ÖZ
Geçmişten bu güne gözetim süregelen bir olgudur. Bu süreçte biçimsel olarak birçok değişime uğrayan gözetim artık hayatımızın her yanını kapsamaktadır. Geleneksel toplumda görünür ve aşikâr olan gözetim modern dönemde kendini gizliliğe, belirsizliğe bırakmıştır. Mekânsal olarak ve yüz yüze ilişkilerde sınırlar ortadan kalkmıştır. Her ne kadar kontrol ve güvenliğin sağlanması açısından önemli olsa da, gözetim hayatımızın en büyük risklerinden biri halini almaktadır. Bu durum özgürlüğümüzü tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Bu çalışma da, tüm bunlar ‘Kartal Göz’ adlı film dikkate alınarak Akışkan Gözetim kitabı bağlamında analiz edilecektir.
Akışkan Gözetim: Kartal Göz Filminin Analizi
Gözetim olgusu, önemli bir denetim türü olarak insanlık tarihi içinde varlığını daima sürdürmüştür. Ancak modern devletin ortaya çıkışıyla birlikte gözetim pratikleri farklılaşmış ve biçim değiştirmiştir. İnsanların günlük yaşantısı teknolojik araçlar sayesinde daha kolay izlenir hale gelmiştir. Bu durum enformasyon teknolojileriyle birlikte üst düzey bir hal almıştır. Günümüzde gözetim olgusu hem toplumsal hem de iktidar ve egemenlik ilişkileriyle doğrudan bağlantılıdır. Gözetimin kendisini açıkça hissettirdiği günümüz dünyasında, iktidarlar yüksek teknolojinin ürünü olan akıllı makineleri, egemenlik çıkarları doğrultusunda kullanabilmekteler. Sosyal hayat üzerinde denetim kurmak için gözetim sistemlerini kullanan iktidar, toplumu “göz” ile denetlerken, toplumsal gözü de denetim altında tutmaya çalışır. Panoptik bir mantıkla hareket eden bu sistem, toplumdaki bireyleri biçimlendirirken, gözetlenmeyi ve seyretmeyi sıradanlaştırır (Kaya ve Çatalbaş, 2017: 22).
Gözetim pratiklerini gündelik yaşamın en mahrem alanlarına dek ulaştırabilme özelliği ile modern toplumlar, kendilerini geleneksel toplumlardan ayıran çok önemli bir özelliğe kavuşmuşlardır. Gözetim deneyimlerini etkin biçimde kullanabilmelerini ise, birer bilgi nesnesine dönüştürmüşlerdir. İnsanlarla ilgili her türlü bilgiyi her türlü yoldan elde edip, bu bilgileri saklayıp, geri çağırıp, değiştirip yönlendirmeye; bireylerin, bireysel, sosyal, ekonomik, siyasal, pek çok açıdan davranış özelliklerini azaltarak ve bireysel yaratıcılıklarını törpüleyip bir kitle toplumu yaratarak, bu topluma sorgulamadan itaat edici özellikler yüklemelerine borçludurlar (Gücüyener, 2011: 35).
Gözetim bugüne kadar yeniden üretilerek yayıldı. Sabit olmayan bu durum güvenlik talebini öne süren teknoloji şirketlerinin ısrarıyla daha da yaygınlık kazandı (Bauman ve Lyon, 2016: 13).
Yönetmenliğini D.J. Caruso’nun üstlendiği 2008 yapımı olan ‘Kartal Göz’ filmi modern dönemde iktidarın toplumu gözetim sistemleriyle ele geçirmesini daha sonra bu sistemin insanların kontrolünden çıkmasını, akıllı makinaların varabileceği en son noktaları ele almıştır. Filmin türü aksiyon, gerilim ve gizem kategorilerini kapsamaktadır. Ana karakterlerden Jerry ve Rachel daha önce hiç tanımadıkları bir kadın (istihbarat sistemi) tarafından rehin alınırlar. Yönetimi ele geçirmek isteyen bir sistem tarafından kullanılmakta olduklarını fark eden bu iki rehine işbirliği yapmaya karar verir.
“20. yüzyılın şaşırtıcı teknolojik gelişmelerinin mümkün kıldığı şeylerden en göze çarpanı uzaktan eylemde bulunabilme yetisidir” (Bauman ve Lyon, 2016: 90). Bu durumun filmde uç düzeylerde işlendiği sahneler vardır. Filmde Rachel’in telefonuna bağlanan istihbarat sistemi ondan bir takım görevler ister. Bu görevleri isterken ise oğlunun görüntülerini McDonals’ın ekranlarına yansıtır. Resim 1’de görüldüğü üzere cadde ortasında bir yerde çocuğun görüntülerinin verilmesi görünmeyen bir gözetimin müdahalesinin en bariz örneklerinden biridir. Bu görevi kabullenmeyip polisi aramayı deneyen Rachel’ın telefon bağlantısı kesilir ve aynı ses konuşmaya başlar ve “Rachel hanım devreye sokuldun” ifadesini kullanır. İlerleyen sahnelerde Rachel ve Jerry hem akıllarının almadığı birçok olayla (trafik ışıklarının ani değişimi, trenin geri geri gitmesi vb.) karşılaşacaklar hem de kendilerinden başka birçok kişinin daha bu sistem tarafından rehin alındığını anlayacaklardır.
Resim 2’de görülen altın küreler kızılötesi verilerini tehdit olarak tespit ettiğinde haberleşme ağlarına gönderir, analiz eder ve insanların neye dikkat etmesi gerektiğini söyler. Şüphelilerin hareketlerini takip etmeye yardım eder.
Filmin başında ‘Bağımsız Keşif Ve İstihbarat İntegrasyon Analizi’ sisteminden gelen gelen istihbarata karşı kararsızlık yaşayan bakan, yeni bir terör saldırısının olabilmesi ihtimalini göz önünde bulunduran bir üst makamdan emir alarak sistemin uyarısına karşı gelmek durumunda kalmıştır. İstihbarat sisteminin tehlike olarak görmediği bir durumu iktidar tehlike olarak algılar ve Müslümanların olduğu bir eğitim kampına saldırı düzenler. Bu durumda “modern gözetim iktidarlar tarafından çeşitli şekillerde meşrulaştırılarak rızaya dayalı hale getirilir. Gözetimin ilk karakteristik özelliğinin şekillenmesinde küresel terör korkusunun payı büyüktür. Özellikle 11 Eylül saldırısından sonra dünya genelinde güvenlik en üst düzeye çıkarılarak gözetim, terör korkusu ile rızaya dayandırılıp meşru bir çerçevede gösterilerek yürütülmüştür. Güvenlik adına tüm toplumun faaliyetleri izlenmekte, kayıt altına alınmaktadır. Yazışmalar, telefon konuşmaları hatta internette gezinilen sayfalar bile izlenip depolanmaktadır” (Kaya ve Çatalbaş, 2017: 31).
“Bireylerin gözetimi artık doğumdan itibaren başlar ve ölümü de dahil olmak üzere devam eder. Enformasyon teknolojileri; internette ziyaret edilen web sitelerinin izlenmesi, elektronik postaların okunması, akıllı kartlar yoluyla ekonomik işlemcilerin denetim altına alınması ve bu yolla çıkarılan tüketici profillerinin veri bankalarında depolanması, şehirlerin veya işlek alanların kameralarla donatılması, cep telefonlarının dinlenmesi, hüküm giyen suçluların vücutlarına yerleştirilen çiplerle izlenmesi ve genetik mühendisliği, biyo-teknoloji, sinyal istihbaratı desteğinde şifresi çözülen DNA ve beyin dalgaları yoluyla insan vücudu ile beynin içine hükmetmenin mümkün hale gelmesi, vb. yöntemlerle iktidarlar toplumsal denetim ve gözetim güçlerini en üst noktalara taşımaktadır” (Kaya ve Çatalbaş, 2017: 31).
Bu sahnede Jerry ve Rachel’e sistem tarafından geçmiş yaşantıları hakkında bilgi verilir. Jerry’nin çocukluk anılarından dahi haberdar olan sistem sevdiği veya sevmediği şeylere kadar en detaylı şekilde anlatılır. Bu sistem davranış, motivasyon ve hatta kişilik analizi yapar. Sistem tüm bu bilgilere Jerry’nin kişisel bilgisayarından ve kullandığı diğer teknolojik araçlarındaki verilerden yararlanarak ulaşmıştır. Aynı durum Rachel ve toplumdaki diğer tüm bireyler içinde geçerlidir.
Bauman’a göre, yeni nesil insansız hava araçları insanlar onları görmese de onlar rahat rahat her şeyi görebilecektir. Kimsenin gözetlenmekten kaçabileceği bir sığınak olmayacaktır. İHA’ları faaliyete geçiren teknisyenlerin bile bu araçların kontrolündeki yetkisi azalacaktır. İHA’ların kendi başına uçacaklarını, tüm planlamayı ve düzenlemeyi kendilerinin yapacağından ve edindikleri bilginin bir sınırı olmayacağından bahseder (Bauman ve Lyon, 2016: 33-34). Kartal Göz filmin ana teması da aslında budur. İnsanların ürettiği bir sistem insanların kontrolünden çıkıp onları tahakküm altına alabilecek kadar yaygın ve geniş bağlantı ağlarına sahiptir. Hâlbuki bu sistem onların güvenliği için kurgulanmış bir düzenektir. Bu bağlamda güven kavramı yeniden ele alınmalıdır.
Gözetimin günümüzdeki en temel gerekçelerinden biri güvenliği sağlamaktır. Güvenliği sağlamak, kimin dost kimin düşman olduğunu anlayabilmek için nöbet tutmak, her zaman gerekli olmuştur. Günümüzde güvenliği sağlamanın en önemi araçları yeni gözetim teknikleri ve teknolojileridir. Ancak bugünün güvenliği ironik bir biçimde insanları koruduğu zannedilen güvenlik önlemlerinin, insanda aslında yüksek düzeyde güvensiz hissetmelerine yol açabilir (Bauman ve Lyon, 2016: 114-115).
Özetle Filmde ‘Kartal Göz’ diye tasvir edilen istihbarat sistemi insanların güvenliği için iktidar tarafından düzenlenen bir sistemdir. Güvenliği tehdit edecek durumlarda devletin güvenlik elemanlarına bilgi vererek olağanüstü bir olayın yaşanmasını önler. İktidar yetkilileri bir karar sırasında sistemin tersine hareket eder. Bu olaydan sonra insan kurgusu olan bir makine insanların yanlış kararlar aldığını analiz eder ve yönetimi ele geçirmeye çalışır. Sistem kendini şu sözlerle ifade eder: “Biz her yerdeyiz. Daha mükemmel bir birlik kurmak, adaleti sağlamak ülke içinde huzuru sağlama, ülke savunmasını sağlamak için tüm programlanmış seçenekler”. Jerry ve Rachel’ın verdiği mücadeleden sonra sistem imha edilir. Filmin sonunda geçen konuşmadaki “Bazen özgürlüğümüzü korumak için oluşturduğumuz önlemlerin bile özgürlüğümüzün kendisi için tehlike olabileceğini hatırlatmasını sağlayabiliriz” ifadesi aslında tüm meseleyi özetler niteliktedir.
KAYNAKÇA
Bauman, Zygmunt ve Lyon David, (2016). Akışkan Gözetim, Ayrıntı Yayınları, İstanbul.
Çatalbaş, Sevgi ve Kaya, Buket, (2017). Gözetim Toplumu ve Distopik Filmlerde Göz’ün İktidarı: The Lobster ve Equilibrium Filmlerinin Analizi, Online Academic Journal of Information Technology. Özel Sayı, Cilt: 8,Sayı: 30
Gücüyener, Merve, (2011). Panoptikonik Gözetimden Synoptisizme Gözetim Toplumu, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Afyonkarahisar.
Hazırlayan: Dilek ASLAN – Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi ( Yüksek Lisans )