Toplumsal Hafızanın İnşası Üzerine: Madımak Katliamı

Toplumsal Hafızanın İnşası Üzerine: Madımak Katliamı
1

Toplumsal hafıza oluşturulurken geçmiş, bugün, gelecek arasında bir bağ kurmak amaçlanır. Toplumsal hafızanın inşası kültürel, siyasal, ekonomik, toplumsal olayların hepsinde karşımıza çıkabilir. Yaşanan bir olay veya duruma bağlı olarak insanların belleklerini bir arşiv gibi düşünerek, olayın veya durumun hatırlatılması, unutulmaması ve bilinmesine ya da tam anlamıyla unutulmasını sağlamak, hatırlanmasına engel olmak ve gelecek kuşaklara aktarılmasını engellemeye yönelik çalışmalar toplumsal hafıza inşasına girmektedir. Toplumsal bellek kavramının açıklandığı bu çalışmada Madımak: Carina’nın Günlüğü filmi üzerinden Madımak Katliamı’nın toplumsal bellek inşa süreci incelenecektir.

Toplumsal Hafıza ve Medya

madimalk1

Olay ve durumların sürdürülebilirliği üzerinde önemli bir güce sahip olan toplumsal hafızada nesillere aktarım söz konusudur. Kültürel değerler ve normlar bütünü toplumsal hafızanın kökenini oluşturmaktadır. Kültürel yapının oluşumu için gerekli olan bellek, kitle iletişim araçlarına doğrudan ihtiyaç duyar. Toplumsal olayların aktarımında medya ve kitle iletişim araçları oldukça önemli bir rol oynar. Medyanın kültürü yayma üzerindeki rolü yadsınamaz bir gerçektir. Kültür ve değerlerin aktarımının yanı sıra şekillenmesine de yol açan medya, kitleleri yönlendirme gücünü elinde bulundurmaktadır. Farklı demografik özellikler ve eğitim seviyesine sahip gruplara ulaşma imkanı sunar; kullandığı dil ve oluşturduğu söylemlerle bireylerin zihninde büyük bir yer tutar. Medya, dil ve söylemlerini geliştirirken yalnızca bugünü odağına almaz; geçmişe yönelik bilgilerin toplumun hafızasında güncel kalması için çalışır. Bunu yaparken diziler, filmler, belgeseller, afişler, mekanlar gibi çeşitli yöntemlere başvurur.

Toplumsal Bellek Kavramı

Yaşanan olaylar ve durumlara yönelik çalışmalar ile bağlı olduğu ideolojiyi desteklemek, benimsetmek, olaya yönelik algıyı hayatın içine kazandırmak için eğitimden medyaya, ekonomiden sanata, kamusal alanlara kadar etki etmek amaçlanır. Bu durum tarih boyunca hep böyle olmuş ve enformasyon ve kitle iletişim alanındaki gelişmeler ile birlikte bu amaç doğrultusunda yeni yöntemler kullanmaya başlanmıştır. Toplumsal hafızanın inşası bunlardan sadece biridir.

Geçmişten günümüze kadar olan süreç içerisinde oluşan bilgilerin sonraki kuşaklara aktarılması toplumların devamlılığı için çok önemlidir. Bellek, geçmiş ve gelecek arasında bir köprü kurmaktadır. Toplumların tarihsel, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel olayları temelinde kolektivizm oluşturmaları için toplumsal belleğe ihtiyaç duyulur. Bireysel bellekten farklıdır ve işleyişi başkadır. Yaşanmış olayları tekrar hatırlatmak ve unutmak üzerine kuruludur. Bireysel hafıza, kolektivizm, sosyal dolayımlama ve kültürel formlar toplumsal belleğin oluşumunda etkindir. Müzeler, anıtlar, olayların yaşandığı mekanlar, kütüphaneler, okullarda okutulan dersler ve ders kitapları, anlatımlar, belgeseller, filmler, diziler, romanlar gibi birçok öğe toplumsal belleğin üretiminde önemli rol oynar.

Madımak Katliamı

madimak2

Adını olayın gerçekleştiği yerden alan Madımak Katliamı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde büyük yankı uyandıran ve yıllar geçmesine rağmen unutulmayan olaylardan biridir. 2 Temmuz 1993 yılında Sivas’ta gerçekleşen bu olay sonucunda 37 kişi hayatını kaybetmiştir. Siyasal İslam’a yönelik bakış açısını tamamen şekillendiren Madımak Katliamında yaşamını yitiren kişilerin çoğu yazar, ozan ve sanatçıydı.

2 Temmuz 1993 tarihinde Geleneksel Pir Sultan Abdal Şenlikleri düzenlendi. Farklı etkinliklerin düzenlendiği bu şenlik için birçok yazar, aydın ve sanatçı bir araya geldi. Aralarında Aziz Nesin’in de bulunduğu bu grup imza günleri, söyleşiler gibi programlarla halkla bir araya gelmeyi planlıyordu. Aziz Nesin’in kısa bir süre önce Salman Şerdi’nin Şeytan Ayetleri kitabını çevirmesi tepki almıştı. Bu olayın ardından bir hedef noktası haline gelen Nesin’in Sivas’a geleceği haberi yankı uyandırmış ve Radikal İslamcılar tarafından katliamdan iki gün önce bir bildiri yayınlanmıştı. Yaşanacaklara dair sinyal veren bu bildiri Sivas’ta birçok gazetede yayınlanmıştır. Atılan başlıklar, yayınlanan bildirinin yanı sıra kitaplarını imzalarken bir haber ajansının muhabirin Aziz Nesin ile yaptığı konuşma sırasında çevredeki insanların müdahil olmasıyla ortamın havası bir anda değişti. Olayların uzamasını ve büyümesini önlemek amacıyla Nesin, Madımak Oteli’ne götürülmüştür. Yaşananların ardından kalabalık bir grup ilk olarak Kültür Merkezi’nin önünde toplanmış ve ellerindeki taş ve sopalarla içeridekilere saldırmıştır. Yapılan müdahalelerle bastırılan olay grubun Hükümet Meydanı’nda tekrar bir araya gelmesiyle içinden çıkılmaz bir hal almıştır. Kalabalığın öfkesinin boyutu her an büyürken atılan sloganlar her şeyi ortaya koymaktadır.

Kalabalığın gittikçe büyümesi içeridekilerin otelde sıkışıp kalmasına sebep olmuş; taş ve sopalarla başlayan saldırı otelin önündeki araçlar ve otelin perdelerini yakmakla devam etmiştir. İçeride sıkışıp kalan grup üst katlara çıkarak yangından kurtarılmayı beklemiştir. Ancak müdahalelerin gecikmesi, grubun öfkesinin dinmemesi ve sayısının sürekli artması gibi sebeplere bağlı olarak aralarında Metin Altıok, Hasret Gültekin, Muhlis Akarsu’nun da bulunduğu 33 misafir ve 2 otel görevlisi hayatını kaybederken 51 kişi ise zorlu bir sürecin ardından kurtarılmıştır. İçeridekiler kurtarılmaya çalışılırken Aziz Nesin kendisini tahliye eden itfaiyeci tarafından kalabalığa itilmiş ve polislerin müdahalesi ile kurtarılmıştır. Olanların ardından valiliğin 2 günlük sokağa çıkma yasağı ilan etmesiyle hakimiyet sağlanmaya çalışılmıştır. Olaya ilişkin olarak 190 kişi gözaltına alınırken 66 kişi serbest bırakılmıştır. 124 kişiye “laik anayasal düzene karşı gelme ve din devleti kurmaya kalkışma” suçlamasıyla dava açıldı.  Olayın kim ya da kimler tarafından planlandığına dair birbirinden farklı birçok iddia ortaya atılmıştır. Dönemin devlet insanları tarafından yapılan açıklamalar ise hafızalarda yer edinmiştir. 33 kişinin idama çarptırılmasının (ağırlaştırılmış müebbet cezasına çevrildi) ardından dava zaman aşımına uğrayarak 20 yıl sonra düşmüştür. Davanın zaman aşımına uğraması tepkilerle karşılanmış; insanlık suçlarında zaman aşımının kaldırılması talep edilmiştir. Bu dava, İstiklal Mahkemeleri’nden sonra bir davada bu kadar fazla sayıda idam cezasının verildiği ilk dava olarak kayıtlara geçmiştir. Olayın önemli isimlerinden biri olan, firar eden Cafer Erçakmak kalp krizi sonucu hayatını kaybetmiş ve gizlice gömülmüştür. Gizlice gömülmesi tepkilere yol açmış ve DNA testi istenmiştir. Bunun üzerine talep edilen DNA testinin %99.9 çıkmasıyla gömülen kişinin Erçakmak olmadığı ve onun kaçtığına dair iddialar aksi bir şekilde sonuçlanmıştır.

madimak3

Can pazarının yaşandığı ve onlarca insanın yanarak ya da boğularak hayatını kaybettiği bu olay hafızalarda yer edinmiştir. İkisi saldırgan olmak üzere toplam 37 kişi yaşamını yitirmiş; olayın gerçekleştiği yer olan Madımak Oteli ise 2010 yılında kamulaştırılmıştır. Tiyatro oyunları, televizyon programları, belgeseller, sinema filmleriyle bu konu işlenmiştir. Konuya ilişkin şiirler, türküler ve şarkılar yazılmıştır. Kimi gruplar tarafından olayın işleyişi inkar edilmiş ve sanıklar aklanmaya çalışılmıştır.

Madımak: Carina’nın Günlüğü

2015 yapımı olan ve yönetmenliğini Ulaş Bahadır’ın üstlendiği film, Madımak Katliamı’nda hayatını kaybeden, yabancı öğrenci Carina Cuanna Thuijs’in Türkiye’ye gelişini ve Madımak Katliamı’nı anlatmaktadır. Carina’nın günlüğünü referans alarak oluşturulan filmin başrolünde Denise Ankel, Füsun Demirel, Altan Erkekli, Rıza Akın, Mustafa Alabora gibi oyuncular yer almaktadır.

Film gerçek bir yaşam öyküsünü konu almaktadır ve belgesel niteliğindedir. Carina, 23 yaşında bir Antropoloji öğrencisidir. Daha öncesinde Türkiye’ye gelmiş olan Carina, bitirme tez konusu olarak kadın araştırmaları yapmaktaydı. Türkiye’den Hollanda’ya göç eden kadınlar ve Türkiye’de kadının konumu ve aile içi rolü üzerine çalışmalar yapmayı planlayan Carina Cuanna, 1992 yılında araştırmasına yönelik veri toplamak için Türkiye’ye geldi. Ankara’ya yerleşti ve orada Alevi kökenli iki kardeş ile arkadaş oldu. Carina’nın Türkiye’ye gelişi, ailesi ve arkadaşları tarafından desteklenmemekteydi. Bunun sebebi o dönemlerde Türkiye’de yaşanan terör saldırıları ve insan hakları konusunda karşılaşılan ihlallerdi. Tanıştığı iki kardeşin Alevi kökenli olmasının yanı sıra kardeşlerden birinin Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nde semah öğretmeni olması Carina’nın Alevi kültürüne ilgi duymasına sebep oldu. Bu ilgi Yasemin ve Asuman’ın Geleneksel Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılacağını duyan Carina’nın şenliğe katılmak için Sivas’a gitmesini sağladı. Carina Türkiye’ye gelişinden itibaren günlük tutmaya devam etmiş; birlikte yaşadığı aile, arkadaşları ve yaşadığı her anı günlüğüne not almıştır. Günlüğüne yazdıkları 1992 yılının Temmuz ayında yaşanan korkunç Madımak Katliamı’na dair detayları içermektedir.

Madımak: Carina’nın Günlüğü Filmi Üzerinden Madımak Katlima’nın Toplumsal Hafıza İnşası

Film Carina’nın Türkiye’ye gelme heyecanını yaşadığı son günlerden başlayarak Madımak Katliamı’nın yaşandığı ana kadar anlatmaktadır. Filmin başında Carina’nın heyecanı yansıtılmaya çalışılırken, öte yandan ailesinin Türkiye’ye yönelik endişelerine yer verilmiştir. Carina’nın annesi endişesini dile getirirken “Orada bombalar patlıyormuş, çok tehlikeli” sözlerini kullanırken, erkek arkadaşı Türkiye’ye gitmesini istemediğini “Türkiye’ye gidiyorsun, Rotterdam’a değil!” sözleriyle aktarmaktadır. Filmde bu detaylara yer vererek o dönemde Avrupa’da yaşayan insanların ülkemize yönelik algısı da aktarılmak istenmiştir. Film boyunca Madımak Katliamı’na yönelik gerçeklerle uyuşan birçok detaya değinilmiştir. Ancak süresinin kısa olması tam anlamıyla olayın aktarılmasına engel olmuş ve yarıda kesilmiş izlenimine sahip olmasına sebebiyet vermiştir.

Türkiye’ye gelmesinin ardından bir dönem Hollanda’da yaşamış olan Türk ailesi ile birlikte yaşayan Carina, yanında kaldığı ailenin iki kız yeğeniyle yakın arkadaşlık ilişkisi kurmuş, onlarla kurduğu bağ sayesinde Alevi kültürünü de yakından tanıma imkanı yakalamıştır. Filmde bu konuya sürekli değinilmekte ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği olarak gösterdikleri yer ve Cemevi’ne ait sahneler gösterilmiştir. Alevilerin ibadet etme ve ritüellerini gerçekleştirme anlarına yönelik sahneler de birçok kez gösterilmiştir. Alevilerin insanlığa bakış açısı ve insanlara samimi yaklaşımları da oldukça değinilen konular arasındadır. Şenlik alanında asılan pankartlarda yer alan “Benim kabem, insandır. / Bozuk düzende sağlam çark olmaz. ” gibi cümleler bu düşünce yapısını ortaya koymaktadır.

madimak4

Carina’nın bitirme tezi konusu olan Türkiye’de kadının konumu ve aile içi rolüne de yer verilmiş ve o dönemde kadına yönelik bakış açısına dair söylemlere sıkça değinilmiştir. Kadının değersizleştirilmesi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, toplumsal cinsiyete bağlı şekillenen roller, erkeklerin kadınlar üzerindeki baskısı, erkek şiddeti konusu, toplumun boşanmaya ve aile kurumuna karşı olan düşünceleri özellikle söylemlerle ve bu konular için yazılan karakterlerle aktarılmıştır. Carina, Türk kadınlarına olan yaklaşımı bu cümleyle özetleyerek tepkisini göstermektedir: “Türkiye’de kadın, anne; kadın, evlat; kadın, eş ama kadın, birey değil!”

Aralarında Yasemin, Asuman ve Carina’nın bulunduğu bir grup gencin Sivas’a gidişi ile devam filmde şenlikte yapılan etkinliklere, şenliğe katılan ve hayatını kaybeden ozanlara ve sanatçılara da yer verilmiştir. Gerçekte olan ve fotoğrafları bulunan sahnelerin bazılarını birebir gerçekleştirmişlerdir. Mekanın yanı sıra olay sırasında bahsi geçen nesneler ve kıyafetlerin gerçekle uyumlu olmasına özen gösterilmiştir. Madımak Oteli’nin yanı sıra yakılan araba ve perde, içeride mahsur kalanların kendilerini korumak için ellerinde bulundurdukları fırça, yangın tüpü ve sandalye – koltuk detayları da unutulmamıştır. Bu detaylar toplumsal hafızanın inşasında çok büyük bir etkiye sahiptir.

Filmde Salman Şerdi’nin Şeytan Ayetleri kitabına, “Müslüman mahallesinde salyangoz satıyorlar” manşetli gazetelere ve Aziz Nesin gelmeden önce dağıtılan ve olayın ehemmiyetini ortaya koyan bildirgeye yer verilmiştir. Devlet büyüklerinin olaya yaklaşımı, olayın göz ardı edilmesi, belediye başkanı ile yapılan konuşmalar, valinin çabası da sahnelerle gösterilmiştir.

Otelde mahsur kalan insanların son ana kadar “Giderler, her zaman böyle biraz bağırıp dağılırlar, bu işin içinde başka iş var” söylemleriyle olayın perde arkasının ne olduğunun bilinmediği de vurgulanmaktadır. Cafer Erçakmak mı Temel Karamollaoğlu mu olduğu net olmayan bir karakter ile otobüs üzerinde halkın galeyana gelmesini ve olayın daha korkunç bir hal almasını sağlayan “Gazamız mübarek olsun” sözünün söylendiği sahneye de filmde yer verilmiştir. Olayın ardından bu konuda gözler Temel Karamollaoğlu’na çevrilmiştir. Ancak Mollaoğlu bunu reddetmekte ve bu sözü söylenenin Cafer Erçakmak olduğunu belirtilmektedir. Filmde oynatılan karakterin Temel Karamollaoğlu’na da benzetilmesi ile bu durum üzerine dikkat çekilmiştir.

Filmin sonunda Carina’nın günlüğüne yazdığı son cümleye de yer verilmiştir: “Fakat ben bütün bunlardan ne anlarım ki? Dışarda yüksek tonda bağırmalar geliyor ama ne olduğunu anlamıyorum…” Aslında bu sahne ve bu sözün içerideki insanların masum olduğunu da vurgular niteliktedir. Ayrıca olay gerçekten yaşanırken alınan “Yak yak, işte cehennem ateşi. Kafirlerin yanacağı cehennem ateşi” sözlerinin duyulduğu bir video kaydını televizyon ekranına yansıtarak gerçekliği ve korkunçluğunu izleyiciye yansıtmak amaçlanmıştır.

madimak5

Sonuç olarak, Madımak: Carina’nın Günlüğü filminin konusu gerçek bir olaydan alınmıştır. Filmde olaya yönelik toplumsal hafıza oluşturulmak amaçlanmış ve bu amaç doğrultusunda detaylara yer verilmiştir. Mekan ve nesneleri göz ardı etmemesi filmin toplumsal hafızada medyanın gücünü ve mekanın rolünü arttırmıştır. Ancak süresinin kısa olması, daha hassas nesneleri göstermemiş olmaları kimileri tarafından tepkiyle karşılanmıştır. Filmde olayın perde arkasının bilinmediğine ve tam olarak kimin tarafından gerçekleştirildiğinin belli olmadığına da vurgu yapılmıştır. Madımak Katliamı aslında unutturulmaya çalışılan ve perde arkası bilinmeyen bir olaydır.

Bugün toplumsal hafızada önemli bir yer tutan, olayın gerçekleştiği mekan olan Madımak Oteli’nde olayın yaşandığını gösteren tek şey hayatını kaybedenlerin adlarının yazıldığı isimliklerdir. Ancak yazılan isimlerin arasında saldırganların adı da vardır. Bu da olayın bir katliam değil de çatışma gibi lanse edilmesini sağlamaktadır. Ayrıca Madımak Oteli müzeye çevrilmemiş; bilim ve kültür merkezi olmuştur. Toplumsal hafızada yer edinmesi önlenmek istendiği için bu konuda yapılan çalışmalar ve bilgi oldukça sınırlıdır. Ancak bu film, olayın unutulmasına engel olmak istemiş ve toplumsal hafızada yer almak için hatırlatılmak amacıyla çekilmiştir.

KAYNAKÇA

  • Atik, A. (2014). Toplumsal Bellek ve Medya, Atatürk İletişim Dergisi, 6.
  • Wikipedi, Toplumsal Hafıza https://tr.wikipedia.org/wiki/Toplumsal_haf%C4%B1za
  • Başaran, G. (2010). Medya ve Toplumsal Hafıza, Kültür ve İletişim Dergisi, 13/1.
  • Günün Belgeseli: Madımak: Carina’nın Günlüğü, https://www.ekmekvegul.net/sectiklerimiz/gunun-belgeseli-madimak-carinanin-gunlugu

Ben, Beyza Yıldırım. Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğrencisiyim. Ayrıca aynı üniversitede Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümü ile çift anadal yapıyorum. Çalışmalarımı sizlerle paylaşmak için buradayım.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. Mustafa Dönmez 7 Temmuz 2021

    Verimli bir yayın olmuş. Sayenizde bahsi geçen filmle tanıştım. En kısa zamanda izleyeceğim. İyi çalışmalar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir