve toplumların geldiği noktada yaygınlaşan, teşvik edilen veya tercih edilen bir olguyu temsil etmektedir. Bireysel silahlanma, çeşitli nedenlerden dolayı bireyin kendisini korumak amacıyla silahlanmasıdır. Söz konusu silahlanma yasal olarak sağlandığı gibi yasadışı şekilde de bireysel silahlanmak mümkün olmaktadır. Bireysel silahlanma, iç güvenliği ilgilendiren bir konuyu teşkil etmektedir. Bireysel silahlanma konusu dünyadaki farklı noktalarda gerçekleştirilen saldırıların ardından uluslararası gündeme oturmuştur. Uluslararası gündemde tartışıldığı kadarıyla bireysel silahlanma bir tür sorun olarak nitelendirilmektedir. Bireysel silahlanmaya karşı olanlar tarafından bu konu güvenlik açığı veya can güvenliğinin ihlaline yol açabilecek bir durum olarak değerlendirilmektedir.
İsrail’in bireysel silahlanma politikasında modern devletlerin uyguladığı sınırlayıcı politikalara karşın bir serbestleştirme söz konusudur. Bireysel silahlanma nedeniyle insanlar hayatlarını kaybetmektedir. Buna rağmen İsrail devleti bireysel silahlanmayı Filistinli vatandaşlara karşı bir tür politika olarak halka sunmakta ve bireysel silahlanmayı teşvik etmektedir. İsrail devleti modern bir devlet statüsündedir. Modern devlet, şiddet tekelini eline almış bir otoriteyi temsil etmektedir. Buradan hareketle, modern devletler bireysel silahlanma gibi konuları kısıtlayıcı tedbirler alma sorumluluğunu da taşımaktadır. İsrail devletinde bu hususta öne çıkan konu ise Filistin’deki Araplarla olan çatışmalardır. Burada tarihsellik önem taşımaktadır. Tarih boyunca İsrail-Arap çatışması sürdüğünden günümüzde de bunun tortuları olarak varlığı görülmektedir.
Dünya üzerinde Türkiye, Japonya ve Hindistan gibi ülkeler bireysel silahlanmanın önüne geçebilmek için kısıtlayıcı tedbirleri kanunlaştırmıştır. Buna karşın İsrail devleti, özgürlükçü bir bağlamda konuya yaklaşarak sınırlayıcı tedbirleri yavaş yavaş kaldırmıştır. Bu nedenlere ek olarak ise son dönemlerde şehir merkezlerinde yaşanan bireysel saldırılar ırkçılık senteziyle halka sunularak İsrail’in varlığını koruması için gerekli bir adım olduğuna dair göstergelerle sunulmuştur. Halk tarafından da bu konuya yoğun bir ilgi olduğu yapılan ruhsat başvurularında görülmektedir. Bir nedenin ve bir sonucun sayılarla görünebildiği bu durumda ise devlet tarafından meydana gelen saldırılara karşın halkın da bu çatışmalara ortak olmasının beklendiği görülmektedir.
İsrail-Arap çatışması tarihsel olarak öne çıkmış bir konudur. İsrail’in devlet olma sürecinden başlayarak günümüze kadar çeşitli savaşlar, çatışmalar ve gerginlikler meydana gelmiştir. Günümüzde yaşanan saldırılardan sonra ise İsrail devletinin yöneticileri bireysel silahlanmanın önündeki zorlayıcı hukuki engellerin kaldırılacağını belirtmişlerdir. Bunlara ek olarak ise halkın bireysel silahlanmaya teşvik edilmeleri için kendilerini korumaları açısından propagandalar yapılmaktadır.
Bireysel silahlanma, bir taraftan bireylerin güvenliklerini sağlamaları açısından önemli gibi görünüyor olsa da modern devletin en önemli görevi halkını korumak ve barışı tesis etmektir. Modern bir devlet olan İsrail ise bunların karşısında bir tutum sergileyerek halkın bireysel olarak silahlanmasını siyasi söylemlerle de desteklemektedir. Bireysel silahlanma, güvenliğin sağlanması için gerekli olabileceği gibi kitlesel saldırıların da temelinde yer alabilecek bir olgudur. Bu nedenden dolayı kontrolsüz şekilde halkın silahlanması ve çatışmalara teşvik edilmesi uzun vadede çatışmaları daha da artıracaktır. Ek olarak, başka bir milletin hedef olarak gösterilmesinden sonra ise silahlanan vatandaşlar ufak problemlerde kendi içlerinde çatışmalar yaşayabilecektir.
Bireysel Silahlanma
Bireysel silahlanma kavramı esas itibariyle şiddet olgusuyla yakından ilgilidir. Şiddet olgusunun somut görünümlerinden bir tanesi olan bireysel silahlanma konusu araştırma kapsamında ele alınmıştır. Bireysel silahlanma en temelde bir ülkedeki sivillerin silah sahibi olmasını ifade etmektedir. Acar (2004’ten akt. Buhara, 2007: 5), bireysel silahlanmayı; aynı toplum içinde yaşayan bireylerin herhangi bir ideolojiye bağlı olmaksızın ateşli silahlar ve bıçaklar ile donanması biçiminde tanımlamıştır.
Bireysel silahlanma, tanımı itibariyle en temelde insanların kendilerini korumaları için silahlanmalarını ifade etmektedir. Devletler, insanların bilinçsizce silahlanmalarının önüne geçmek için sınırlayıcı tedbirler koymuşlardır. Bu tedbirlerden bazıları ise güvenlik soruşturması, psikolojik testler ve sicil kaydı olmaktadır. Modern devletler, şiddet tekelini ellerinde tutan devletlerdir. Dolayısıyla, halkın güvenliğinin sağlanması da devletin sorumluluğundadır. Bireylerin yapabilecekleri faaliyetler kontrol edilemez olduğundan bireysel silahlanmanın kontrolden çıkması durumunda önemli riskler ortaya çıkmaktadır. Söz edilen risklerden en önemlisi masum birisinin hayatını kaybetme potansiyelidir. ABD’de yapılan okul ve konser katliamları örnek olarak gösterilebilir. Bireysel silahlanmanın olumsuz anlamdaki en önemli sonuçları ABD örneğinde görülebilir. Bireyler, ağır silahlarla okullarda ya da konser alanlarında katliamlar yapmıştır. Söz konusu saldırılarda çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir. Bu açıdan bakıldığında bireysel silahlanmanın kontrol edilmesi ve sebepsizce ruhsat verilmemesi önem arz etmektedir.
Bireysel silahlanma, haklar konusunu da gündeme getirmiştir. Bireyin, en temel yaşam hakkı olarak öne sürülmüştür. Sonuçları itibariyle bakıldığında ise bireysel silahlanmanın en temel hak olmasından ziyade en temel haklara zararı dokunacak potansiyelde olduğu göz önündedir. Silahlanan bir birey, kontrol edilemez noktada olduğunda sokaktaki birisine ya da birden fazla kişiye dilediğince saldırma imkânına ulaşmaktadır. Dünya üzerinde Japonya, Türkiye, Hindistan gibi ülkeler bireysel silahlanmanın fazla yayılmaması için sınırlayıcı tedbirler almışlardır. İngiltere, Fransa, Kanada gibi ülkeler ise ilk başta özgürlükçü bir açıdan bakarak daha serbest bıraktıkları bireysel silahlanma konusunu meydana gelen olaylardan sonra kısıtlamaya başlamışlardır. Görüldüğü gibi, bireyi koruması ve özgürleştirmesi güdüsüyle öne atılmış olan bireysel silahlanma, özgürlükçü bağlamlarda dahi uzun vadede olumsuz sonuçlara sebebiyet vermektedir ve ülkeler de bu yüzden geri adım atmışlardır. Bireysel silahlanmanın tek sebebi güvenlik değildir. Bireysel silahlanmanın çeşitli sebepleri ve arka planları bulunmaktadır. Bunlardan bazıları toplumsal ve bazıları ise bireysel sebeplerdir.
Bireysel Silahlanmanın Sebepleri
Bireysel silahlanmanın uluslararası gündeme gelmesinin ardından üzerinde sıkça tartışmalar yapılmıştır ve yapılmaktadır. Bazı kesimler bunu hak olarak nitelendirirken diğer taraftan karşılarında ise bunun bir hak ihlali olabileceğini savunan kitleler mevcut olmuştur. Dolayısıyla, hukuki olarak esnek ya da kısıtlayıcı tedbirler değişkenlik gösteriyor olsa da bireysel silahlanma konusunda hemfikir olunmuş değildir. Bireysel silahlanmanın kavramsal olarak da içeriğinde “bireysel” tanımını barındırması yalnızca kişisel anlamda değerlendirilmemelidir. İnsan toplumsal bir varlıktır, dolayısıyla bireysel silahlanmanın da toplumsal nedenleri vardır. Kültürel nedenleri de olduğu gibi bireysel sebepleri de bulunmaktadır.
Bireysel silahlanmaya yol açan etkenler üç ana başlık etrafında kategorize edilmiştir. Birincisi, insanların, can ve mal güvenliklerini sağlamak istemeleri ve silahın insanlara güven hissi vermesidir. İkincisi, bireysel ya da kitlesel olarak sevinç anlarını kutlamak ve paylaşmak istencidir. Üçüncüsü ise toplumsal yapının nefret söylemine dayanması ya da nefret söylemini üretmesidir. Araştırma kapsamında en önemli madde üçüncü olandır. Bunun temel nedeni ise İsrail devleti ekseninde bireysel silahlanmanın ele alınmasıdır. İsrail’de meydana gelen çatışmalar sonucunda nefret söylemini siyasiler net bir şekilde üretmektedir. Halktan buna destek geldiği gibi karşı çıkanlar da mevcuttur. Bu konu ise İsrail’in toplumsal yapısıyla ilgilidir. Nefret söylemi kavramına bu kapsamda ayrıca değinmek gerekmektedir.
Nefret Söylemi
Nefret söylemi kavramının tanımı bireysel silahlanmanın propaganda aracı olarak kullanılması ve politika malzemesi yapılmasının açıklanmasında önem arz etmektedir. Nefret söylemi; kin, ırkçılık, düşmanlık, yabancılaştırma, ötekileştirme, yok etme vb. unsurlardan oluşmaktadır. Nefret söylemi, ‘bizden olmayan’a karşı ya birden ya da bir süreç içerisinde geliştirilir. Çalışma açısından bireysel silahlanmanın nedenlerinde yer verilen son madde daha fazla ele alınmıştır. Bunun nedeni ise İsrail’de gerçekleşen ve gerçekleşmekte olan bireysel silahlanmanın asli nedenlerinin nefret söylemine dayanmasıdır.
İsrail’in Güvenlik Stratejisi
Çalışma kapsamında İsrail’in iç güvenliğini ilgilendiren bir konu olarak bireysel silahlanma ele alınmıştır. Ek olarak bu konu, İsrail devletinin Araplara karşı sürdürdüğü bir politikaya dönüştüğünden ve bireysel silahlanma teşvik edildiğinde İsrail’in güvenlik stratejisinin kavramsal çerçevesine değinmek gerekli görülmüştür. İsrail devleti, modern bir devlet statüsü kazanmış olsa da toplumsal yapısı itibariyle ikilik barındırmaktadır. Bireysel silahlanma üzerine düşünceler ve tartışmalar da ele alındığında bu ikilik siyasal açıdan daha net görülmektedir.
İsrail devletinin güvenlik stratejisini oluşturan ve devletin yapısı itibariyle öne çıkan terimler bulunmaktadır. İsrail, devamlı hareket halinde olan bir politik atmosfere sahip olduğundan “güvenlik” kavramını sadece sınır güvenliği ekseninde ele almak yanlış olacaktır. Bu kapsamda, İsrail’in güvenlik stratejisinin ana hatlarına belirli kavramlar etrafında değinmek önemli olacaktır. Sırasıyla sınır güvenliği, ekonomi-politik, bölgesel ve küresel ittifaklar, kutsal mekânların statüsü İsrail’in güvenlik stratejilerinin temelinde, tarihselliğinde ve faaliyetlerinde ön plana çıkan terimlerdir. Bahsedilen bu terimler, güvenlik stratejilerinin oluşmasında, gelişmesinde ve uygulanmasında bir politika olarak İsrail devletiyle özdeşleşen terimlerdir.
İsrail’in güvenlik stratejileri açısından belirli başlıklar halinde sunulan maddeler, İsrail’in güvenlik politikalarının şekillenmesinde öncelik teşkil eden unsurlardır. İsrail’in güvenlik stratejilerinin doktrin haline gelmesi 1920 yılından bu yana süren Arap-İsrail çatışmalarına kadar dayanmaktadır. Diğer taraftan, İsrail devletinin bir Yahudi devleti olabilmesi için girişilen mücadele, 1948’den günümüze kadar büyük oranda Yahudi göçünü teşvikle “Yahudi Nüfus Problemi” ekseninde ve İsrail devletinin Yahudi karakteriyle yürütülmüştür. Yahudi göçünü teşvik etmenin yanında İsrail devleti, kuruluşundan itibaren Yahudi karakterini korumak için sürgün, yerinden etme ve Filistinlilerin yaşam alanlarını daraltma gibi politikalarla bölgeyi ‘Arapsızlaştırma’ çabasında olmuştur.
İsrail’in güvenlik stratejisinde tarihsel olarak büyük öneme sahip olan diğer bir husus “Demir Duvar” politikası olmuştur. İsrail’in ilk başbakanı David Ben-Gurion tarafından da kabul gören bu politika, İsrail’in güvenlik stratejisi haline getirilmiştir. Arapların, gönüllü olarak Yahudilere devlet kurma hakkı tanımayacaklarını öne süren bu politika, barışı, Araplar’ın çaresi ve umutsuz bir şekilde Yahudiler’i, Filistin topraklarından çıkartamayacaklarını anladıkları süreçte görmektedir. Bu sonuca ulaşmak için yapılması gereken ise Yahudi ve Arap toplumu arasına yıkılmayacak bir duvar örmektir. Demir duvar politikası, günümüze kadar belirli değişim ve dönüşümler geçirmiştir. Bu bağlamda İsrail’in içinde Filistin toplumuna, sınır ötesinde de düşman olarak algılanan unsurlara karşı saldırgan bir tutum sergilemesinde etkili olmuştur. Dolayısıyla, “sınır güvenliği, ekonomi-politik, bölgesel ve küresel ittifaklar, kutsal mekânların statüsü” olarak ele alınan temel terimlerin korunmasında ve uygulanmasında “Demir Duvar” politikası aktif rol oynamıştır.
İsrail’in güvenlik stratejilerinin çatısı altında önemli olan iki bağlam askeri ve diplomatik unsurlardır. İsrail’in güvenlik politikasında önemli olan yapılanmaya ise “Haganah” adı verilmektedir. 1920’lerde kurulmasından günümüze kadar geçen süreçte toplumdaki her kesimin askerlik kurumu altında temsil edilmesi temelinde inşa edilmiştir. Günümüzde de sivillerin, yasadışı yerlerde rahat bir şekilde silahlanabilmeleri, İsrail’in bir “ordu toplumu” oluşturma öğretisinden kaynaklanmaktadır. 1923-1947 arası Filistin Sivil Savaşı Dönemi, 1948 Savaşı, 6 Gün Savaşları, Yom Kipur Savaşı, 1978-1982 ve 2006 yıllarında ortaya çıkan İsrail-Lübnan savaşları, Birinci ve İkinci İntifadalar, son yıllarda gündeme gelen Gazze-İsrail çatışmaları gibi başlıca olaylar İsrail’in güvenlik stratejilerinin şekillenmesinde etkili olmuştur.
İç Tehdit Algısının Güvenlik Politikasına Dönüşmesi Üzerine
1967 savaşından sonra ortaya çıkan Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) ve Filistin direnişi 1980’lerden itibaren İslami direnişin de büyük kitlelere ulaşmasıyla bu durumlar İsrail açısından iç tehdit unsurlar olarak sınıflandırılmışlardır. Dolayısıyla, güvenlik politikaları İsrail’de gündelik hayatın her alanına nüfuz etmiştir. Gelinen noktada bir değerlendirme yapmak gerekirse, İsrail’in genel olarak kurgusu her kurumunda askerileştirme anlayışına dayanmaktadır. Bu durumda İsrail’in coğrafi konumunun, geçirdiği tarihsel sürecin ve potansiyel risklerin etkili olduğu düşünülmektedir. Ek olarak, İsrail’in güvenlik anlayışı yalnızca politik bağlamda kalmamıştır. Gündelik hayata nüfuz eden bir güvenlik seferberliği de mevcuttur. Dolayısıyla, ele alınacak olan “İsrail’de Bireysel Silahlanma” konusunda, devlet yöneticilerinin ve İsrail devletinin planlamalarının payı büyüktür.
İsrail’de Bireysel Silahlanma
İsrail’de bireysel silahlanmanın önündeki en büyük teşvik, devletin öncelikli olarak güvenliği öncelik olarak gören politikalarından gelmektedir. Tarihsel arka planına değinilen güvenlik stratejilerinden, İsrail’in iç tehditlere ve politik hedeflerine karşı sürdürmekte olduğu “bireysel silahlanma” politikasına değinilecektir. Esasında bireysel silahlanma en genel haliyle sivillerin çeşitli nedenlerden dolayı silahlanmalarını ifade etmektedir. İsrail’de ise son yıllarda yükselen bireysel silahlanma konusunda durum farklıdır. İsrail’de toprağa yönelik “ırk” temelli ve ideolojik bir düşünce hâkimdir. Yahudilere özgü “ülke topraklarının kurtuluşu” ideolojisi, İsrail’de Yahudi olmayan insanların sayısını en aza indirmeyi hedeflemektedir. Bu nedenle ülke topraklarında sadece Filistinliler değil, Yahudi olmayan hiçbir varlığın, Yahudilere “vaat edilmiş” bu toprakları vatan edinmesine izin verilmesi mümkün görülmemektedir. Ulaşılan noktada yukarıda ifade edilen görüşleri ve İsrail’in devlet mekanizması açısından uyguladığı güvenlik anlayışı sentezlendiğinde potansiyel risklere ve meydana gelen saldırılara karşın önlem olması açısından bireysel silahlanmanın önü daha da açılmıştır. İsrail’de bireysel silahlanmanın devlet yöneticileri tarafından teşvik edilmesinin arkasında Arap-Yahudi çatışmaları yatmaktadır. Ek olarak, terör örgütü olarak ilan edilen yapılanmaların gündelik hayatta uyguladıkları saldırılar, devlet yöneticilerinin halka silahlanma çağrısı yapmalarında etkili olmuştur. İsrail’de bireysel silahlanma son yıllarda hız kazanmıştır. Bu durum da İsrail’in güncel güvenlik politikasında bireysel silahlanmaya ağırlık verdiğinin göstergesidir.
Verilerden Hareketle İsrail’de Bireysel Silahlanma
İsrail’de 2018 yılında insanların silah ruhsatı alabilmelerinin önünü açan yeni bir silahlanma düzenlemesi hayata geçirilmiştir. 2018 yılında yapılan bu düzenlemenin ardından İsrail’de 140 bin olan silah ruhsatı sahiplerinin sayısı çok fazla artmıştır. Devlet yöneticileri gelecekte bunun 600 binli sayılara ulaşacağını öne sürmüştür. Ek olarak ordudan terhis edilenlerden silahlarının geri alınmayacağına yönelik düzenleme de yürürlüğe konulmuştur. Devlet yöneticilerinin beyanlarına göre, 35 bin kişi bu düzenlemelerin ardından silah ruhsatı almak için başvuruda bulunmuştur. Bu kişilerin de özellikle Batı Şeria’da yaşayan Yahudiler oldukları ifade edilmiştir. İsrail’de gündeme gelen bu konuların arkasında İsrail vatandaşlarına yönelik gerçekleştirilen saldırılar ve terör eylemleri yatmaktadır. Örneğin, 2015-2016 tarihleri bu bağlamda büyük öneme sahiptir. Filistinliler’in o dönemde bireysel olarak meydana getirdikleri saldırılar “Yalnız Kurt” kavramıyla adlandırılmıştır. İlerleyen yıllarda da İsrail devleti, bireysel silahlanmanın önünü hızla açarak bu saldırılara ve bunun gibi meydana gelebilecek saldırılara yönelik önlem almayı amaçlamıştır. İsrail’de son zamanlarda yapılan saldırılara örnek vermek gerekirse, 7 Nisan Perşembe günü yapılan saldırı sonrasında 3 İsrail vatandaşı hayatını kaybetmiştir. Bu saldırının ardından İsrail vatandaşları önlemlerin yetersizliğinden dolayı hükümeti eleştirmiştir (BBC, 2022). Bunun haricinde İsrail’de 22-29 Mart 2022 tarihleri arasında 3 farklı saldırı meydana gelmiştir. Bu saldırıların sonucunda 11 İsrail vatandaşının hayatını kaybettiği açıklanmıştır. Bu saldırıların ardından bir vatandaşın yorumu ise bireysel silahlanma açısından dikkat çekici olmuştur. Başbakan N. Bennett’in silah ruhsatı olan İsraillilere “Şimdi yanınızda silah bulundurmanın tam zamanı” çağrısını değerlendiren İsrail vatandaşı, bireysel silahlanmanın durumu çözemeyeceğini ve bu tür durumlarda silah taşıyanların müdahalede uzman kişiler gibi hareket edemeyeceğini belirtmiştir (AA, 2022). 29 Mart 2022 tarihinde meydana gelen saldırının ardından başbakan, bireysel silahlanma konusunu ilgilendiren bir açıklama yapmıştır. İsrailli sivillere seslenerek, “Sizden ne bekleniyor İsrail vatandaşları olarak? Tetikte ve sorumlu olmanız. Gözlerinizi açın, kimin silah taşıma ruhsatı varsa, şimdi onu taşımasının zamanıdır” ifadelerini kullanmıştır.
“Günümüzde satışı milyarlarca doları bulan ateşli silahların kullanımı giderek yaygınlaşmaktadır. Bir taraftan bireyler güvenlik, avcılık ve koleksiyonculuk gibi nedenlerle silahlanırken diğer taraftan suçlular, ateşli silahları suçu kolaylaştırıcı bir araç olarak gördükleri için silahlanmaktadır. Silahlanan bireylerin sayısı ise ülkeden ülkeye değişmektedir. Bireysel silahlanmanın en yüksek olduğu kıta Amerika kıtasıyken; sivillerin en fazla silaha sahip olduğu ülke ABD’dir. ABD’de her yüz kişiye 118,7 silah düşmektedir” (Yasuntimur ve Öğünç, 2022: 188).
İsrail Parlamentosu İç Güvenlik Komitesi’nin yapmış olduğu toplantının ardından bireysel silahlanma hakkında açıklama yapılmıştır. Yapılan açıklamaya göre İsrail’de güncel olarak 141 bin 646 İsrailli sivil “öz savunma amaçlı” 150 bin 15 ateşli silah ruhsatı bulundurmaktadır. Açıklamaya göre 1 ay içerisinde ateşli silah ruhsatı başvuruları 29.698’e çıkmıştır. Dolayısıyla %600’lük bir talep artışı olduğu ifade edilmiştir (Sputnik Türkiye, 2022). Güncel verilerle devam etmek gerekirse, İsrail’de silah ruhsatı başvuruları üç ayda 6 kat artmıştır. Bunun temel nedeni ise devletin bireysel silahlanmayı teşvik edici kanunları yürürlüğe koymasıdır. Yapılan bu açıklama ele alındığı zaman tarihsel olarak İsrail’de bireysel silahlanma artışının tehlikeli boyutlara ulaştığı görülmektedir. Başvuruların gittikçe artması ve silah talebinin yoğunlaşması ise ilerleyen dönemlerde yaşanacak çatışmaların ve can kayıplarının habercisi konumunda olmaktadır. Küresel Silahlanma Endeksi’ne göre ise İsrail, dünyanın en fazla silahlanan ülkesi konumuna ulaşmıştır. İsrail’in 169 bin 500 askere sahip olduğu belirtilen raporda, İsrail’de orduya yapılan bu yüksek yatırımların, İsrail’in halen gergin güvenlik durumunun bir sonucu olarak devam ettiği ve Orta Doğu’daki genel olarak yüksek düzeyde kalan silahlanma oranıyla uyumlu olduğu kaydedilmiştir (Euronews, 2020).
Sonuç
İsrail’de meydana gelen bu durumlara diğer taraftan bakıldığında ise devlet tarafından halkın da askerileştirilerek devlet idealleri doğrultusunda kullanılmaları yatmaktadır. Bireysel silahlanma, genel haliyle kavramsal açıdan bireylerin belirli nedenlerle silahlanmalarını temsil etse de İsrail’de görünen durum meydana gelen saldırılara ek olarak devlet yöneticilerinin Filistinlilere yönelik oluşturduğu nefret söylemlerinden kaynaklanmaktadır. Politikaların bireysel silahlanmaya teşvik edici durumda olmasının bir sebebi ise İsrail devletinin, meydana gelen saldırıların faillerini tespit edememesinden ve geç erişim sağlamasından kaynaklanmaktadır. İsrail devletine iç tehdit oluşturan bu durum, bireysel saldırılardan oluştuğu için faillerin bulunması ya da önlem alınması zor görünmektedir. Dolayısıyla bireysel silahlanmaya halkı teşvik etmek bu sorunun çözümü olarak görülmektedir.
Bireysel silahlanma kavramının temeline bakıldığında bireyi ilgilendiriyor gibi görünse de bir bireyin silahlanması toplumu ilgilendirir. Dolayısıyla, kontrolsüz olarak bireysel silahlanma toplumu riske sokabilir. İsrail’de ise durum söylem durumuna geldiği için durum daha da tehlikelidir ve bireysel silahlanma nedeniyle işlenecek cinayetlerin devlet nezdinde meşru sayılacağı söylemini de içerisinde barındırmaktadır. Çalışma kapsamında güncel verilere ulaşılabilmiştir ancak tarihsel olarak bireysel silahlanmanın İsrail’deki durumuna dair detaylar içeren veriler çeşitli sebeplerden dolayı elde edilememiştir.
Bireysel silahlanma İsrailli vatandaşlara, devletin düşmanını öldürebilme yetkisini vermektedir. Diğer ülkelerden farklı olarak İsrail devleti bunu amaçlamaktadır. İsrail devletine yapılan bireysel saldırılar engellenemediği ve ırkçı tutumlar sergilendiği için halkı da fanatik anlamda bu konulara ortak ederek çatışmanın bastırılması ve topyekûn Arap halkın dışlanabilmesi hedeflenmektedir. Bu durum son derece tehlikelidir ve hukuki olarak da sakıncalıdır. Dolayısıyla, bireysel silahlanma İsrail’de tekrardan kısıtlanmalı ve kontrol altına alınmalıdır. Buradaki örnekler sonrasında dünyadaki birçok ülkede bu yönde talepler artmaktadır. Sosyal medya hesapları incelendiğinde Türkiye’de dahi bireysel silahlanmanın hak olduğunu savunan gönüllüler bulunmaktadır. Bireylerin kendisini savunabilmesi önemli bir durumdur ancak bireysel silahlanmanın kitlesel olarak tetiklenmesi de riskli bir boyuttadır. Sonuç olarak, İsrail’de son zamanlarda yükselişe geçen saldırılar kimi kesimlerce devletin tedbirlerini gözden geçirmesini gerektirdiği yorumunu açığa çıkartmıştır. Ayrıca meydana gelen saldırılara karşın devlet yöneticilerinin silah ruhsatı olan her bireyin bu saldırılara karşılık vermek üzere tetikte bulunmaları gerektiğine yönelik mesajları da insanları bireysel silahlanmaya daha fazla teşvik etmektedir. Bireysel eylemlere karşı zorlanan İsrail devleti, bireysel silahlanmayı çözüm olarak görmüştür ancak görüldüğü üzere bu çözüm sağlanamamıştır. İlerleyen dönemlerde bireysel silahlanmanın artış göstermesi, potansiyel riskleri ve olası can kayıplarını veya yaralanma olaylarını daha da arttıracak potansiyeli yansıtmaktadır.
Kaynakça
- Ademoglu, Y. (2020). “Küresel Silahlanma Endeksi 2020: İsrail ve Ermenistan En çok Silahlanan Ülkeler Oldu”, Euronews. https://tr.euronews.com/2020/12/04/kuresel-silahlanma- endeksi-2020-israil-ve-ermenistan-en-cok-silahlanan-ulkeler-oldu (Erişim Tarihi: 24.05.2022).
- BBC. (2022). İsrail Başbakanı Bennett, Tel Aviv’deki Saldırı Sonrası Güvenlik Güçlerine Tam Yetki Verileceğini Açıkladı. https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya- 61029061 (Erişim Tarihi: 24.05.2022)
- Buhara, H. M. (2007). “Bireysel Silahlanma Çerçevesinde Evlerde ve İş Yerlerinde Silah Bulundurma Olgusu Sivas Merkez İlçe Örneği”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
- Canlı, E. ve Aydemir, M. (2022). “Tel Aviv’deki Saldırıların Ardından İsrailliler Hükümetin Güvenlik Politikalarını Sorguluyor”, AA. https://www.aa.com.tr/tr/dunya/tel- avivdeki-saldirilarin-ardindan-israilliler-hukumetin-guvenlik-politikalarini- sorguluyor/2561410 (Erişim Tarihi: 23.05.2022).
- Sputnik Türkiye. (2022). İsrail’de Silah Ruhsatı Başvuruları Üç Ayda Altı Kat Arttı. https://tr.sputniknews.com/20220531/israilde-silah-ruhsati-basvurulari-uc-ayda-alti-kat-artti- 1056855669.html (Erişim Tarihi: 26.05.2022).
- Yasuntimur, A. ve Öğünç, G. İ. (2022). “Bireysel Silahlanma ve Şiddet: Ateşli Silah Şiddetinin Güncel Durumu”, Güvenlik Bilimleri Dergisi, s. 167-200.