Cadılar Neden Hep Kadın Olarak Gösterilir ?

Cadılar Neden Hep Kadın Olarak Gösterilir ?
cadılar neden hep kadın olarak gösterilir
0

“Cadı avı” asılsız suçlamalardan tutun taciz olaylarına hatta yolsuzluk iddialarına kadar her türlü şeyle alaycı bir şekilde bahsederken kullanılan tabirdir.

İnsanlar, cadı dediklerinde, sivri şapka giyen yeşil yüzlü kadınlardan değil, 17.yy Massachusetts’inde 19 kişinin cadı olmakla suçlanarak idam edildiği Salem Cadı Mahkemeleri’ni1 kasteder.

“Cadı avı” tabirinin ilginç olaylara ev sahipliği yapmasına rağmen asılsız olan suçlamaları reddettiği söylenir ama bu olay Amerikan tarihinin yanlış anlaşılmasının sebeplerinden bir tanesidir. Genel açıdan baktığımızda Cadı Mahkemelerinin güç sahibi insanları değil, toplumun eziyet görmüş üyelerini (genel olarak kadınları) hedef aldığını görürüz.

  • Zengin, Fakir, Kadın Farketmez

Amerika Birleşik Devletleri’nin karanlık olayları üzerine yaptığım çalışmamda, Cadı Mahkemeleri hakkında bir çok araştırma yaptım. Hatta New England2 Tarihinde popüler olmasının yanında yanlış anlaşılmış bu olaylar hakkında Massachusetts’de dersler veriyorum.

Cadı Mahkemeleri hakkında en dikkat çekici şey öğrencilerin dikkat kesildikleri şey, cinsiyetti. Bir felaket yılı olan 1692’de, Salem’de büyücülükle suçlanan ve bu sebepten idam edilen 19 kişinin 14ü kadındı.

1638’den 1725’e düzenli olarak birçok Cadı Mahkemesine ev sahipliği yapan New England boyunca, suçlananların ve idam edilenlerin cinsiyet oranında kadınlar açık ara öndeydi. Yazar Carol F. Karslen’in “Kadın Formunda Şeytan”3 kitabına göre, New England’da cadı olmakla suçlanan 344 kişinin %78’i kadındır.

Hatta ilginç bir nokta daha vardır ki erkeklerin cadı olmakla suçlanma sebebi, cadı olmakla suçlanan kadınlarla bir bağının, ilişkisinin olmasıydı. Tarihçi John Demos’nun kuramına göre, cadı olmakla suçlanan birkaç Protestan, genellikle ya cadı olmakla suçlanan kadınların kardeşleriydi ya da kocalarıydı.

Kadınlar, dini inançlarına sıkıca bağlı olan Protestan topluluklarında güçsüz ve değersiz bir konuma sahipti.

Protestanlara göre kadınlar, bebek sahibi olmalı, çocuk büyütmeli, ev hanımı hayatı yaşamalıydı; sadece Hristiyanlığa ve kocalarına hizmet etmeliydi. Protestanlar, Havva ve onun yasaklı elma olayını öne sürerek kadınları şeytanın aklına uyan bir mahlukat olarak görürlerdi.

  • Güçsüz İnsanlar

Hakimlerden ve din adamlarından edinilen bilgilere göre, İlkel Amerikan Toplumunun yasalarını erkekler koymuştu.

Kadınlar, kendilerine verilen rolün dışına çıkar çıkmaz hedef olarak gösterilirdi. Çok para haram kazanç, az para kötü karakter, çok çocuk şeytanla anlaşma olarak görülürdü. Az çocuk sahibi olmanın ne olarak görüldüğü ise şüpheli…

Evli, çocuğu olmayan ve hayatını komşularının yardımıyla sürdüren Massachusettsli Mary Webster, komşularının yardımlarına rağmen onlara nankörce davranmasının bedelini kötü bir ün elde ederek ödedi.

Webster(60), 1683 yılında, komşularının hayvanlarına büyü yapmak için şeytanla anlaştı iddiası ile cadı olmakla suçlandı. Lakin cadı şikayet vakalarına başkanlık eden Boston Mahkemesi, Webster’i suçsuz buldu.

Bu olaydan bir süre sonra onu suçlama girişiminde bulunmayan komşularından bir tanesi ölümcül bir hastalığa yakalandı. Smith’in acısını dindirmek için Webster’ın idamını istediler.

Nihayetinde Smith öldü. Tahminime göre, komşuların idam isteklerine rağmen Webster yaşamına devam etti.

Cadılıkla suçlanan 9 çocuk sahibi, kasabadaki en zengin adamın kocası olan Northamptonlı Mary Bliss Parsons ise Webster vakasının zıttı bir olaydı.

Lakin, tarihçi James Russell Trumbull’ın “1898 Normhampton Tarihi” yazısından öğrendiğimiz üzere, komşuları Parsons’ı dominant ve tahrik edici olmak ile suçladı. 1674’te de cadılık suçlamasıyla yargılandı.

Nihayetinde Parsons da beraat etti. Buna rağmen devam eden cadılık söylentileri sebebiyle Parsons ailesi Boston’a yerleşmek zorunda kaldı.

  • Sınırları Aşma

New England da Salemden önceki çoğu Cadı Mahkemeleri beraat ile sonuçlanmıştı. Demos’a göre, belgelerde gözüken 93 Cadı Mahkemesinde toplam 16 kişi cadı suçlamaları ile idam edilmişti.

Ama sanıklar nadiren ceza almıştı.

2005’de çıkardığı “Salemden Kaçış”4 adlı kitabında Richard Godbeer, hizmetçilik yapan Kate Branch adlı kadına büyü yapmakla suçlanan Stamfordlu Elizabeth Clawson ve Fairfieldlı Mercy Disborough adlı 2 kadından bahseder.

Aktarılana göre suçlanan bu iki kadın, bu suçlamalara yanıt verecek kadar kendilerine güveniyordu ve dimdik ayakta durmaya kararlıydı. Clawson, hapishanede 5 ay geçirdikten sonra beraat etti. Disborough ise beraat edilene kadar yaklaşık 1 yıl hapis yattı.

Tabii ki ikisi de para cezası ödemek zorunda kaldı.

  • Kadın

Cadılıkla suçlanan Protestanların da çoğu kadındı.

1692 yılında Salem Mahkemelerinde tespit edilemeyen bir hastalığa yakalananların hepsi genç kızdı.

İlk başta, Peder Samuel Parrisin evinden iki kız, görünmez hayaletler tarafından ısırıldıklarını ve rahatsız edildiklerini iddia etti. Sonraları diğer kızlarda aynı şikayetleri dile getirdi. Kimileri ise uykularından hayaletleri görerek sıçradıklarını iddia etti.

Kızların bu belirtileri uydurulduğu düşünülmüştü. Ve Bostonlı tarihçi tüccar Robert Calef bunları “vile varlets”5 olarak isimlendirdi.

Arthur Miller’ın “Pota”6 adlı oyununda bir Salem kızı kötü karakter olarak gösterilir. Oyun, gerçek hayatta 11 yaşında bir kız olan Abigail’i, evli bir erkekle ilişki içinde bulunan 16 yaşında bir çocuk olarak tasvir eder. Abigail, ilişki içinde bulunduğu erkeğin karısını yoldan çıkarmak için büyü yapar.

Miller’ın bu oyununu, herhangi bir tarihi olayla ilişkisi olmamasına rağmen, bir çok Amerikalının olayın bu şekilde yaşandığına inanarak hayatlarına devam etmesine sebep oldu.

  • Baskı

Diğer bir Salem hikayesinde, suçlanan Peder Samuel Parris’in hizmetçisi köle bir kadın olan Tituba, kasabadaki kızlara büyü öğretmekle suçlanmıştı. 1692 de Protestanların en büyük korkusunu gerçekleştirdiğini söyleyerek, şeytanla anlaşma yaptığını itiraf etti.

Ama Titubanın bir köle olduğunu ve siyahi bir kadın olduğunu göz önünde bulundurursak, o devirde böyle bir itirafın zorlama ile yapıldığını iddia edebiliriz.

Sırf bu yüzden, Cadı Mahkemeleri, sadece bugün asılsız olarak görünen suçlamalarla alakalı değil boyun eğen bir azınlığı hedef alan bir adalet sistemi ile de alakalıydı.

Sonuç olarak kadınlar, korkunç Amerikan Tarihinde, gücü elinde bulunduran erkeklerin oluşturduğu ve kontrol ettiği toplumda hem kurbandılar hem de suçlu.

-Bridget Marshall (University of Massachusetts Lowell -Çeviren: Tarık E. Karagül

1 Salem Witch Trials

2 Amerika Birleşik Devletlerinde bir bölge

3 The Devil in the Shape of a Woman

4 Escaping Salem

5 Tabirin Türkçe karşılığı bulunmuyor

6 The Crucible

Bu makale ilk olarak The Conversation1 adlı sitede yayınlanmıştır. Çeviri ise LiveScience2 adlı sitede yayınlanan versiyonunun mahsülüdür.

Tarık Emre KARAGÜL – Uludağ Üniversitesi (İngilizce Öğretmenliği)

Sosyologer, tüm platformda sosyoloji çerçevesinde paylaşımlar yapan ve sosyologlara yayın imkanı tanıyan dijital bir platformdur. Dijital sosyoloji arşivi oluşturma amacı ile kurulmuştur.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir