Michel Foucault’nun Biyo-politika ve Biyo-iktidar Kavramları Nedir?

Michel Foucault’nun Biyo-politika ve Biyo-iktidar Kavramları Nedir?
0

Bu değerlendirme yazısı, Michel Foucault’nun düşünce sistemi içerisinde önemli yer tutan Biyopolitika ve Biyoiktidar kavramlarına odaklanmaktadır. Özellikle sosyoloji bölümü öğrencilerinin klasik sosyologlar haricinde post-yapısalcı bir sosyolog olan ve günümüz dünyasını anlamak için önemli nüveler sunan Foucault’yu tanıması ve anlaması adına faydalı olacağı düşünülmektedir.

Biyo-politika Nedir?

Biyopolitika, iktidar mekanizmalarını işlerliğe sokabilmek adına yürütülen stratejilerin toplamıdır. Özellikle sanayi devrimi sonrasında iktidar, biyopolitik uygulamalar dahilinde bireyleri kendi istediği formda inşa etmiştir. Bu kavramdan bahsedildiği zaman, nüfus, doğum, ölüm, beslenme vb. pratikleri içerisine alan ve bunu kurumsal düzlemde okul, ordu, hastane, hapishane vb. mekanlarda bireylere yönelik bir norm olarak üreten bir düzlemi anlamak gerekir. 19.yy sonrasında iktidar, disipline edici olmaktan ötede değiştirilebilir ve düzenlenebilir bir biçime doğru ilerlemiştir. Foucault’nun bu noktada ifade etmek istediği durum, bireylerin belirli bir egemen formda idare edilmesinden ziyade karmaşık iktidar ilişkileri içerisinde bir stratejiye dönüştürülmesidir. İktidar, bireyleri özneleştirmenin yanında onları kontrol edebilmek için nesneleştirir.

Biyo-iktidar Nedir?

Biyoiktidar, inşa ettiği birey üzerinden işleyen ve onu kontrol altına alan, yönetimselliğe tabi tutan stratejidir. Biyopolitikaların hedef aldığı yaşamın içerisindeki bedenin dört bir yanını saran hakikatler ağına benzemektedir. Esasında bu salt bedenle alakalı bir durum değil, “bilgi’nin” sahibi olanın yönetimselliğinin çarpıp geçtiği “öteki” ile alakalıdır. Birey tüm içerenleri ile bir araç konumunda, iktidarın dolaşıma girdiği bir bağlamı ifade etmektedir. Foucault, bu kavramdan bahsederken onun kullandığı aygıtların teknolojik işlevi olmasının yanında öğretmen-öğrenci, doktor-hasta vb. alt-üst ilişkilerin de bir rolü olduğunu söylemektedir. Düşünür, iktidarın kontrol mekanizmalarını söylemler ile inşa ettiği ve bilginin söylemleri özneleri söylemler aracılığı ile yönlendirdiğini ifade eder.

Michel Foucault’nun Düşünce Anaforu Üzerine Bir Değerlendirme

Foucault, iktidarın özneleri inşa ettiğini ifade ederken basit bir kavramsallaştırma yapmamaktadır. Özne üretilmiş bir gerçeklikten ötede, kendisine sunulana karşı koymama namı giydirilmiş heykeller gibidir. Heykelin form ve biçiminin, onu üreten ve geliştiren heykeltraşın kontrolünde ilerlemesi gibi öznelerin hakikati de onlara sunulduğu kadardır. Foucault, hakikatin genelgeçer bir şekilde anlaşılmasını istememekte, hakikati hakikatler olarak okumamızı önermektedir. Onun düşüncesinde, arkeoloji ve soykütük önemli kavramlardır. Nedir bu kavramlar dendiğinde;

  • Arkeoloji: Şimdiki zamanın tarihini anlayabilmek adına geçmişin üstü örtülü raflarındaki tutarsız, çelişkili kuramların izlerin kazısıdır. Ne olduğumuzu anlamak için tarihin izlerinin izini sürmek gerekir.
  • Soykütük: İktidar ilişkilerinin inşa ettiği politik teknikleri, dolaşıma sokulan bilgi formlarını üretebilmek adına şeylerin organize olduğu düzlem üzerinde yapılan kazı çalışmasıdır. Arşivi belirli bir tarihsel dönemin geçmişinin maddi izlerini gösteren koleksiyon olarak düşünebiliriz.

Foucault’nun düşüncesinde söylem, bilgi ve iktidarın oldukça önemli bir yer tuttuğu bilinmektedir. Bahsedildiği gibi, iktidar salt bir yapının ürünü değil, kendiliğini ötekini domine ederek kurabilen inşanın öznesidir. Ayrıca, iktidar ilişkiler ağını sahip olduğu enformasyon ile kontrol etmektedir. İktidar ilişkileri despot veya salt tahakküm içermemekte, iktidar ilişkileri kendini baskının karşıtı olan özgürlük ile kurmaktadır. Bir yerde iktidardan söz edebilmek kendisine karşı gelen özgürlük praksisini (eylem, uygulama vb. anlamında) içermeli, buna istinaden bir direniş imkanını doğurabilmelidir. Foucault’nun bahsettiği, bu değerlendirme içerisinde de yer alan biyo-politika ve biyo-iktidarın disipline edici iktidardan farkı da burada yatmaktadır. 19. Yüzyıl ve sonrası için ele alınan yeni iktidar tezahürü, bilim ve teknoloji aygıtı ile gelişmeyi, düzenlemeyi ve bir bakıma özgürlüğün de olabileceği bir ortam sunmaktadır. Düşünürün de ifade ettiği gibi, strateji ve karmaşanın dolaşımı olarak anlaşılan bu yeni tür, bireylerin karşı koyabileceği bir özgürlük alanı açar. En nihayetinde, tahakküme karşı direniş imkanı da içeren iktidar ilişkileri salt olumsuzlayıcı bir bakışla ele alınmamıştır. Esasında Foucault’nun yapmak istediği, iktidar ilişkilerinden bahsederken tarihsel bağlamda var olan koşullar üzerine durum tespiti mahiyetinde bir betimlemedir. Bir sosyoloji öğrencisi ve sosyolojiye ilgi duyan bireyin Foucault’nun düşüncelerini anlaması için örneklendirme yapmak önemsenmiştir. Konuyu örneklerle açıklamak gerekirse, anlaşılır olması açısından düşünürün bahsettiği iktidar, farklı sosyolojik düşünümsellikler üzerinden ele alınabilir. Bunun için aşağıda bir örnek olay çalışması yapılacaktır.

Foucault ve İktidar İlişkileri Üzerine Örnek Olay

Foucault’nun düşüncesinde söylem, iktidar ve bilginin önemli bir yeri olduğu bilgisini tekraren, dilin söylem üretmedeki rolü ve söylemin gündelik konuşma pratikleri ve çeşitli sosyolojik durumlar içerisindeki tezahürü bu örnek olayın konusudur. Bir sosyoloji öğrencisi, sınavlarında veya makale çalışmalarında Foucault üzerinden söylem, bilgi ve iktidar üzerinden ele alabileceği örnek şu kapsamlarda olabilir;

  1. Yukarıda biyo-iktidar başlığında verilen enformasyona istinaden öğretmen-öğrenci düzleminde iktidar ilişkilerini konuşmanın içerisindeki iktidar söylemleri bazında ele alabilirsiniz.
  2. Toplumsal statü-sınıf bağlamında, elit zümre ve halk arasındaki “gösterişçi tüketimi yönlendiren, belirleyen zümre olarak elitlerin dolaşıma soktuğu moda enformasyonu bağlamında söylem-iktidar-bilgi” gibi dolaşımları her ne kadar George Simmel temel alınarak düşünülmüş olsa da, Foucault perspektifinden tırnak içinde belirtildiği şekilde tasarlayarak kendi tahayyülünüz dahilinde ele alabilirsiniz.
  3. Pandemi döneminde, nüfusun evlere kapatılmasını biyo-politikalar kapsamında “20 yaş altı”, “65 yaş üstü” gibi söylemler üzerinden inceleyebilir, veyahut medyada pandemi dönemine dair gösterilen reklamlara Foucault odağında göstergebilim-söylem analizi uygulayabilirsiniz.
  • Michel Foucault’nun biyo-politika ve biyo-iktidar kavramları, düşünürün önemsediği diğer kavramlar üzerinden tartışılmış ve genel bir çerçeve sunulmaya çalışılmıştır. Verilen örnekler, tamamen okuyucunun yaratıcılığına bırakılarak dilediği gibi kullanabileceği yardım amaçlı örnekler olarak düşünülebilir.

Son olarak, Foucault’nun düşüncesinde söylem, dil içerisinde tarafsız olmayan bir kurgunun ifadesidir. Biyo-politikaların dolaşıma soktuğu söylem, biyo-iktidar aracılığı ile kurulan ideolojik iktidar ilişkilerini kapsamaktadır.

KAYNAKÇA:

  • Baştürk, E. (2013). Bir Kavram İki Düşünce: Foucault’dan Agamben’e Biyopolitikanin Dönüşümü. Alternatif Politika5(3), 242-265.
  • Bayram, A. K. (2018). Foucault’nun yöntemi: Hakikatin söylemsel inşasının arkeolojisi ve soykütüğü. International Journal of Political Science and Urban Studies6(2).
  • Dutlu, D., & Arı. M. (2020). On Platform of Foucault and Agamben: Bio-Politics. Fiscaoeconomia4(1), 159-174.
  • Koç, A. (2018). Michel Foucault’nun “biyopolitika” kavramının teorik çerçevesi. Uluslararası Kriz ve Siyaset Araştırmaları Dergisi2(2), 193-218.
  • Purvis, T., ve Hunt, A. (2014). Söylem, İdeoloji, Söylem, İdeoloji, Söylem, İdeoloji… Moment Dergi1(1), 9-36.
thumbnail
Önerilen Yazı
Foucault ve Agamben’de Biyopolitika ve Türkiye’de Pandemiye Yönelik Üretilen Politikaların Biyopolitika Üzerinden Okunması

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir