Frankfurt Okulu, Almanya’da Frankfurt Üniversitesi’ndeki “Sosyal Araştırmalar Enstitüsü” ile olan yakın ilgisinden dolayı bu isimle anılır.1 1923’te bu enstitünün bünyesinde toplanan söz konusu entelektüeller, Horkheimer’ın 1930’da enstitünün başına getirilmesi ile Frankfurt Okulu‘nun temellerini attılar.2 Bünyesinde barındırdığı isimler Max Horkheimer (1895-1973), Herbert Marcus (doğ.1898), Thedore Adorno (1903-1969), Erich Fromm ( 1900-1980)’ dur.3 Enstitüdeki diğer kişilerin de rolü olsa bile okulun çekirdeğini bu isimlerin çalışmaları oluşturur. 1980’ler ve 1990’larda Jürgen Habermas (doğ. 1929) ve arkadaşlarının yaptığı çalışmalar da okula önemli katkılar sağlamıştır.4
Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki işçi sınıfı hareketlerinin yenilgisi, Avrupa solunun SSCB denetimine girmesi, Rus Devrimi, Faşizm, Nazizmin yükselişe geçmesi okulun ortaya çıkışına neden olan dönemsel unsurlardır.5 20.yy ne kadar Marx’a göre yorumlanmak istense de Karl Marx’ın öngörüleri tutmamış, daha çok Weber’in öngörüleri çıkmıştır. Frankfurt Okulu da 20.yy’a baktıklarında karamsarlığa düşmüşlerdir. Bunun en önemli nedeni Hitlerdir, çünkü Marxistler ve Yahudiler Almanya’dan göç etmek zorunda kaldılar.6 Dolayısıyla Frankfurt Okulu da Nazi Almanya’sından kaçmak zorunda kaldılar.
Frankfurt Okulu kendini eleştirel teoriyle öne çıkarmıştır. “Eleştirel teorinin kökeninde, Marx’ın ekonomi-politik eleştirisi ile Lukacs’ın Hegelci Marksizminin bulunduğu ileri sürülebilir. Eleştirel teori, Lukacs’ın ‘bütünsellik (totalite) kavramından hareketle, toplumsal yaşamın hiçbir kısmının, tarihsel bütünle yani, sosyal yapı ile ilişkilendirilmedikçe kavranamayacağını iddia eder. Horkheimer ve Adorno, ekonomi-politik eleştirisine araçsal aklın eleştirisini de ilâve etmiş ve Marksizmi yeniden yorumlamışlardır. Onlara göre kapitalizm, üzerine oturduğu araçsal akıl yani rasyonalite ilkesi göz önünde bulundurulmadan kavranamaz.”7 Araçsal akıl kendini mutlaka akıl, pozitivizm ise kendini en doğru bilgi olarak görür. Eleştirel teoriye göre bunlar tarihsel ve toplumsal ürünlerdir. Horkheimer araçsal akla karşı diyalektik aklı savunur.8 Araçsal akıl kapitalizme hizmet eder ve teknokrasi ile bağlantılıdır. Eleştirel teori teknokrasiyi de (karar mekanizmasının teknik akıl olması) eleştirir.
Eleştirel teori Marx’ın ekonomik determinizm anlayışını da reddetmiştir ve kültür üzerinden kapitalizmin kendini nasıl ürettiğine “kültür endüstrisi” kavramıyla bakmışlardır. Frankfurt Okulu mensupları, kapitalist sistemle beraber kültürün endüstri ve ticaretin mantığına göre biçimlendiğini, yani ticarileştiğini ve endüstriyel üretimin bir aygıtı haline geldiğini iddia etmişlerdir.9
Eleştirel teorisyenler, totalitarizm çerçevesinde kültür ve kültür endüstrisi kritiğini sistematik bir biçimde yapmışlardır. Onlar, yalnızca kültür endüstrisi eleştirisini faşizme bir saldırı olarak değil, aynı zamanda bir bütün olarak tekelci kapitalizme bir saldırı olarak tasarlamışlardır.10 Adorno ve Horkheimer “Aydınlanmanın Diyalektiği” isimli eserlerinde bu konuyu derinlemesine tartışmışlardır. Bahsedilen kitapta kültür endüstrisi hakkında şu ifade yer almaktadır: “Hafif sanat özerk sanatın gölgesi olmuştur. O, ciddi sanatın toplumsal kötü vicdanıdır. Gerçek olan bölünmenin kendisi dir: En azından, farklı alanların oluşturduğu kültürün olumsuzluğunu ifade eder. Karşıtlık, hiç de hafif sanatı ciddi sanat içinde eriterek ya da tersini gerçekleştirerek uzlaştırılamaz. Ama kültür endüstrisinin yapmaya uğraştığı da budur…”11
Eleştirel teorinin farklı bir paradigma olmasının en önemli nedeni pozitivizm eleştirisidir. Pozitivizm sosyal gerçekliğin kavranışını fiziksel gerçekliğin kavranışı ile eşitler. Frankfurt Okulu’na göre bu metodolojik bir monizmdir ve kaçınılmaz olarak sosyal olguları şeyleştirir.12 Eleştirel teori bu olguculuğu eleştirir. Onlara göre pozitivizm verili olanı göründüğü gibi inceler, olanın arkasındaki hakikate varamaz. Bu yüzden pozitivizm ulus-devletlerin inşasıyla paralel gider ve hem hegemonyayı (Herrschaft) besler 13 hem de statükocudur. Bu açıdan Frankfurt okulunun görüşü şöyledir: “Radikal toplum eleştirisi ve toplumun hakim ideolojisinin eleştirisi ( İdeologiekritik) ayrılamaz; tüm toplumsal araştırmaların nihai hedefi toplumun bir eleştirel teorisini geliştirmektir.14
Frankfurt Okulu üyeleri “pozitivizm” olarak adlandırdıkları şeyi empirizmin en tutarlı, en akla yakın modern versiyonu olarak görürler.15 Adorno’ya göre empirik araştırmanın verilerinden yararlanılabilir ama empirik bir araştırma toplumsal yasa haline getirilemez.16 Pozitivizm nicel araştırma tekniklerine dayanır burada önemli olan hipotezdir, eleştirel teori ise bunun yanında nitel araştırmalara da ağırlık verir. Nitel araştırmaların temelinde “argüman” vardır.
Frankfurt Okulu “ideoloji” kavramına da eleştiri yöneltir. Onlara göre ideoloji bizi yanıltabilir, körleştirip, sağırlaştırabilir. Toplumdaki faillerin doğru durumlarını ve gerçek çıkarlarını algılamalarını engelleyen şey ideolojileridir. Eğer toplumsal baskıdan kurtulmak istiyorlarsa, faillerin ideolojik yanılsamadan kurtulması gerekir.17 Habermas ideolojiden düzenli olarak tahakkümü ya da hegemonyayı (Herrschaft) meşrulaştıran bir dünya resmi olarak bahseder.18
Eleştirel teori, faillere içkin anlamda aydınlatıcı ve özgürleştirici bir tür bilgi veren dönüşlü (self-refleksif) bir teoridir ve ayrıca içinde devrimci bir praksis barındırır. Karl Marx gibi eleştirel teorisyenler de bireysel ve toplumsal özgürlüğün gerçekleşmesine katkıda bulunacak bir eleştirel toplum teorisi geliştirmeye çalışmışlardır. Özgürleşim amaçlı bir teori, toplumun dönüştürülmesini mümkün kılacak doğru bilgiyi de temin edecektir.19
Kaynakça
Prof. Dr. Sezgin Kızılçelik, Frankfurt Okulu, Anı Yayıncılık, 2.Baskı, 2008, Ankara, s.24
Phil Slater, Frankfurt Okulu: Kökeni ve Önemi, Kabalcı Yayınevi, 1.Baskı, 1998, İstanbul, s.9
Uğur Köksal Odabaş, Frankfurt Okulu ya da Eleştirel Teori Üzerine, Dört Öge Yayınları, 7. Sayı, 2018, s.213
Martin Slattery, Sosyolojide Temel Fikirler, Sentez Yayınları, 6.Baskı, 2014, İstanbul, s.203
Uğur Köksal Odabaş, Frankfurt Okulu ya da Eleştirel Teori Üzerine, Dört Öge Yayınları, 7. Sayı, 2018, s.213
Uğur Köksal Odabaş, Frankfurt Okulu ya da Eleştirel Teori Üzerine, Dört Öge Yayınları, 7. Sayı, 2018, s.213
Bekir Balkız, Frankfurt Okulu ve Eleştirel Teori: Soyolojik Pozitivizmin Eleştirisi, Sosyoloji Dergisi, 12. Sayı, 2004, s.137
Bekir Balkız, Frankfurt Okulu ve Eleştirel Teori: Soyolojik Pozitivizmin Eleştirisi, Sosyoloji Dergisi, 12. Sayı, 2004, s.141
Prof. Dr. Sezgin Kızılçelik, Frankfurt Okulu, Anı Yayıncılık, 2.Baskı, 2008, Ankara, s.330
Prof. Dr. Sezgin Kızılçelik, Frankfurt Okulu, Anı Yayıncılık, 2.Baskı, 2008, Ankara, s.331-332
Phil Slater, Frankfurt Okulu: Kökeni ve Önemi, Kabalcı Yayınevi, 1.Baskı, 1998, İstanbul, s.227
Bekir Balkız, Frankfurt Okulu ve Eleştirel Teori: Soyolojik Pozitivizmin Eleştirisi, Sosyoloji Dergisi, 12. Sayı, 2004, s.158
Raymond Guess, Eleştirel Teori, Ayrıntı Yayınları, 3. Baskı, 2018, İstanbul, s.33
Raymond Guess, Eleştirel Teori, Ayrıntı Yayınları, 3. Baskı, 2018, İstanbul, s.47
Raymond Guess, Eleştirel Teori, Ayrıntı Yayınları, 3. Baskı, 2018, İstanbul, s.47
Bekir Balkız, Frankfurt Okulu ve Eleştirel Teori: Soyolojik Pozitivizmin Eleştirisi, Sosyoloji Dergisi, 12. Sayı, 2004, s.144
Raymond Guess, Eleştirel Teori, Ayrıntı Yayınları, 3. Baskı, 2018, İstanbul, s.13-14
Raymond Guess, Eleştirel Teori, Ayrıntı Yayınları, 3. Baskı, 2018, İstanbul, s.31
Bekir Balkız, Frankfurt Okulu ve Eleştirel Teori: Soyolojik Pozitivizmin Eleştirisi, Sosyoloji Dergisi, 12. Sayı, 2004, s.137
YAZAR: ONUR KIVRAK – AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ
Dolu ve faydalı bir makale olmuş. Desteklenmesi gereken bir arkadaşımız olduğunu düşünüyorum kesinlikle. Teşekkürler.