Sosyoloji, sosyal bir varlık olan insanın yaşayışını, diğer insanlarla olan toplumsal ilişkilerini inceler. Bilgi ise insan ve toplum için bir güçtür, itibardır. İnsan olma serüveni bakıldığı zaman bilgiyle başlar. İnsan merak eder, sorgular, öğrenmek ister. Bu anlamda bilgi çok eski çağlardan beri özellikle din ve felsefeye konu olmuştur. Bilgi sosyolojisi çok eski değildir ama güç ve itibar konusu olması yeni çağın bir eseridir. Sosyoloji disiplini olarak doğması ve bir inceleme konusu olması yeni bir durumdur.
Bilgi Sosyolojisi bilgi ve toplumsal yapı arasındaki diyalektik, işlevsel ilişkilerden oluşur. İnceleme alanı, konusu ise bilgi sürecini etkileyen sosyal süreçlerdir. Bilim kavramının gelişmesi toplumsal değişim sürecini etkiler.
Mannheim, Weber, Veblen, Aron, Merton, Gurtıvich gibi isimler bilgi sosyolojisiyle ilgili birtakım incelemelerde bulunmuşlardır. Ama bu incelemelerin geçerliliğini test etmekten kaçınmışlardır. Bunun nedeni ise bilgi sosyolojisi konusunda uzmanlaşmış bir sosyolog olmamasıdır. Ama son zamanlarda durum böyle değildir. Çünkü sosyal bilimler de kuramsal araştırma faaliyetleri sosyokültürel değişiklik rolü sorgulanmıştır. Bu anlamda Weber’in düşünceleri önemlidir. Bilgi sosyolojisini sistematik olarak araştıran ilk düşünürdür. Weber’in yorumları günümüzdeki yorumlara pek uymasa da önemli tezleri vardır. Bir Meslek Olarak Bilim makalesini bu noktada ele almak gerekmektedir. Weber bu makaleyi yazdığı dönem içerisinde muhafazakar çevrenin üniversiteler üzerinde bir baskısı mevcuttu. Buradan yola çıkarak sosyal bilimler öznel konulardan arınmalıdır der. Yani nesnel ve tarafsız olmalıdır. Weber gerçek ve değer farkını ortaya koyar. Bilimin görevi ise bu değeri ortaya çıkarıp çözümlemektir. Sosyal bilimlerin konusu değerler ve değerlendirmelerdir. Ona göre bilimin anlamı günümüze kadar değişmiştir. Çünkü bilimin kendisi de hep ilerler. Bu ilerleme sonsuza kadar sürer. Her bilimsel başarı yeni sorunlar ve sorular oluşturur.
Mannheim sosyologların algı ve düşüncelerinin sosyokültürel değerler etrafında zorunlu olarak etkilendiğini söyler. Mannheim’ın sosyolojisi nedensellikten uzaktır, yorumlamacı sosyoloji anlayışını seçmiştir. Anlam ve eylemin önemine değinir. İnsanların öznel deneyimlerinin gözlemlenebilir olduğunu söyler. Sosyoloğun tarafsız ve nesnel olması göreli bir durumdur. Mills, Myrdal gibi isimlerde aynı görüşü savunmaktadır. Tarafsız sosyolojinin olabileceğini, imkansız olmadığını ama pratikte bu durumun olmadığını dile getirmektedirler.
Bilgi Sosyolojisi toplumsal gerçekleri, sosyolojik bir bakış açısıyla ele alır. Sosyoloji diğer sosyal bilimler arasında köprü görevindedir. Bütün sosyal bilimlerin bulgularından yararlanır. Bu bilimsel, toplumsal yapıyla ilgili olan kısmını incelerken de sosyolojiden ayrılır. Bilgi Sosyolojisinin konusu bilgi ve toplumsal yapılardır. Buradaki bilgiden kasıt ise bütün bilimlerin ortaya koyduğu, araştırma ve değerlendirme konusu olan bilgilerdir.
Gurvitch bilgi sosyolojisinin en temel tanımlarından birini yapmıştır. Bilgi sosyolojisinin amacı bilginin çeşitli sosyal gruplar içinde yayılması, anlamlandırılması ve sosyal fonksiyonlarına göre problemleri açıklamaya çalışmaktır. Kısaca bilgi türleri, toplumsal gruplar arasında ilişkinin incelenmesidir. Gurvitch toplumsal simge ve toplumsal yapı ile uygarlık ürünü yapıtlar arasında ilişkiler konusunda geliştirilen modern kuramlar bilgi sosyolojisinin alanını genişletir.
Mannheim bilgi sosyolojisi insanlığın zihinsel gelişimi sırasında bilgi varlık bağlamında tarihsel sosyolojik bir çözümleme çabasıdır. Bilgi sosyolojisinin bilginin sosyal şartlarını sorunlarını çözme görevi üstlenmiştir. Bilgi sosyolojisi ve ideoloji teorisi farklı alanlardır ama yakından ilişkileri de bulunmaktadır. İdeolojinin önemini kabul eder ve eksiklikleri olduğunu söyler. İdeolojiler aldatıcıdır ve gizleyici maskeleri vardır. Gerçeği çarpıtmaya yönelik bilinçli bir yönelim değildir. Böyle bir ihtimal vardır. İdeolojileri üst sınıflar oluşturmaz, toplumların farklı kesimleri tarafından da oluşturulabilir. Mannheim bilgi sosyolojisinde insan düşüncesi ile genel anlamda varoluş koşulları arasındadır. İdeolojiler özel ve bütünseldir. Hatalı ve gizli olanlar özel ifadelerdir. Diğer yönden ise sosyal grupta bir bütünlükle ele alınmasıdır. İdeolojiler çarpıtılmış zihinsel yapılardır. Gerçekle uyumsuzdurlar ve kullanılırlar. Var olan düzeni korumaya hizmet ederler. Çarpıtılmış zihinsel yapılardır ve bilgi sosyolojisi bunu ortaya çıkarır. Bu anlamda sonuç olarak düşünce varlıktan bağımsız değildir.
Kaynakça:
- Armağan İbrahim, Bilgi Ve Toplumbilimine Giriş, 1982
- Aydın Mustafa, Bilgi Sosyolojisi Ve Toplumumuzun Bilgi Sistemi, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi Sayı 11, 2008