Fütüristik Deneme ( YAPAY ZEKA )

Fütüristik Deneme ( YAPAY ZEKA )
1

Fütüristik Deneme

Son günlerde gündemi oldukça meşgul eden tartışmaların başında yapay zeka gelmektedir. Aslında yaşamın her yönüne dokunan bu konu oldukça kısır ve sağlam zeminler üzerinde oturmayan bir çok tartışmanın ana konusu olmaktan öteye gidememiştir. Bence tartışmaların bu kadar sığ kılan sebeplerin başında genellikle şu üç sebepten biri vardır:

  • Her tartışmayı anlamsız kılan yegane sebep BİLGİSİZLİK
  • Teknik yönünü bilip felsefesinden anlamamak, ya da tam tersi
  • Diğer sahalardaki bilimsel gelişmeleri göz ardı etmek

Ben bu denemede nöro-bilim, genetik, biyoloji ve robotik konularındaki gelişmeler ile yapay zekanın dünyamızı nasıl değiştirebileceğine dair akıl yürütmeye çalışacağım, buradaki amacım ise pek çok sosyal bilim öğrencisinin yazılarını yayımladığı bu sitede onlara geleceğin dünyasına dair yeni ufuklar sunabilmek, belki bu deneme okuyanlardan birisi daha ilginç bilimsel gelişmeler ile birlikte geleceğin dünyasına bizleri hazırlıklı kılan ciddi çalışmalara imza atar umuduyla yazıyorum ama fütürizmin insanları yutan bir bataklık olduğunu düşünmeye de başladım oldukça keyifli ve daha serbest bir alan olması bu bataklığı cazip kılıyor diye uyarımı da yaptıktan sonra birkaç tane gelişmeyi paylaşmak istiyorum.

Bunlardan ilki araştırmaktan oldukça keyif aldığım nöro-bilim alanında yaşananlar:

-elektroensefalografi (EEG) adı verilen yöntemle cihaza gönderdiği sinyaller sayesinde insanların zihinlerini okuyan cihaz, öncelikle konuşma yetisi kaybetmiş hastalara yardımcı olmak için üretildi. Geliştirilen yeni teknolojiyle, kafatasının dış bölümüne yerleştirilen vericiler sayesinde düşünülen şeyi otomatik olarak kaydeden ‘telepatik daktilo’ sistemiyle ortaya çıkacak.

Yapılan denemeler sonucunda teknolojinin, beyin dalgalarını kullanarak 0 ila 9 arasındaki sayıları % 90 oranında doğrulayabildiği görülürken genel bütün bilgilerde de yüzde 60 doğruluk sağladığı görüldü.- (Bir haber metninden kesit)

Yine Japonya’da:

-Japonya Ulusal Genetik Enstitüsü’nde yürütülen araştırmada,  bir zebra balığının beyninde ‘açlık/yemek’ düşüncesinin nasıl oluştuğu ve şekillendiği belirlendi. Deneyde yeni bir teknik kullanıldı; balığın beynine, sinir hücrelerindeki değişimi algılayan floresan sondalar yerleştirildi. Böylelikle herhangi bir faaliyette, sinir hücreleri parlayarak, tepkinin net bir şekilde görülmesini sağladı.  Yani ‘zihinde ampul yanması’ durumu, gerçeğe dönüştürüldü. Yapılan deneyde, aç zebra balığı, önüne konan avını gördüğünde, beyni parlamaya başlayarak, onu ‘yemek’ olarak algıladı. Beyninde oluşan saliselik parıltılar sonucunda, balık avını yedi. Yetkililer, bu yöntemi farklı canlılar üzerinde de kullanarak, insan beyninin nasıl çalıştığını çözmeye çalışacaklar.
Aslında yapay zeka temelde insan zekasının çalışma prensiplerine dayanan programlardır. Yani yapay zeka konusundaki gelişmeler -en azından şimdilik- nöro-bilimde ki gelişmeler ile eş güdümlü olarak ilerleyebilecektir. Derin öğrenme, makine öğrenmesi bunlar oldukça ilginç şeyler olsa da daha ilginci makinenin/programın öğrenememesi değil mi ? Bir programa yüzlerce senaryo öğretilerek film senaryosu yazması isteniyor, sonucunda iki karakterli garip bir film çıkıyor ortaya ama senaryoyu yazan, kurgu yapan makine yarattığı karakterlere isim koyamıyor. Neyse konuyu dağıtmadan Cüneyt Zapsu’nun 2018 Davos bilimsel forumundan aktardığı notları özetleyerek paylaşmak istiyorum; ‘’ …bizler hala telefonumuz hacklendi-hacklenecek korkuları yaşıyoruz artık bunlar geride kaldı, insan beyninin biyo-kimyasal proccesorler aracılığıyla eşyaya, olaylara nasıl reaksiyon vereceğini ölçmeye başladılar… Bundan 15-20 sene sonra insanlığın bambaşka bir cins haline gelme durumu var… Artık bütün insanlar otonomunu kaybedebilir ve bütün dünya küçük bir elitin tahakkümü altına girebilir…’’
Burada çok küçük bir elit grubun yalnızca verilere sahip olmasının ötesinde insan beynine sinyaller göndererek onları davranışa ve tutuma zorlamaya çalışmaya işaret edilmiş, ancak işi daha ürkünç kılan şey şu değil mi sizce de: Ya zaten biz bu sinyallere maruz bırakılıyorsak? Bunu nasıl anlayabileceğiz ki? Beyaz Tavşanı bize kim gösterecek? Her neyse peki nöro-bilim alanında ki bu iki gelişme benim aklıma doğal olarak Matrix vari bir dünyayı getirdi ama hadi bilgisayarların bizim düşüncemizi okumasını yada kontrol etmesini geçtim de ya kendinin farkında olan robotların dünyasında biz onların düşüncesini okursak bu daha ilginç olmaz mı ?

İkincisi ise genetik alanında yapılan bir keşif:
Hafıza geni. Henüz konunun ne olduğu tam anlaşılamamış ve Türkçe her hangi bir çalışma bulunmuyor olsa da insan hafızasının genetiğine işlendiği yönünde bulgular var. Bunlar arasında en önemlilerinden birisi spermlerin farklı deneyimler sonucu geçirdiği değişim olarak gösteriliyor. Yanlış anlaşılmasın bu bahsettiğim şey sağlıksız beslenme, ya da radyasyona maruz kalma gibi bir şey değil anılarımızın spermleri değiştirmesi ve kuşaklararası tecrübe aktarımı. Genetik alanının oldukça karmaşık olduğu herkesçe bilinir, çünkü binlerce gen hücresi belki hala keşfedilmeyi bekliyor, ve bir genin diğerine olan etkisini tespit etmek oldukça zor ya da bir gen ile oynandığında diğerlerine ne olacağı. Çin’de üretilen aids olmayacak bebekler bir muamma olarak karşımızda duruyor hasılı kelam. Bunlar bir yana insanda hafıza diye bir şeyin olduğu muhakkak peki, bunun nasıl işlediği ve verileri sakladığı yer keşfedildiğinde deyip bunu burada bırakıyorum…

Çünkü üçüncü bir bilimsel gelişmeyle beraber değineceğim o da biyoloji-kök hücre ile alakalı. -Dünyanın kök hücre yoluyla elde edilmiş sığır etinden yapılan ilk hamburgeri 2013 yılında üretilmişti. Geçtiğimiz 5 yıl içerisinde laboratuvar ortamında üretilen et teknolojisinin daha da geliştiği ve 2021 yılında yapay etin seri üretime geçirilerek piyasaya sürülebileceği açıklandı.- Başka bir haber metninden.
Peki en keyifli yere geldik şimdi de o da bu üç gelişmeyi yapay zeka ve robotik ile birlikte okumak. Klonlamanın uzun zamandır yapıldığı hepimizin malumu peki siz öldüğünüzde nöro-bilim, genetik ve robotik sevenlerinizin imdadına yetişip sizi klonlayarak, tıpkı sizin gibi düşünen sizin anılarınıza sahip sizin genetiğinizde olan bir robot yapsa nasıl olur? Hadi iş daha da ilginç olursa ve Sims, Knight oyunlarının dünyası gibi bir dünya kurulsa yani bilgisayara ütopya kurup sizi oraya gönderseler nasıl olur, ölümsüzlük mümkün hale gelebilir mi? Peki ölümsüzlüğü bilgisayar programında değil bu evrende (dünya demiyorum çünkü uzay ) bizim hafızamıza bizim akıl yürütme tarzımıza sahip robotlar deneyimlese… Deneyimlemiş kadar olur muyuz?
Bir kitap önerisi ile yazımı bitirmek istiyorum o da Harari’nin hani şu Saphiens’in yazarı. 21.yy için 21 ders. Bence geleceğin sosyal bilimi adayı olan herkesin bir göz atmasında fayda var. Orada yapay zekanın öldüreceği iş kollarından, yaratacağı iş alanlarına ve bizim için sanat yapan yapay zekaya… Pek çok konuya değinilmiş, bu yazının amacı sadece konuya ilgi çekmektir, yoksa Fütürizm felan hikaye dünya değişmekle kalmıyor belki de yaşam farklı bir boyuta evrilecek, canlı olmak denilen şey hiçbir zaman olmamış bir deneyime dönüşecek, peki biz buna ne kadar hazırlıklıyız?
Not: Bu konuda seri birkaç yazı yazmayı düşünüyorum, konularına karar vermesem de yapay zeka-zeka , yapay zekanın mantığı-felsefesi, yapay zekanın dünü bugünü yakın geleceği, Çin’in yapay zeka teknolojileri ile Doğu Türkistan’lı kardeşlerimizin imtihanı olabilir- Daha sonrada YZ’nin toplumsal yaşamda, ekonomide ve siyasette neleri değiştirdiği ve değiştireceği ile ilgili 4-5 kitabın özetini paylaşmayı düşünüyorum. Yorumlarda önerilerde bulunabilirsiniz.

Mücahit Cevher DEMİRÖZ – İstanbul Üniversitesi

Sosyologer, tüm platformda sosyoloji çerçevesinde paylaşımlar yapan ve sosyologlara yayın imkanı tanıyan dijital bir platformdur. Dijital sosyoloji arşivi oluşturma amacı ile kurulmuştur.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. Yapay zekanın felsefesi
    Dünü bugünü ve geleceği
    Güncel Örnekler
    Şeklinde bir seri olursa faydalı olur.
    Yazı dili farklı olsa da okurken keyif aldım, ilgimi çeken pek çok şey yazıda derlenmiş belki işin insana dokunan tarafında üreme teknolojisinde ki gelişmeleri araştırıp bu konuyla bağlantısı kurulup kurulamayacağına kafa yorabilirsiniz.
    Gelecek öngörülerinizi gelinen aşamada mümkün görüyorum, hatta benzer şeyleri hayal etmiştim denilebilir ama aktarırken daha açıklayıcı bir dil kullanabilirseniz belki değindiğiniz gelişmelere dair hiç bir bilgisi olmayanlar için daha yararlı olabilir
    Islanan bir şeyi yakalayıp pek çok bilimsel gelişmeyi yapay zeka ile okuma çalışmanızı takdir ettim doğrusu, yaşamın her alanını değiştirme potansiyeline sahip olan bir gelişmenin yalnızca bilgisayar, robotik ve ekonomiye indirgenmesini zaten hiç anlayamıyordum.
    Bundan sonraki yazılarınızı bekliyorum, bir sistematik içerisinde yayımlanırsa benim için oldukça faydalı olacağına inanıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir