Hissin Ticarileşmesi

Modern yaşam tarzına geçiş süreci ile beraber Hochschild'a göre duyguların değişimi.

Hissin Ticarileşmesi
0

Duygular, Hisler ve Sosyoloji

İnsanı insan yapan, diğer canlılar arasından insanı ayıran en temel ve en önemli özelliklerden biri de insanın duygusal bir varlık olmasıdır. İnsan duygusal bir varlıktır. Duygu; bireyin biyolojik ve çevresel unsurlarla etkileşimden doğan psikofizyolojik değişimler olarak tanımlanır. Korku, mutluluk, üzüntü bazı duygulara örnek verilebilir. Hisler ise duyguların durum hali olarak değerlendirilir. Mesela üzüntü duyulduğunda hüzünlü hissedilir.

İnsan topluluklarını ele alan sosyolojinin insanın en özel özelliklerinden biri olan duygusallık özelliğini göz ardı etmesi mümkün değildir. Ki insan toplulukları ve grupların bir araya gelmesinde de ‘ortak duyguya sahip olma’ özelliği her zaman en önemli grup özellikleri arasındadır. Duygu ve hisler her ne kadar psikolojik ya da kişisel olarak algılansa da sosyolojik bakımdan grupların oluşumu ve ortak toplumsal duygular açısından ilgi çekicidir. Duygular, sembolik etkileşimin önemli öğelerinden biridir. Duygular sosyolojisinin en önemli kurucularından biri Arlie Hochschild’dur.

  Hochschild’e göre duygular organizmal model ve etkileşimsel model olmak üzere iki temel model üzerinden incelenir. Organizmal modele göre duygular; biyolojik bir faktör olarak ele alınır. Bu modele göre duygular tüm toplumlarda ortak ve evrenseldir. Toplum tarafından şekillenmez ve doğuştan getirilir. Bir diğer model olan etkileşimsel model ise duyguların bazı biyolojik temellerinin olduğunu kabul eder ama duyguların toplumsal unsurlar tarafından şekillendiğini savunur. Her toplumun farklı duygulara sahip olabileceğini ve bu duyguların etkileşim haline girilmesiyle hissedilebileceğini kabul eder. Sembolik etkileşimci çalışmalar Hochschild’un bu etkileşimsel yaklaşımından oldukça yararlanırlar. Örneğin Mead, zihin, benlik ve toplumun bazı pasajlarını duygu ile semboller arasındaki ilişkiye ayırır[1].

  Hochschild’e göre toplumların duygu yönetimi zamana ve mekâna göre değişkendir. Bu hissetme kuralları olarak adlandırılır. Ona göre toplumda hangi olay veya durumu hangi duygu ile ne derecede karşılanacağı o toplumun duygusal algılamalarına bağlıdır. Bir yakınının ölümüne duyulan üzüntü veya başına mutlu bir olay gelen kişilerin duygularının yoğunluk derecesini yine toplum belirler.

Hissin Ticarileşmesi

Buraya kadar duygular ve Hochschild’ın duygular kuramının tanımı yapılmaya çalışıldı. Hochschild’ın değindiği bir diğer önemli nokta ise ‘duygusal sistemlerin dönüşümü’ olarak adlandırdığı hissin modern dünyada endüstrileştiği ya da onun deyimiyle ticarileştiğidir. Hochschild, “Yönetilen Kalpler: Duyguların Ticarileşmesi” adlı eserinde kapitalizmin duygular üzerindeki etkisini açılamaya odaklanmıştır. Ona göre duyguların özel bir unsur olmasına rağmen gittikçe kurumsallaştığını ve yerini örgütler ile şirketlerin aldığını belirtir.

Hochschild duyguların temelde yüzeysel ve derinlemesine olarak iki temel mekanizmadan oluştuğunu belirtir. Yüzeysel olarak adlandırıldığı davranışlarda yansıtılan duygu yapay bir duygudur. Kişi duyguyu yansıtırken o duyguyu derinlemesine hissetmez. Çoğu zaman ortama ayak uydurmak için ticaret için veya çıkar amaçlı kullanılır. Siyasilerin gülümsemesi veya garsonların kibar davranması yüzeysel davranış için örnek verilebilir. Hochschild, bu durumu havayolları ulaşımı sektöründe çalışan hostesler üzerinde incelemiştir. Hosteslere sürekli olarak gülümsemeleri gerektiği söylenir. Hostesler belki de çok yorulmalarına rağmen yine de yolculara gülümsemek zorundadır. Böylece havayolu şirketi müşterilerine ‘ilgili’ gözükmüş olur. Bu yüzeysel bir davranıştır. Yüzeysel davranış modern olarak görülen endüstriyel toplumlarda daha çok görülür. Bir diğer duygu mekanizması olan derinlemesine davranış mekanizması ise yerine getirilen ya da yaşanılan duygular doğal olarak üretilir. Kişi gerçekten de hissederek duygularını yansıtır. Duygu derinlemesine yaşanır. Gerçek aşk, mutluluk hisleri bu mekanizmaya örnek olarak verilebilir. İnsanın doğal ve derinden hissettiği durumlardır. Derinlemesine duygu hızlı ve özeldir. Sadece kişinin kendi öz duygularını yansıtır.

Ona göre duygular, endüstrileşme süreci ile beraber asıl derinliğinden ve özel oluşundan uzaklaşıp yüzeysel bir davranış biçimine dönüşmektedir. Duygular, endüstriyel alanda resmen bir pazarlama aracı haline getirilmiştir. Duygular endüstri ile beraber bir emek haline gelmiştir Hochschild bu durumu ‘duygusal emek’ olarak adlandırmıştır. Duygusal emeğin ücret karşılığında satılabileceğini ve böylece mübadele değeri ortaya çıkabileceğini ifade etmiştir.[2] Hochschild duygusal emeği; “açıkça gözlemlenebilen yüz ve beden hareketlerinin sergilenmesi için duygunun yönetilmesidir.” şeklinde tanımlamıştır. Bu tanımla birlikte Hochschild hizmet sektöründe çalışan bireyler için yapmış olduğu mesleğe uygun tepkiler verilmesine dair ortak bir beklenti olduğunu ifade etmiştir[3].

 Görüldüğü gibi Hochschild açıkça Hissin ticarileştiğini söyler. Hochschild’e göre hisler ve duygular modern toplumla beraber birer meta haline gelir ve adeta para karşılığında satılır. Hochschild’ın bu düşüncelerine bakıldığında onun duygular alanına Marksist yönelimli olduğu düşünülebilir. Ona göre kısacası; modern endüstriyel dünya ile beraber insanın kendine özel ve derin duyguları birer meta veya emek haline gelir ve para karşılığında satılır. Bunu da hissin ticarileşmesi olarak adlandırır.

 

DEĞERLENDİRME

İnsan duygusu sosyolojinin de ilgi alanına girmiş ve duygular sosyolojisi diye bir alt disiplin oluşmuştur. Bu alt disiplinin önemli kurucularından biri olan Hochschild’ın kuramı duyguları genel anlamda organizmal ve etkileşimsel olarak iki model üzerine incelemiştir. Bunun yanında duyguları gerçekliğine göre derin ve yüzeysel olarak da ikiye ayıran Hochschild’e göre duygular, endüstri ve ticaret ilişkileri geliştikçe derin duygusallıktan yüzeysel duygusallığa doğru ilerler. Duyguların ticari hayatta bir emek sermayesine dönüştüğü söylenebilir. Bu da gösteriyor ki Hochschild emeğin sömürüldüğünü savunan Marksist kuramdan etkilenmiştir. Hochschild hissin ticarileştiğini ve satıldığını söyler.

[1] (ritzer & stepniskiy, 2014)

[2] (eren & demirel, 2018) s. 313

[3] (çivit kökden & ışık, 2018) s.1216

 

KAYNAKÇA

Makaleler

çivit kökden, f., & ışık, m. (2018). ÇALIŞMA HAYATINDA DUYGUSAL EMEK VE İŞE YABANCILAŞMA İLİŞKİSİ: BANKA ÇALIŞANLARI ÜZERİNE BİR UYGULAMA1. Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 1215-1237.

eren, d., & demirel, n. (2018). Duygusal Emek Faktörünün Hizmet Kalitesine etkisi: Nevşehir’deki Dört ve Beş Yıldızlı Otellere Yönelik Bir Araştırma. Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 310-334.

Kitaplar

ritzer, g., & stepniskiy, J. (2014). sosyoloji kuramları. Ankara: De ki yayınları.

Keşfedin: İngilizce Kurs Önerileri

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir