Nüfus belirli bir alanda ve belirli bir zaman diliminde yaşayan insan sayısıdır. Kalkınma kişi başına düşen milli gelirin artmasını hedefler. Nüfus ve kalkınmanın önemli kavramları üretim-tüketim ilişkisidir. Üretimi-tüketimi etkileyen üç değişken emek, sermaye ve doğal kaynaklardır. Kontrolsüz yüksek nüfus artışları kalkınmaya çoğunlukla engel olmaktadır. Çünkü üretim ve tüketim arasında ciddi anlamda fark oluşturmaktadır, bu da ülke ekonomisini olumsuz etkileyebilmektedir. Nüfusu az olan bir ülkede ekonomik ve sosyal anlamda kalkınmaya gidilmesi olumsuz sonuçlanabilmektedir.
Malthus üretimin aritmetik nüfusun geometrik arttığını söyleyerek nüfusun kontrolsüz artmasıyla üretim mallarının tükeneceğini iddia etmiştir. Malthus döneminde nüfusun hızlı artmasıyla birlikte emeğe olan talep azalmıştır ve işverenler maliyeti düşürmek için yetişkinler dururken kadın ve çocukları ağır işlerde çalıştırmışlardır. Malthus insanların geç evlenerek bu dengeyi sağlayabileceklerini ancak bu durumun da ahlaksızlığa yol açabileceğini ve her hâlükârda gelişmemiş ülkelerde nüfus artışıyla birlikte dengesizliğin artacağını; hastalıklar, çocuk ölümleri ve gıda kıtlığının kaçınılmaz olacağını belirtmiştir (Güneş, 2009, 134).
Ülkemize Suriyelilerin gelmesiyle nüfus artışı olmuştur. Erkekler düşük ücret, yoğun mesai karşılığında işçi olarak çalıştırılmaktadır. Bu durumdan fabrika sahipleri ve işverenler olumlu etkilenirken esnaf olumsuz etkilenmektedir.
Malthus’un nüfus teorisine tepki olarak; Marx, yoksulluk ve açlığın sebebini nüfusun artmasını değil kapitalist ekonomi olduğunu iddia etmiştir. Bunun yanında zenginliğin adaletli olacak şekilde nüfusa pay edilmesiyle, gıda kaynaklarının da artış ile doğru orantıda artacağını söylemiştir. Karl Marx, Malthus’un bu görüşlerine eleştiri getirterek örgütlenmenin iyi olduğu durumlarda nüfus artışının herhangi bir sorun yaratmayacağını, iş imkanının az olduğu ve buna bağlı yoksulluğun artmasının temel nedeninin kapitalizm olduğunu savunmuştur. Bu da iktisadi kalkınma ve büyümeyi destekler niteliktedir (Sabbağ, 2019: 38). Marx hatanın genel olarak kapitalist üretim ve özellikle de kapitalist sınıftan kaynaklandığını, nüfus problemlerinin sınıf ilişkilerinden kaynaklanan bir sorun olduğunu savunur (akt. Sabbağ, 2019: 45; Jermain, 1975: 140).
Malthus’tan sonraki gelişmeler Malthus’un teorisiyle çeliştiği için büyük tartışmalar doğurmuştur. Nüfus artışıyla birlikte kişi başına düşen milli gelirde azalma beklenirken tam tersi artış göstermesi, gelir artışına rağmen doğurganlığın azalması ve nüfus artışının yavaşlaması tepkileri doğuran başlıca nedenler olmuştur (Güneş, 2009: 135-136).
Günümüzde nüfusun niceliği ve niteliği daha önemlidir. Yani nüfusun fazla olması yerine nitelikli olması gerekmektedir. Gelişmiş ülkelerde hızlı nüfus artışının tüketimi, işbölümünü ve teknolojik gelişmeyi olumlu etkileyebilmektedir (Küçükoğlu ve Taş, 2019: 238).
Nüfusun azalması çalışan nüfus için sorun yaratmayacaktır çünkü kadınların işgücü piyasasına girişi artacaktır. Nüfusun az arttığı yıllardaki işgücü arzının nüfusun hızlı arttığı yıllardaki işgücü arzına eşitlenebileceği belirtilmiştir (Bozkurt, 2011:72).
Nüfus artışı, piyasaların genişlemesine ve ölçek ekonomilerine yol açarak ekonomik kalkınmayı olumlu etkileyebildiği gibi çalışan yetişkin başına düşen çocuk sayısını arttırıp doğal kaynakları azaltarak ekonomik büyümeyi olumsuz yönde etkileyebilmektedir (Polat, 2018:207).
Ekonomik büyümenin meydana getirdiği sonuçların tüm topluma yansıması toplumsal kalkınmayı sağlarken; her bir bireye yansıması ise beşerî kalkınmayı meydana getirmektedir (Kunduracı, 2010: 60). Ülkede kişi başına düşen milli gelir arttığında, kişi başına düşen dolar cinsinde para birimi artar, ülkenin gelişmişlik seviyesi böyle ölçülür. Belirli bir zamanda ülkenin kişi başına düşen milli gelirin artış hızı olarak hesaplanan kalkınma hızı da başlangıçtaki kişi başına düşen milli gelire bağlıdır. Az gelişmiş ülkelerde, kalkınmış ülkelere göre bu hızın daha yüksek olduğu bilinmektedir ancak milli geliri yüksek olan bir ülkede kalkınma hızı daha düşük olsa da daha büyük bir gelir artışı sağlayacaktır.
Kaynakça:
- Murat, S. (2006).” Dünden Bugüne İstanbul’un Nüfus ve Demografi Yapısı.” İstanbul: İTO Yayınları.
- Küçükoğlu, M. ve Taş H. Y. (2019). Nüfus-Kalkınma İlişkisi
- Polat, M. A., (2018), “Türkiye’de Ekonomik Büyümenin ve Nüfus Artışının Ekonometrik Modellemesi: Ampirik Bir Çalışma Örneği”, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Cilt 4, Sayı 1 - Kunduracı, N. F. (2010). Yoksullukla Mücadele-Beşerî Sermaye İlişkisi. T.C. Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü Yayınlanmış Sosyal Yardım Uzmanlık Tezi.
- Sabbağ, J. (2019). Thomas R. Malthus’un ve Karl Marx’ın Yoksulluk ve Nüfus Kavramsallaştırması, Hukuk ve İktisat Araştırmaları Dergisi
- Kacara Bozkurt, Ö. (2011). Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı Eylem Programı’nın Türkiye’de Uygulanan Sağlık Politikalarına Yansımalarının Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden İncelenmesi, Ankara.