Ankara’da 158 Gecekondu – Gecekondu Raporu
Doğukan ALTIPARMAK – Mersin Üniversitesi
ÖZET
Gecekondu ülkemizin geçmişten bu güne kadarki süre içerisinde bir toplumsal mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Her dönemde farklı sorunları beraberinde getirmiş ve bu sorunların
çözümü konusunda fazla üretken olunamamıştır. Bu sorunlar toplumu, toplumsal dinamikleri,eğitim seviyesini, ekonomiyi, nüfus hareketliliği vs. derinden etkilemektedir. Ankara’daki 158 gecekondunun analizinde bu bakımdan büyük önem arz etmektedir. Belli başlı problemlere çözüm üretebilmek hem de yaşanan sıkıntıların temelini analiz etmek açısından büyük önem içerisindedir. Türk toplumu, demokrasiye ve çok partili döneme geçişin başlangıcı olan 1950’li yıllardan bugüne dek sürekli göçmekte ve göçün en önemli sonucu olan gecekondu sorununu yaratmıştır. Bu monografi ise gecekondunun ilk ortaya çıktığı yıllardaki yaşanan problemleri açık bir şekilde gözler önüne sermektedir.
Anahtar Sözcükler: Gecekondu, Nüfus, Göç
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Şehirleşme, şehirleşmesi sanayileşmeye dayalı toplumlar ile şehirleşmesi sanayileşmeye dayanmayan toplumlar bakımından, ortak özelliklerin yanında, farklı anlamlar içermektedir.
Dolayısıyla, şehirleşme, süreç ve sonuçlarıyla değerlendirilmesi gereken bir olgu olmaktadır. Şehirleşmesi sanayileşmeye bağlı olarak gelişen Batı toplumları için şehirleşme, aynı zamanda şehir kültürünü de benimseme yani şehirlileşme ifadesidir. Buna karşılık, şehirleşmesi, sanayileşmeye bağlı olmayan, gerek kırsalın itici gerek şehrin çekici özellikleri nedeniyle şehirlere göçle oluşan toplumlarda, önce şehirleşme daha sonra da şehirlileşme
gerçekleşmektedir. Bu bağlamda, Türkiye şehirleşmesi de, şehirleşmesi sanayileşmeye dayalı şehirler olmakla birlikte, ikinci grup içinde değerlendirebileceğimiz bir şehirleşme süreci geçirmektedir.
Şehirlileşme sürecini etkileyen bir çok faktör vardır. Ancak bu faktörlerden bazıları, şehirlileşme sürecinin hızlanmasında diğerlerine göre daha etkili görülmektedir: Şehirde kalış süresi, öğrenim durumu, gelir düzeyi, yaş, oturulan mahalle bu çerçevede değerlendirilebilecek unsurlardandır.
Şehirler, bir çok farklı kültürün bir arada bulunduğu alt kültür gruplarından
oluşmaktadır. Alt kültür grupları içinde şehirle bütünleşme eğilimi yüksek olanlar olduğu gibi; aksine, bütünleşmeyi engelleyen ya da geciktiren grupların varlığı da bilinmektedir. Batı şehirlerinde, özellikle, etnik, dinî, ırkî bazı nedenlerden dolayı dışlanmış, ikinci sınıf insanlar olarak kabul edilmiş alt kültür gruplarından oluşan getto ya da varoş, Slam ve sağlıksız şehirleşmenin ortaya çıkardığı shanty town gibi yerleşim yerleri, genellikle, şehirle bütünleşememiş grupları barındırmaktadır. Zira, marjinal grupların yer aldığı bu bölgeler, kötü konutlar, yetersiz kamu hizmetleri, yüksek suç oranları, sapkın davranışları, düşük eğitim seviyeleri, anomi gibi özelliklerinden dolayı şehrin diğer bölgelerinden ayrılmaktadır.
Gecekondu, Türkiye’de sağlıksız ve plânsız şehirleşmenin bir sonucu olarak ortaya çıkmış yerleşim yerleri ile bu bölgelerin yaşam tarzlarını ifade eden bir olgudur.Gecekondular, Batı’da benzer şartlardan doğan yerleşim yerlerinden, hem yapı hem de işlev yönünden farklı anlamlar taşımaktadır. Genellikle, akraba ve hemşeri kümelenmeleriyle oluşan gecekondularda yaşayanlar, güçlü dayanışma sistemleri ve sosyal kontrol mekanizmalarıyla, şehirleşmeden kaynaklanan anomi gibi bir takım olumsuzluklara karşı direnç gösterebilmektedirler. Gecekonduları, Batı’daki benzerlerinden ayıran belki de en temel özellik ise; bu yerleşim yerlerinde yaşayanların oldukça yüksek düzeyde şehirlileşme eğilimi göstermeleridir. Türkiye’de şehirleşme, bölgelere ve şehirlere göre farklı gelişim süreci geçirmektedir. Bu bağlamda, İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirler metropolitenleşme süreci yaşarken; orta ölçekli şehirler de göç almaya devam etmektedir.