Siyasi Manevralar ve Bilimsel İnkarlar: Toplumsal Doku Üzerine Bilim ve İktidarın Etkisi

"Bilgi ve iktidar iç içe süreçler olarak birbirlerini etkileme gücüne sahiptir. Bilim ya da bilgi bir yandan iktidarın acımasız bir eleştirmeni diğer yandan da iktidarı meşrulaştırma aracıdır."

Siyasi Manevralar ve Bilimsel İnkarlar: Toplumsal Doku Üzerine Bilim ve İktidarın Etkisi
0

Bilim ve iktidar ilişkisi, toplumların yapısını ve yönetim biçimlerini anlamak için temel bir kavramdır. Bu ilişki, sosyal bilimlerin birçok alanında incelenmiş ve tartışılmıştır. Özellikle sosyoloji, bilim ve iktidar arasındaki karşılıklı etkileşimi anlamak için önemli bir çerçeve sunar. Michel Foucault, bilim ve iktidar arasındaki ilişkiyi anlamak için “bilginin iktidarla birlikte üretildiği” bir yaklaşım öne sürmüştür. Ona göre, bilim ve iktidar birbirinden ayrılmaz bir şekilde bağlıdır ve iktidar, bilgi üretiminin ve dağıtımının kontrolünde rol oynar. Foucault’a göre, iktidarın bilgi üretimine müdahalesi, toplumda baskı mekanizmalarının ve normatif yapıların oluşmasına katkıda bulunur. Pierre Bourdieu, bilim ve iktidar arasındaki ilişkiyi sosyal alan ve sembolik sermaye kavramlarıyla açıklar. Ona göre, bilim alanı da diğer sosyal alanlar gibi iktidar mücadelelerine sahne olur ve bilim insanları arasındaki rekabet, bilimsel bilginin üretimi ve yayılmasında belirleyici bir rol oynar. Bu perspektiflerden bakıldığında, bilim ve iktidar arasındaki ilişki karmaşık ve çok yönlüdür. Bilim, toplumun iktidar yapıları tarafından etkilenir ve şekillendirilir, aynı zamanda iktidar da bilim üzerinde belirleyici bir etkiye sahiptir. Bu ilişki, sosyal yapıların ve normatif sistemlerin anlaşılmasında önemli bir anahtar olarak kabul edilir. Veysel Erat ve İbrahim Arap, bu yazının ortak yazarlarıdır. Her ikisi de bilim ve iktidar ilişkisi konusunda uzmanlaşmış akademisyenlerdir. Veysel Erat, Türkiye’deki bilim tarihi ve bilim politikaları üzerine çalışmalarıyla tanınırken, İbrahim Arap, siyaset bilimi ve kamu yönetimi alanında araştırmalar yapmıştır. Bilim ve iktidar ilişkisi, tarihsel olarak birçok dönemde önemli bir rol oynamıştır. Antik Yunan döneminde, bilim ve felsefe, politika ve iktidarla sıkı bir şekilde bağlantılıydı. Sokrates’in savunması, Atina’da bilim insanlarının iktidarla olan çatışmalarına dair önemli bir örnektir. Orta Çağ’da, kilise bilimin ve bilim insanlarının faaliyetlerini kontrol ettiği için bilim ve iktidar arasında sıkı bir ilişki vardı. Özellikle Galileo’nun Kilise ile yaşadığı çatışma, bilimin dini otoriteye karşı mücadelesini simgeler. Rönesans dönemi, bilimin ve sanatın yeniden canlanmasıyla bilim ve iktidar arasındaki ilişkinin değiştiği bir dönemdir. İtalyan şehir devletleri, bilim ve sanatın gelişimini teşvik ederek iktidarlarını güçlendirmeye çalışmışlardır. Aydınlanma dönemi, bilimin ve rasyonalizmin öne çıktığı bir dönemdir ve iktidarın dini otoriteye karşı bilime olan ilgisinin arttığı bir dönemdir. Bu dönemde bilim, iktidarın merkezinde yer alarak modern dünya görüşünün oluşumunda önemli bir rol oynamıştır. Endüstri Devrimi, bilimin ve teknolojinin hızla ilerlediği bir dönemdir ve iktidar, bilimsel ve teknolojik gelişmeleri kullanarak ekonomik ve siyasi gücünü artırmıştır. Marx’ın perspektifinden bakıldığında, endüstriyel toplumların bilim-iktidar ilişkisi, kapitalist sınıfın ekonomik çıkarları doğrultusunda şekillenir. Bilim ve teknoloji, iktidarın elinde bir araç olarak kullanılır ve kapitalist üretim ilişkilerinin sürdürülmesine hizmet eder. Bu nedenle, Marx’ın analizi, endüstriyel toplumların bilim-iktidar ilişkisi üzerindeki etkisini sınıf mücadelesi bağlamında ele alır. Engels, Marx’a yazdığı bir mektupta bilim-iktidar ilişkisinin açıklamasını şu şekilde özetlemiştir: Engels, “Eğer teknik geniş ölçüde bilimin durumuna bağlıysa bilim de daha geniş ölçüde tekniğin durumuna bağlıdır. Toplumun teknik gereksinimleri olduğu zaman, bilimi, on üniversitenin yapabileceğinden daha çok iter.” En nihayetinde, her dönemde, bilim ve iktidar arasındaki ilişki farklı dinamiklerle şekillenmiş ve toplumun yapısal özelliklerine göre değişmiştir. “Dünyada ve Türkiye’de Bilim-İktidar İlişkisinin Evrimi” adlı yazımın ana konusu, bilim ve iktidar ilişkilerinin tarih boyunca nasıl şekillendiği ve değiştiğidir. Bu kitapta Veysel Erat ve İbrahim Arap, bilimin ve iktidarın etkileşimini farklı dönemlerde dünya genelinde ve özellikle Türkiye özelinde incelerler. Bilim ve İktidarın Tarihî Bağlamı: Yazarlar, bilimin ve iktidarın tarihî süreç içindeki ilişkisini ele alarak, bu ilişkinin temel dinamiklerini ve evrimini analiz ederler. Dönemsel Değişimler: Kitap, belirli dönemlerde bilim ve iktidar arasındaki ilişkide yaşanan değişimleri ve bu değişimlerin nedenlerini inceler. Örneğin, farklı siyasi rejimlerin ve ideolojilerin bilim politikalarını nasıl etkilediği gibi konuları ele alırlar. Türkiye Özelinde İnceleme: Yazarlar, kitaplarında Türkiye’nin özgün tarihî ve sosyal koşullarını da dikkate alarak, Türkiye’deki bilim-iktidar ilişkisinin özel dinamiklerini incelerler. Bilim ve İktidarın Karşılıklı Etkileşimi: Kitap, bilim ve iktidar arasındaki karşılıklı etkileşimin nasıl şekillendiğini ve bu etkileşimin bilimin üretimine, yönlendirilmesine ve yayılmasına nasıl yansıdığını ele alır. Kitap temel olarak, Bilimin tarihsel ve sosyal bağlam içindeki rolü. İktidarın bilime müdahalesinin farklı biçimleri ve sonuçları. Bilim politikalarının belirlenmesi ve uygulanması süreçlerindeki değişimler. Bilim ve iktidar ilişkisinin demokratikleşme, modernleşme, ve toplumsal dönüşüm gibi süreçlerle ilişkisi. Üzerinde durur. Yazının değeri ve önemi, bilim ve iktidar ilişkisinin anlaşılmasına ve bu ilişkinin tarihi ve sosyal bağlamlardaki değişimlerinin incelenmesine katkı sağlamasıdır. Kitap, bu kompleks ilişkiyi çeşitli dönemlerdeki politik, sosyal ve kültürel faktörlerle ilişkilendirerek derinlemesine bir analiz sunar. Bu nedenle, kitap, bu alandaki literatüre önemli bir katkı yapar ve bilim politikalarının geçmişten günümüze nasıl şekillendiğini anlamak isteyenler için önemli bir kaynak oluşturur. Yazarlar, bilim ve iktidar ilişkisinin tarih boyunca nasıl değiştiğini ve evrim geçirdiğini detaylı bir şekilde incelerler. Bu bağlamda, farklı dönemlerdeki politik, sosyal ve kültürel faktörlerin bilim ve iktidar arasındaki etkileşimi nasıl şekillendirdiğini analiz ederler. Kitap, farklı siyasi rejimlerin bilim politikalarını nasıl etkilediğini ele alır. Totaliter rejimler, demokratik sistemler ve otoriter yönetimlerin bilime yaklaşımlarının karşılaştırmalı bir değerlendirmesini yapar. Yazarlar, belirli dönemlerdeki bilim politikalarının nasıl belirlendiğini ve uygulandığını incelerler. Bu bağlamda, devletin bilime yatırım yapma politikaları, bilim insanlarının ve akademisyenlerin iktidarla olan ilişkileri ve bilimsel araştırmaların finansmanı gibi konular ele alınır. Yazarlar, Türkiye’nin özgün tarihî ve sosyal koşullarını dikkate alarak, Türkiye’deki bilim-iktidar ilişkisinin özel dinamiklerini detaylı bir şekilde incelerler. Türkiye’nin farklı dönemlerindeki siyasi rejimlerin bilim politikalarına etkisi ve Türkiye’nin bilimdeki dönüşümü üzerindeki etkileri ele alınır. Yazarların kullandığı yöntemler arasında, tarihî araştırmalar, arşiv belgelerinin incelenmesi, akademik literatürün gözden geçirilmesi ve karşılaştırmalı analizler bulunabilir. Ancak, eleştirilebilecek bazı noktalar da bulunabilir: Yazarlar, belirli bir dönemin bilim-iktidar ilişkisini değerlendirirken kendi ideolojik veya siyasi bakış açılarını yansıtabilirler. Bu durum, objektif bir analizi etkileyebilir. Yazarların belirli kaynakları tercih etmesi veya belirli dönemleri daha fazla detaylı incelemesi, çalışmanın kapsamını daraltabilir ve bütünlüğü azaltabilir. Kitapta kullanılan yöntemlerin yeterince açıklanmaması veya eleştirel bir bakış açısıyla ele alınmaması, araştırmanın güvenilirliğini zayıflatabilir. Yazı, belirli tarihî dönemlerde bilim ve iktidar ilişkisinin nasıl değiştiğini inceler. Bu dönemler, farklı siyasi rejimlerin, ideolojilerin ve toplumsal dönüşümlerin etkisi altında gerçekleşmiş olabilir. Örneğin, yazı belirli bir dönemdeki totaliter rejimlerin bilim politikalarını ve bilim insanlarına yönelik müdahalelerini incelerken, diğer dönemlerde demokratik sistemlerin bilime yaklaşımını ele almıştır. Yazı, dünya genelinde ve özellikle Türkiye’de bilim-iktidar ilişkisini inceler. Bu mekansal bağlam, belirli bir ülkenin siyasi, sosyal ve kültürel özelliklerini ve bu özelliklerin bilim politikalarına etkisini göz önünde bulundurur. Yazı, bilim tarihi alanındaki çalışmalarla ilişkilendirilebilir. Diğer bilim tarihi çalışmalarıyla karşılaştırılarak, belirli dönemlerdeki bilim politikalarının nasıl şekillendiği ve bilimin toplumsal dönüşümdeki rolü hakkında daha kapsamlı bir bakış açısı sunabilir. Yazı, siyaset bilimi ve kamu yönetimi alanındaki çalışmalarla da ilişkilendirilebilir. Özellikle devletin bilime müdahalesi ve bilim politikalarının belirlenmesi ve uygulanması gibi konularda bu disiplinlerin literatürüyle bağlantılıdır. Yazı, sosyoloji, antropoloji ve ekonomi gibi toplumsal bilimlerle de ilişkilendirilebilir. Bilim ve iktidar ilişkisinin toplumsal yapılarla ve ekonomik faktörlerle nasıl etkileşim halinde olduğunu anlamak için bu disiplinlerin yaklaşımlarından yararlanabilir. Bu ilişkilendirmeler, yazının disiplinler arası bir perspektifle ele alınmasını sağlar ve daha kapsamlı bir anlayışı teşvik eder. Yazının başarısı ve katkısı, bilim ve iktidar ilişkisinin karmaşıklığını anlamaya yönelik kapsamlı bir analiz sunmasıdır. Yazı, dünya genelinde ve özellikle Türkiye’de bilim politikalarının nasıl belirlendiğini, bilimsel araştırmaların nasıl yönlendirildiğini ve bilim insanlarının iktidarla ilişkilerini inceler. Bu sayede, okuyuculara bu alanın önemini ve karmaşıklığını daha iyi anlamalarını sağlar. Günümüze gelindiğinde, post-endüstriyel toplumlarda, bilim-iktidar ilişkisini anlamak için literatürdeki eksiklikler ve üzerinde durulması gereken noktalar arasında, toplumsal cinsiyetin rolü, kültürel çeşitlilik, ekolojik perspektif, bilim etiği ve sorumluluklar ile küresel iktidar dinamikleri önemli yer tutmaktadır. Toplumsal cinsiyetin bilim politikaları ve bilimsel karar alma süreçleri üzerindeki etkisi, kültürel çeşitliliğin bilim ve iktidar arasındaki ilişkiye nasıl yansıdığını anlamak, doğal çevrenin ve ekosistemin bilim politikaları üzerindeki etkisi, bilim insanlarının ve kurumlarının etik standartları ve sorumlulukları, uluslararası ilişkilerin ve küresel güç dengelerinin bilim politikalarına etkisi üzerinde daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Bu noktaların ele alınması, bilim-iktidar ilişkisinin daha kapsamlı ve eksiksiz bir şekilde anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.

Kaynak: Dünyada ve Türkiye’de Bilim-İktidar İlişkisinin Evrimi Veysel Erat ve İbrahim Arap NotaBene Yayınları 2016

thumbnail
Önerilen Yazı
Öteki Olmanın Gölgesi Altında Var Olma Mücadelesi: “Ağır Roman”

Merhaba! Ben Ülker Sudem Naç. Sosyoloji alanında tutkulu bir öğrenci ve sosyal bilimlerin insanların yaşamlarını anlamak ve toplumu dönüştürmek için güçlü bir araç olduğuna inanıyorum. İstanbul Üniversitesi'nde Sosyoloji Bölümü'nde eğitim görmekteyim ve 2024 yılında mezun olmayı hedefliyorum.Sosyoloji eğitimim boyunca, toplumun çeşitli dinamiklerini ve sorunlarını inceleme fırsatı buldum. Akademik olarak, bağımlılık olgusu ve toplumsal cinsiyet eşitliği gibi konulara odaklandım ve bu alanlarda derinlemesine bir anlayış geliştirdim. Aynı zamanda, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nda gönüllü staj yaptım ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Araştırma Merkezi'nde saha araştırmacısı olarak çalıştım.Beni en çok heyecanlandıran şeylerden biri, toplumun dönüşümüne katkıda bulunmak için sosyolojinin gücünü kullanma fırsatıdır. Profesyonel kariyerimde, toplumsal sorunlara duyarlı ve yenilikçi çözümler üretmeye odaklanmak istiyorum. Ayrıca, sosyal adalet ve insan hakları gibi konuları desteklemek için aktif olarak çalışmayı ve toplumsal değişimi teşvik etmeyi amaçlıyorum.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir