Seyla Benhabib’in Postmodernizm Eleştirisi Bağlamında Judith Butler Arasındaki Faillik Meselesi

Seyla Benhabib’in Postmodernizm Eleştirisi Bağlamında Judith Butler Arasındaki Faillik Meselesi
0

Postmodernistler; insan ve doğaya ilişkin norm, kodlama ve yapıyı yok saymaktadır. İnsanlar numenal ya da özerk bir varlık değildir, aksine toplumsal ve tarihsel bir mamuldür. Bunun üzerine Benhabib, insanı öldürmek yerine onun kusurlu yerlerini düzelterek uygun bir paradigmayla daha iyi bir konuma vardırmak düşüncesindedir. Dolayısıyla “insanın ölümü” postmodern perspektiften bakıldığında; feminizmin özgürlüğüne ve varlığına ilişkin bir tehdit oluşturmaktadır. Burada Benhabib’in yorumunu ele aldığımızda; insanın belli bir kapasitesi vardır. Bu kapasite insanların düşünme, özerklik ve daha sonrasında da onu eyleme geçirecek logosa(akıl) dayanır. Bu durum insanın tamamen yapıya bağlı olmadığını başka bir deyişle yapının içinde var olduğunu kanıtlar vaziyettedir. Çünkü eylemsiz özne yoktur. Dolayısıyla özne olması şarttır. Benhabib ile postmodern perspektif arasında bazı özdeş durumlar da söz konusudur.  Benhabib’e göre feminizm; insana dair her şeyi yok etmek düşüncesine savunmak yerine bazı homojen özellikleri ortadan kaldırma eğilimindedir. Örneğin; modern ve ilkel toplum ayrımını kaldırmak diyebiliriz.

Seyla Benhabib, tarihsel yapılar ve oluşumlar ile ilgilenen mikro toplum yapılarından çok önemli husus olan makro yapıya odaklanmaktadır. Dolayısıyla her türlü tarihselliği reddedip sadece mikro yapılar üzerinde durulduğu sürece büyük sorunları görünmez kılacaktır. Örneğin; kurumların tarihi geçmişten günümüze nasıl bir işleyiş içinde olduğunu, kadınların toplumdaki yerini ve rolleri de mikro anlayış içerisinde yok edilmiş olunur. Dolayısıyla gözlemlenemez ve yorumlanabilir bir düzlemde yerini alamaz. Yani büyük problemi ve işleyişi anlayabilmemiz için “tarihi öldürmekten” ziyade tarihin geniş çerçevelerine ihtiyaç duyulur.

Metafizik, öldürüldüğü takdirde kavramsallığı ve felsefi düşünüşü de beraberinde kaldırmak demektir. Dolayısıyla insanların felsefe nezdinde sorgulama, eleştiri ve yorumlar gibi eylem silsileleri “metafiziğin ölümüyle” birlikte yok olacaktır. Felsefe olmadan toplumsal sorunları çözmek mümkün olamaz. Örneğin; toplumsal cinsiyeti ele aldığımızda belirli bir paradigma,  kavramlar ve düşünüş perspektifi olmadan yorumlanamaz. Yani metafizik Benhabib açısından tamamıyla vazgeçilmez bir unsurdur. Sonuç olarak; insanın, tarihin, ve metafiziğin problemli yanlarını düzelterek, önemli paradigmaların temelinde yeni bir feminist bakış açısına evrim geçirerek daha iyi bir yol izlenecektir. Çünkü hakikat tekrar ettikçe bayatlamaz.

thumbnail
Önerilen Yazı
Ulus Baker’in Yöntemi ve Eleştirileri Üzerine

Butler göre; insanlar doğduğu andan itibaren çeşitli kodlamalar üzerinden var olmaktadır. Dolayısıyla bireyler eylemler dünyasında var olup performanslar içinde normlara uyup ona göre performans sergiler. Yeni doğan bireyler ise bu normları devam ettirmeye yaramaktadır. Örneğin; erkeğin güçlü olması beklenirken, kadından ise nahif davranışlar sergilemesi beklenmektedir. Butler’a göre “faillik” tamamen söylem tarafından kurulmuştur. Bununla beraber özneyi iktidar ve söylem içinden çıkarmak doğru olmayacaktır. Dolayısıyla Butler bu düzenlerin yok edilmesini ve tekrar baştan üretilmesini savunmaktadır. Başka bir deyişle temellerden vazgeçmek düşüncesindedir. Bu savın üzerine Benhabib ise temeller yıkıldığında kendi tutunduğumuz dalı kesmek metaforunu kullanmıştır. (Benhabib;2017) Yani önemli ve iyi paradigmaları temeller düzleminde ilerleyerek ve eleştirilerek geliştirilmesi de gerekir. Dal metaforuna ekleme yaparak, budamayla daha iyi bir konuma getirmememizi söylemiştir. Fail, kendi benliğinin bilincine sahip birey; özerk bir birey olarak değerlendirilir. Çünkü kendi dünyasını sorgulayabilen ve eyleme geçebilen kişi, edilgen durumda olamaz.

Benhabib’in önemli eleştirilerinden bir diğeri ise dil unsurudur. Butler’ın bu teorisinde; günlük yaşamada insanların işleyişini dile de yansıdığını görüyoruz. Örneğin; bir orta yaşlı kadının, onun mesleği hakkında bilgi sahibi değilken ona “teyze” diye hitap şekli kullanılır ama onun bir öğretmen olduğunu öğrendiğimizde ise bu durum varyasyon göstererek ona “hocam” dememiz gerektiğini düşünmeye başlarız. Bu durumda statü gibi toplumsal meselelerde, dilimize yansıdığını kanıtlar vaziyettedir. Ama bütün kolektif sorunları dil üzerinden yorumlamak eksik kalacaktır. Örneğin; aile yapıları, çocuk oyunları, beden dili, cinsiyeti belirleyen toplumsal kimlik gibi unsurlar sadece dil tarafından kurulamaz ve açıklanamaz. “Dil tarafından kurulmak, bir iktidar/söylem ağı içerisinde üretilmektedir; yeniden anlamlandırmaya, yeniden kullanıma, altüst edici alıntılamaya ve böyle ağlar içerisinde kesintiye ve kasıtsız çakışmalara açık bir ağdır bu.” (Benhabib, 2017;122) Benhabib’in eleştirilerine karşı Butler, ilk eleştirisine karşın; özne yeniden kurgulayabilecek şekilde bir kapasite olduğunu savunabilir. İkinci eleştirisinde ise temelleri yıkıp dil üzerine kurmak cevabını verebilir ama pratik yaşamlar eleştirisinde verebileceği cevabı yoktur diyebiliriz.  Sonuç olarak; Butler’ın perspektifi iyi olduğu tarafları olduğu gibi kötü tarafları da vardır. Benhabib’e ise bu bakış açısını kendi yöntemiyle eleştirerek daha iyi yorumlamak kalıyor.

KAYNAKÇA:

Feride Evren Sezer,  Seyla Benhabib, Judith Butler, Nancy Fraser; Çatışan Feminizmler Felsefi Fikir Alışverişi, 3.Baskı, Metis Yayıncılık.

Sosyolog

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir