Sosyoloji kitap önerileri, sosyoloji bölümü öğrencileri veya ilgi duyan bireylerin kendini geliştirmesi amacı ile yapılmıştır. 20 adet kitabın bulunduğu sosyolojik kitap listesi içerisinde özetler ışığında dilediğinizi seçebilir, keyifle okuyabilirsiniz. Dilerseniz, listemize geçelim;
Başlıklar
- 1.Emile Durkheim – İntihar
- 2.Zygmunt Bauman – Sosyolojik Düşünmek
- 3.Max Weber – Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu
- 4.Anthony Giddens – Mahremiyetin Dönüşümü
- 5.Zygmunt Bauman – Küreselleşme Ve Toplumsal Sonuçları
- 6.Richard Sennett – Karakter Aşınması Richard Sennett
- 7.Zygmunt Bauman – Akışkan Aşk
- 8.Erving Goffman – Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu
- 9.Cemil Meriç – Bu Ülke
- 10.George Ritzer – Toplumun Mcdonaldlaştırılması
- 11.Guy Standing – Prekarya ”Yeni Tehlikeli Sınıf”
- 12.Peter Berger, Thomas Luckmann – Gerçekliğin Sosyal İnşası
- 13.Erving Goffman – Damga
- 14.Jürgen Habermas – Kamusallığın Yapısal Dönüşümü
- 15.Jean Baudrillard – Tüketim Toplumu
- 16.Pierre Bourdieu – Eril Tahakküm
- 17.Zygmunt Bauman – Kimlik
- 18.Jared Diamond – Tüfek, Mikrop ve Çelik
- 19-Emilé Durkheim – Sosyolojik Yöntemin Kuralları
- 20.Karl Marx, Friedrich Engels – Komünist Manifesto
1.Emile Durkheim – İntihar
”Ölen kişi tarafından ölümle sonuçlanacağını bilerek olumlu veya olumsuz bir edimin doğrudan ya da dolaylı sonucu olan her ölüm olayına intihar denir.”
Yapısal işlevselciliğin en önemli ismi olan Durkheim, intiharın bireysel gibi görünen toplumsal bir olgu olduğunu söylemektedir. Durkheim, kitapta intiharı çeşitlere ayırarak hepsinin içerisindeki kolektif bilincin ortaya çıkarılmasını esas alır. Sosyolog, yapmış olduğu çalışmasında bilimsel verilere dayanarak iddiasını sağlamlaştırmaktadır. Kitap, intihar üzerine yazılmış en kapsamlı çalışma olarak görülmekte ve hala sosyal bilimler içerisinde araştırmacılar tarafından gördüğü ilgiyi korumaktadır. Durkheim, intihara ilişkin bütün görüşleri analiz ettikten sonra hepsini çürüterek kendi tezini öne sürüyor ve okuyucuyu adeta şaşkına çeviriyor.
2.Zygmunt Bauman – Sosyolojik Düşünmek
”Sosyoloji ve sosyolojik düşünmek özgürlük davasına hizmet eder.”
Zygmunt Bauman, ‘’Sosyolojik Düşünmek’’ adlı eserinde sosyolojinin işlevine dair farklı bir yaklaşım sunmaktadır. Sosyolojiye ilgisi olsun veya olmasın fark etmeksizin, her yaş ve alandan kişiye hitap eden bir eser olduğu söylenebilir. Bauman, sosyolojinin düalist tutumlarını çok boyutlu bir bakış açısı ekseninde ele almaktadır. Fail ve yapı arasındaki bütünleşme veya çatışmalar, toplumun fail karşısındaki rolü gibi mevzuları çok boyutlu olarak irdeliyor. Kitapta, birey ve grup, doğa ve kültür, biz ve onlar, millet ve devlet, birey olmak ve etik kaygılar gibi meseleler inceleniyor. Bauman’a göre, sosyoloji tek bir merkezin içinde olay ve olgulara yaklaşmaz aksine, hayata ilişkin farklı yorumlamalar barındırır.
3.Max Weber – Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu
‘’Onlara, bu durmak bilmeyen koşuşturmalarının anlamı; sahip olduklarıyla neden hiçbir zaman yetinmedikleri sorulduğunda şöyle derler: “Çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini düşünüyoruz.”
Alman sosyolog Max Weber, sanayi sonrası toplum yapısına yönelik çeşitli eleştirilerini kaleme aldığı Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin ruhu adlı eserinde, din ve kapitalizm ilişkisini araştırır. Protestanlığın kalvinist kolunun servet birikimi mantığının kapitalizmi doğurduğunu öne sürerek ikisi arasında ilişkisel bir bağ olduğunu söyler. Eserinde, Weberyan yöntemi kullanan yazar, nedenselliğe ve fenomenolojiye başvurmaktadır.
4.Anthony Giddens – Mahremiyetin Dönüşümü
“Ötekinin kalbini kazanma aslında karşılıklı bir anlatımsal biyografi yaratma sürecidir.”
Giddens, popüler kültürün baş gösterdiği 80’li yıllarla birlikte cinselliğin doğanın belirleyiciliğinden sıyrılıp bir kimlik inşasına dönüştüğünü ele almaktadır. Geleneksel yapılarda, kadınlar üzerinde kontrol hakimken modern zamanlar ile birlikte kadınların cinselliğin demir kafesinden özgürleştiğini ifade etmektedir. Böylelikle, aşk, iki ilişkiler, cinsellik ve erotizm dönüşlü bir hale gelerek, bireylerin cinselliğe açık halinin erkek şiddetini ortaya çıkardığını söyler. Gay, porno kültürü, ebeveyn ve çocuk ilişkisi gibi konulara da el atan Giddens, okuyucuya harmonik bir analiz sunuyor.
5.Zygmunt Bauman – Küreselleşme Ve Toplumsal Sonuçları
“Tüketme kapasitelerini artırmak için, tüketicilere hiçbir zaman soluklanma fırsatı tanınmamalıdır. Onların dur durak bilmeksizin uyanık ve teyakkuz hâlinde tutulmaları, daima yeni ayartmalara maruz bırakılmaları ve böylelikle asla yatışmayan bir heyecanlılık hâlinde ve de, aslında, sürekli bir kuşku ve memnuniyetsizlik hâlinde kalmaları gerekir. Dikkatlerini başka yöne çeken yemlerin, bir yandan memnuniyetsizlikten kurtulma yolu vaat ederken, kuşkuyu da onaylaması gerekir.”
Zygmunt Bauman, küreselleşme ile birlikte teknolojinin bedensiz dolaşımı ile sermayenin mekansızlaştığını anlatmaktadır. Böylelikle, sermayeyi elinde bulunduranların tiranlığı hüküm sürerken, yerel kanaatler ve sermayeler hükümsüzleşmiştir. Küreselleşmenin eleştirisi mahiyetinde yazılmış bu eser, sosyoloji bölümü öğrencilerinin mutlaka başucu kitabı olma özelliği taşır.
6.Richard Sennett – Karakter Aşınması Richard Sennett
“Hepimiz zamanın ve mekânın kurbanlarıyız.”
Sennett, katı üretimden esnek üretime geçiş sürecinde ekonomi eleştirisi sunarken aynı zamanda, bu sürecin karakter yapısına işleyen bir tınısı olduğunu ifade eder. Katı üretimde bir işçinin çalışma koşulları ve hayata bakış açısı farklıyken, esnek üretimde çalışan oğlunun çok daha farklı olmaktadır. Bu durum, kapitalist üretim ilişkilerinin karakterleri aşındırması ve birbirine yabancılaştırması anlamına gelir.
7.Zygmunt Bauman – Akışkan Aşk
“Çağımız çocuğun öncelikle duygusal bir tüketim nesnesi olduğu bir çağdır.”
Bauman, akışkan modernliğin insan ilişkileri üzerindeki tezahürünün ne kadar sınırda olduğunu özgürlük vurgusu üzerinden değerlendiriyor. İnsan hem bir yuva kurma, hem birlikte olmayı arzularken, özgürlüğünün sınırlanacağı düşüncesinden bir o kadar korkmaktadır. Akışkan aşk, insan ilişkilerinin akışkanlığına entelektüel bir bakış sunuyor.
8.Erving Goffman – Günlük Yaşamda Benliğin Sunumu
“Bir kadın başka kadınlarla birlikteyken sahne arkasındadır; donanımını hazırlıyordur, ama savaşta değildir; kostümünü ayarlıyor, makyajını yapıyor, taktiklerini belirliyordur.”
Goffman, performans kavramını insan davranışlarına uyarlıyor ve günlük yaşamdaki tezahürlerini okuyucuya aktarıyor. İnsan ilişkilerinin toplumlar ve kültürlerdeki yansımaları ve bunların günlük yaşamdaki karşılığı sosyoloğun odağındaki konudur. İnsanlar arası ilişkiler ve en çıplak insan hallerini anlamaya yönelik derin anekdotlar barındıran bu eseri, sosyoloji öğrencilerinin muhakkak okuması önerilir.
9.Cemil Meriç – Bu Ülke
“Polemik zekaların savaşıymış. Zekalar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinden muzaffer.”
Meriç, her türlü “ideolojinin idrakımıza giydirilen deli gömlekleri” olduğunu söyleyerek ileri – geri, geleneksel- modern gibi ayrımlara karşı durmaktadır. Sosyoloğun görevinin tüm ideolojilerden arınarak toplumun sorunlarına eğilmek olduğunu ifade eder. Aynı zamanda, okumanın ve eğitimin önemine değinerek okuyucuyu eleştiri dünyasının içine çekiyor. Bu kitap, sosyoloji okuyanların okuması gereken kitaplar arasında yer alıyor.
10.George Ritzer – Toplumun Mcdonaldlaştırılması
“Geniş yelpazede beceri ve yeteneğe sahip insanlardan, oldukça basitleştirilmiş az sayıda işi sürekli yapmaları istenir. İnsani becerilerini ifade etmek yerine, insanlıklarını reddetmeye ve robot gibi davranmaya zorlanırlar.”
Ritzer, Mcdonalds kavramının sadece bir fast-food tekelini anlatmadığı, toplumun tüm alanlarına sirayet eden zincirleme mckafeslerin içerisine sıkışmışlığı söylüyor. Akılcılığın geldiği son noktada insanlar ekonomik, kültürel ve sosyal anlamda MCkafeslerin içerisine hapsolmuştur. Ritzer, bu eser ile modern toplumun rasyonel aklına yönelik okkalı eleştiriler savuruyor. Oldukça ilginç nüveler barındıran eser, sosyoloji bölümü öğrencilerinin mutlaka başucu kitabı olma niteliğindedir.
11.Guy Standing – Prekarya ”Yeni Tehlikeli Sınıf”
“Prekarya ne bir kurban, ne bir hain ne de kahraman- sadece içinde hepimizden bir şeyler var.”
Standing, değişen üretim ilişkileri içerisinde düzenli ama düzensiz çalışan ‘’prekarya’’ sınıfını anlatmaktadır. Onları tanımlarken, geleceği olmayan ve kimlikten yoksun, güvencesiz çalışanlar olduklarının altını çiziyor. Küreselleşmenin yarattığı negatif diyalektiğe karşı prekaryalar, küreselleşmenin iç çelişkilerini içlerinde barındıran bireyler olarak karşımıza çıkıyor. Dünyanın gidişatı değiştiği zaman değişen yapıların ürettiği sınıfların tehlikeli vecihelerini gözler önüne seriyor.
12.Peter Berger, Thomas Luckmann – Gerçekliğin Sosyal İnşası
“Dil, ‘burada ve şimdi’liği aşma kapasitesi sayesinde, gündelik yaşam gerçekliğinin farklı alanları arasında köprü kurarak onları anlamlı bir bütün içinde birleştirir. Bu aşkınlıklar uzamsal, zamansal ve sosyal boyutlar taşır.”
Berger ve Luckmann, toplumsal yapıların inşa edildiğini ve bunda toplumsal, kültürel ve tarihsel nüveler bulunduğunu ifade etmektedir. Gerçeklik, insanların ürettiği ölçüde gerçekliktir. Esasen, sosyal ilişkilerin de birbirleri ile girdiği etkileşimin ürünü olan anlamlar dünyasını keşfetmeye kapılarını açan bir eser niteliği taşımaktadır.
13.Erving Goffman – Damga
“Hem sağlıklı zihinler hem de sağlıklı bedenler sakatlanabilir. “Normal” insanların ortalıkta gezinebiliyor, görebiliyor veya duyabiliyor olmaları, onların gerçekten de bunları yapabiliyor anlamına gelmez. Tatlarını tuzlarını kaçıran şeylere hayli kör, başkalarının iyilik talepleri karşısında da hayli sağır olabilirler.”
Goffman, damgalanan bireylerin toplumda normal dışı olarak konumlandırılan kimliklerin içerisine sıkışan ve öteki ile karşılaşan dünyalarını gözler önüne seriyor. Damgalanan birey, normal ve anormal arasında ince bir çizgide yürür. Çünkü, toplumun gözünde aynı zamanda bir muğlaklığın tesiridir damgalanan… Oldukça derin ve bir roman gibi süregiden bu eser, sosyoloji alanına gönül vermiş kişiler için dikkate değerdir.
14.Jürgen Habermas – Kamusallığın Yapısal Dönüşümü
“Siyasal işlev gören bir kamu sadece hukuk devleti güvencelerine değil, kültürel geleneklerin ve toplumsallaşma kalıplarının müsait olmasına ve özgürlüğe alışık bir halkın siyasal kültürüne de muhtaçtır.”
Frankfurt Okulu’nun son temsilcilerinden Habermas, kamusal alan ve kamusal alanın kuruluş öyküsüne sosyolojik bir perspektif ile ışık tutmaktadır. Siyaset sosyolojisi kapsamında da oldukça önemli bir eser olan ve sosyoloji kitapları arasında yer alan, “Kamusallığın Yapısal Dönüşümü” ile, kamuoyu ve vatandaşlığın tezahürlerini görebilmek mümkün. Modern siyasetin kamusal alanları nasıl dönüştürdüğü ve vatandaşların bu dönüşümdeki konumunu anlamlandırmak için okuyucuya ışık tutan nitelikte bir eser olduğu söylenebilir.
15.Jean Baudrillard – Tüketim Toplumu
“Reklamlardaki ikna etme ve yutturmaca, reklamcıların utanma eksikliğinden daha çok bizim aldatılma arzumuzdan gelir.”
Baudrillard, tüketim toplumunda nesnelerin ihtiyaçların yerini alan arzulanabilir metalara dönüştüğünü söylemektedir. Tüketim toplumunda, nesneler kendilerini bir arzu simülakrı olarak bireylerin istencine sunmaktadır. İnsanlar, tüketimin kendisiyle bütünleşen yığınlara dönüşürler. Malların gösterge değerlerinin ön planda olduğu, prestij ve ayrıcalık konumlarının bu sayede belirlendiği bir toplum ile karşılaşırız. Baudrillard, günümüz dünyasını anlamak adına tekrar tekrar dönüp okunması ve değerlendirilmesi gereken büyük bir düşün insanıdır. Bir sosyoloji öğrencisinin, Baudrillard’ın eserlerinden istifade etmesinin faydalı olacağı söylenebilir.
16.Pierre Bourdieu – Eril Tahakküm
“Kadınların aksine, erkekler, toplum tarafından onlara atfedilen her türlü oyuna çocuklar gibi kapılıp gitmeye toplumsal olarak daha hazırlıklı ve donanımlıdırlar, savaş ise bu oyunların en mükemmel biçimidir.”
Bourdieu, Kabil Berberileri üzerinden yaptığı araştırmada zihinlerimize yerleşen simgesel kategorilerin nasıl şiddet içeren yapılara dönüştüğünü anlatmaktadır. Farkında olmadan tüm bireylerin eril kodları içselleştirmiş oldukları ve bu kodlar üzerinden birbirlerine tahakkümde bulunduklarını söyler. Erkek merkezli dünyanın erkeklerin de birbirlerini konumlandırdığı ve birbirlerine karşı tahakküm sürecine girdikleri bir alan olduğunu söyler. Erkeklik çalışmaları yapmak isteyen sosyoloji bölümü öğrencilerine ışık tutabilecek bir eser olması bakımından elzemdir.
17.Zygmunt Bauman – Kimlik
“Her nerede olursam olayım, bazen hafif bazen bariz biçimde yersiz yurtsuz idim.”
Bauman, adeta otoetnografik bir çalışma niteliğinde olan Kimlik adlı eserinde, okuyucunun deneyimlerine kendi deneyimleri üzerinden tesir etmeye çalışıyor. Kimlik, halihazırda var olan mıdır? Yoksa, bir deneyim alanı, bir inşa mıdır? Ötekine çarpıp geçen ve yine ötekinde kendiliği ağırlayan bir süreç midir? Bu gibi soruların cevabını ustalıkla yazılmış ve bir o kadar derin olan eserde bulmak mümkün.
18.Jared Diamond – Tüfek, Mikrop ve Çelik
“Yakın çağlardaki en büyük nüfus hareketi, Avrupalıların Yeni Dünya’ya göçlerinden sonra Amerika’nın yerli (Kızılderili) topluluklarının çoğunun esir alınması, sayıca azalması ya da büsbütün ortadan kalkması sonucu meydana geldi.”
Sosyoloji kitap önerileri listemizde yer alan ve analizini yakın zamanda yaptığımız Tüfek Mikrop ve Çelik kitabı, Batının Batı dışı toplumlara yönelik girişimlerini farklı açılardan görmeyi sağlayacak türden kaleme alınmış bir eserdir. Dinler, devletler ve icat edilen yapıtların tarihini anlamak adına da oldukça yol gösterici bir niteliğe sahiptir. Dünya tarihini anlamlandırabilmek adına faydalanılması gereken bir kitap olduğu söylenebilir.
19-Emilé Durkheim – Sosyolojik Yöntemin Kuralları
“Olgu ve nesnelerin ortasında bulunan insan, onlar karşısında davranışlarını düzenleyecek düşünceler oluşturmadan yaşayamaz.”
Toplumsal olguları “şeyler” olarak ele almamızı öneren Durkheim, bir sosyoloğun sahip olması gereken bakışı kendi çizdiği sosyoloji perspektifi üzerinden anlatmaktadır. Aynı zamanda, sosyologların yöntem kitabı olma özelliği taşıması ile de bilinir. Olguları incelerken nelere dikkat edilmeli, neler ele alınmalı hepsinin açıklaması kitabın içerisinde mevcut. Durkheim’ın sosyolojisini anlamak için bu kitabı başucu kitabı yapabilirsiniz. Durkheim’in kitaplarını, sosyolojik kitap önerileri listesinde sıkça görebilirsiniz.
20.Karl Marx, Friedrich Engels – Komünist Manifesto
“Proleterlerin zincirlerinden başka yitirecekleri bir şey yoktur. Oysa kazanacakları koskoca bir dünya vardır.”
Oldukça bilinen bir eser olan “Komünist Manifesto”, Marx’ın sınıf çatışması teorisini çözümlemek adına çerez niteliği taşıyor. Tarih, toplum, kültür ve ekonominin Marksist bakış açısı ile çözümlenmesi ve toplumdaki eşitsizliklerin kökeninin eleştirisi mahiyetinde, okuyucuya akıcı bir yol sunuyor. Komünist toplum ve burjuva devletini anlamak için özellikle sosyolojiye yeni başlayanlara.
Sosyoloji kitap önerileri listemizde yer alan kitaplar ve daha fazlasının analizi için sosyolojik kitap analizleri kategorimizi ziyaret edebilirsiniz.
Merhabalar, yorumunuz için teşekkürler. Sennett’ın bahsettiğiniz adı geçen kitabını okumadım. Bu kitabı önce okuyup değerlendirdikten sonra listeye dahil etmeye çalışacağım :)
Teşekkürler. Evet, Furedi’nin korku kültürünü hatırlatmanıza sevindim. Oldukça önemli bir kitap, hele ki şu pandemi döneminde kesinlikle okunmalı diye düşünüyorum. Sonrasında ekleyeceğim bunu :)
Mutlaka okunmalı diyemem ama bu kitapları beğenirim..
Dekalog (Osman Özarslan)
İnsanın 4 Zindanı (Ali Şeriatı)
Korku Kültürü (Frank Furedi)