Sosyolojik Açıdan Afet

Bu yazı yaşantımızı derinden etkileyen afet olgusuna yönelik sosyolojik yaklaşımı ele almaktadır.

Sosyolojik Açıdan Afet
1

ÖZET

Toplumsal yaşam ve insan yaşamı hem beşeri unsurlar tarafından hem de doğal unsurlar tarafından sıklıkla kesintiye uğramaktadır. Afetler de hem beşeri hem de doğal kaynaklı olarak toplum ve insan yaşamında aksaklıklara neden olmaktadır. Bu çalışmada afet kavramanın tanımı, afet türleri ve sosyolojik açıdan afetin nasıl ele alındığı üzerinde durulmaktadır. Genel olarak bireysel ve bürokrasi üzerinden düşünülen afet kavramı aslında oldukça toplumsal bir olgudur. Toplumları derinden sarsan afetler her kesimden insanı etkilemiştir. Afetler gerçekleştikleri mekan ve zaman çerçevesinde daha dar alanları etkilediği düşünülse de içinden geçtiğimiz Covid-19 pandemisi ve bildiğimiz afet türlerinin yanı sıra birçok oluşumu da afet kavramı altında değerlendirilmesi afete yönelik bakış açımızı sorgulamamıza neden olmuştur. Toplumsal hatta küresel boyut kazanan afet kavramına sosyolojik açıdan yaklaşmak bu çalışmanın temel hedefidir.

Anahtar Sözcükler: Afet, Afet Türleri, Afet Sosyoloji, Sosyolojik Yaklaşım

Nedir Afet?

Herhangi bir kavramı anlamlandırmanın zorluklarından biri de değişik bakış açıları ile yapılan tanımlanmalarıdır. Afet kavramı da aynı zorlukla karşımıza çıkmakta ve farklı tanımlamalar yapıldığı görülmektedir. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) afet kavramının tanımını “Toplumun tamamı veya belli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplar doğuran, normal hayatı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan, etkilenen toplumun baş etme kapasitesinin yeterli olmadığı doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olay. Afet bir olayın kendisi değil, doğurduğu sonuçtur.” olarak yapmıştır (https://www.afad.gov.tr/aciklamali-afet-yonetimi-terimleri-sozlugu). Fritz (1961: 655) afeti; zaman ve mekana bağlı biçimde gerçekleşen, toplumun ve toplum alt katmanlarının fiziksel zarar gördüğü, üyelerinin bir kısmının kayba uğradığı ve sosyal karışıklığa yol açan, sosyal yapının zarara uğradığı ve toplumun temel işlevlerini yerine getirmesinde kesinti yaratan olay olarak tanımlanmaktadır (Yılmaz, 2021: 196).

Dynes afet tanımını sosyolojik bir çerçeveye yaklaştırarak yapmıştır, “sosyal açıdan yıkıcı olan ve sosyolojik açıdan önem teşkil eden olay, vaka ve durumlar olarak” tanımlamaktadır (Dynes, 1988: 102, akt. Yılmaz: 2021:196).  Afet kavramına yönelik geniş bir perspektifle yaklaşan İslam Can ise afeti şu şekilde tanımlamaktadır, “insan topluluklarının yaşadığı yerlerde aniden veya zamanla oluşan gerek doğanın olağan devimiyle gerekse de insanın doğrudan veya dolaylı müdahalesiyle gerçekleşen; fiziksel, ekonomik, psikolojik ve daha birçok yönden büyük hasarlara ve kayıplara neden olan ve etkileri bakımından önemli toplumsal sonuçlar doğuran sosyal bir olgudur (Can, 2020:20).

Yapılan bu tanımlamalar haricinde daha birçok afet tanımı yapılmaktadır. Ancak hepsinin ortak noktası; toplumları etkilemesi, ne zaman ve nasıl olacağı belli olmaması ve büyük hasarlara neden olmasıdır. 1990’lı yıllardan itibaren doğal, teknolojik ve insan kaynaklı büyük çaplı felaketlerin ortaya çıkması, sosyolojinin afetlere bakışını tek boyuttan çok boyutlu bir düzleme yerleştirmiştir (Özuğurlu, 2021: 151, akt. Can, 2020:26). Bu tek boyutluluktan çok boyutluluğa doğru bir geçiş afetlerin hem çok boyutlu olarak ele alınmasını hem de afetlerin sonuçlarının geniş açılardan değerlendirilmesine yol açmıştır.

Yeryüzünde sürekli afetler meydana gelmektedir ve afetler oluşum nedenleri, süreleri, etkiledikleri alanlar gibi birçok yönden ayrılmaktadır. Afetin kendisinin tanımlanmasının zorluğu kadar afet türlerini ayırmanın da çeşitli zorlukları bulunmaktadır.

Afet Türleri

Yeryüzünde sayısız afet meydana gelmekte ve oluştuğu yer, nedenleri, süreleri, etkiledikleri alanlar yönünden birbirinden ayrılmaktadır. Gökçen, afetleri kaynağına, türüne, sürecine ve mekanına göre sınıflandırmaktadır (Gökçen, 2020: 46- 57). Kaynağına göre afetler genel olarak “insan” ve “doğa” kaynaklı olarak ayrılır ancak değişen dünya ile birlikte kaynağına göre afetlere “teknoloji” ve “hayvan” kaynaklı afetlerde eklenmiştir. Doğa kaynaklı afetler deprem, çığ, sel, heyelan gibi aniden gelişen olaylardır. İnsan kaynaklı afetlere ise terör, açlık ve kıtlık, savaşlar ve göçler örnek verilebilir. Son zamanlarda hayatımızın her alanında oldukça aktif rol alan teknolojinin neden olduğu afetler ise maden kazaları, enerji üretim tesislerinde yaşanana kazalar, siber tehlikeler gibi teknolojinin ve teknolojik gelişmelerin yol açtığı afetlerdir. Kaynağına göre afetler başlığı altında ele alınan son bir neden ise hayvan kaynaklı afetlerdir. Hayvan kaynaklı afetler genel olarak afet kapsamı içinde yer almasa da toplumu derinden etkilemeleri ve afet tanımlamalarına uyması nedeniyle afet içerinde ele alınabilir. Böcek saldırıları, domuz gribi, kuş gribi ve günümüzde etkisini oldukça derinden hissettiğimiz Covid-19 salgını da hayvan kaynaklı afetler içerisinde yer alabilir (Gökçen, 2020: 46-50).

Türüne göre ayrılan afetler kaynağına göre ayrılan afetlerle benzerlik göstermektedir. “Ekolojik afetler” bir açıdan insan kaynaklı afetlerdir ve fabrika atıklarının derelere dökülmesi, denizlerdeki kazalar, dumanların neden olduğu hava kirliliği gibi olaylar bu başlık altında değerlendirilebilir. “Jeolojik veya jeomorfolojik afetler” ise doğa kaynaklı afetler ile aynıdır ve deprem, tsunami, volkanik patlama, heyelan gibi afetlerdir. “Klimatolojik afetler”, kasırga, hortum, tayfun, kuraklık, buzlanma, hava kirliliği, orman yangınları gibi afetler olup doğa ve insan kaynaklı afetler olarak de ele alınabilir. “Meteorolojik afetler”, tıpkı klimatolojik afetler gibi hava olaylarına bağlıdır. Sel, çığ, kuraklık, yıldırım, tipi gibi afetlerdir. “Biyolojik afetler ve böcek istilaları” şuan birebir yaşadığımız koronavirüs ve geçmişte yaşanılan veba, kolera gibi geniş çaplı salgın hastalıklar biyolojik afetler olarak değerlendirilmektedir. Biyolojik afetler aynı zamanda hayvan kaynaklı afetler olarak da ele alınmaktadır. Böcek istilaları ise zararlı böceklerin aşırı derecede artması ve başka alanlara taşınmasıdır. Türüne göre afetler başlığı altında ele alınan son afet türü olan “sosyal afetler” göçler, açlık ve kıtlık, soykırımlar, savaşlar olarak ele alınabilir (Gökçen, 2020:50-54).

Türüne göre afetler ve kaynağına göre afetler birbirleri arasında çok fazla benzerlikler taşımaktadır. Gökçen’in ele aldığı bir diğer afet türü ise sürece göre afetlerdir. Afetlerin ortaya çıkış sürecine göre ani gelişen, yavaş gelişen ve ikincil afetlerdir. “Ani gelişen afetler”, deprem, sel, çığ, kaya düşmesi, heyelan, volkan patlamaları gibi afetlerdir. Bu afet türleri genel olarak engellenemez afetlerdir ancak vereceği zararlar engellenebilir. “Yavaş gelişen afetler” daha uzun gelişen ve canlılara, evrene çok ciddi zararlar veren küresel ısınma, erozyon, kuraklık, çölleşme gibi afetlerdir. Bu başlıkta altında değerlendirilen son afet olan “ikincil afet” ise genellikle ilk afetin sonrasında gelişen afetlerdir. Örneğin depremlerden sonra meydana gelen tsunami ve yangınlar (Gökçen, 2020:54-55).

Mekana göre afetler ise Gökçen’in ele aldığı son afet türüdür. Afetler etkiledikleri alanlara göre bölgesel ve küresel olarak ayrılmaktadır. “Bölgesel afetler”, bölgenin iklim, doğa şartlarına bağlı olarak gelişen ve bir bölge ile sınırlı afetlerdir. “Küresel afetler” ise, bir bölge ile sınırlı kalmayan ve küresel çapta etki gösteren küresel ısınma, kuraklık, çölleşme ve koronovirüs bu başlık altında ele alınmaktadır (Gökçen, 2020: 56-57).

Her ne kadar afetler belirli başlıklar altında ele alınmaya çalışılsa da asında hepside birbiriyle bağlantılı ve benzerlik göstermektedir. Yukarıda da ifade edildiği gibi hem afetin tanımlanması hem de türlere ayrılması oldukça zordur. Ayrıca afetin türleri açısından dikkate değer bir nokta ise zihnimizde afet algısını alt üst etmesidir. Yukarı da verilen çoğu afet türü zihnimizde afet olarak karşılık bulmakta zorlanmaktadır. Örneğin buzlanma, çölleşme, fabrikaların atıklarını akarsulara boşaltması gibi olayların afet olarak değerlendirilmesi afete olan bakış açımızı değiştirmemize neden olmaktadır.

Afetlere Yaklaşımlar ve Sosyolojik Yaklaşım

Afet tanımı ve türlerinin çok fazla çeşitlilik göstermesinin nedeni olarak multidisipliner bir olgu olması gösterilebilir. Alexander’a göre afet araştırmalarında altı temel yaklaşım bulunmaktadır; “antropolojik yaklaşım”, “sosyolojik yaklaşım”, “coğrafi yaklaşım”, “gelişme aşamaları”, “teknik yaklaşım” ve “afet tedavi yaklaşımı” (Yılmaz, 2021:196).

“Antropolojik yaklaşım”, nüfusun sosyo-ekonomik değerlendirmesinde afetin rolü ve üçüncü dünya ülkelerinde afet ve dezavantajlı grupların hayatta kalma stratejilerine odaklanmaktadır (Nasreen, 2004:23, akt. Yılmaz, 2021:196). “Coğrafi yaklaşım” mekan ve zaman vurgusuyla insanın çevreye ekolojik adaptasyonu, tehlikelerin etkilerinin dağılımını, kırılganlık ve insanların doğal tercihlere karşı tercihleri ve düzenlerini sosyal bilim teknikleriyle incelemektedir. “Gelişme çalışmaları yaklaşımı” temelde üçüncü dünya ülkelerindeki yardımların dağıtımı, göçmen yönetimi, sağlık ve açlık ve yoksullukla mücadele bağlamındaki problemlere odaklanırken teknik yaklaşım, jeofiziksel özelliklere odaklanan sismoloji, jeomorfoloji ve volkan bilimi, afet öncesi ve sonrasına ilişkin mühendislik temelli çözümler üretme çabasındadır (Yılmaz, 2021:196).  Afet tedavi yaklaşımı afetten sonra gelişen durumlarla ilgilenmektedir.

Bu çalışmada ele alacağımız sosyolojik yaklaşım ise Russell R. Dynes, Enrico L. Quarantelli, Dennis S. Mileti ve Thomas Drabek tarafından öncülüğü yapılmakta olup temelde kırılganlık ve afetlerin insan davranışları üzerindeki etkileri ve afetlerin toplumun ve örgütlenmelerin işleyişindeki etkileri üzerine odaklanmaktadır (Nasreen, 2004:23 akt. Yılmaz, 2021: 196). Afetlerin daha çok toplumsal boyutuna odaklanan bu yaklaşım toplumsal yaşamın afetler ile kesintiye uğradığını savunmaktadır.

Sosyolojik yaklaşımlarda odaklanan kavramlardan biri ‘rutin’dir. Durkheim’in sapma ve suç gibi iki normal olmayan fenomenin toplumların normal işleyiş ve özelliklerini olan tanımlamaya olanak sağlaması, Garfinkel’in etnometodolojik tekniklerinde yer alan istisnanın rutini kavramak için sağladığı olanağı ortaya koyan sosyolojik açıklamaları afetlerin sosyolojik olarak toplumu tanımlamaya sağladığı katkıyı ortaya koyarken rutine odaklanmaktadır (Yılmaz, 2021:198).

Afet sosyolojinin temeli II. Dünya Savaşı’ndan sonra atılmaya başlamıştır. II. Dünya Savaşı sonrası afetlere ilişkin akademik çalışmaların yoğunlaştığı görülür. Amerika’da yapılan çalışmalar bu noktada oldukça etkilidir ve özellikle 1940’lı yılların sonunda ve 1950’li yılların başında Chicago Üniversitesi’ne bağlı “Ulusal Düşünce Araştırma Merkezi” ve “Ulusal Bilimler Akademisi”ndeki ekiplerin yaşanan afetlerden hızlıca dönüt almaları afet sosyolojini oluşumu açısından oldukça önem arz etmektedir (Can, 2020:22).

 1960’lı ve 1970’li yıllara gelindiğinde afet sosyoloji çalışmalarında örgütsel işleyiş ön plana çıkmaktadır. Yüksek stres koşulları altında örgütsel ve toplu davranışların ortaya çıkarılmasına dair çalışmalar yürüten bu dönemin araştırmacıların çalışmaları 1963 yılında Ohio Eyalet Üniversitesi’nde “Afet Araştırmaları Merkezi”nin kurulmasıyla hız kazanmıştır (Can, 2020:23). Afetlere karşı sosyolojik yaklaşımın kurucuları olarak anılan E.L. Quarantelli, Russell R. Dynes ve J. Eugene Haas, afet sosyoloji çalışmalarına önemli katkılar sunmuşlardır.

Afet çalışmalarında, düzen, rutin, denge kavramları ile yakından ilişkilidir. Bu tür kavramların kullanımı kurucu sosyolog Durkheim’e araştırmacıları götürmektedir. Ayrıca Quarantelli’nin düşüncelerine bakıldığında da Durkheim ile ilişkisi olduğu görülmektedir. Afetlere çok boyutlu bakılması gerektiğini ifade eden Quarantelli’ye göre sosyoloji ancak “sosyal yapı” ve “sosyal sistem” kavramlarının kılavuzluğunda afetleri bütünsel bir şekilde ele alabilir. Bu açıdan Quarantelli, afetleri sosyolojik açıdan analiz edebilecek yetkinliğin Durkheim sosyolojisinde olduğunu vurgular. Quarantelli’ye (2005:330) göre Durkheimci bakış, sosyolojinin varoluş sebebidir, aynı zamanda bu bakış sosyal gerçeklerin diğer sosyal gerçeklerle belirlenerek açıklanmasını öğütler (Can, 2020:26).

Hem beşeri hem de doğal kaynaklı olarak toplum ve insan yaşamında aksaklıklara neden olan afet burada ele alındığı gibi çok boyutlu bir olgudur ve toplumsal sonuçları oldukça fazladır. Afetlere yönelik yaklaşımlar birbirleriyle benzerlikler göstermekle birlikte farklı açılardan afetleri ele almaktadır.

Sonuç

Sosyal bilimlerdeki birçok kavram gibi afet kavramı da oldukça çetrefilli, değişik ve farklı tanımlamalar yapılmaktadır. Hem afetin kendisini tanımlamakta hem de afetlerin türlerini belirlemekte zorluklarla karşılaşılmaktadır. Afete yönelik genel bir yargı olarak sadece depremin akla gelmesinin aksine literatür incelendiğinde çok değişik afet türlerine rastlanmaktadır. Yukarıda da belirtildiği gibi çölleşme, buzlanma ve maden kazaları gibi olayların afet olarak değerlendirilmesi ilginç bir bulgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Literatür incelendiğinde hem afet hem de afet türlerine yönelik bakış açımızı ve sahip olduğumuz kavram haritasını sorgulamamız gerektiği düşünülmektedir.

Görmezden gelemeyeceğimiz kadar hayatımızın ortasında olan afetler, meydana getirdiği sonuçlar dolayısıyla çok boyutluluk arz etmektedir. Afetlere olan çoklu bakış sosyolojik yaklaşımda etkin bir davranıştır ve ‘düzen’, ‘rutin’, ‘denge’, ‘sosyal yapı’ ve ‘sosyal sistem’ kavramları ekseninde afetlere bakılmıştır. Toplumsal rutini bozma, aksaklığa uğratma olarak ele alınan afetler Durkheim’in bakış açısı ile daha anlamlı hale geleceği Qurantelli ifade etmiştir.

Sonuç olarak afet denildiğinde sadece tek bir afetten bahsedilemeyeceği, bitti sanılsa da sonuçlarının çok uzun süre devam ettiği ve hem toplumsal yaşamda hem de bireysel yaşamda oldukça derin yaralar açan afet tek boyutta ele alınabilecek bir olgu değildir. Toplum olarak afete karşılık bilinçli olmalı ve ne zaman ve nasıl olacağı belli olmayan afet riskine karşı tedbirli olmalıyız.

Kaynakça

  • Can, İ. (2020). Giriş Niyetine: Afet Sosyolojisine Alan Açma Çabası, İ. Can (Ed.), Afet Sosyolojisi içinde (ss. 15-36), İstanbul: Çizgi Kitabevi.
  • Gökçen, A.(2020). Afet Kavramı ve Başlıca Afet Türleri, İ. Can (Ed.), Afet Sosyolojisi içinde (ss. 41-62), İstanbul: Çizgi Kitabevi
  • Yılmaz, Gaye G.(2021). Afetlere Sosyolojik Bakış ve Türkiye’de Afet Yazınına Kuramsal Bir Yaklaşım, Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 9(1) 194–204
  • https://www.afad.gov.tr/aciklamali-afet-yonetimi-terimleri-sozlugu
thumbnail
Önerilen Yazı
Osmanlı Devleti’nde Feminizm

Fatma Nur YETİŞKİN,Lisans eğitimini Ordu Üniversitesi Sosyoloji bölümünde tamamladıktan sonra Giresun Üniversitesi’nde yüksek lisans yapmıştır. Şu an ise İnönü Üniversitesi’nde doktora eğitimine devam etmektedir. Afet Sosyolojisi, Toplumsal Hafıza, Kent Sosyolojisi alanlarında çalışmalar yapmaktadır.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. Zeynep Tarhan 7 Haziran 2021

    Tebrikler kardeşim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir