Simmel, modernliğe olumlu bir çerçeveden bakarak, dijitalleşmenin özgürleştiriciliğinden bahsetmiştir. Her ne kadar özgürlükten bahsetse de insanları sınırlandıran özelliğine de değinmiştir. Bu sınırlamaları da 2 kavramı kullanarak yapmıştır.
Nesnel Kültür ve Öznel Kültür İle Gelen Sınırlandırma
Simmel’e göre bireyler, kültürel ürünlerden de etkilenir. Bu etki sürerken, insanlar tehtit altında da olabilir. Nesnel kültür ile öznel kültür farklı şeylerdir; nesnel kültür, bilim, sanat ve felsefe gibi şeyleri fade eder. Öznel kültür ise; nesnel kültüre ait olan ürünleri özümseme ve yaratma işidir. Burada olumsuz olan şey; nesnel kültürün, öznel kültürü baskı altına almasıdır. Birey, ürününü içselleştiremediğinde nesnel kültürün kontrolü altına girer. Bu durum ise Simmel tarafından ‘kültürün trajedisi’ olarak isimlendirilir. Buradaki kriz şu şekildedir; insanların ürettiği ürünler, insanlardan bağımsız hale gelmiştir. Bireyin, ortaya koyduğu kültürel ürünleri birey içselleştiremez ve bu bağlamda da bireyi kontrol altına alır. Bir nevi birey, özümseyemediği için yabancılaşır. Modernleşmenin hızlanması ile birlikte nesnel kültür iyice yayılmaya başlamıştır. Simmel, nesnel kültürün büyük şehirlerde daha fazla geliştiğine de dikkat çekmektedir.
Dijitalleşmenin artması ile birlikte insanlar bireysel kültürden uzaklaşıp, nesnel kültürün etkisi altına girmişlerdir. Dijital platformların bu denli hayatımıza girmesi ile birlikte bireylerin kendine yabancılaşması da artmıştır. Bireysel kültürü, özümsemeyen bireyler, popüler kültür yani nesnel kültürün etkisi altına girip yabancılaşmaya başlarlar. Gerçek hayattan kopup, dijital mecralarda bu kadar vakit geçirmek insanları kısıtlamaktadır. Hem özgürlük hem de yetenek açısında kısıtlanan birey, bunun farkına varamayacaktır. Bu noktada da Simmel’in de belirttiği gibi kültürün trajedisi devreye girmektedir. Birey, dijitalleşme ile birlikte tehtid altına girmektedir. Kentleşme ve modernleşmenin olduğu bölgelerde dijitalleşme daha fazladır. Bu nedenle de risk bölgeler buralardır. Günümüzde insani ilişkiler azalması, duygusallığın en aza inmesi ve rasyonalitenin artması, dijital platformların büyüttüğü nesnel kültür ile ilişkilidir. Gelecekte ise bizi rasyonelleşen bir dünya bekliyor. Nesnel kültürün artması ile birlikte insanlar duyarsızlaşacak ve potansiyellerinin farkında olmayacaktır. İnsanlar her ne kadar özgür olduğunu düşünseler de özgür olmayacaklardır. Görünmeyen, veri ağları onları sarmalayacaktır. İnsanlar, kendilerine bile yabancılaşacaktır ve bu bağlamda da kendi potansiyel, becerilerinin farkında olmayacaklardır. İnsanlar, cemaat halinden bireysel hale geçecektir.
Dijitalleşmeye Weber’in Rasyonelleşme kuramı çerçevesinde de baktım. Yazı linki: https://www.sosyologer.com/dijitallesmeye-weberin-rasyonellesme-kurami-ile-bakmak/