NEYİN ANLAŞMAZLIĞI?
“Öğrencisi tarafından öldürülen
Gebze Atatürk Lisesi Müdür Yardımcısı
Necmeddin Kuyucu öğretmenimizin anısına….”
Hiçbir şeyi kabullenmesek de artık eğitimin, hayatın her noktasının bir parçası olduğunu kabullenmeliyiz. Eğitimin eğitim olması için mutlak gerekli olan şey müfredattır. Her ne kadar yanlış bir söylem olsa da dünya üzerindeki en kötü durumdaki ülke olarak değerlendirdiğimiz ülkelerden tutun en iyi durumdaki ülkelere kadar her birinin uyguladığı eğitim sisteminin bir müfredatı var. Lakin iş, Türkiye Cumhuriyeti Eğitim Sistemi müfredatına gelince işler biraz karışıyor. Çünkü, Atsız Beğ’in söylemiyle, Türkiye Cumhuriyeti, bizim Anadolu topraklarındaki, isim ve yönetim biçimi değişikliğine uğramış 3.devletimiz. Diğer bir söylemle ise Orta Asya Devletlerimiz ile beraber sayısız devlet, hayal edilemeyecek kadar büyük ve kutlu bir tarih.
Bu nedenledir ki dünya üzerinde eğitim müfredatı oluşturmanın en zor olduğu ülke Türkiye Cumhuriyeti’dir. Lakin bu demek değildir ki, bu, bugün hala tartıştığımız müfredat olayının bir açıklamasıdır. Bizler ne Amerikalılar gibi oluşturulmuş hayali kahramanlara(!), ne de İngilizler gibi eziyetçi atalara sahibiz.
Yıllardır dilimize doladığım tek bir şey var. Okullarımızda okutulan Tarih dersinin müfredatı üzerine “Şu kadar mı bu olmalı yoksa bu kadar mı bu olmalı” tartışmasını yapıyoruz. Evet, kabul ediyoruz ki Şanlı Türk Milletinin tarihi, tarih dersi kitaplarına sığmayacak kadar büyük ve kudretlidir. Lakin bu demek değildir ki eğitimde halletmemiz gereken o kadar çok nokta varken bir de oturup ders kitaplarımızdaki Atatürk’ün Osmanlı’nın tartışmasını yapalım. Başbuğ Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurtarıcısı, kurucusu, ve ilk cumhurbaşkanıdır. Osmanlı Devleti ise varisi olduğumuz, 600 yıl dünyaya hükmetmiş bir Türk Devletidir. Şimdi soruyoruz. Eğitim sistemizde henüz sayamadığımız kadar çok problemimiz varken bu neyin anlaşmazlığı?
Doğu Anadolu topraklarımızda servisi karlı yolları aşamadığı için okula yürüyerek gitmek zorunda kalan çocuğun problemini çözdük mü? Devletin izlediği eğitim politikaları yüzünden, bugün, kaliteli eğitimin(!) temsilcileri olarak anılan özel okullar, not kayırma sistemiyle ortalaması yükseltilen zengin çocuğu ile, düşük gelirli, orta gelirli, evinden oturmuş sabahlara kadar ders çalışan çocuğun, yerleştirme sisteminde uğradığı haksızlığa henüz çözüm bulduk mu? Ya da belki de çok problemin olduğunu böylesi dar konulara inip sorular bularak değil de direkt olarak ana konuya odaklanarak bulabiliriz. Kocaeli Gebze Atatürk Lisesi’ndeki (bugünkü adıyla Necmeddin Kuyucu Lisesi) öğrenciye sadece yüksek not alması için, iyi bir üniversiteye girmesi için eğitim veririken, iyi ahlaklı olmak için, iyi bir vatandaş olmak için, milletine yaraşır bir insan olmak için ders verdik mi? Öğretmenliğin, öğrenciliğin ve en kötüsüde eğitimin saygınlığının düşürüldüğü bu dönemde bu sorulara cevap veremiyorsak ve halen daha eğitimin kendisini halledemeden bugüne kadar yanlış öğretilenler yüzünden eğitimimizin ana unsuru olan müfredatla uğraşıyorsak, bu sadece problemlerimize bir problem daha eklemektedir. Öyle bir hale geldik ki, dünyalarımızı değiştiren, kendini yakarak bizleri aydınlığa kavuşturmaya çalışan öğretmenlerimize, Necmeddin Öğretmenimize, onun ailesine en büyük saygısızlığı yaptık. Bu saygısızlık sadece bir şahsa ait değildir. Bu saygısızlık Türk Eğitim Sistemini bugünlere getirenlere, bu eğitim sistemi bu haldeyken dahi sesini çıkarmayanlara ve göz yumanlara aittir. Umarız ki, bu eşsiz vatanımızda bir daha Necmeddin Öğretmenlerimiz ve aileleri böyle bir saygısızlığa, böyle bir ayıba, mağruz kalmaz. Dileriz ki bir gün, yeni Yavuzlar, Mustafa Kemaller, Atsızlar yetiştireceğiz ve bu gidişata mutlaka dur diyeceğiz. İşte şimdi gerçekten sorabiliriz, bu neyin anlaşmazlığı?
” Öğretmenler! Yeni Nesil Sizin Eseriniz Olacaktır.”
-Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
TARIK EMRE KARAGÜL / ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
Sanki bu yazıyı bir öğrenciden değilde 40 yıllık bir eğitimciden dinler gibi okudum, cidden çok kaliteli bir yazı, devamını bekliyorum Tarık bey.