GİRİŞ
Tam anlamıyla herkes tarafından kabul edilen ve net bir tarifi olmayan gençlik tanımı, ülkeden ülkeye değiştiği gibi toplumdan topluma da değişiklik gösterebilmektedir. Çünkü gençliğin yaş aralığı, her toplumda aynı değildir ve aynı şekilde de ilerlememektedir. Bu yüzden de gençlik tanımları, tahmini bir şekilde sunulmaktadır. Gençliğe dair birçok önemli isim, farklı tanımlamalarda bulunmuştur. Genel anlamda gençlik ise çocukluktan yetişkinliğe intikal etmedeki süreç olarak tanımlanmaktadır. Yani bir olgudan ziyade oluşu temsil eden bir kavramdır. Aynı zamanda gençlik; belirli bir yaş dilimi dönemindeki bireylerin tavrıyla veya fikriyle sosyal bir gelişim sürecinde olduğu bir dönemdir (Tezcan, 2018: 29). Bu unsurların yanında yaş aralıkları da ülkeden ülkeye farklılık gösterse de gençlik programlarına göre çoğunlukla 15-24 yaş gruplarının gereksinimlerini içermektedir. Böylece gençliğin yaş aralığına dair de tahmini bir yaş sınırı ifade edilmektedir (Murat, 1995: 175).
Gençlik döneminde bireyler, artık çocukluktan uzaklaşıp yetişkinliğe doğru evrilme gösterdikleri için daha bilinçli hareket etmeye başlarlar. Bu dönemde bireyler, eğitim hayatıyla iç içedir. Aynı zamanda eğitim süreçlerinin yanında yavaş yavaş mesleki hayatlarına da yön vermeye başlarlar. Bu süreçte gençler, hayatlarının en kritik dönemlerini yaşarlar. Çünkü meslek seçimleri, daha çok bu dönemlerde başlamakta ve bu seçim, gençlerin hayatları boyunca yaşamlarını etkilemekte hatta şekillendirmektedir. Bu yüzden gençlerin mesleki hayatlarını oluştururken özgür olmaları gerekmektedir. Gençler; ailesi, öğretmenleri veya çevresi tarafından fikir alsalar dahi önemli olan onların kendi fikirleridir. Çünkü her birey, kendisini en iyi tanıyan kişidir. Bu yüzden bireyler, meslek seçiminde bulunurken kendilerine göre bir mesleği tercih etmelidir. Bunun için de öncelikle gençlerin kendilerini bu konuda tanıyıp o şekilde mesleğe yönelmeleri gerekmektedir. Böylece bireyler, daha doğru adımlar atarak topluma yarar sağlayabilir (Khorshıd ve Sarıkaya, 2009: 394).
Meslek seçiminde bulunan gençlerin birçoğu, kendine göre bir seçimde bulunamamaktadır. Çünkü bu duruma aile, toplum veya etmenler karar vermekte ve gençler de bu şekilde mesleki hayatlarına yönlendirilmektedir. Bu durum da bireylerin daha mutsuz ve başarısız bir şekilde mesleki hayatlarında ilerlemelerine sebep olmaktadır. Böylece gençler, mesleklerinin tam manasını anlayamazlar. Hal böyle olunca da bireyin etkilendiği gibi seçilen meslek aynı zamanda toplum da bu durumdan etkilenmiş olur. Çünkü meslek seçimi unsuru, kişisel bir unsur değildir. Bu olumsuzlukların yaşanmaması için de gençlerin özgür ve bilinçli bir şekilde daha doğru adımlar atarak mesleki hayatlarına yön vermeleri gerekmektedir. Bu yüzden de meslek seçiminde bulunurken gençlerin daha doğru bir yolda ilerlemeleri için kendilerine ve toplumlarına dair her şeyi göz önüne alarak bir meslek seçiminde bulunmaları gerekmektedir (Lafçi, 2018: 112).
Yani özetle bu çalışmada gençlerin mesleki hayatlarındaki yolculukları ifade edilmektedir. Öncelikle alanyazın derlemesi başlığı altında gençlik ve meslek tanımlarına yer verilmekte daha sonrasında da gençlerin mesleki hayatlarındaki serüvenleri alt başlıklar halinde ifade edilmektedir. Bu bölümde ise öncelikle gençlerin meslek seçimi yolculuklarına dair bir sürece değinilmekte ve bu unsurun yanında meslek seçiminde bulunurken gençlerin izlediği veya izlemek zorunda bırakıldığı yol ele alınmakta daha sonrasında da asıl izlenmesi gereken yol yani dikkat edilmesi gereken etmenlere yer verilmektedir. Bu unsurlar sonucunda da mesleki hayatlarından mahrum bırakılarak işsiz kalan gençlerin içinde bulunduğu durum ifade edilerek çalışma sonlandırılmaktadır.
ALANYAZIN DERLEMESİ
GENÇLİK
Gençlik çağı, bireylerin hayatlarında en kritik dönüm noktalarından biridir. Bu noktalara sebep olan çok fazla unsur ortaya çıktıkça gençlik tanımın netleşmesi daha da zorlaşmaktadır. Bu yüzden de gençlik tanımlarına dair ortak görüş birliğine varılmış olsa da evrensel anlamda net bir şekilde tanım yapılamamıştır. Bunun en temel sebebi de gençlik dönemlerinin soyut bir anlam taşımasıdır. Bu anlama dair biyolojik hatta demografik, psikolojik ve sosyolojik şeklinde çoğu kez tanımlamalar yapılmıştır (Lafçi, 2018: 99). Bu yüzden de gençlik kavramı, net bir şekilde tarif edilememektedir. Bakıldığında fiziksel ve biyolojik olarak gençlik tarifi, zor görünmese de sosyal bir kategori şeklinde değerlendirildiğinde sınırları meçhulleşir. Sosyal kategori şeklinde gençlik, modernitenin bir unsurudur. Böylece yaş veya kuşaklara dair yapılan bölümlemelerin sınırları, değişicidir ve yönlendirmenin de başlıca meselesidir (Tezcan, 2018: 29). Genel olarak gençlik; belirli bir yaş aralığı içerisinde duygu, düşünce ve davranış şeklinde insanı, toplumsal olgunluğa hazırlayan bir süreçtir (Özgüler, 2016: 118).
Gençlik; özü gereğiyle çocukluk, yetişkinlik veya yaşlılığa oranla daha geçicidir. Gençlik; çocukluk, yetişkinlik ve yaşlılık gibi görece daha uzun, daha oturaklı olunan bir zaman dilimi değildir. Çünkü çocukluk bir başlangıcı, yetişkinlik ulaşılması gereken bir durumu, yaşlılık ise kaçamayacağımız sonun var oluşunu vurgular. Böylece gençlik de sadece bir geçişi veya tamamlanması düşünülen bir sürecin var olmasının aksine oluşu ifade etmektedir. Aynı zamanda gençlik; korkulan, belirli olmayan veya sorunu teşkil eden bir durum olarak da ifade edilmektedir. Dönemimizde Batı toplumlarında gençlik kelimesiyle ifade edilen hayat sürecinin uzadığı sosyal bilimciler aracılığıyla vurgulanmaktadır. Şu anda yaş aralığının zaman ilerledikçe yaygınlaştığı gençlik döneminin 12 yaşa kadar düştüğü ve 30’lu yaşların ortasına kadar da devam ettiği ifade edilebilir. Bu durum, gençlik kelimesinin tariflenmesinde gerçekleşen zorluğu ifade etmenin yanında, sosyal bir kategori şeklinde gençlik adına olan ilginin son dönemlerde artmasına neden olmuştur (Tezcan, 2018: 29-30).
UNESCO’nun tarifine göre gençlik; 15-25 yaş kümesi olarak belirlenmiştir. Aynı zamanda gencin kişiliğini de göz önünde bulundurmaktadır. Böylece genç; öğrenim sürecinde olup yaşamını kazanmak adına çalışmayan ve kendine dair evi olmayan bireydir. Bunların yanında genç; yaygın anlamda bir hayal gücünü elinde bulunduran aynı zamanda cesaret ve macera arzusuna kolayca üstün gelen bireydir, şeklinde ifade edilir. Genel anlamda net bir şekilde gençlik tanımı bulunmasa da bu kavram; Köknel’e göre belli ve sınırlı bir yaş süreci içerinde duygu, düşünce ve davranış anlamında ilerlemek için çabalayan bireydir. Tütengile göre de bireyi genç yapan biyolojik veya fizyolojik işlevin aksine o bireyin fikirlerine ve yaşama dair sergilediği davranıştır. Gökçe’ye göre gençlik; buluğa dönüşümüyle gerçekleşen fizyolojik ve psikolojik başkalaşmasını kapsayan insanı, toplumsal olgunluğa tanzim eden bir yaş dilimi şeklinde ifade etmektedir. Bu ifadelerin sonucunda gençlik süreci; yetişme, hazırlanma, öğrenme etmenlerini içeren değişken bir dönemdir (Murat, 1995: 175-176).
Bourdieu’ya göre ise “sosyologun mesleki refleksi, yaşlar arası bölünmelerin isteğe bağlı olduğunu söylemektir. Bu zenginliğin nerede başladığının bilinememesi durumu, yaşlılığın hangi yaştan itibaren başladığının bilinemeyeceğini söyleyen Pareto paradoksudur. Esasen, gençlik ve yaşlılık arasındaki hat, bütün toplumlarda bir çaba problemidir”. Böylece genel anlamda gençlik; çocukluktan yetişkinliğe intikal etmedeki bir süreci kapsamaktadır, şeklinde tarif etmektedir. Fakat Bourdieu’ya göre yaşlara, sınıflara ve cinsiyetlere dair ifade edilen bir bölümlendirme, her daim hatlar dayatmayı ve tüm insanların uyması gerektiği bir düzeni yansıtmaktadır (Tezcan, 2018: 29). Bu unsurlar sonucunda tam anlamıyla homojen bir gençlik tarifinden ziyade gençlikler tarifinden söz edilebilir. İlk olarak gençliğin yaş aralığının arttığı ifade edilmektedir fakat yaş aralığı tayin etmek sınırlarının net olmayışından ötürü pek manalı yansımamaktadır. Böylece tüm fikirler, gençliği bir aşama namına ifade etmektedir (Tezcan, 2018: 50).
Gençlik tanımları, bilime göre değişkenlik gösterdiği gibi topluma göre de değişkenlik göstermektedir. Bu yüzden de gençlikle ilgili politikaların ülkeden ülkeye uygulanışında ayrışıklıklar yer almaktadır. Toplumdan topluma ayrışıklık gösteren yaş sınırı: Örneğin; İngiltere’de gençlik yaşı, 13-19, Estonya’da 7-26, Türkiye’de ise 15-24 şeklindedir. Aynı zamanda gençlik izlenceleri genel olarak 15-24 yaş kümelerinin gereksinimlerini ifade eder. Ancak bu bölümlendirme yeterli değildir. Çünkü her ülkede özellikle aynı toplumun farklı yerlerinde dahi reşit görülme yaşı, değişkenlik gösterdiği için genel anlamda bir gençlik tarifinde bulunmak oldukça güçleşmiştir. Böylece biyolojik mefhum şeklinde uygun bulunan “gençlik” nosyonu şu anki koşullarda yaygın kapsamda değerlendirilmektedir. Bu yüzden de gençlik kelimesine dair tek bir tanımda karar kılınamamış olsa da tanım ve izahla biyolojik unsurlar, yaş bölümlemeleriyle sınırlı olmadığı görülmektedir (Murat, 1995: 175-176).
Çocukluk, gençliği teşkil ederken gençlik de olgunluğu teşkil etmektedir. Bu dönemlerden bir diğerine geçişin insanların bedensel vaziyetlerine dair değil de ruhsal, sosyal ve kültürel unsurların olduğu bir gelişim sürecine dairdir. Aynı zamanda her dönem, kendine mahsus ve muayyen bedensel, ruhsal toplumsal etmenleri taşımaktadır (Murat, 1995: 175). Yani genel olarak bireyler, gençlik çağında çocukluktan artık uzaklaşmış ve yetişkin olmanın da yükümlülükleriyle karşılaşmaktadır (Lafçi, 2018: 99). Böylece gençler, yetişkinlik rollerine bürünerek hayatlarının yönünü çizmek adına birtakım seçimler yaparlar ve bu şekilde sorumluluklarını çözmeye yönelik hareketlerde bulunurlar (Khorshıd ve Sarıkaya, 2009: 394). Aynı zamanda gençler, nüfusun en canlı ve en dinamik tarafını yansıtan kişilerdir (Özgüler, 2016: 115).
Gençlerin bağımlı nüfus içinde görünmelerinden dolayı gençliğin tek başına değerlendirilemeyeceği vurgulanmıştır. Artan yaşla beraber genç bireylerin çoğunun aileleriyle yaşamaları nedeniyle gençlik unsurunun aileyle beraber ele alınması bu yüzden de gençlik aynı zamanda aile sosyolojisinin beraber değerlendirilmesinin faydalı olacağı ifade edilmiştir. 1950 ve 1970 yıllarından bu yana genel olarak gençler, eğitim hayatını 15 yaşında bırakır ve 20 yaşlarının başında da ailelerinden farklı bir şekilde yaşamlarını sürdürmektedir. Geçmişten bu yana bu durum değişime uğramış hatta gençlik süreci, kolayca ifade edilemeyen bir unsur olmuştur. Bu değişim sonucunda gençlerin aileleriyle daha çok bir arada oldukları gözlemlenmiştir. Bu yüzden de ailelerin, gençler adına her anlamda etkileri yaygınlaşmıştır (Tezcan, 2018: 32).
Örneğin 2006’da 20 ile 34 yaşlarındaki Avustralyalı gençlerin %23’ünün aileleriyle beraber yaşadıkları görülmüştür. Oysa bu durum, 1986’da tahmini %19 civarlarındadır. Hatta gençlerin ailelerinden ayrılıp farklı eve yerleştiklerinde ailelerine dair bağımlılıklarının son bulmadığı aynı zamanda ekonomik gibi birçok anlamda da ailelerinden gelen destekleri olduğu ifade edilmiştir. Bu unsurlar doğrultusunda yaş aralığı tanımlamaları, değişkenlik gösterdiği için genelleme yapmak çok da anlamlı olmaz. Çünkü eğitimin ve istihdamın gençlik adına biçimlendirici durumu ele alınırsa tüm gençlerin eğitim sürecinin aynı zamanda işe girme yaşının da değişmesine bakılırsa gençlik, kişisel bir unsur haline dönüşmektedir. Ayriyeten gençlerin bir kısmı, okurken aynı zamanda çalışmaktadır. Böylece bu duruma ek olarak yaş aralığının artmasının bir diğer sebebi de istihdamın değişen yapısı olur. Yani toplumdan topluma dahi değişen gençliğin net bir tanımı olmasa da yaş aralığından dolayı tahmini şeyler söylenmektedir (Tezcan, 2018: 31-32).
MESLEK
İnsanlar için yaşamsal değeri ifade eden meslek mefhumunun pek çok tarifi vardır. Genel anlamda meslek, bireylerin yaşamlarını elde etmek veya geçimini temin etmek için yaptığı iş anlamında ifade edilse de meslek, yalnızca para kazanma veya geçim elde etme durumu değildir. Çünkü bu kavram; daha boyutlu olan yani yeni bir hayat biçimi, belirli bir çalışma ortamı, değişik bir yeteneğin icra edilmesi ve geliştirilmesi anlamlarını içermektedir (Deniz, 2001: 2-3). Fakat bunun yanında meslek; eğitimle veya tecrübeyle elde edilen aynı zamanda bilgi ve maharete bağlı olarak topluma verilen hizmetin sonucunda maliyet için yapılan bir şey olarak da ifade edilmektedir (Aydemir, 2018: 713).
Aynı zamanda meslek, insanların yaşamlarının yolunu çizmek adına gösterdiği bir çabadır. Yani bireylerin daha özelde gençlerin yaşamlarını değiştirmek adına yaptıkları bir unsurdur, diyebiliriz. Böylece toplum tarafından normlara bürünen meslekler, gençler tarafından bu doğrultular sonucunda seçilmektedir. Meslek kelimesini yansıtan kavramlardan biri olan kariyer kelimesi, insanlar açıcısından bir işi elinde bulundurmanın yanında çok daha fazlasını ifade etmektedir. Yani kariyer kavramı, meslekte bir üst seviyeye ulaşmayı ifade etmektedir. Böylece kariyer kavramı için önemli olan meslekte bir önceki seviyeden daha iyi bir durumda olmanın gerektiğidir (Lafçi, 2018: 101).
Özetle meslek; insanların yaşamlarını ikame ettirmek adına içinde bulunduğu bir durumdur. Toplum tarafından tayin edilen bu durumun normları; bir eğitim yoluyla elde edilen bilgi ve becerilere dair etmenleri içeren bir husustur. Meslek, insanların toplumsal anlamda kimliğini etkileyip dönüştüren aynı zamanda toplumdaki diğer insanlarla olan ilişkilerindeki yerini belirleyen bir unsurdur. Bu unsurların sonucunda meslek seçimi, insanların yeğlediği mesleklerin içinden bir mesleği seçerek o mesleğe ulaşmak adına verdiği mücadeleyi içerir. Bu seçim, insanların hayatlarının doğrultusunu belirlemesine de sebep olur. Çünkü mesleki hayatımız bizim, hangi insanlarla ne şekilde iletişimde olacağımızı ve hayatımıza nasıl yön vereceğimizi belirleyen en önemli etmendir (Khorshıd ve Sarıkaya, 2009: 394).
GENÇLERİN MESLEKİ HAYATLARINDAKİ SERÜVENLERİ
Gençlerin Meslek Seçimleri
Gençlerin mesleki hayatları, daha lisedeyken belirlenmeye başlıyor. Bu ilk olarak, lisedeki ders seçimleriyle daha sonra da üniversite bölümünün belirlenmesiyle daha netleşir bir hale gelmektedir. Bu süreçte gençlerin yaşları itibariyle mesleki seçimlerini sağlıklı bir biçimde tercih etmesi pek mümkün olmuyor. Bu yüzden de gençlerin ailesi, öğretmeni veya çevresi tarafından bu konuda desteklenmesi aynı zamanda gençlerin ilgi ve isteklerine dayalı olarak yönlendirilmesiyle sağlıklı bir sonuç ortaya koyulabilir. Mesleki gelişim kuramına dair meslek seçimi, anlık bir şekilde belirlenen bir unsur olmadığı hatta çocukluktan yetişkinliğe kadar olan süreci etkileyen bir gelişim dönemi olduğu vurgulanmıştır. Böylece meslek seçimi, gençlerin daha okullarını bitirmeden şekillenip filizlendiği bir süreçtir. Bu durum, mezun olup iş aramayla da daha görünür bir hale gelmektedir. (Aydemir, 2018: 713). Gençlerin meslek seçimleri, onların mesleki hayatlarını oluştururken yaşamlarını da değiştirmektedir. Böylece yaşam boyunca etkili olan bu seçim, gençler için kritik seçimlerden birisidir (Deniz, 2001: 3).
Holland’a göre meslek seçimi; bireylerin kendi ilgilerini ve becerilerini bilmesi doğrultusunda kendilerine en yakın mesleği seçeceğini ifade eder. Kendini tanımayan gençlerin ise kendileri adına çok doğru bir seçim yapamayacakları öne sürülür. Roe’nun kuramına göre de meslek seçiminin hayatın bir bölümünde gereksinim sonucu ortaya çıkan bir unsur olduğu yansıtılmıştır. Örneğin; sevilme gereksinimleri, gereği kadar giderilmeyen bireylerin daha az insanla etkileşim kuracağı meslekleri tercih ettiğini ifade etmektedir. Bunun yanında küçüklükten bu yana giderilmeyen birçok gereksinimlerin meslek seçimimizi etkilediği hatta şekillendirdiği ifade edilmektedir. Super’e göre, meslek seçiminin insanların kendilerini algılama şekillerinin yansıması olduğunu ifade ederek doğru meslek seçiminin ne olduğunu vurgulamıştır. Vurucu’ya göre ise eğitim döneminde öğrencilerin birçoğu ilgi alanı olduğu meslekleri bilmeden ailesine göre bir meslek seçimi yapma eylemidir. Böylece birçok gencin mesleki hayatında sorun yaşadığı ifade edilir (Aydemir, 2018: 713-714).
Meslek seçimi, insanların yaşamlarının yolunu belirlemedeki aynı zamanda hayatlarının nasıl şekillenip dönüşeceğine yön veren en temel hususlardan biridir. Bu yüzden de gençlerin en kritik konularından biri, yaşamlarını hangi mesleği yerine getirerek geçireceğidir (Khorshıd ve Sarıkaya, 2009: 394). Yani meslek seçimi, her bireyin hayatını etkileyen en önemli dönemeçlerden birisidir. Bu yüzden de gençlerin bu dönemeci, sağlıklı bir şekilde dönebilmeleri için seçimlerini doğru bir şekilde yapmaları gerekmektedir (Lafçi, 2018: 118). Aynı zamanda meslek seçimi; bireylerin toplumda belirlenmiş mesleklerin içinden kendilerince birini tercih etmesi durumudur. Bu tanım, düşünsel anlamda meslek seçiminin en uygun kelimelere dökülmüş hali olsa da alana inildiğinde işleyiş anlamında farklılık göstermektedir. Çünkü gençliğin, kişiliğin ya da özel hayatın insanların yaşamlarını farklı doğrultulara yönlendirmesiyle farklı mesuliyet yüklemektedir (Lafçi, 2018: 102).
Kişiliğin bir tür yansıması olan meslek seçimi; insanların var olan meslekler arasından birini tercih etmesi sonucunda buna dair çaba göstermesidir. İnsanlar daha özelinde gençler, meslek seçiminde bulunurken hem kendine hem de topluma faydalı olabileceği bir mesleği tercih etmelidir. Çünkü seçilen meslekler, sadece kişiyi değil toplumu da etkilemektedir. Bunu dikkate alan bireylerin mesleki hayatlarına daha doğru bir şekilde yön verdikleri görülür (Aydemir, 2018: 713-714). Böylece hem kendimizi hem ailemizi hem de toplumu olumlu anlamda dönüştürebiliriz. Bu yüzden de meslek seçiminde bulunurken önemli olan meslekleri doğru bir biçimde tanımaktır. Böylece gençlerin başkaları tarafından zorunluluğa maruz kalmadan özgür bir şekilde bir seçim yapması gerekir (Lafçi, 2018: 118). Sosyal çevrenin talepleri, gencin meslek seçimini olumlu veya olumsuz şekilde etkileyebilir. Bu yüzden de gençler, çevrenin taleplerini dikkate alsalar dahi kendilerine göre bir seçim yapmaları her zaman onlar için daha doğru bir seçimi yansıtmaktadır (Khorshıd ve Sarıkaya, 2009: 405).
Kendi ilgilerine veya bilgilerine göre meslek seçen gençlerin genellikle daha başarılı ve mutlu oldukları yansıtılırken kendine göre hareket etmeyerek herhangi bir mesleği seçen gençlerin de daha verimsiz bir şekilde çalışarak başarısız ve mutsuz oldukları ifade edilmektedir. Bu yüzden de meslek seçiminde bulunurken işin parasını veya başka bir unsurunu düşünerek seçmek yerine kendimize göre hareket etmeliyiz. Çünkü toplumun değişimi, meslekleri de derinden etkilemektedir. Bu durum, yeni meslek gruplarını ortaya çıkarırken bazı meslek gruplarının yok olmasına sebep olmaktadır. Böylece toplumun mesleklere atfettiği statü veya ayrıcalık unsuru da değişkenlik göstermektedir. Bu yüzden de tercih edilen mesleklerin mesleğin kriterine göre değil de gençlerin isteklerine göre tercih edilmelidir. Çünkü yaşanan toplumsal değişimler, mesleğin içeriğini de yenilemektedir. Bu hususu göz ardı etmeden seçim yapan gençler, daha verimli çalışarak başarılı sonuçlar ortaya koyabilirler (Khorshıd ve Sarıkaya, 2009: 394-395).
Toplum, değişime uğrayıp dönüştükçe mesleki görevler de bu durumdan etkilenmektedir. Bu yüzden de bireylerin daha özelde gençlerin mesleki hayatlarına dair çoğu şeyi de belirsizleşmektedir. Hatta bu belirsizlikten dolayı gençler, geleceğe dair birçok şeyi ertelemek zorunda kalmaktadır. Böylece gençler, Sennett’in Karakter Aşınması’nda vurguladığı gibi bir durumun içine girmektedir. En azından bu durumdan daha az etkilenmek için gençler, kendi isteklerine göre meslek seçiminde bulunmaları gerekmektedir. Çünkü gençler, mesleki hayatlarında istediği şeylerin olmaması yönünde ruhen de olumsuz anlamda etkilenmektedir. Bunun üstesinden gelebilmek için de gençlerin kendilerine uygun bir işte yer almaları gerekmektedir (Tezcan, 2018: 34).
Gençlik süreci, hayatın sosyal ve ruhsal anlamda en naif zamanlarını yansıtmaktadır. Bu yüzden de mesleki süreçlerinde gençler, zaman zaman bu durumlarından dolayı zorluklar yaşayabilir. Böylece gençlerin eğitim ve becerilerine yaraşır olmayan düşük fiyatlı, düşük vasıflı ya da iyi olmayan çalışma şartlarına dair işlerde yer alması gibi sonuçlar meydana getirmektedir. Ayriyeten gençlerin mecburiyetten kabul ettikleri vasıflı olmayan kimi işlerin başka daha iyi işlerde yer alma ihtimalini azaltması durumu, geleceklerini kötü anlamda etkilemektedir (İzgi, 2012: 303). Bunun yanında sevdiği ve tecrübesi yönünde meslek seçiminde bulunan bir kişi, muvaffakiyetli bir kariyere sahip olma imkanını elde etmektedir. Böylece rastgele meslek seçimi yapmaktan ziyade mesleğin şartlarını ve kariyer olanaklarını öğrenmek aynı zamanda kişisel özelliklerle mesleğin uyup uymadığını gözlemlemek olumlu anlamda kariyer adına öngörülen önemli bir durumdur (Aydemir, 2018: 720).
Bireyler; kendi mezun oldukları bölüme, annelerinin veya babalarının mesleğine, mesleğin ücretine ya da mecburiyete bağlı olarak meslek seçimi tercihlerinde bulunurlar. Bu unsurların yanında bu seçimi, kendi istekleri doğrultusunda seçenlerin işlerinde daha mutlu olduğu görülürken isteğe bağlı olmadan zorunluluktan seçilen mesleklerde yer alan insanların da daha mutsuz oldukları görülmektedir (Khorshıd ve Sarıkaya, 2009: 407). Meslek seçiminde kişinin ilgi ve yeteneğinin yanı sıra çevresel faktörler de büyük önem taşımaktadır. Çünkü uygun sosyal bir çevrenin olmaması, çocuğun yeteneğini keşfetmesini, geliştirmesini zor hatta imkânsız kılabilmektedir. Sosyal çevre, kişinin yetenekleri doğrultusunda desteklemesi, bilgilendirmesi, rahat ve huzurlu bir ortam sağlaması öğrencinin tercihini en doğru şekilde yapmasını kolaylaştıracaktır. Yani meslek seçimini etkileyen birçok unsur vardır. Fakat önemli olan kişinin kendisine uygun meslek seçiminde bulunması gerektiğidir. Böyle olduğunda kişi, daha doğru adımlarla yürüyebilmektedir (Aydemir, 2018: 717).
Gençlerin Meslek Seçiminde Bulunurken İzlediği Yolun Unsurları
Şimdiki süreçlerde gençlerin birçoğu, meslek seçiminde bulunurken ilk olarak iş imkânlarına yönelmektedir. Gençler, kendi ilgilerini veya becerilerini göz ardı ederek bir işin maddi getirisine veya daha kolay yükselme gibi niteliklerine göre hareket ettikleri için mesleki hayatlarında çok fazla sorunla karşılaşmaktadır (Lafçi, 2018: 102). Bunun yanında ailesinin gelir durumuna göre işe atılan gençler de vardır. Maddi durumu çok iyi olmayan ailede büyüyen bir genç, ailesinin maddi yetersizliklerinden dolayı kendisini hemen iş hayatına atmak ister. Böylece işin kendisine uygun olup olmadığını dahi göz önüne almamaktadır (Deniz, 2001: 3). Aynı zamanda gençlerin birçoğu, ailelerinin baskısından dolayı mesleki hayatlarının ne şekilde ilerleyeceğine dahi özgürce karar verememektedir. Çünkü bu süreç, aileleri tarafından belirlenmiştir. Buna maruz kalan gençler de bu duruma uymak zorunda kalır. Hatta bu durumdan daha çok kadınlar etkilenmektedir. Özellikle Doğu bölgesinde kadınlar, daha çok ev hanımı olmaya mecbur bırakılmaktadır (Lafçi, 2018: 103).
Sosyal ve kültürel çevre de gençlerin mesleki hayatlarında etkili olan bir unsurdur. Hatta gençlerin yaşamlarına yön veren temel unsurlardan da biridir. Gençler, farkında olarak veya olmayarak toplum tarafından mesleki hayatları doğrultusunda yönlendirilirler (Deniz, 2001: 4). Aynı zamanda gençler, yaşadıkları yerlere göre bir seçimde bulunurlar. Yani gençler, yaşadıkları kırsal veya kentsel kesimin doğrultularına göre bir meslek seçiminde bulunurlar. Bunun yanında meslek seçiminde bulunan gençlerin bir kısmı, mezun oldukları liselere göre bir tercihte bulunmaktadır. Örneğin; meslek liselerinden mezun olan öğrencilerin birçoğu mesleklerini lisedeki branşlarına göre seçmektedir. Aynı zamanda gençlerin meslek seçiminde bulunurken bilhassa son zamanlarda kendilerine rol model veya rehberlik edeceği birine göre hareket ettiği görülmektedir. Bu unsuru uygulayan gençlerin daha doğru bir şekilde mesleki hayatlarına yön verdikleri de görülmektedir (Lafçi, 2018: 107-108).
Puan yeterliliği ve tekrar sınava girme unsuruyla gençler, özgürce veya zorunluluktan artık kendilerine göre bir dal seçmiş olur. Böylece mesleki hayatlarına yön vermeye başlarlar. Gençler; ya aldıkları puanlarla istedikleri bölüme gitmekte veyahutta istemediği bir bölüme gitmekte ya da istediği bölümlere gidebilmek için tekrardan hazırlanarak sınava girerler. Bu süreçte yanlış bir rehberlikten ötürü veya baskılardan dolayı gençler, tercih hatası da yapabilmektedir. Bu durumda gencin mesleki yaşamına kadar devam eder (Lafçi, 2018: 110). Son olarak da yaş ve cinsiyet unsurları da gençlerin mesleki hayatlarını oluştururken önemli olan unsurlardandır. Örneğin; yaşı büyük olan gençlerin, daha doğru bir şekilde mesleki hayatlarını ilerlettikleri görülmektedir. Aynı zamanda kadınlar ve erkekler cinsiyetlerine göre bir mesleği tercih etmekte ya da etmek zorunda bırakılmaktadır. Toplumdan ötürü bu durumdan daha çok kadınlar muzdarip olur. Bu yüzden de istedikleri meslekte yerlerini alamazlar. Hatta bazı kadınların mesleki hayatları dahi olmamaktadır (Deniz, 2001: 4).
Gençlerin Meslek Seçiminde Bulunurken Dikkat Etmesi Gereken Etmenler
Etmenlerin ilki, ilgi ve yetenek etmenidir. Bu etmen; bireylerin daha özelde gençlerin meslek seçiminde bulunurken öncelikle kendi ilgisine ve yeteneğine göre hareket etmesini ifade eder. Gençler, özellikle kendisini tanıyarak mesleki hayatında daha doğru adımlar atarlar. Çünkü her işin kendine göre bir sistemi vardır ve her genç bu sisteme ayak uydurabilecek potansiyele sahip değildir. Bu yüzden de her genç, tercih etmek istedikleri meslekleri ilgilerine ve yeteneklerine göre analiz edip o mesleği tercih etmelidir (Lafçi, 2018: 112). Böyle olduğunda gençler, mesleki hayatlarını daha memnun bir şekilde ilerletirler. Aynı zamanda mesleğinde de başarı elde ederek yükselebilirler. Fakat ilgilerini ve yetenekleri göz ardı ederek meslek seçiminde bulunan gençlerin kendilerini tanımadan bir meslek seçimi yaptığı görülmektedir. Böyle olunca da mesleki hayatlarında çok memnun ilerlemedikleri gibi yükselemezler (Aydemir, 2018: 720).
Diğer etmen, seçimde özgürlük etmenidir. Mesleki hayatlarını belirlemek isteyen bireylerin tercih esnasında tamamen özgür olması ifade edilir. Çünkü her birey, kendisini en iyi tanıyan kişidir. Bu yüzden de yanlış bir meslek seçiminde bulunulsa dahi bunu yapan kişinin birey olması gerektiğini söyler (Deniz, 2001: 4). Diğer etmen de kişilik etmenidir. Bu etmen de James Marcia ve Erik Erikson’un kimlik statülerini içermektedir. Kimlik, insanın yaşamdaki davranış unsurlarının hepsinin bir vücutta hayat bulduğunu ifade eden bir kavramdır. Kişilik ise küçük yaşlardan bu yana belli şeylerle (okul, aile vs.) ortaya çıkmıştır. İnsanın kimliğiyle kişiliği iç içe olan kavramlardır. Bu etmen de gençlerin içinde bulunduğu ters kimlik yani ailesine göre zıt kimliğe sahip olan, gölgelenmiş kimlik yani bastırılmış olan, ipotekli kimlik yani kararları önemsenmeyen aksine başkaları tarafından yönetilen ve başarılı kimlik ise seçimi, kendisi tarafından gerçekleştirilen bireyi ifade eder. Yani bireyler, çoğu kez içinde bulunduğu kimliğe göre hareket etmekte ya da ettirilmektedir (Lafçi, 2018: 114).
Bir diğer etmen, ülkedeki eğitim politikaları etmenidir. Bu etmen, bireylerin daha özelde gençlerin meslek ve iş seçiminde bulunurken yalnızca kendilerine göre hareket edemediklerini ifade eder. Çünkü gençlerin yaşamlarını sürdürdükleri ülkelerin eğitim ve politikalarının da etkisi olur. Böylece gençler de seçim yaparken bu normları dikkate alarak seçimlerini sınırlandırırlar. Son olarak bir diğer etmen de çağa ve konjonktüre uygun seçimler etmenidir. Bu etmen de yaşanılan zamana ve içinde yer alınan topluma göre analiz edilip ona göre bir meslek seçiminde bulunulması gerektiğini ifade etmektedir. Çünkü zaman değiştikçe mesleklerin hem işlevleri hem de kendisi değişmektedir. Bu yüzden de gençler, meslek seçiminde daha doğru ve daha yenilikçi adımlar atmak istiyorsa çağa ve konjonktüre ayak uydurması gerekmektedir (Lafçi, 2018: 115-117).
Meslek Seçiminde Bulunmasına Rağmen İş Bulamayan Gençler
Her genç birey, iş yaşamında yer almakla beraber eskisinden farklı bir sosyal statüye ulaşmayı istemektedir. İşsizlik ise bu duruma müdahale eder. Bu yüzden gençler, hayatlarını devam ettirmek için lüzumlu olan maddi şartları da yerine getirememektedir. Böylece gençlerin sosyo-kültürel konumunu da olumsuz bir biçimde etkilenip şekillenmektedir. İşsiz kalan genç, yalnızca maddi koşuldan değil aynı zamanda mesleki yaşamın kendisine temin edeceği deneyimden ve sosyalleşme durumundan da engellenmektedir. Bu yüzden de işsizlik sebebinden dolayı maddi anlamda da yetersiz kalarak bağımsızlığını sağlayamayan genç, ailesine tekrardan bağımlı bir hale gelmektedir. Bu maddi yetersizliğin sebep olduğu olumlu olmayan nedenlerden dolayı gençler, toplum anlamında da bazı zamanlarda telafisi olmayacak şekilde olumsuz durumlar oluşturabilmektedir (Özgüler, 2016: 3).
Gençler, eğitimlerini bitirdikten sonra ilk defa iş araştırmak için harekete geçtiklerinde ilk işlerinden ve elde edecekleri gelir seviyelerinden memnun olmadıkları için işi bırakmaları daha kolay gerçekleşmektedir. Bu yüzden de gençler, eğitimini gördükleri bir meslek dalında ve kendilerini tatmin edecek seviyede bir maliyete ulaşana dek iş arama ya da iş değiştirme durumlarında yer alırlar. Bu nedenlerden ötürü de genç nüfusun işten çıkarılması durumu çok fazladır. Gençler arasındaki işsizlik durumu, onların iş yaşamında yer alma ya da eğitim hayatlarını sürdürme fikirleriyle ilgilidir. Örneğin; işgücünde yer alma niceliklerinin artışı, gençlerin okulu sonlandırıp erken yaşlarda iş yaşamına katılmasıyla alakalı durumları ifade ederken gençler arasındaki yüksek işsizlik seviyeleri, onları çoğunlukla eğitim hayatında daha uzun dönem sürdürmeye mecbur bırakmaktadır. Böylece işsiz kalma dönemi, uzadıkça kabul etmek de daha basitleştiği aynı zamanda işsizlerin bu süreci zamanla daha da özümsediği görülmektedir (İzgi, 2012: 303-304).
Gençlik süreci, hayatın sosyal ve ruhsal anlamda en naif süreci olarak görüldüğünden dolayı işsizlik gibi bir meseleyle uğraşmak güçleşmektedir. Üniversiteyi kazanmak gençler adına hayatın daha sonraki süreçlerini güvence altına almak manasını ifade etmektedir. Genç işsizlerin bir kısmı, üniversiteyi bitirenlerin içinden çıkmaktadır. Gençlerin işsiz kalma süreci, zamanla devam ettikçe bir mesleği elde etmek ile işe sahip olamamak arasındaki sınırla oluşan ikilemin ortaya çıkardığı tedirginlik durumu yükselmektedir. İş bulamamanın sebebi, elde edilen unsurların yeterli olmadığını gören gençler, böylelikle eğitim hayatını sürdürmeyi tercih ederek yüksek lisans gibi eğitim programlarına başvururlar (İzgi, 2012: 304).
Çoğunlukla gençler arasındaki işsizliğin çok fazla olmasının nedenleri üstünde yoğunlaşırken gençlerin farklı şekillerde toplum içerisinde mesleki yaşamına dair isteksiz olmaları vurgulanmaktadır. Bu durum, işten kaçma şeklinde görülmemelidir. Gençler, kendi taleplerine dair bir meslek hayatı sürmek isterler. Buna dair de bir eğitim görmekte fakat taleplerine dair iş ortamıyla karşılaşamayınca da isteksizliklerini yansıtırlar. Böylece işsizlikte gençler için kaçınılmaz bir sorun haline dönüşür. Bu yüzden de gençler arasındaki işsizliğin fazla olması durumunu sadece bir nedenle ilişkilendirmek mantıklı olmamaktadır. Ancak pek çok araştırma sürecinin alt yapısında üç ana etmenin varlığı söylenebilir. Bunlar; ekonomik durgunluk, demografik faktörler aynı zamanda yapısal faktörlerdir. Fakat bunlar, ne derece etkili veya ne kadar etkili olmalı durumuna dair de tam olarak fikir ortaklığı sağlanamamıştır (Murat, 1995: 185-187).
Kırsal alanlarda yaşayan veya kent hayatında yaşayıp durumu çok iyi olmayan gençlerin kendilerince üretken bir iş olanağı oluşturabileceği ve işe daha kolay alışabileceği bir çevreden mahrum oldukları görülmektedir. Böylece gençlerin mesleki hayatlarını kavramaları daha da zorlaşmaktadır. Bu yüzden de gençlerin iş bulma durumları zaman zaman göz önüne dahi alınmamaktadır (Murat, 1995: 179). Aynı zamanda kentlerde yaşayan insanların sayısı çok fazla olduğu için gençlere dair işsizlik durumu, kentlerde daha fazladır. Örneğin; Türkiye’de işsiz gençlerin çoğunluğu kentlerde yaşamaktadır. Bunun yanında da kentsel veya kırsal bölgede de işsizlerin birçoğunu erkekler meydana getirmektedir (İzgi, 2012: 192). Aynı zamanda geçmişe kıyasla günümüzde kadınların çalışma hayatında daha çok yer aldıkları görülmektedir (İzgi, 2012: 304).
KAYNAKÇA
•Aydemir, L. (2018). Üniversite Öğrencilerinin Meslek Tercihlerini Belirleyen Faktörlere Yönelik Bir İnceleme. Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 6(5), 713–723.
•Deniz, S, (2001). Bireyin Meslek Seçimini Etkileyen Kaynaklar: Yeni Teknolojilerden İnternet. Muğla Üniversitesi SBE Dergisi, 1(6), 1-9.
•İzgi, B. B. (2012). Genç İşsizliği ve Eğitim İle Olan İlişkisi. Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 11(41), 295-310.
•Khorshıd, L. ve Sarıkaya, T. (2009). Üniversite Öğrencilerinin Meslek Seçimini Etkileyen Etmenlerin İncelenmesi: Üniversite Öğrencilerinin Meslek Seçimi. Türk Eğitim Bilimleri Dergisi, 7(2), 393-423.
•Lafçi, K. T. (2018). Gençlerin Meslek Seçiminde Karşılaştıkları Güçlükler Üzerine Bir Değerlendirme. Uluslararası Sosyoloji ve Ekonomi Dergisi, 1(1), 97-120.
•Murat, S. (1995). Gençlerin İşsizliğine Genel Bir Bakış. Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, 0(40), 175-194.
•Özgüler, V. C. (2016). İşgücü Piyasalarında Gençler ve Mesleki Yeterlilikler Sistemi. Verimlilik Dergisi, 1(2), 115-132.
•Tezcan, F. (2018). Üniversite Gençliğinin Meslek Seçimi ve Gelecek Beklentileri: Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Örneği. Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 8(1), 27-57.