Popüler Kültür ve Müzik

Bu yazıda popüler kültür ve müzik arasındaki ilişkiye değinilecektir.

Popüler Kültür ve Müzik
0

ÖZET:

Popüler kültür olgusu 21.yüzyılın en önemli olgularından biridir. Genel anlamda “halkın kültürü” olarak tanımlanan popüler kültür, diğer sanat dalları ile olduğu gibi müzikle de sıkı bir etkileşime girmiştir.

Bu etkileşim sonucunda oluşan pop müzik kavramı, 20.yüzyılın ilk çeyreğinde hayatımıza girmiştir. Günümüzde de değişen biçimlerle varlığını sürdüren popüler müzik, müziğin metalaşmasının en önemli göstergelerinden biridir. Popüler müziğin gelişim süreci ve günümüzdeki durumunu sosyolojik biçimde açıklamak bu çalışmanın temel hedefidir.

Anahtar kelimeler: Popüler kültür, popüler müzik, sanat, metalaşma, eğlence

ABSTRACT:

The phenomenon of popular culture is one of the most important phenomena of the 21st century. Popular culture, which is generally defined as the “culture of the people”, has entered into a close interaction with music as well as with other branches of art.

The concept of pop music, which emerged as a result of this interaction, entered our lives in the first quarter of the 20th century. Popular music, which continues to exist in changing forms today, is one of the most important indicators of the commodification of music. The main aim of this study is to explain the development process of popular music and its current situation sociologically.

Keywords: Popular culture, popular music, art, commodification, entertainment

GİRİŞ:

Popüler kültür, en geniş tanımıyla toplumun büyük kesimi tarafından kabul görmüş olan demektir. Belirli bir yaşam tarzının ideolojik biçimini yansıtan popüler kültür, çoğu zaman egemen sınıfın sıradan halkı kontrol altında tutmasındaki en önemli araçlardan biri olmuştur.

Kapitalizmin giderek yaygınlaştığı günümüzde popüler kültür de etkisini artırmakta ve hemen hemen her toplumsal kurumla ilişkiye girmektedir. Sanat da günümüzde popüler kültürden en çok etkilenen kurumlardan biridir. Resimden sinemaya, edebiyattan müziğe neredeyse her sanat dalı popüler kültür ögelerinden etkilenmekte ve değişime uğramaktadır.

  • Popüler Kültür

Yaygın anlamı “halka ait” olan popüler kültür kavramı ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmıştır. Burada elit zümrenin kültürüne karşı halkın kültürünü yansıtmak için kullanılmıştır. Popüler terimi ise çok daha eski dönemlere tarihlenmektedir. Latince popularisten gelen bu terim, 16.yüzyılda aşağı/ değersiz gibi anlamları karşılamak üzere kullanılmaktaydı.  19.yüzyıla gelindiğinde ise terim, anlam değişikliğine uğrayarak halk açısından olumlu bir kavram olarak kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde ise kabul görülmüşlükle bağlantılı kullanılan bir kavram haline gelmiştir. “Popüler “halka ait olan” demek iken, zamanla bu anlamının dışında “pek çok kimse tarafından tanınmış, kabul görmüş olan” anlamlarında kullanılmaya başlanmıştır. Örneğin popüler sanatçı, popüler öğretmen- öğrenci, popüler müzik, popüler dizi vs.” (COŞGUN, 2012, s. 841)

Günümüzde sıklıkla “gündelik yaşamın kültürü” olarak tanımlanan popüler kültür, belirli bir yaşam tarzının ideolojik olarak dayatılmasıyla var olmaktadır. Bu bakımdan popüler kültür bir mücadele alanı olarak da görülebilmektedir. Egemen güçler tarafından halka dayatılan zevkler, kimlikler, tarzlar karşısında halkın direnciyle karşılaşılan bu alanda yaşanan çatışma daima devam etmektedir. Denebilir ki, “Homojenliğin egemen güçleri daima heterojenliğin direnişiyle karşılaşır.” (ÇAĞAN, 2003, s.35) Her toplumun yaşadığı değişme süreçleri popüler olana dair olan değişimleri de beraberinde getirmiştir. Bu değişim süreçlerinde belirli toplumsal sınıflar arasında yaşanan çatışmalar da popüler kültürü değiştirmiştir. Bu konuda çalışmalar yapan Stuart Hall, değişen toplumsal süreçlerde popüler kültür ögelerinin durumunu yaşam biçimlerinin tahribi ve yeni bir şeylere dönüşmesi olarak ele almıştır. Tarımsal ve endüstriyel kapitalizm süreçlerini yaşamış dünyada popüler kültüre modernleşmeye verilmiş bir yanıt olarak da bakılabileceğini savunan Hall, “…çalışan halkın, emekçi sınıfların ve yoksulların kültürü üzerinde sürekli bir mücadelenin oluştuğunu ve bu gerçeğin popüler kültürün temeli ve dönüşümlerine ilişkin çalışmaların başlangıç noktasını oluşturması gerektiğini belirtiyor.” (ÇAĞAN, 2003, s.36) Burada popüler yaratma sistemine karşı bir direniş sistemi olarak Marksist kültürü göstermek mümkündür. Marksist kültür, kapitalizmin bireyi kendine, çevresine, işine yabancılaştırdığını ileri sürerek adeta makine çarklarına sıkışmış bir duruma getirdiğini savunmaktadır. Özellikle Frankfurt Okulu teorisyenleri bu konuda yaptıkları çalışmalarla bilimin önünü açmıştır. NeoMarksist bu teorisyenler, kültür endüstrisi olarak adlandırdıkları kavramla kapitalizm ve popüler kültüre dair çarpıcı çalışmalar gerçekleştirmişlerdir.

  • Kültür Endüstrisi

Kültür endüstrisi kavramına ilk olarak 1947 yılında Adorno ve Horkheımer’ın yayımladıkları Aydınlanmanın Diyalektiği adlı eserde rastlanmaktadır. İki ismin eleştirileri medya ve diğer eğlence odaklarını merkeze alan birçok gözlemden elde edilmiştir. “Kültür eleştirisi “(…) bir yandan kültür kavramını korurken öte yandan onun şu andaki görünüşlerini sadece metalar ve aptallaştırma aracı olarak paramparça eder.” (KULAK, 2017, s.16) Özellikle “boş zaman” kavramı üzerinde duran Adorno ve Horkheımer, bu kavramın kitlesel bir dikkat dağıtma aracı haline geldiğini savunmuştur. İş dışında da boş zaman aktivitelerinin birçoğunun iş yaşamının rutin örüntüsünü koruyarak kapitalist sisteme hizmet ettiğini iddia eden Frankfurt Okulu teorisyenlerden Adorno ve Horkheımer, “Geç kapitalizmde eğlence işin devamıdır. Eğlence, mekanikleşmiş iş süreçlerinden kaçmak ve işe yeniden girişmek için gereken gücü toplamak için aranır.” der. (BENNETT, 2018, s.30)

Sanatın birçok dalına dair çalışmalar yapan Eleştirel Teori düşünürlerinin eğildiği önemli alanlardan biri de müziktir. İlerleyen bölümlerde değineceğimiz üzere popüler kültür ve müzik alanında başta Adorno olmak üzere yaptıkları çalışmalarla Frankfurt Okulu düşünürleri, kültür endüstrisi kavramına önemli örnekler katmışlardır.

  • Popüler Müzik

Pop müzik olarak da adlandırılan popüler müzik, 19.yüzyılda ortaya çıkmıştır.  1950’ler İngiltere’si ABD’sinde ise artık endüstrileşmeye başlamış ve metalaşan bir yapıya dönüşmüştür.

Müzikolog ve estetikçiler için olduğu kadar sosyologlar için de önem arz eden bir konu olan popüler müziğe dair çalışmalar sınıfsal, ideolojik ve estetik bağlamlarda gerçekleştirilmektedir.

Müzik, eğlence sektörüne çok daha kolay adapte edilebilmesi ve daha dışa dönük bir sanat dalı olması dolayısıyla popüler kültürün ilgi odaklarından biri haline gelmiştir. 18.yüzyıla kadar genellikle tören veya kutlamalarda başvurulan müzik, zamanla burjuvazinin en önemli eğlence aracı haline gelmiştir. Müziğe atfedilen anlamların değişimi ve müziğin bir endüstri haline gelişini tarihsel olarak 3 konu başlığı altında ele alabiliriz.

1.Teknolojik değişimin etkileri: Müzik aleti olarak gramofonun kullanımı 1.Dünya Savaşı’ndan sonra olmuştur. Bu yenilikle birlikte plak şirketlerinin ortaya çıkışı hızlanmış, müzik yapımcılığı önemli bir alan haline gelmiştir.

2.Pop ekonomisi: Plak endüstrisinin 1920’lerde yaşadığı patlamanın hemen ardından 1930’larda sektörde bir gerileme yaşanmış ve daralan pazar içerisinde şirketler arası rekabet artmıştır.

3.Yeni müzik kültürü: Amatör müzik sistemi çökmüş yerini tamamen profesyonellerden oluşan bir sisteme bırakmıştır. Radyo ve plakların giderek yaygınlaşması yeni müzik beğenileri ortaya çıkarmıştır. Zamanla bilgisayar teknolojisinin de gelişmesiyle “ideal” olanın kaydı yapılmaya başlanmıştır. “Bilgisayar teknolojisinin bir yandan orijinalleri ve kopyaları, diğer yandan canlı icraları ve otomasyon icraları birbirinden ayırma konusunda giderek artan ama yeni olan bir sorun yaratmıştır. Pastiş, alıntı, yapaylık ve metinler arasılığa verdiği ağırlıkla postmodernist teori, daha önceki, teorik açıdan çocuksu imaj evrelerini yansıttıkları gerekçesiyle bu sorunları modası geçmiş ve anlamsız kılmaya çalışmıştır. Dolayısıyla çağdaş popüler müzik teknolojik sofistikasyon ile postmodern bir dünyadaki yaşamın çelişkilerinden oluşan bir harmanlamayı yansıtmaktadır.” (ÇAĞAN, 2003, s.195)

3.1. Popüler Müzikte Alt Kültür

Müzik çalışmalarında en çok başvurulan modellerden biri alt kültür modelidir. Bu

Kavram ilk olarak Chicago Okulu tarafından ortaya atılmış, 1970’lerin başına gelindiğinde ise Birmingham Okulu düşünürleri tarafından birçok araştırmada kullanılmıştır.

Birmingham Okulu teorisyenleri, alt kültür kavramını çoğunlukla gençlik çalışmalarıyla bütünleştirmişlerdir. Müzik alanında ise bu kavramı kolektif kullanıma ilişkin çalışmalarda kullanmışlardır.

“Örneğin heavy metal üzerine yaptığı çalışmada Weinstein, heavy metalin konserlerdeki kolektif tüketiminin, oluşan metal altkültürünü, bu kültürün kolektif değerlerini ve onun aracılığıyla ortaya çıkan topluluk tahayyülünü ortaya koydu.” (BENNETT, 2018, s.196)

Müziğin alt kültürüne dair yapılan önemli çalışmalardan bir diğeri de Sardiello’ya aittir. Deadheads çalışmasında Sardiello, The Grateful Dead adlı rock grubunu incelemiştir. Deadhead olarak adlandırılan alt kültür üyelerinin grubun hemen hemen her konserine gittiğini ve bu grubun hayatlarını grubun konser takvimine göre belirlediğini gören Sardiello, bireylerin bu şekilde Deadhead alt kültürünün birer parçası olduklarını düşündüklerini saptamıştır.

3.2. Popüler Müzik ve Etnik Kimlik

Müzik, gündelik hayatta bireylerin kendini ifade etme biçimlerinden biridir. Bu bağlamda etnik kimlik kavramıyla da sıkı bir bağ içerisindedir.

Belli bölgesel ve kentsel mekanlardaki azınlık gruplarının kendini ifade etme biçimlerinden olan müzik, yerel düzeyde etkili olduğu kadar küresel düzeyde de etkili araçlardan biri olmuştur.

Örneğin ABD ve Karayip’te yaşayan etnik azınlıklar, müzikle kendilerini var etme konusunda oldukça “popüler” eserler ortaya koymuşlardır. Reggae müzik türü Jameika’da doğan ve zamanla tüm dünyaya yayılan türlerden biri olmuştur ve bu tür esasen Afro-Karayip kültürünün küreselleşmesini sağlamıştır.

Yakın dönemde benzer bir işlevi rap müziğin yerine getirdiği görülmektedir. “New York’un Bronx bölgesinde 1970’lerde Afro-Amerikan sokak kültürünün bir ürünü olarak ortaya çıkan ve hip hop olarak bilinen, 1980’lerin başında Ice T ve Run DMC gibi rapçilerin ticari düzeydeki olağanüstü başarısı nedeniyle küresel ölçekte popülerleşmeye başladı.” (BENNETT, 2018, s.203)

Görülüyor ki müzik kolektif kültürel kimliklerin ifade edilmesinde önemli bir araç olarak kullanılmış ve “yerel tepkiler” zaman içerisinde ticarileşerek popüler kültür ögeleri haline gelmiştir.

Yazarın Diğer Yayını: Sinema ve Popüler Kültür İlişkisi

3.3. Popüler Müzik ve Endüstriyel Kültür

Çalışmamızın başlarında değindiğimiz üzere, Frankfurt Okulu teorisyenleri kültürün metalaşması üzerine önemli çalışmalar yapmışlardır. Yüksek kültürün arka planda kalması, giderek ticarileşen kültür, kitle iletişiminin kültüre etkisi gibi konularda eleştirel yaklaşımlar üreten bu okul, müziğin endüstrileşmesi konusunda da çeşitli fikirler ileri sürmüşlerdir.

Metalaşmış müzik / sanatsal müzik ayırımını ilk olarak Adorno ortaya koymuştur. “Adorno metalaşma dolayısıyla yapıtların iki farklı niteliğe sahip olabileceklerini düşünür. Bunlar metalaşmış ve pazar koşullarına göre şekillenmiş müzik ve ilkesel olarak metalaşma karşıtı olan ve pazar koşullarını dikkate almayan müziktir.” (KULAK, 2017, s.133) Adorno ilk müzik türünü “hafif müzik”; ikinci müzik türünü ise “ciddi müzik” olarak tanımlamıştır.

Sanat değeri taşımayan ve tamamen tüketim için üretilen yapıtlar olan kitschler, Adorno’ya göre hafif müzikte de kendini göstermektedir. Adorno’nun düşüncesine göre, birey sanatsal müzik yerine kitschleşmiş hafif müziği tercih ettiğinde metalaşmış kültürden yana tavır almaktadır. Ciddi müziğin diyalektik bir yapıda olduğunu söyleyen Theodor Adorno, parça bütünden koptuğunda ciddi müzik eserlerinde bir anlam yitimi olacağını iddia etmiştir. Metalaşmış hafif müzikte ise ticari kaygı sanatsal kaygıdan ön planda olduğu için herhangi bir diyalektik yapı söz konusu değildir ve tekrar eden kalıplar etrafında dönen bir durum söz konusudur.

Adorno, estetik ve sosyoloji arasında bir ayrım yapmanın mümkün olmadığını düşünmektedir. Bu bağlamda, “bir sanat olarak müziğin görevi sosyal teorinin göreviyle aynıdır.” der. (AYAS, 2015, s.118) Bir müziğin hafif müzik mi yoksa ciddi müzik mi olduğunu anlamada o eserin sanatsal değeri ve sosyal teoriyle bağını ölçmenin önemli olduğunu düşünen Adorno 2 temel soru sorar. “1) Toplumsal bütünlüğün gerçeklerini bütün çelişkilerini birlikte ifade edebiliyor mu, edemiyor mu? 2) Mevcut toplumsal düzeni onaylıyor mu, yadsıyor mu?” (AYAS, 2015, s.118) Bu sorulara verdiği yanıtla Adorno, iyi bir müzik eserinin toplumsal bütünlüğün gerçeklerini tüm çelişkileriyle verebilen ve mevcut düzene karşı olan bir yapıda olması gerektiğini savunmuştur.

Metalaşmış müziğin bireyi gölge gibi takip ettiğini belirten Adorno, belirli bir parçayı hit haline getiren şeyin bu devamlı tekrarlar ve her yerde bireyin karşısına çıkması olduğunu iddia etmiştir.

Adorno’nun tüm bu katkılarına karşın eleştirilen birtakım düşünceleri de vardır. Örneğin, yaklaşımının etnosantrik olduğu eleştirisi en önemli eleştirilerden biridir. “Adorno’ya göre müzik Monteverdi’den Bach’a, Bach’tan Schoenberg’e kadar, birkaç yüzyıllık bir dönemde Batı Avrupa’da üretilen klasik müzik geleneğinden ibarettir.” (AYAS, 2015, s.124)

İkinci eleştiri Adorno’nun müziğe bakış açısının felsefi spekülasyonlara zemin hazırlayabilecek şekilde olmasıdır. Metodolojik anlamda hata yaptığı düşünülen Adorno, toplumsal ve müzikal yapı arasında apriori bir ilişki kurduğundan dolayı da eleştirilmiştir. “Toplumsal yapılarla müzik arasında bir ilişki kurmanın yolu somut toplumsal etkileşimler içinde müziğin oynadığı rolü somut olarak incelemektir. Yoksa Adorno’nun yaptığı gibi, cazdan Wagner’e, Stranivsky’den popüler müzik türlerine kadar birbirinden son derece farklı müziklerin aynı toplumsal yapıları ve anlamları ifade ettiğini ileri sürmek zorunda kalabiliriz.” (AYAS, 2015, s.126) Adorno’nun müziğe yaklaşıma dair bir diğer eleştiri müziğin sosyolojik analizini yaparken sadece besteciyi dikkate almasıdır. Dinleyicileri pasif bir konumda göre ve tüketimle doğrudan ilgilenmemesi analizlerindeki eksikliklerden biri olarak görülmüştür.

3.4. Türkiye’de Popüler Müzik

Türkiye’de popüler müzik tartışmaları Erken Cumhuriyet Dönemi’nde görülmemiştir. Bunun sebebi bu dönemde popüler müziğe karşı var olan karşı duruştur. Liberal ekonominin ve beraberinde liberal kültürün 1980’lerde Türkiye’de etkili olmaya başlaması ile popüler müzik tartışmaları da ivme kazanmıştır. “1980’li yıllarda popüler müzik daha çok kent kültürü ve eğlence anlayışına yönelmiş ve şöhretler dönemini yaratmıştır. Sezen Aksu buna en iyi örnektir.” (AYDAR, 2014, s.807) Yine aynı yıllarda Selda Bağcan, Ahmet Kaya gibi isimler protest popüler müziğin önemli temsilcilerinden olmuştur. Kısacası, kültürün popülerleşmeye başlaması beraberinde müziğin de popülerleşmeye başlamasını getirmiştir. Günümüzde popüler müzik türleri giderek yayılmaya devam etmiş ve müzikte metalaşma ileri düzeye ulaşmıştır.

SONUÇ:

Popüler kültür, halk tarafından yaygın olarak kullanılan nesnelerin oluşturduğu bir kültür biçimi olarak günümüz dünyasında giderek yaygınlaşmaktadır. Genellikle kültür endüstrisi ile ilişkilendirilen bu kavram, müziği de içine alacak şekilde sanatı birçok dalında üretilen eserleri metalaştırmıştır.

Kimi dönemlerde bir direniş biçimi halinde ortaya çıksa dahi zamanla küreselleşip bir ticari meta haline gelen popüler müzik ürünleri kitschleşmiş sanatın da önemli örneklerini oluşturmaktadır. Müziğin toplumların kültürlerindeki etkisi göz önünde tutulduğunda modern dünyada yaygınlaşan neo liberal kültürün etkilerinden sıyrılamayan toplumlarda müziğin de popüler kültüre gittikçe yakınlaştığı görülmektedir.

Kültür endüstrisi kavramı çerçevesinde bakacak olursak, pasif dinleyicilerden oluşan bir topluluğun “hit” şarkılarla “sahte bir bireyselleşme” içerisinde olduklarını söylemek mümkün olacaktır.

Dünyada ve Türkiye’de müziğin artık bir sektör olarak görülemeye başlamasıyla birlikte popüler müziğin etkisi de artarak devam etmektedir. Bu nedenle bu alanda tek yönlü değil çok yönlü ve bütünleştirici çalışmalar yapmak bilime katkı sağlayacaktır.

KAYNAKÇA

  • Ayas, G. (2015), Müzik Sosyolojisi, İstanbul: Doğu Kitabevi
  • Aydar, D. (2014). Popüler Kültür ve Müzik Üzerine. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi
  • Bennett, A.(2018), Kültür ve Gündelik Hayat, Ankara: Phoenix Yayınları
  • Birekul, M. (2015). Popüler Kültür ve Müzikte Anlamın Kaybı. Akademik İncelemeler Dergisi10(1), 155-180.
  • Coşgun, M. (2012). Popüler kültür ve tüketim toplumu. Batman Üniversitesi Yaşam Bilimleri Dergisi1(1), 837-850.
  • Çağan, K. (2003), Popüler Kültür ve Sanat, Ankara: Altınküre Yayıncılık
  • Kulak, Ö. (2017), Theodor Adorno: Kültür Endüstrisinin Kıskacında Kültür, İstanbul: İthaki Yayınları
  • Kurt, A. Y., & Kihtir, A. (2009). Adorno ve Horkheimer’in Kültür Endüstrisi Eleştirisi Üzerine Bir İnceleme.

Ege Üniversitesi sosyoloji bölümünü onur derecesi ile tamamladım. Yorumlayarak, anlayarak, çatışarak ve çalışarak sosyoloji öğrenmenin tadına varmaya devam ediyorum.Bana LinkedIn üzerinden ulaşabilirsiniz. Sevgiyle...

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir