Bu yayında Paul Willis – İşçiliği Öğrenmek kitabının analizi yapılmıştır. Dilerseniz, daha fazla uzatmadan yayına geçelim.
İnsanlar eğitim üzerine konuşurken toplumsal sınıf gibi bir gerçek yokmuş gibi hareket eder. Burjuva sınıfı ve orta sınıf herkesin aynı kalitede eğitim aldığı yönünden yanlış bir düşünceye sahiptir. Eğitim ve Eşitlik kavramlarının küresel salgın dolayısıyla sık kullanılmaya başladığı bu günlerde bu kitabı analiz etmenin doğru bir hamle olduğunu düşündüm.
Türkiye’de “eğitim” dediğimiz vakit insanların aklına öğretmenler gelir. Öğretmenlerin eğitimin olmazsa olmaz parçası olduğunu yok saymıyorum. Lakin insanlara eğitimin parçalarından bir tanesinin öğrenci olduğunu birilerinin hatırlatması gerektiğini düşünüyorum.
Bu düşüncelerimden dolayı aileleri işçi sınıfına mensup öğrencilerin okul, gelecek, meslek sahibi olmak hakkındaki görüşlerini merak ettiğim için bu kitabı okumayı uygun gördüm. Willis’in önsözde bahsettiği üzere kitap, eğitim sisteminden kopan, kendine has bazı sebeplerden ya da okulda karşılaştığı problemler dolayısıyla okuldan soğuyan erkek çocuklarının okuldan iş hayatına geçişleri üzerine yapılan ve Social Science Research Council’in maddi destek sağladığı bir projenin ürünü.
Kitap genel olarak vaka çalışması, mülakatlar, toplu sohbetler üzerinden ilerliyor. Yazar önsözünde kitabın birinci kısmı ampirik veriler ve belli başlı bulguları sunuyor. İkinci kısmı ise çalışmanın kaydettiği kültürel süreçleri, içsel anlamı, rasyonelliğini ve dinamiklerini analiz ediyor.
Willis kitabın birinci kısmıyla sonuç bölümünün eğitimcilerin ilgisini, ikinci kısmının ise sosyal bilimcilerin ilgisini çekmesinin muhtemel olduğunu dile getirirse de ben kitabın bir bütün olarak sosyal bilimcilerin ve eğitimcilerin ilgisini çekmesi gerektiğini düşünüyorum.
İçeriğinden bahsedecek olursak, kitabın ilk bölümü okul hakkına 2 farklı düşünceye sahip arkadaş gruplarıyla yapılmış sohbetin yorumlamasını içeriyor. Burjuva ile işçi sınıfı çocukların okul ve kendi gelecekleri hakkındaki planlarını, düşüncelerini ortaya koyarken kitabın 2.bölümü öğrencilerin ve öğrenci gruplarının planlarını ve düşüncelerini analiz ediyor.
“Eğitim” söz konusu olduğunda “öğrenci” ve “toplumsal sınıf psikolojisi” tabirlerini duymak bu devirde biraz zor. Bu tabirleri son kullananlardan Willis yaşlandı, Bourdieu ise öldü. Toplumsal sınıfların psikolojisinin öğrencinin eğitim hayatına etkisini ortaya döken bu kitabın, Bourdieu’nun “Vârisler” kitabı okunduktan sonra okunmasını tavsiye ediyorum.