Antropoloji ve Antropolojinin Alt Dalları

Antropoloji ve Antropolojinin Alt Dalları
antporoloji ve antropolojinin alt dallari
0

İnsanoğlu tarih boyunca yaşamını devam ettirmek için birçok sorunla karşı karşıya kalmıştır. Bu sorunları çözmek için büyük bir çaba içerisine girmişler ve bunların sonucunda da bilimlerin ortaya çıkmasında rol oynamışlardır. Peki bir bilimi, bilim dalı yapan bütünlük nedir? Öncelikle bir bilimsel etkinliğin diğer tüm bilimlerden ayrı bir dal olabilmesi için kendine ait bir alanı, kendine ait bilgi üretme yaklaşımı ve bir bakış açısı olması gerekmektedir. Tüm bunları içine kapsayan sosyal ve beşeri bilimler ailesinin içinde yer alan diğer başka bilimlerle etkileşime giren ve etkileşimde olduğu diğer bilimlerle bilgi üreten önemli bir bilim dalı olan Antropoloji, antropos + logos kavramlarından türemiş olup “insan bilimi” anlamına gelmektedir. Antropoloji bir yandan insanın zaman ve mekan içerisindeki çeşitliliği incelerken, diğer yandan da toplumsal ve kültürel benzerlik ve farklılıkları betimlemeye çalışır. İnsanların birbirine benzeyip benzememeleri ve var olan süreçlerin nasıl değiştiği üzerine kurulmuş enteresan bir bilim dalı olan antropoloji, bir tarafı insan gövdesi, insan varlığı ile ilgilenirken bir tarafı da insanın yapıp ettiğiyle ilgilenmiştir. Yani antropolojiyi fiziksel ve kültürel antropoloji olarak iki ana başlıkta ele alındığını söyleyebiliriz.

Antropoloji; sosyoloji, tarih, biyoloji gibi önemli dalları içine kapsamaktadır. Peki bu dalların antropolojideki yeri nedir? Sosyolojinin antropolojideki yeri kısaca değişme meselesidir. Kültür değişen bir varlıksa antropoloji bilimine verilen yanıtlardan birisi de insanlar ve toplumlar nasıl değişiyor olacaktır. Bu noktada sosyolojinin antropolojideki yeri belirtilmiştir. Antropoloji biliminin var olması için gereken en temel alanlardan biri tarihtir. Yazının icadıyla başlayan tarih yazının icadıyla da kültürünü biriktirmeye başlar. Bu noktada tarih, antropoloji için önem arz etmektedir. Son olarak antropoloji’nin biyolojiye neden ihtiyacı vardır sorusuna gelirsek bu sorunun tek cevabı vardır o da insan faktörüdür. Yani insanı merak etmesi, neden benzediğini ya da neden benzemediğini ortaya koymasıdır. Tüm bunlar doğrultusunda biyolojinin antropoloji dalı için önemi söz konusudur. Bir toplumu anlamak o toplumun kültürünü bilmekten geçer. Kültürel etkilerin ortaya koyulduğu yer mekandır. Kültürel bütünlük mekan üzerinden anlaşılmaya çalışılır. Antropoloji için mekanın yanında zaman da çok önemlidir. Çünkü zamanla kültür değişmektedir. Antropoloji de zaman ve mekan arasındaki farlılaşmaları göz önünde bulunduran ve alt dalları aracılığıyla kültürü anlamaya çalışan bir bilim dalıdır. Bu anlamda antropoloji dört alt dala ayrılır bunlardan birincisi olan kültürel antropoloji olup temel konusu toplum ve kültürdür. Toplumsal ve kültürel benzerlikleri ve farklılıkları inceleyen antropologlar, zaman ve mekan bağlamında evrensel, genelleşmiş ve tikeli ayırt etmektedir. Antropologların bilgiye ulaşmada kullandıkları yöntem alan araştırmasına dayalıdır buradan sonuçla karşımıza “etnografi” çıkmaktadır. Kültürün etno resmini oluşturan etnografi alan çalışması sırasında, bilginin birinci elden edilmesi amaçlanır. Bunun için antropolog toplumun içine girerek deneyimlerinin ve çıkarımları sonucunda çalışmasını gerçekleştirir. Kültürel antropolojinin diğer yönü etnolojidir. Etnoloji, diğer bilimlerin elde ettiği sonuçlardan yararlanarak kültürel farklılık ve benzerlikleri tanımlayıp açıklamaya evrensellik, genellik ve tikelliği ayırt etmeye çalışırlar. İkisinin arasındaki fark, etnograflar daha küçük, kapalı toplumlarla ilgilenirler diğeri ise daha büyük daha fazla faktörlü toplumları araştırmasıdır.

Antropolojinin bir diğer alt dalı olan arkeolojik antropoloji, maddi kalıntılardan hareketle insan davranışı ve kültürel örüntülerini yeniden inşa eder betimler ve yorumlar. Temel amacı kültürel yayılmanın nasıl olduğunu ortaya koymaya çalışmaktır. Arkeologlar genellikle Antropoloji alalının tarihçileri sayılır; çünkü insanoğlunun geçmişini ve yaşama biçimini gözler önüne sermeye çalışırlar. Bu noktada antropolojiyle olan bağlantısı söz konusudur.

Evrim fikri üzerine kurulmuş bir dal olan fiziksel antropoloji, isminden de anlaşılacağı üzere insanın fiziksel özellikleri ve bu özelliklerde tarihsel dönemler içerisindeki farklılıkları inceler. Bu farlılaşmalar büyük ölçüde genetik ve çevresel yönlerin karışımıyla oluşmaktadır. Bir taraftan insanın atalarının fosil kalıntılarını, dünyada yaşayan nüfus içindeki çeşitli genlerin dağılımını, genetik kalıtım mekanizma-sırtı ve çeşitli bölgelerde yaşayan insanların farklı biçim ve renk kompozisyonunu incelerken, öte taraftan insanoğlunun ve yakın primat akrabalarının davranış modelini anlamaya ve açıklamaya çalışır. Buradan hareketle, fiziksel antropolojinin insanın evrimini, insanoğlunun davranışlarını anlamaya ve açıklamaya çalıştığını söyleyebiliriz.

Kültürü anlamaya çalışırken gündelik hayatla doğrudan bir ilişki içine girilmektedir. Kültürü hem biriktirirken hem de depolarken karşımıza çıkan en önemli araç dildir. Dil sayesinde geçmişi inceler ve zaman içinde değişime uğrayan kültürü geleceğe aktarırız. Burada karşımıza linguistik antropoloji çıkmaktadır. Linguistik antropoloji, antropolojinin karşılaştırılma, farklılaştırma ve değişime ilgisine ek bir örnek oluşturmaktadır. Çeşitli dilleri karşılaştırmalı olarak inceleyen bu grup, toplumların nasıl birbirleriyle ilişkili olabilecekleri konusuna da ışık tutar. İşte bu nedenle insan bilimi olarak isimlendirdiğimiz Antropoloji, pek çok disiplinin sentezi olup, insanın yaptığı ve yarattığı kültürü anlamaya ve bunun bağlı olduğu ilkeleri belirlemeye yönelik bir çalışma alanıdır.

KAYNAKÇA:

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Ders Kaydı.

Ege Üniversitesi Sosyoloji Lisans Öğrencisi.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir