Spiritüel Arayış Dinamikleri

Günümüz Anlam Arayışı

Spiritüel Arayış Dinamikleri
1

Kalbinde tutuşmaya hazır bir mum var. Ruhunuzda doldurulmaya hazır bir boşluk var. Hissediyorsun, değil mi?

Rumi

1.Spiritüel Nedir?

En temelde Spiritüel Fransızca kökenli bir kelime olup tinsel, ruhsal gibi anlamları ifade etmektedir. Yine spiritüalizm, ruhçuluk demektir (TDK,11.Baskı,2022). Latince ruh anlamına gelen spiritus sözcüğünden türetilmiş olup öte alemcilik gibi manaları da taşımaktadır.

1.1.Spiritüalizmin Tarihsel Gelişimi

Spiritüalizm 19. yüzyılda temelini atmasıyla  birlikte 20. yüzyıl başlarında yaygınlaşmaya başlamıştır. Yani rasyonel dönemde kabul edilen salt aklın yerini 20.yüzyılda spiritüel gruplar ve ruhsal akımlara bırakarak doğru bilginin sadece akıl yoluyla elde edilemeyeceğinin, farklı yöntem ve ilkelerin de insanın doğru bilgiye ulaşabileceği kanısına sahip oldukları belirtilebilir.

 Türkiye özelinde spiritüel arayışlar 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kendisini Osmanlı İmparatorluğunun son döneminde yer etmiştir. Ardından doğa bilimleri ve psikiyatri bilimlerinin ilerleyişi yine savaş ortamı gibi etkenlerle insanlarda bir çöküşe neden olmuştur. Cumhuriyet döneminde laiklik siyaseti münasebetiyle tekrardan 1940’lı yıllarda aralarında çeşitli edebiyatçılarında olduğu geniş bir araştırma başlamıştır. En temelde ise Bedri Ruhselman öncülüğünde spiritüel arayışların geliştiğini söylemek yanlış olmaz. Ruselman’ın bu katkısı Ayhan Songar, Recep Doksat gibi kimi entel camiada da yankı bulunca gelişmesi kaçınılmaz olmuştur. Yani 1940’lı yıllardan 1980’lere kadar orta-üst sınıf entel bir camiada varlığını sürdürmüştür. 1960-70’li yıllar her ne kadar siyasi olaylardan pek rağbet göremese de 1980-90’lı yıllar tekrar canlanmıştır.2000’li yıllara gelindiğinde ise doruklarda yaşandığı bir dönem halini almıştır. Bunda  teknolojinin çeşitli araçlarının etkilerini söylemek mümkündür. Radyo yayıncılığı, çeşitli kuruluşlar bünyesinde kitleselleşme önemli bir rol oynamıştır. Spiritül arayışlar günümüzde artık sadece insanların kendi kendine tercih ettiği bir faktör olmanın yanı sıra tercih ettirilen bir tüketim anlayışı olduğundan da bahsedilebilir.

Günümüzde maneviyata olan ilgiyi, insanlarda ki belirsizlik  halinin yarattığı boşluğu tamamlama oluştururken, bir anlamda da Adorno’nun ‘tüketim kültürü’nün bu yapıyı desteklediği söylenebilir. Yani insanlara ihtiyaç gibi sunulan bir inanç biçimi de denebilir. Yine bununla beraber ‘anı yaşa’, ‘zinde yaşam’ gibi ifadelerin  bu yeni yaşayışa katkı sunduğu  belirtilebilir. Buna bir örnek Heelas tarafından sunulmuştur:

‘Yeniçağ maneviyatının cazibesine kapılan insanların büyük oranda modernitenin getirdiği belirsizlikler nedeniyle kimlikleri hakkında güvensiz hisseden kişiler olduğunun altını çizmektedir’ (Cengiz, Gür, Küçükural,2021, s.67).

Bu ifade de görüldüğü gibi günümüz koşullarında bireyin durumu değişmiştir. Birey akışkan toplum içerisinde ki hıza yetişirken bir taraftan  bireysel bir taraftan  belirsiz hale gelmiştir. Yani artık tek bir benlikten söz edilememektedir. Benliklerin çokluğu kendi beni yok etmektedir.

thumbnail
Handan Koçoğlu'nun Diğer Yazısı
Evlilik Öncesi Kültürel Farklılık Tutumları (Psiko-eğitim Örneği)

1.1.Spiritüel Hareketler

Spiritüel hareketlerin ortaya çıkmasına zemin oluşturan etkenler çok olmakla birlikte birkaçı şu şekilde dile getirilebilir: Toplumsal kurumlara duyulan   güvenin sarsılması, yeni normlara ihtiyaç duyulmasıdır. Türkiye özelinde toplumsal kurumlara bakıldığında  Diyanet İşleri Başkanlığının dini konularda her alanda sirayet ettiği görülse bile son dönemlerde yeterli görülmediği belirtilebilir. Yine son yıllarda dindar ailelerin genç çocuklarında görülmeye başlayan ateist-deist tartışması gündeme gelmektedir. Bunun en temel sebebinin aşırı din baskısından kaynaklandığına dair söylemlerdir. Bu hususta  çeşitli akademisyenlerin konuya dair bulguları, siyasi cepheden gelen karşı çıkışlar gibi farklı yönden tartışma süregelmektedir. Yusuf Kaplan genç kuşakta ki deizmin, seküler kesimin çocukları açısından da ateizmin artışını şu şekilde değerlendirmektedir:

 ‘Türkiye’de genelde bütün eğitim kurumlarının özelde ise İslami eğitim kurumlarının cemaatlerin çağı iyi tanıyabilecek, çağla yüzleşebilecek, genç kuşağın sorularına ikna edici cevaplar verebilecek nitelikten, çaptan ve derinlikten yoksun olması’ (2020, Kaplan akt. Gür, Küçükural, Cengiz, 2021, s.23).

Yukarıda ki ifadeler bir bakış sunsa da tam manasıyla konuya dair bir çalışma mevcut değildir. Yine spiritüel arayışlara geçmeden önce temel tartışmalar göz gezdirildiğinde din konusunun 19. yy itibariyle süreç boyunca etkisinin azalacağı yönünde ki tartışmalar sıkça dile getirilmekteydi. Fakat durum bu şekilde olmayıp din ortadan kalkmamıştır. Farklı biçimlerde yeniden ortaya çıkmıştır. İşte bu noktada yeni dini hareketler gündeme gelmeye başlamıştır. Yani çağdaş hareketler içerisine dahil edilen bu hareketler genellikle orta-üst sınıf, eğitimli ailelerden gelen bireyleri kapsayan  örgütlenmelerdir.

Anlam  arayışı her insanda ve her dönemde aynı şekilde cevap bulmamıştır. Bu eksende düşünüldüğünde modernleşme ve şehir hayatına geçiş sürecinde insanlar, manen ve madden tükenmiştir. Geleneksel dinlerin toplum üzerindeki yansıması   azalması ile de insanlarda inanç boşluklarının oluşması ruhsal tatminsizliklere  neden olmuştur. İnsanlar bu ruhsal boşluğu doldurmak için alternatif arayışlar içerisinde olmuştur. Bu toplum yapısının rekabetçi halinden uzaklaşmak isteyen insan, gerginliğini atmak ve   stresten uzaklaşmak için; sağlıklı ve huzurlu bir hayat sunan  Hint ve Uzakdoğu felsefeleri ile çeşitli inanç sistemlerini benimsemeye başlamıştır. Günümüzde bu anlam arayışı kimi zaman bir inançla kimi zaman bir   ritüelle kimi zaman da bir dine aidiyet hissederek gerçekleşmiştir. Bu yönüyle   düşünüldüğünde çeşitli maneviyat ve pratikler arasında yoga, reiki, meditasyon gibi uygulamalar ile biyoenerji, şifacılık gibi tedavi ile  kendini gerçekleştirmeye çalışıldığı söylenebilir (Doğan, E. 2020).

thumbnail
Handan Koçoğlu'nun Diğer Yazısı
Toplumsal Yapı İçerisinde Dinin İşlevi | Sosyolojik ve Tarihsel İnceleme

2.Spiritüel Arayış Dinamikleri

Spiritüel arayışlar içerisinde makro faktörler olarak ele alınan modernleşme, sekülerleşme, liberalizm, neo-liberalizm, post-modernleşme gibi süreçlerin   dini yeniden şekillendirdiğini söylemek olasıdır. Bu hususta toplumsal yapı içerisinde bu şekillenmenin farklı yansımaları da olduğu aşikardır. Dine yönelik bu yansımalar beraberinde farklı inanışları, ritüelleri beraberinde getirmiştir. Bu konuda yapılan bir saha çalışması etrafında katılımcıların birçok inancı benimseyebilecekleri ve bunları aynı anda yapabileceklerine dair ortak bir görüş belirttiklerini söylemek yanlış olmaz. Yine yapılan bir saha çalışmasında görülmektedir ki; spiritüel arayışa merak duyan insanların özelde   travma sonrası ya da iş, eş gibi birtakım faktörlerin bu inanış ve pratiklere yönelttiği söylenebilir. İşte tüm bunlar özelde bireylerin genelde de toplumun aynı eksende birleşmediği ve farklı açılardan yaklaşım gösterseler dahi bunlara ihtiyaç duymalarıdır. Peki neden insanlar bunlara ihtiyaç duyar ve farklı yönelimlere gitmeyi tercih eder? Tüm bu spiritüel arayış dinamiklerini Smith ve Denton’(akt.2005,74) göre dört ana eksende toplamak mümkündür. Bunlar: ‘Bir dinin doğruluğuna inanç, dini tikelciliğe inanç, ihtida (dini dönüş) girişimleri ve dini cemaat yaklaşımı’. Bunlar özelde bir dine mensup olan insanın sadece o dinin cemaatlerine bağlı kalarak yetinmemesi isterse kendinde birçok din olabileceği anlayışına dayanır. Bu hususta yine belirsizlik halinde ki bireylerin arayış içerisinde olduğu bunun da sonucunun hisseden ve yeniden üreten bir yaşama geçtikleri görülür. Yine spiritüel bakışı sadece arayış olmaktan ziyade doğaüstü  bedensel bir yanı olduğunu belirten anlayışta mevcuttur. Bu hususta mistisizm, meditasyon kendine yer  bulur. Weber bunların cisimleşmiş halini karizma tiplemesinde oturtur.

Din ve spiritüalizm arasında tartışmalar sürmektedir. Kimisi Heelas  ve Woodhead gibi katı ayrım yaparken kimisi de birleştirip yeniden üretmektedir. Giordan ‘inanç kaybolmayacaktır, ancak, göreliğine ve ilişkisel doğasına göre yeniden düzenlenecektir’ (Giordan, 2007 akt. Cengiz, Gür, Küçükural, 2021 s.165). Tanımlamasıyla ifade etmiştir. Bu hususta da inancın net bir tanımlamasını yapmanın mümkün olmadığı görülmektedir. Çünkü artık tek bir inançtan söz edilememektedir.

spiritual3.Spiritüalizmin İnanç ve Pratikleri

Spiritüellik genellikle iç dünyanın dönüştürülmesi amacıyla kişisel olarak yapılan bir yolculuk olarak tarif edilebilir. Yani bireysel ve bağımsız bir yapısı vardır. Din de olduğu gibi sık sık ritüel, ibadet yapmak zorunlu değildir. Bu yüzden birbiriyle bağlantısı olsa dahi arada ki en temel farkın spiritüellikte ki bireysel esneklikten kaynaklandığı belirtilebilir.

Dinde ise bir kurallar bütünü hakimdir. Bu ölçekte spiritüellik  Sandra Schneiders’a göre en az üç boyutta ele alınmaktadır. Bunlar: ‘Öncelikle insani deneyimin önemli yönlerini (güzellik, anlayış, iyilik, ve sevgi vb.) içinde barındıran bir duyarlılık ve kendini aşma kapasitesini ifade eder. İkinci olarak, spiritüel inançlar temel anlam, değer ve bunlarla ilgili pratikleri de kapsayacak şekilde yaşanmış deneyimlerle ilgilidir. Üçüncü olarak ise spiritüellik bu iki noktayı çalışan akademik disiplini ifade eder’ (Schneiders,1990 akt. Cengiz, Gür, Küçükural, 2021, s.175). Burada da görüldüğü gibi birçok noktada spiritüel inancın ele alındığı söylenebilir. Yine birçok inancı içerisinde barındırıp spiritüelliği benimseyen insanlar olabilir. En temelde bu inançlarla ilgili ortak nokta ‘bireysel gelişim ve ihtiyaç vurgusu ikincisi bireylerin inançlarını inşa ederken takındıkları seçmeci-birleştirici tutum ve üçüncüsü de spiritüel ortamlarda yaygın olarak kullanılan mantıksallaştırma çabası’ olarak söylenebiliyor’ (Cengiz, Gür, Küçükural, 2021, s.186). Her ne kadar bireylerin bazılarının tek bir inancı bazılarının birçok inancı benimsediği görülse de temel argümanları aynı zemine oturtulmuştur. Geleneksel dini yapılanmalara karşı bir tutum sergilerler.

Spiritüelliği bireysel gelişim olarak ele alan sosyoterapi genel mana da terapötik süreçte kurallar ve prensipler geliştirerek kendini yeniden yapılandırma, rekabet zihniyetini ortadan kaldırma, işbirliğini destekleyerek cezalandırma gibi her kesimden kişiye bilgi ve farkındalık sunarak, kişisel-gelişim vasıtasıyla iyi davranışlarla kendini var etme yani oluşturma duygusunu uyarma şeklinde tanımlar. Sosyoterapi, en az terapist kadar grupta yer alan kişilerin sağaltım sürecinde belirli işlev ve rolleri yerine getirdikleri, kendileri iyileşirken karşıdakini  de iyileştirdikleri bir işleyiştir. Burada  kişilerarası uzlaşma ve psikososyal esenlik  yaşayan insanların sosyal bağların güçlendirilmesi amaçlanır (Akman, M.K. 2013). Bununla beraber bazı spritüel inanışlardan biraz bahsedilecek olunursa: Reiki, “evrensel yaşam enerjisi” anlamına gelmekle birlikte kökeni Japonlara dayanmaktadır. Enerji şifa yöntemlerinden biri olan reiki başlangıçta   sadece bir tedavi yöntemi olarak görülmüş sonrasında  Batı’da Uzak Doğu aktivitesi bünyesinde  bir dini yönelim olarak algılanmıştır. Reiki’nin temeli, insan bedeninin enerji merkezleri olarak kabul görmüş karın boşluğu, kasıklar, baş gibi bölgelere 3-6 dakika arasında ellerde toplanan enerjiyi enerji merkezlerinin üzerine getirerek bedenlerde enerji akımını sağlamak, tıkanıkları gidermek amacına dayanır. Burada  enerjinin kaynağı şifacı değildir, şifacı sadece yüce katlardan aldığı enerjiyi elleri ile alıcıya aktaran, tanrı ile alıcı arasında aracılık eden kişidir. Reiki, yüce kaynaktan alınan ve başkalarının şifalanmasını sağlayan kolay ve güçlü bir şifa tekniği modelidir. Yine şifa tekniklerinde biri olan biyoenerjiye dair net bir tanımlama yapılamamakla  birlikte elle ya da enerjiyle yapıldığı bilinmektedir. Türkiye’de biyoenerji şifa tekniği alanı tamamlayıcı ve alternatif  tıp içinde  bir yöntem olarak kabul görmüştür (Doğan, E. 2020).

En nihayetinde bireyler kendileri ruhunu arındırmak, tatmin etmek amacıyla ya da herhangi bir sebeple kendi ritüellerini kendileri üretebilir. Nitekim bu pratiklerin İslam ve tasavvufla eklemlenmiş bir hali de mevuttur.

Spiritüel pratikleri sadece bedensel bir aktivite olarak değil tutumları, düşünceleri de içerisine dahil eden bir bütün olarak ele almak mümkündür.‘Modern dönemdeki değişimlerle kurumsal dinlerin zayıflaması bireyin yeni kutsallık tarzlarını keşfetmesini sağlamıştır. Aşırı rasyonelleşme ile birlikte maneviyattan uzak yaşam formlarının yaygınlaşması, anlam kaybına ve maneviyat açlığının yeniden nüksetmesine yol açmıştır. Bu durum bireyselleşme, öznelleşme ve ontolojik güvensizlik bağlamında mistik ve büyüsel niteliklere sahip yeni dini akımların ortaya çıkışına zemin oluşturarak dini çoğulculuğa yönelik vurguyu güçlendirmiştir’ (Arslan, 2015 akt. Bahadur, Çapçıoğlu,2021, s.152).

Burada da görüldüğü gibi değişim sonucu ortaya çıkmış, kendini dönüştürmüş ve yeniden üretmiştir. Buna bir örnek yeni New Age akımında İslam mistisizminin Vahdet-i Vücud anlayışının yerini bireyselciliğin ve  öz-tanrılığın bazı dernek ve gruplarda birleştirdiği ve birbirlerine güç kattığı yönünde ki yenileşme verilebilir.

Sonuç olarak:

Günümüzde spiritüellik azımsanmayacak derece de kendini göstermektedir. Azımsanmayacak denilmesinin en temel sebeplerinden biri de hitap ettiği kitledir. Çünkü orta üst sınıf, seküler bir camianın bu konuya oldukça rağbet ettiği görülmektedir.

İnsanları spiritüel arayışlara yönelten etkenler farklılık göstermektedir. Mesela yogayı beden aktivitesi, Şamanizm’i, reikiyi şifa kaynaklı olarak ele alan bireyler söz konusudur. Bunlara başlama sebepleri genel manada travma sonucu gibi görülmektedir. Kimi iş yorgunluğu kimi büyük kayıplar  kimi duygusal tatmin gibi birçok başlık altında incelemeye açıktır. Yine bu bağlamda eril-dişil ayrımı yapıldığında kadınların bu tür inanış ve ritüellere çok  daha sıklıkla başvurduğu çoğu araştırma kapsamında irdelenmiştir. Bunların en temel sebeplerinden biri modern toplumlarda erkeklerin rasyonel, akılcı ve analitik alanlara dahil olup geriye kalan kısmı da kadın gruba atfettiğine dair görüştür. Yine ruhun eril-dişil olduğuna dair tartışma tam mana da sonuç bulamamıştır. Kimi araştırmacılar her ikisinin de ruhta mevcut olduğunu belirtmektedir. Ama genel kanı ruhun eril olduğu üzerine temellendirilmiştir. Spiritüalizmde tasavvuf anlayışı tevhid  kavramı üzerinden yeniden bütüncül bir ayrıma gidilmeye çalışmış yine spiritüalizm ve ekoloji ayrımında da lovelock gai kavramı ön plana atılmış olup ana tanrıça etrafında hiyerarşik düzenin ortadan kaldırılarak bütüncül bir anlayış benimsendiği görülmüştür. Tüm bunların yanında spiritüalizmin konu başlığı gerek dünyada gerek ülkemizde geniş bir alanı kaplamaya devam etmektedir. Bunlarla bağlantılı olarak

Günümüzde ‘veganlık, vejeteryanlık, permakültür, doğal beslenme ve gıda, ekoloji, çevre ve doğa koruma, hayvan haklarıyla ilgili topluluklar; kolektif ekonomiler, müşterekler, minör siyasetler gibi sosyal ve siyasi oluşumların hemen hepsinin spiritüel hareketlerle de yakından ilişkisi olduğu; çoğu zaman bu hareketlerin aktörerinin birçok noktada kesiştiğini belirtmektedirler’ (Cengiz, Gür, Küçükural 2021, s.316). Spiritüalizmin parçadan bütüne birçok alanın içerisine dahil olduğu söylenebilir. Küçük gibi görülen bu bağlantıların ileri de ne denli etkili olacağı belirsizliğini korumakla birlikte büyük bir yankı da uyandırabilir.

Kaynakça:

  • Akman, M.K. (2013) ‘Sosyoterapi: Sosyolojinin Terapötik Kullanımı’, Mukaddime, sayı:8 https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/184075 (Erişim tarihi:21.06.2022).
  • Bahadur, M. Çapçıoğlu, İ. (2021) ‘Dijitalleşen Dünya’da Anlam Arayışı: Altın Çağ Şifa Teknikleri Örneği, cilt:6, sayı:4, s.148-177 https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2054088 (Erişim tarihi:14.05.2022).
  • Cengiz, K. Gür, H. (2021) ‘İhtiyat ve Cazibe İkileminde Türkiye’de Spiritüel Erkeklikler’, Moment Dergi, Erkeklikler, sayı:1 ,s. 66-87 .https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/162888 (Erişim tarihi:10.05.2022).
  • Cengiz, K. Gür, H. Küçükural, Ö. (2021) ‘Türkiye’de Spiritüel Hareketler’, İletişim Yayınları, 1.Baskı, İstanbul.
  • Doğan, E. (2020) ‘Türkiye’de New Age Hareketi: Şifacı Grupların Sosyo-Ekonomik ve Kültürel Tabanı Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme’, Yüksek  Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi, Bursa .

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. Rabia Kıvrak 9 Ağustos 2023

    Sevgili Handan, spiritüellik kavramını geniş bir perspektiften ele almışsın 👏🏻 Türkiye’nin spiritüel arayışlarına da odaklanılıyor olman ayrıca hoşuma gitti. Ve hatta günümüzdeki spiritüel arayışlara dair çeşitli nedenleri ve dinamikleri de incelemen oh mis dedirtti. Bu yazı tam bu dönemin konusu bence. Tüketim kültürü bu arayışı destekliyor ve bir ihtiyaç gibi sunuyor. Tarihsel gelişimden günümüzün dinamiklerine, inançlardan pratiklere kadar geniş bir perspektif sunarak spiritüel arayışların toplumsal ve bireysel düzeydeki etkilerini anlamamıza yardımcı olduğun için teşekkür ederim. Devam yazılarını ilgi ile bekliyorum. Sevgilerimle.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir