Bu çalışmada Tahtacılar kimdir? Sorusuna genel olarak cevap verilmiştir. Geçim kaynakları, iş bölümü, inançları, ritüelleri ve toplum içerisinde kadının yeri konularına özel olarak değinilmiştir. Türkiye’de özünü bozmamış Anadolu Alevileri içerisinde yer alan Tahtacılar’ın kadına verdiği değeri görünce sizler de çok şaşıracaksınız. Buyrun, çalışmaya geçelim;
Başlıklar
- Tahtacılar(Ağaç erleri)
- ●Geçim kaynakları , İş bölümü , İş hayatında kadının yeri , Doğadan faydalanma
- ●Din ve Rituel , Kadının Yeri , Erkeğin Yeri , İnsanlık Anlayışı
- Cem sırasında edilen dua:
- ●Evlenme
- ●Ölüm
- ●Tahtacılar’da Bazı Semboller ve Anlamları
- -Zülfikar Kılıcı’nın Resimleri :
- -Ağaç ve gül dalı şeklinde resim:
- -Deve üstünde tabut götüren deveci resmi: Hz.Ali ölmeden önce, oğullarına cenazesinin gelecek bir bedeviye verilmesini vasiyet etmiştir.Oğulları vasiyete uyup cenazeyi bedeviye vermişlerdir.Bedevi cenazeyi gömmüştür ve sır olmuştur.
- ●Yaşam , Devlet ile ilişkileri , Yozlaşma , Sağlık , Tehlikeler
- ●Tahtacılar’ın Avcı ve Toplayıcı Toplumlarla Olan Benzerlikleri ve Farklılıkları
- ● Tahtacılar’ın Bahçeci ve Pastoral Toplumlarla olan Benzerlikleri:
- ●Tarım Toplumu ile Benzerlikleri ve Farklılıkları:
- ●Sanayi Toplumu ile Benzerlikleri ve Farklılıkları:
Tahtacılar(Ağaç erleri)
Anadolu Türkmeni olan Tahtacılar, Müslüman olup Caferilik mezhebinin Alevilik tarikatını benimsemişlerdir.. Anadoluya Horosan’dan geldikleri bilinir fakat bazı kaynaklar Bağdat’dan geldiklerini ifade eder. Tahtacılar, Evci Aşireti’nin Alevi olan koludur. Bu aşirette sünnilikte vardır. Tahtacılar, eski yaşamlarında yörüklerdir. Fakat günümüzde Akdeniz ve Ege’ye yayılmış Alevi Türkmenleridir.Tahtacılar denmesinin sebebi Osmanlı Dönemi’nden beri ormancılık faaliyetleri yürütmeleridir. Türkçede “ağaç kesen, tahta biçen ve kereste işleriyle uğraşan kimse” anlamına gelen Tahtacı ve bir meslek adı olan tahtacılık, zamanla kendilerine özgü bir mezhep inanışının varlığına inanan bu topluluğu karşılar duruma gelmiştir(SOSYOLOJİK AÇIDAN TAHTACI GRUPLARIN ARAŞTIRILMASI (MUĞLA ÖRNEĞİ;82).
●Geçim kaynakları , İş bölümü , İş hayatında kadının yeri , Doğadan faydalanma
‘Orman Kanunu geçim kaynaklarını ortadan kaldırmıştır. Çünkü bu kanunla kesim işleri devlet tarafından yapılacaktır.Bu da hayatları ağaç üzerine kurulu olan Tahtacılar’ı zor duruma sokmuştur. Yine bu işlerle uğraşıyo olsalarda, bu kanundan sonra başka işlere de yönelmişlerdir. Başka işlere yönelme sebeplerinden biride Cumhuriyet döneminden sonra baskıların azalmasıdır. Mezhep çatışmasından dolayı dışlanmalarıda bir sebeptir.
Yaşadığımız dönemde Tahtacılar’ın geçim kaynakları seracılık, tarım, bağcılıktır. Daha kırsalda yaşayanlar ise tarım ve hayvancılık yapmaktadır. Kadınları da özel olarak halı ve kilim dokumaktadır. Kadınlarla erkekler beraberde çalışabilirler.
Tahtacı kadınlarının özelliğini şu sözden anlayabiliriz. Tahtacı kadınlarının çok becerikli olduğu ifade edilmektedir. “Tahtacı gelininin orman işinde tek başına yaptığını dokuz köylü erkeği bir araya gelse yapamaz.” (SOSYOLOJİK AÇIDAN TAHTACI GRUPLARIN ARAŞTIRILMASI (MUĞLA ÖRNEĞİ;96).
Daha şehirleşmiş olanlar ise devletin kurumlarında çalışmaktadır ayrıca ticaretle uğraşmaktadır. Buna ek olarak az da olsa mevsimlik işçilerde bulunmaktadır.
●Din ve Rituel , Kadının Yeri , Erkeğin Yeri , İnsanlık Anlayışı
Tahtacılar’ın dini İslamdır. Alevilik tarikatına mensuplardır. Alevilikte insan merkezli bir din anlayışı vardır yani insanlığa, insan sevgisine önem verilir. Hümanistlerdir. Saygı, sevgi, hoşgörürü vardır. Özellikle farklı inanıştaki insanlara hoşgörülülerdir. Bunların yoğun olarak hissedildiği bir toplumda ayrışma olması ihtimali çok azdır. Birlik ve beraberlik söz konusudur. Ataerkil bir yapı hakimdir.Böyle toplumlarda olduğu gibi ilk evladın erkek evladı olması istenir çünkü işlerde yardımcı olması için fakat kız olursada bu yadırganmaz, aşağılanmaz.Alevilik tarikatında, İbadetlerini başta semahlarını, Cem de gerçekletirirler. Bu cemler; Perşembe akşamları yapılır. Perşembe akşamının yapılmasının sebebi ise hicri takvime göre cumanın, perşembeye denk gelmesidir. Şuan ki Cuma miladi takvime göredir. Yani Aleviler ibadetlerini hicri takvime göre gerçekleştirir. Semah da Tanrıya sevgi gösterilir. Tahtacılar dini bakımdan 2 ocağa ayrılır; YanınYatırlar ve Şehepler. Ceme, dede başkanlık eder Sünnilikteki karşılığı imamdır. Semah oynanış biçimine görede 2 ye ayrılır. Bunlar: Karşılıklı oynanan semahlar , Daire şeklinde oynanan semahlar. Bazı semah türlerine baktığımız zaman Tarikat Semahı vardır.
Tarikat Semahı : O bölgenin gençlerine öğretilir. Düğünlerde vs oynanır.
İçeri Semahı: Evlenmiş kişilerin oynadığı semahtır. Kurbanlarda , musahiplik törenlerinde ve cemlerde oynanır. En çok yapılan semah Kırklar Semahıdır.
Cemlerde türküler söylenir bu türküler tevhidi konu alınır. Genel olarak türküler de geçen isimler: Allah, Hz.Muhammed, Hz Ali, Hz Hüseyin, Hz Fatıma, Hızırdır.
Burada dikkat etmemiz gereken husus kadın ve erkeklerin cemde aynı ortamda olması, yüz yüze yapılan cemlerde kadın erkeklerin karşılıklı oynaması kadına verilen değeri, kadının erkeklerle olan eşitliğini simgeler niteliktedir. Kadınlar cemde başlarını bağlarlar. Cemde belirli bir yöne dönmek yoktur. Daire şeklinde dizilirler. Semah da kendi çevrelerinde daire çizerler ayrıca daire etrafında dönerler bu güneş etrafında dönen gezegenleri evreni niteler. Varoluşu niteler.
Semahlarda toplumsal dayanışma vardır. Niyazlar yapılır dağıtılır. Cemlere küsler giremez veya girdiyse cemi yöneten dede tarafından barıştırılır. Ve ceme başlanır bu da o toplumu kenetleştiren, küslüğü engelleyen bir ritueldir. Örneğin cemde birisinin diğerine borcu var. Bu borç cüzi bir rakamdır. Oradaki cemaatten para toplanır borcu olan kişinin borcu kapatılır ve barış sağlanır. Ardından ceme başlanır. ‘CEMDE KÜSLÜK OLMAZ’ Semah da kullanılan şu duadan da olan birliği, Allah sevgisini görebiliriz.
Cemde verilen bazı görevler vardır. Bunlar :
Cem bir mürşit yani bir baba veya bir dede tarafından yönetilir. Cem başlamadan önce mürşit on iki hizmet görevini dağıtır. Bir cemde bulunan on iki hizmet görevlileri dede (mürşit, cemi yönetir), mürebbi (rehber, ceme katılanlara ve görgüsü yapılanlara yardımcı olur), gözcü (cemde düzeni sağlar), delilci (çerağcı, delilin yakılması ve meydanın aydınlatılmasından sorumludur.), süpürgeci (süpürge çalar, gerekirse rehbere yardım eder), sakkacı veya ibrikçi (saka suyu dağıtan kişidir), pervane (cemi komşulara haber verir), şemsi (dolu dağıtan kişidir), kurbancı (kurban ve yemek işlerine bakar), güvende (zâkir, genellikle üç kişidirler saz çalarlar), meydancı şeklindedir.(SOSYOLOJİK AÇIDAN TAHTACI GRUPLARIN ARAŞTIRILMASI;92).
Cem sırasında edilen dua:
“Semahlar saf ola, münafıklar berbat ola, gönüller abad ola. Yiğitler meydan ola, yardımcımız mert ola. Hizmetlerimiz boşa gitmeye, seyir için olmaya. Hak için ola. Döndüğümüz semahlar Kırklar’ın döndüğü semah ola. Birliğimiz, dirliğimiz ve beraberliğimiz kaim ola, daim ola. Dergah-ı ilahiye kayıt ola. Gerçeğe Hü.”
Bu yapılan rituellerin uygulanışı açısından bölgesel farklılık görülebilsede, amaç olarak asla farklılık görülmez. Bir başka rituelleri ise kurbandır. Allah’a minnetlerini dile getirmek amacıyla kurban keserler.Kanlı ve kansız kurban ayrımı vardır. Kanlı kurbanlar, kurbanlık hayvanlardır. Kansız ise sebze meyve tarzı lokmalardır.
Ayrıca kurbanlar, ölen kişinin arkasından kesilebildiği gibi yeni bir mal , mülk alındığında , işler istenilen gibi yolunda gittiğindede kurban kesilebilir. Bu rituel çoğu alevi yöresinde vardır. Kurban dede tarafından dua ile kesilir.
Bir başka ibadet oruca geldiğimizde Muharrem Orucunu tuttukları görülür. Bu oruç 12 gündür. 12 gün olmasının sebebi 12 İmamlardır. Muharrem Orucu aynı zamanda Hz.Hüseyin’in şehit edilmesi sebebiyle mateme denk gelir. İmam Hüseyin için matem tutulur. Allah için oruç tutulur. Bu oruç da su içilmez, et yenilmez, kan akıtılmaz, günah işlenmez. Cinsellik olmaz. Su içilmemesinin sebebi Kerbala’da İmam Hüseyin’in susuz bırakılmasıdır.
Orucun 10.günü Aşure yapılır ve dağıtılır. Yapılan lokmanın dağıtılması çok önemlidir. Bu lokmalar dağıtılırken toplumsal dayanışma olur, birlik beraberlik hissi hep diri kalır.
Çocuklara isim konurken de genel olarak büyüklerin lafı dinlenir. Ömer ismi kesinlikte konmaz. En çok kullanılan isimler Ali, Hüseyin, Hasan, Fatma dır. Zülfikar Kılıcı’nın yeri çok ayrıdır. Zülfikar yiğitliğin sembolüdür.
●Evlenme
İnançları gereği evlilikleri Alevilik geleneklerine göre yapılır. Evlenme safhasına Allah’ın emri, Peygamberin kavli duasıyla başlanır ve evlenecek olanların rızasının olup olmadıkları sorulur.Gönül rızasına dayanmayan evlilik olmaz. Nişanda yüzük takılır ve Alevi dedesi dua okur, dua okuduktan sonra yüzük takılır, kurdele kesilir. Ardından şerbet dağıtılır. Daha sonra yemek verilir. Nişan töreni kızın ailesi tarafından yapılır. Düğün ise erkek tarafından yapılır. Aleviler arası evlilik desteklenir, başka mezhepten evliliğe düşkünlük gözüyle bakılır.
Damadın müsahibi vardır. Müsahip alevilik de çok önemlidir. İkrardan sonra 2. aşamadır.
Müsahiplik derin bir kardeşliktir, ahiret kardeşliğidir. Müsahipler gerçek kardeş gibi olmalı birbirlerine tahammül etmelidir, ayrıca zor günlerinde birbirlerine yardımcı olmalıdırlar. Dayanışma, tahammül vardır. Tahtacılarda özel olarak Başbağı görülür. Başbağı aşağıdaki gibi ifade edilmiştir.
Başbağı evlilik töreni içinde gerçekleşir. Düğün ertesi günü kadınlar başbağı için toplanırlar. Başbağında bir kadın (genellikle yaşlı olduğu belirtilmiştir) yastık ile topluluğun ortasına gelir. Yastığı döver. Daha sonra gelin gelir ve yastığın üzerine oturur ve geline geleneksel kıyafetler giydirilir. Başına geleneksel başlık takılır. Dualar edilir(SOSYOLOJİK AÇIDAN TAHTACI GRUPLARIN ARAŞTIRILMASI (MUĞLA ÖRNEĞİ)).
●Ölüm
Halk arasında bazı durumlar ölümün habercisi olabilmektedir.Hayvanların hareketleri, rüyalar , doğa olayları vs.
Tahtıcılar ölülerin çenesini bağlar, karnına bıçak koyar. Cenaze gömülmeden önce yıkanır, kefene sarılır, cenaze namazı kılınır ve ardından Hakka teslim edilir.
Tahtacılar’da (çoğu alevi toplumunda görülür), birey öldüğü gün o gece uyunmaz. Ağıtlar yakılır, ağlanır. Cenazede ağlamak yadırganmaz. Birey toprağa verilmeden 1 gün beklenir ardından defin edilir. Ayrıca Tahtacılar’da diğer toplumlardan farklı olarak ölülerine elbise giydirme geleneği vardır. Birey mezara konunca yanına onun sevdiği bir nesne konur.
Daha sonra bireyin ölümününün 3.günü 40.günü ve 1.yılı yemek verilir. Alevi toplumunda lokma önemlidir. Verilen yemeğin kişinin ruhuna ulaşacağı inancı yaygındır. Bu nedenle cenaze yemeklerinde genel olarak et dağıtılır. Eğer ölünün cüzzi bir borcu varsa ailesi borca sahip çıkmamışsa veya ödeyecek gücü yoksa Dardan İndirme yapılır; para toplanır ve borç kapatılır. Birlik beraberlik yine burada vurgulanır.
●Tahtacılar’da Bazı Semboller ve Anlamları
Tahtacılar, önceleri sembollere çok önem verirdi örneğin bir kahvenin duvarında Zülfikar asılı olurdu. Hz. Ali Tablosu asılırdı. Fakat günümüzde etkileşime girdikleri için Alevi olmayanlarda vardır diye bu sembollerin kullanımı biraz daha azaltılmış. Alevilikte hoşgörü önemlidir.
-Zülfikar Kılıcı’nın Resimleri :
Zülfikar, Hz.Ali’nin kılıcı olmasından ve heybetli olmasından dolayı yiğitliği, mertliği sembolize eder. Çoğu Alevi toplumunda olduğu gibi Tahtacılarda da hayatın bazı yerlerinde bu sembollerle karşılaşmak mümkün örneğin bir evin içerisinde duvarda asılı sembolik Zülfikar Kılıcı. Tabi, Pir Sultan Abdal‘ı da unutmamak gerekli.
-Ağaç ve gül dalı şeklinde resim:
Büyük bir gül içine Allah, Muhammed ve Ali adları yazılır. İki gonca içerisine Hasan ve Hüseyin, yaprakların üstüne de On iki İmamların adları yazılır. Ağaç şeklinde olanlarda bu adlar meyvelerin üzerine yazılır .( SOSYOLOJİK AÇIDAN TAHTACI GRUPLARIN ARAŞTIRILMASI (MUĞLA ÖRNEĞİ;96).
-Deve üstünde tabut götüren deveci resmi:
Hz.Ali ölmeden önce, oğullarına cenazesinin gelecek bir bedeviye verilmesini vasiyet etmiştir.Oğulları vasiyete uyup cenazeyi bedeviye vermişlerdir.Bedevi cenazeyi gömmüştür ve sır olmuştur.
●Yaşam , Devlet ile ilişkileri , Yozlaşma , Sağlık , Tehlikeler
Tahtacılar Ege ve Akdeniz’de yaşarlar. Çoğu Tahtacı yerleşik hayata geçsede bu yerleşik hayata geçme süreci 120 yıl öncesine dayanır, bazıları hala yarı göçebe yaşamaktadır.Kıl çadırlarda kalırlar kıl çadırlar yağmur geçirmezdir. Kışın sıcaktır, yazın serindir.Eskiden çoğunun dağlarda yaşama sebebi Alevilere yapılan baskılardır tabi doğayla iç içe olmalarından dolayı doğadaki bitkilerden ilaç yapmayı öğrenmişlerdir. Şimdi bu baskılar çok azaldığı için şehre geçişler olmuştur. Köylüler yaşamını şöyle özetler ‘’ Biz ne ölüyüz , ne sağız ’’ Köylerde yaşlılar kalmıştır. Gençler artık bırakmıştır orman işlerini. Son 10 – 15 senedir ormancılık bırakılmıştır çok da az olsa kırsalda uğraşan vardır. Orada orman işleriyle uğraşan insanların sosyal güvencesi yoktur devlette böyle kanun yoktur. Yaralanan yerlerini kendileri tedavi etmek zorundadırlar. Ormanda çalışanların yaşadıkları tehlikeler vardır örneğin bir ağacın üzerlerine devrilmesi yanlışlıkla kendilerini kesmeleridir kısacası ya doğa onları yenecek ya da Tahtacılar doğayı. Daha çok tarıma yönelmişlerdir. Yeni meslekleri doğramacılık, mobilyacılık, ağaç işlemeciliğidir. Köyde ormancılıkla uğraşanlar sabahın ilk ışıklarında kalkıp ormana giderler bir ağaç kesilirken çift taraftlı testerenin bir tarafını erkek bir tarafını kadın tutar ver ağaç parçalara ayrılır. Kesilecek ağaçları orman mühendisleriyle belirlerler. Eskiden işe başlanmadan önce kurban kesilirdi şimdi ise bu uygulama neredeyse tamami ile terk edilmiş durumda.Ailece çalışma vardır, kadın erkek farketmeksizin. Görev dağılımı cinsiyet , güce göre yapılıyor. Ağaç kesimini ev reisi yapar, eşleride ağaçları soyarlar. Eğer ki bir erkek Tahtacı’nın hanımı o gün çalışacak vaziyette değilse o erkek işini ertelemiş olur. Nerede iş varsa oraya göç ederler çadır içindeki bulaşık, yemek işleri kadındadır, buna ek olarak kadınlar eşlerine yardım ederler burada da gördüğümüz gibi toplum içinde kadınların yükleri erkeklerin yüklerinden daha fazladır. Eskiden kesilecek ağaçları ağaç pirleri kahyaların kulaklarına fısıldar ağaç kesimleri ona göre olurdu. Fakat günümüze baktığımızda orman mühendislerinin fısıldamasıyla ağaç kesimleri gerçekleşmekte.Tahtacılar kestikleri her ağaçtan af dilerler. Çünkü mecburi geçim kaynakları onlardır yapmakta zorunludurlar .Her bir ağacın ruhunun olduğuna inanırlar. Geçim kaynaklarının en büyük payını çam ağaçları oluşturuyor.
İnsanlar artık değişen şartlar, ormanların azalması, Aleviliğe yabancılaşma, kültürde yozlaşma insanları başka mesleklere, başka diyarlara sürüklemiş durumda. Köyde yaşayan ormancı Tahtacıların sosyal hayatı çok azdır. Kentleşen Tahtacılar ise kültür şokuyla beraber asimile olma yolunda. Bazı büyüklerin kültürü lehine kullanmasından dolayı kültüre soğuma vardır, saygı eskisi gibi değildir. Tahtacılar ortaya çıkan ağalardan dolayı bütünleştikleri işten de soğur hale gelmişlerdir. Devlet orman işini ehline vermiştir fakat bu işi yaparken Tahtacılar’a bir güvence vermemiştir. Tahtacılar her ne kadar ezilselerde devlete baş kaldırmamışlardır. Cumhuriyetin ilanından sonra devlete ılımlılaşmışlardır.
●Tahtacılar’ın Avcı ve Toplayıcı Toplumlarla Olan Benzerlikleri ve Farklılıkları
Tahtacılar’ın dağlarda yaşayan iş için göç edip çadır kuran bölümü bu toplum türüne benzer kaynak neredeyse oraya göçerler. Tahtacılar’ın ailelerine bağımlı olmaları ve onlara ihtiyaç duymaları ve neredeyse hepsinin statüsünün aynı olması orman da işçi olmaları da bu topluma benzer yönüdür .Orada yaşayan insanların kadın erkeklerin eşit olması ve hürmet ettikleri bir liderleri yani dedeleri olması bu toplum yapısına benzer durumlardır. Tahtacılarda ve bu toplum türünde eşitlik çok önemlidir. Yine Tahtacılar’ın basit silahlarla yani balta , bıçak ile orman işiyle ilgilenmeleri (elektrikli , motorlu testereden önce) ve yoksulluk içinde yaşamaları buna örnektir. Fakat farklılıklara geldiğimizde avcı-toplayıcı toplumun tersine bazı hastalıklarına bitkilerle çözüm bulmaları ilaç yapmaları , insanların daha uzun yaşaması ve saldırgan bir tavır sergilememeleri daha barışcıl, hümanist olmaları avcı-toplayıcı toplumdan ayıran özellikleridir.
● Tahtacılar’ın Bahçeci ve Pastoral Toplumlarla olan Benzerlikleri:
Tahtacılar’ın yerleşik hayata geçenleri Ege ve Akdeniz’de yaşadıklarından dolayı zeytin, narenciye vs gibi ürünler yetiştirerek ve yarı göçebe şekilde hayvancılık yaptıkları için bu topluma türüne örnek olmuştur. Tahtacılar hem geleneklerini sürdürdükleri için yani orman işi ile uğraşıyorken aynı zamanda da bahçecilikle uğraşmaları pastoral toplum özelliği gösterir.
●Tarım Toplumu ile Benzerlikleri ve Farklılıkları:
Tahtacılar’ın köylerde kalanları artık yerleşik hayata geçmişlerdir ve tarım ile uğraşırlar. Tarımla uğraşırken sabah, katır gibi araçlar kullanılmıştır. Fakat yine kadınlara önem verilmesi cinsiyet arası eşitlilik olması bu toplumun özelliklerine uymaz. Daha çok kaba tarım görülür düşük verimlilik ve daha az insanla yaşam vardır. Avcı-Toplayıcı toplumlardan az daha fazladır nüfusları. Ayrıca tarımda traktör vs. Kullanmaları onları tarım toplumundan ayıran en büyük özelliktir fakat bazı yerlerde hala öküz, saban kullanıldığı için bu topluma özel yerlerde vardır.
●Sanayi Toplumu ile Benzerlikleri ve Farklılıkları:
Tahtacılar’ın yerleşik hayata geçip tarım ile uğraşanları fakat tarımı daha modern yapanları vardır bunlar traktör, biçme makinası vs kullanırlar. Ayrıca sadece kendine yetecek kadar yetiştirmezler. Ürün fazlalarını satarak ticarete girerler bu özellikler bu toplum türüne benzediklerini gösterir. Ayrıca köy evlerinde olan bazı elektrikli aletlerinin de olması sanayi toplumunun özelliğini gösterir. Eskiden kadın erkek tarlada çalışırken sonraları günümüze doğru traktörlerle sadece erkekler tarlalarda çalışmaya başlamıştır bu da sanayi toplumunun bi yansımasıdır. Tabi ki bu sanayi toplumu ile benzerlik gösteren Tahtacılar biraz daha özlerinden uzaklaşmış , kültüründen uzak kalmış Tahtacılardır.
KAYNAKÇA:
- Araş. Gör. Aslı BÜYÜKOKUTAN,”Muğla Yöresi Alevi Türkmenleri’nde Ölümle İlgili İnanç ve Pratikler”.
- Hüseyin Kahraman MUTLU,”Balıkesir ve Batı Anadolu Yöresi Tahtacı Türkmenleri”.
Tahtacılar nerede yaşar? Kimlerdir sorularına başarılı bir şekilde yanıt verilmiş. Tebrik ederim. Piyasaya yok olan bilgileri burada bulabiliyoruz.
Tahtacılar, genel olarak değerlendirilmiş. Teşekkürler