Burada ele alacağımız yaklaşımlar genel olarak ekofeminizm, ekomarksizm, ekoanarşizm içerisinde sosyal ekoloji ve biobölgecilik ve derin ekolojidir. İlk olarak kısaca ekolojizmden bahsedelim. Ekoloji hareketi, savunduğu “çevre merkezci” görüşlerle, “insan merkezciliği” savunan sağ ve sol ideolojiler içerisine yerleştirilemeyecek ölçüde farklılaşmıştır (Kılıç ve Tok, 2014:233). Ekolojistler insanı bütün canlı organizmalara ve yaşam ağına bağlayan karşılıklı ilişkilerden yola çıkarak geleneksel siyasi inançlardan farklı birtakım kavram ve değerler geliştirmekte ve geleneksel siyasi ideoloji ve doktrinlerin insan merkezli olmasını eleştirmektedirler (Kılıç ve Tok, 2014:234).
Ekofenimizm, “erkek merkezli” erkek/kadın düalizmini, ekoloji karşıtı inanç ve pratiklerin temeli olarak görür. Ekofeminizmin en temel iki savının ortak noktaları tahakküm mantığı ve üstünlük modeli üzerine inşa edilmeleridir. Kadınların doğayla ilişkilendirilmesi ve Doubiago’nun ifadesiyle “ekoloji bilincinin geleneksek kadın bilinci olduğu” fikri söz konusudur. Ekomarksistler, klasik Marksizm ve çevrecilik arasında bir uzlaşma arayışındadır. Çevre tahribatı/krizi sadece kentleşme, nüfus artışı gibi faktörlerle açıklanamaz diyen ekomarksistler, ilk önce emek sömürüsünün anlaşılması gerektiğini savunurlar.
Ekoanarşizm’in kurucusu Bookchin’in ifadesiyle, “İnsanın insan üzerindeki egemenliği, insanın doğa üzerinde hakimiyetine yol açmıştır. Ekoanarşizmin içindeki sosyal ekoloji ve biobölgecilikle uzlaştıkları noktaların, daha eşitlikçi bir toplumsal yapı arzusu, kollektivizm, karşılıklı yardım gibi, bireyciliği reddeden düşünüşler olduğunu görebiliriz. Burada biobölgeciliği açıklamak gerekirse; biyolojik ve kültürel farklılığın bütünlüğü ilkesinde etrafında, kültürel olarak insan toplumlarının insani olmayanlarla (yani doğayla) nasıl bütünleştiğinin, yerel biyolojik bölgeye adapte olmanın önemli olduğunu savunur.
Arne Naess’in ortaya koyduğu Derin Ekoloji yaklaşımına göre, geleneksel “sığ” çevreciliğin aksine doğadaki tüm varlıkların ham madde kaynağı olmanın ötesinde bir “içsel değer”i vardır (Barbosa’dan akt. Eryılmaz, 2017:160). Derin ekoloji hareketi toplumsal sistemi eleştirerek bugünkü ekolojik krizin nedenini gelişmiş endüstriyel toplumdaki yapıda arar.
A) Ekoanarşizm, eşitsizlik ve hiyerarşiler karşı bir anlayış geliştirmiştir. Ancak burada bahsettiği eşitsizlik ve hiyerarşi, Marx’ın ekonomi temelli sınıf ve emek sömürüsünden farklıdır ve dolayısıyla da Ekomarksistlerin savunduğu “önce emek sömürüsü anlaşılmalı” anlayışından uzaktır. Burada, ortak anlayış diyebileceğimiz bir nokta, kapitalizmin doğayı kapistalistleştirdiği ve eşitsizliklerin çevre tahribatında yeri olduğu fikridir.
B) Derin ekoloji yaklaşımına göre temel toplumsal birim bio-bölge olmaktadır (İmga, 2006:147). Biobölge, insanın yaşadığı yeri ve çevresinde yetişen bitkileri, yaşayan hayvanları, akarsuları, ormanları ve özelliklerini tanıdıkları alanı ifade etmektedir. Derin ekolojinin benimsemiş olduğu ekomerkezcilik, beraberinde insan düşmanı anlayış eleştirilerini getirmiştir.
C) Ekofeminizm, ekoanarşinin içinde yer alan sosyal ekolojinin anti-hiyerarşik ve demokratik düşüncelerini ve hiyerarşiye karşı diyalektik yaklaşımını benimsemiştir diyebiliriz.
D) Batı kültürünün yüzlerce yıldır saplanıp kaldığı hakimiyet fikri ( insanın doğaya, erkeğin kadına, güçlünün güçsüze vb.), derin ekolojinin savunmadığı bir noktadır. Dolayısıyla ekofeminizmle bu açıdan benzerlik gösterirler.
E) Ekoanarşizmin geliştirdiği, çevre krizinin köklerinin toplum yapısında olduğu; toplumsal dünya ve doğa dünya arasındaki dengenin, ekolojik doğrular temelinde yeniden yaratılması gerektiği düşüncesi; derin ekoloji yaklaşımında, tüm türler için tasarlanması gereken yeni bir dünyada, insan toplumunun sosyo-ekonomik, kültürel ve politik yapısında kökten değişim yaşaması gerektiği şeklinde karşımıza çıkar.
KAYNAKÇA
- Coşkun, S. (2010). Çevre Sorununa Radikal Bir Çözüm Önerisi Olarak Eko-Anarşizm.
- Eryılmaz, Ç . (2017). Sosyal Bilim Paradigmaları Çerçevesinde Çevre Sosyolojisi’nin Kuramları Ve Kavramları. Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 27 (1) , 159-174 . DOI: 10.18069/firatsbed.346440
- İmga, O . (2006). Küreselleşen Çevresel Krize,Hakim Paradigma Dışı Bir Bakış Olarak Derin Ekolojik Yaklaşım. Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , (4) , 84-97 .
- Kaya, Y , Bıçkı, D . (2006). ‘Sürdürülebilirlik’ Argümanı Ve ‘Derin Ekolojik’ İtiraz. Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi , 8 (3) , 231-249 .
- Kılıç, S , Tok, N . (2014). Çevrecilikte Yeni Bir Kimlik: Ekolojizm. Akademik İncelemeler Dergisi , 8 (2) , 223-250 .