Doğru bilginin ölçütleri, ifadelerin, iddiaların, önermelerin doğruluğunu belirlemek için başvurulan kriterlerdir. Bu kriterlerin belirlenmesi, doğru bilginin olanaklı olduğu görüşü yaygın olarak kabul edildikten sonra gerçekleşmiştir. “İnsan, bilgiyi hangi yollardan elde eder?”, “Bir bilginin doğruluğunu ya da yanlışlığını belirleyen unsurlar nedir?” gibi sorulardan doğan ölçüt arayışı, insanın neyi bilebileceği ve neyi bilemeyeceğine dair ayrımı da içermektedir. Dolayısıyla doğru bilginin ölçütü problemi, temelde ‘’Bilginin sınırını belirleme” problemiyle ilgilidir.
Felsefe tarihinde doğruluk problemi birçok kez ele alınsa da tam bir çözümlemesi yapılamamıştır. Doğruluk ile ilgili soru sorulduğunda aslında bir önermenin doğruluk koşulları da sorgulanmaktadır. Bu nedenle bilgi felsefesinde doğru bilginin ölçütleri sorunu, farklı ölçütlerle açıklanmaya çalışılmıştır. Bu ölçütler aşağıdaki gibidir (Çüçen, 2005: 45-49).
- Uygunluk
- Tutarlılık
- Tümel uzlaşım
- Apaçıklık
- Yarar
1.Uygunluk
Uygunluk kuramı en çok kabul gören, en eski kuramdır. Uygunluk kuramının Platon ve Aristoteles tarafından tanımlandığı varsayılmaktadır.
Uygunluk ölçütünde ‘söylenen’ ile ‘hakkında söylenilen şey’ arasında bir uygunluk ilişkisi olduğu belirtilmektedir. Bu ilişkinin oluşmasını sağlayan iki taraf vardır: ruh-varlık, özne-nesne gibi. Bu ilişkilerden hangisinin uygun olduğu filozoftan filozofa göre değişse de ortak olan ölçüt şudur: Bir önerme, hakkında iddiada bulunduğu varlığın durumuna uygun oluyorsa doğrudur. Örneğin “Bu duvarda üç tablo vardır.”önermesi, ancak ve ancak o duvarda üç tablo olması durumunda doğrudur. Çünkü önerme ile gerçek birbirine uygun olmalıdır.
Skolastik felsefeye göre uygunluk kuramı ‘doğruluk’ ve ‘şey’lerin (olgu veya nesnelerin) uygunluğuna dayanır. Bu anlayışa göre gerçekliğin doğru resmedilmesi halinde doğru bilgi elde edilmektedir.
Uygunluk kuramına iki noktadan hareketle eleştiri getirilmiştir:
- Düşünme ile gerçeklik aynı cinsten iki varlık mıdır ki birbirlerine uygun olsunlar? İki farklı şey birbirine uygun olabilir mi?
- Uyuşma tam olarak bilinemez, çünkü uyuşmayı sağlayan şeyin ne olduğu bilinmemektedir.
2.Tutarlılık
Tutarlılık ölçütüne göre bir önermenin doğruluğu, daha önceden doğruluğu kabul edilen önermelerle çelişmemesine dayanmaktadır. Yeni elde edilen önerme, diğer önermelerle çeliştiği durumlarda yanlış kabul edilmektedir. Dolayısıyla burada yeni önerme, kendi başına değil de daha önceki önermelerle bir bütün halinde ele alınmaktadır.
Örneğin su dolu bir kaba çubuk sokulduğunda çubuk kırık gözükmektedir. Fakat daha önceki bilgilerimiz, bunun doğru olmadığını söylemektedir.
Tutarlılık kuramına gelen eleştiriler aşağıdaki gibidir:
- Kendi içinde tutarlı olması, bir sistemi doğru kılar mı?
- Bir konu hakkında iki sistem varsa ve her ikisi de kendi içinde içerisinde tutarlıysa hangi sistem doğru kabul edilecektir?
3.Tümel Uzlaşım
Tümel uzlaşım ölçütüne göre herkesin veya çoğunluğun kabul ettiği bilgiler doğrudur. Buna göre doğruluk yalnızca matematik, bilim ve mantığın dikte ettikleri değil, insanların seçimleri ve uzlaşımları sonucu oluşan şeydir. Öyle ki bu ölçüte göre bilimsel, mantıksal ve matematiksel hakikatler bile insanlar arasında oluşan bir uzlaşım sonucu kabul edilmiştir.
Doğa bilimlerinde ortaya konulan yasalar evrensel/mutlak/değişmez değildir. Çünkü tümel uzlaşıma göre doğa biliminin öne sürdüğü yasalar gerçekliğin kendisini değil, bizim gerçekliği nasıl anladığımızla ilgili ortak görüşlerimizi yansıtmaktadır.
Tümel uzlaşım temelde demokrasinin öne sürdüğü doğruluktur. Fakat çoğunluğun da yanılabileceğini tarih bize göstermiştir. Dolayısıyla tümel uzlaşım yaklaşımının evrensel/kesin doğruyu verme olasılığı pek kuvvetli değildir.
4.Apaçıklık
Apaçıklık ölçütüne göre doğru bilgi hem açık hem seçik hem de kuşku duyulmayandır. Eğer bir bilgi veya düşünce, hiçbir tutarsızlık içermeden bir bütün içinde kavranabiliyorsa ‘açık’tır, başka bir bilgi ya da düşünce ile karıştırılmadığında ise ‘seçik’tir (Cevizci, 1999: 10). Fakat doğru kabul edilen tüm bilgilerin apaçıklık ölçütüne göre elde edilmesi mümkün olmadığı için bu ölçüt sınırlı başvurulan ölçütlerdendir.
Matematiksel özdeşlikler apaçık türden doğrulardır. Örneğin’“3+3=3×2” önermesi, apaçık tarzda bir bilgidir. Bu bilgi kabul edilmediği takdirde, aklın ilkelerinden biri çiğnenmiş olacaktır. Descartes “Düşünüyorum, o halde varım.” önermesine kuşku yoluyla varmıştır fakat artık bu önermeden kuşku duymamaktadır. Çünkü bu önerme ona apaçık olarak verilmiştir ve apaçıklık, zorunluluk içerir (Çüçen, 1999: 94).
5.Yarar
Yarar ölçütünü kabul edenlere pragmatist denmektedir. Bu ölçüte göre eğer bir bilgi yararlı ve uygulanabilir sonuçlar veriyorsa doğru kabul edilir.
Örneğin “elektrik düğmesinin, kapının sağ tarafında olduğu” bilgisi ya da tahmini, “ışığın yakılması ve odanın aydınlanması” sonucunu doğuruyorsa bu tahmin veya bilgi doğrudur. Ya da AIDS için bulunacak bir ilacın denenmesiyle ortaya olumlu bir sonuç çıkarsa o ilaç da yarar sağlıyor demektir.
Bugün bizim için yararlı olan bir şey yarın yararlı olmayacaksa her gün farklı doğruları mı kabul etmek gerekir? sorusundan hareketle pragmatist doğruluk ölçütü eleştirilmektedir. Ayrıca burada yararın kime yaradığı sorunu da vardır: bireye mi?, topluma mı? vs. Yarar ve işlev değiştikçe doğrunun tanımı da değiştiği için bu kurama göre mutlak doğru yoktur.
Rasyonalizm
Rasyonalizm, doğru bilginin akıl yoluyla elde edilebileceğini ileri süren felsefî akımdır. Bu akıma göre insanın neyi bilip bilemeyeceğinin ölçütü akıldır. Akılcılar sağlam, değişmez, kesin bilgiler aradıkları için duyuların bazen yanıltıcı olduğunu, bu nedenle duyuların doğru ve evrensel bilginin kaynağı olamayacağını söylemektedirler.
Rasyonalizme göre aklın ilkeleri, doğuştan gelen aprioriil kelerdir ve herkeste ortak bulunurlar. Buna göre evrene ve Tanrı’ya ait bazı bilgiler, matematik bilgileri, aklın ilkeleri gibi bilgiler aklımızda hali hazırda vardırlar. Dolayısıyla akılcılar tümden gelim yöntemini kullanmakta ve diğer bilgileri de tümel önermelerden çıkarmaktadırlar.
Kaynak
- Cevizci, A. (1999). Felsefe Sözlüğü, İstanbul: Paradigma Yayınları
- Çüçen, A.Kadir (2005). Bilgi Felsefesine Giriş, Bursa: Asa Yayınları.
- Çüçen, A.Kadir (1999).Felsefeye Giriş, Bursa: Asa Yayınları.