Türkiye’de Romanlar, çingene dansı ile anılmaktadır. Uzun yıllar çiftetelli Türk halk dansı kategorisine girememiş ve belli bir dönemden sonra kabul edilmiştir. Tüm bu süreç milli kimliğin nasıl oluştuğunu da gözler önüne sermektedir.
Osmanlı Devleti döneminde köçekler, çengi, göbek dansları vb. varken Cumhuriyet döneminde ise “Türk Halk Oyunları” adı altında anılan danslar yer almaktadır. Dans kavramını ifade etmek gerekirse; kültürün içinden gelen, milli kimlik sembolünü ifade etmektedir. Dans kavramı, Cumhuriyet dönemi ile birlikte milli kimlik göstergesi halini almaktadır.
Çiftetelli bir saray dansı olarak, İstanbul’a has bir dans olarak görülmekteydi. Bu nedenle çiftetelli, İstanbul’a has kabul edildiği için uzun yıllar “Türk Halk Dansları” kategorisine girememiştir. Aslında sadece çiftetelli de değil, Trakya’nın “karşılama” denilen dansları dahi ilk başta milli dans repertuarına girememiştir.
1040-50’lerde dans uzmanları, Trakya danslarını repertuara kabul ettirmeye çalışmışlardır. Büyük bir mücadelenin ardından Trakya dansları milli repertuara girmiştir. Fakat hâlâ çiftetelli MEB’e bağlı kitaplarda öğretilememesinin yanı sıra yasaktı.
1954’te Türk Halk Dansları yarışması gerçekleşmiştir. Çiftetelli bu yarışmaya teoride girmiştir. Bu yarışmada sadece kadın dansçıların olacağı konuşulmuştur. Fakat bu konuşulanlara rağmen yarışmaya girememişlerdir. Bu grubun adı “Topkapı Gülleri Sulukule Çiçekleri” isimli gruptur.
Peki sizce bu grup neden yarışmaya giremedi? Bunun sebebi çok açıktır ki “Çingene” olmalarıdır. Çingeneler, bu kategoride görmezden gelinmişlerdir. “Hatta gündelik dilde kullanılan ‘görmezlikten gelme’, ‘kulak asmamak’ gibi bazı deyişler, üstü örtülü olarak toplumsal dışlanma anlamına gelmektedir.” (Giddens,2017:476) Dışlanma yani ötekileştirme, bir kutuplaşma eylemi sonucunda biz ve öteki olarak ayrıştırma biçimidir. Toplumsal önyargının olduğu yerde dışlanma mevcuttur. Bir diğer nedeni ise müstehcen olması gerekçesiydi.
1950’lerde Bahar ve Çiçek şenliklerinin en popüler gruplarından biri olan Sulukule Ekibi, popüler kültürün turistik hizmetine sunulmuştur.
1980’lerde DHDT çiftetelliyi repertuarına dâhil etmiştir. 50-60 yıl boyunca devletin repertuarına giremeyen dans artık girmiştir. DHDT, çiftetelliyi kurgulamıştır. Göbek dansı dediğimiz dans, devlet kontrolünde yapılmaya başlanmıştır. Kadınların göbeği gözükmeyecek şekilde dans etmeleri uygun görülmüştür. Dansın orijinalinde ise göbeğin görülmesi gerekmektedir.
1990’larla birlikte “Roman” kelimesi kullanılmaktadır. Bunun sebebinin siyası ve sosyolojik bir arka planı vardır. O dönemdeki milliyetçilik çokkültürcülük ile beraber anılmaktaydı. O dönemde artık çingenelerin müzikte ve dansta iyi oldukları kabul edilmiştir. Bu etnik grubun müziği ve dansı icra ettiği kabullenilmiştir. Artık Çingene Romana dönüşmüştür. Ama bir yandan da Çingeneler, Hindistan ve Mısır ile bağdaştırılmaya çalışılarak daha egzotik sunulmaya başlanmıştır. Toplum tarafından dışlanan bu gruplar egzotik sunumlara görünebilir hâle getirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca Roman-Çingene dansının 90’larda popüler olmasının sebebi diğer etnik gruplara nazaran daha az tehlikeli görülmesidir.90’lardaki bir diğer mesele erkeklerin de göbek atıyor olmasıdır. Adnan Şenses’in 90’larda popüler olması ile kimse erkek nasıl göbek atıyor dememiştir. Dönemin koşulları ile enteresan karşılanmamıştır.
Son olarak ise erkek ve kadınların göbek atışları arasındaki farklılıklara değinelim. Çünkü bu farklılık toplumsal cinsiyet eşitsizliğine de dikkat çeken bir noktadır. Erkek, göbek atarken sahnede her yeri kaplarken; kadın daha dar bir alanda, toplumdaki konumunu bilerek göbek atmaktadır.
KAYNAKÇA
Giddens, A. (2017). Sosyoloji, İstanbul: Kırmızı Yayınları.
Girgin, G. (2014). 9/8 Roman Dansı :Kültür, Kimlik ve Yeniden İnşa, İstanbul: Kolektif Kitap
Teşekkür ederim. 🙏
Teşekkür ederim. 🙏
Özge Çakmak adlı yazarın yazısını çok beğendim. Alışılmışın dışın bir konu üzerine yazılması çok hoşuma gitti. Yeni yazılarınızı bekliyorum