Eşcinsellik ve Cinsel Yönelime Sosyolojik Bir Bakış

Eşcinsellik ve Cinsel Yönelime Sosyolojik Bir Bakış
0

Eşcinsellik insan cinselliğinin en çok merak uyandıran, araştırılan ve tartışılan konularından biridir. Eşcinsellik geçmişten günümüze, toplumdan topluma tanım ve algılanış biçimi olarak birçok farklılık göstermiştir. Bu farklıların sebebi insanların eşcinselliği ‘Normal olmayan’ şeklinde görmelerinden kaynaklanmaktadır. Eşcinsellik tarih boyunca görünse de kavram olarak ilk kez 19. Yüzyılda Avrupa’da kullanılmıştır. Özgürlük hareketlerinin güçlenmesi ile birlikte de araştırma ve çalışmalar hızla artmıştır. Cinsel yönelim, bireylerin romantik, duygusal, cinsel olarak hangi cinse çekim duydukları ile ilgilidir. Eşcinsel bireyler kendi hemcinslerine romantik, duygusal, cinsel çekim duyarken biseksüel bireyler de hem karşı cinse hem de kendi cinslerinden kişilere duygusal, romantik, cinsel çekim duymaktadır. Kadın bireylerin kadınlara karşı çekim duyması ‘Lezbiyenlik’ erkek bireylerin erkeklere karşı çekim duyması ise ’Gaylik‘ olarak tanımlanmaktadır. Cinsel yönelim bir kişinin hissettiği çekimlere bağlı olarak kişinin çevresini de inşa etmektedir.

Cinsel yönelim bireyin kendisini etkilediği kadar çevresini de şekillendirmektedir. Cinsel yönelimlerini açıklamakta zorluk yaşayan bireyler psikolojik ve sosyolojik sorunlar yaşarken aileleri tarafından desteklenen eşcinsel- biseksüel bireyler toplum dayatma ve baskılarına karşı daha net bir tavır gösterebilirler. Tarihe baktığımızda eşcinseller toplum tarafından dışlanmış ve cezalandırılmış. Eşcinsellik idam gibi caydırıcı yöntemlerle engellenmeye çalışılmıştır. Rönesans ile birlikte caydırıcı ceza ve yöntemler azalsa bile eşcinsel- biseksüel bireyler üzerindeki negatif bakış açısı azalmamıştır. Eşcinsellik-biseksüellik bir dönem boyunca hastalık olarak görülmektedir ve bu hastalığın tedavisi araştırılmaktadır. Elde edilen sonuçlara baktığımızda bireyleri tedavi etmek için çeşitli yöntemler uygulanmış ancak sonuç vermemekle birlikte yalnızca acı vermiş ve kişilerde travma yaratmıştır. (Amerikan Psikoloji Derneği,2009 Eşcinsellik engellenebilecek bir durum, davranış biçimi ya da yaşam tarzı değildir. Özellikle de hastalık değildir. ) Tarihte bir hastalık olarak gösterilse de günümüzde eşcinsellik çalışmaları her geçen gün artmaktadır. Günümüzde hala birçok toplum eşcinselliği önlemek için engeller yaratmaktadır. Eşcinsel- biseksüel bireyler heteroseksüel bireylere kıyasla onlarla birlikte aynı şartlarda eşit bir şekilde yaşamak adına birçok zorlukla karşı karşıya gelmektedir. Batılı toplumlarda muhafazakâr toplumlara göre daha ılımlı bir yaklaşım mevcuttur.

Türkiye’de ise eşcinsel-biseksüel bireyler kimi zaman örf ve adetlerle kimi zaman dinle kimi zamanda toplumsal kurallarla ayrıştırılmaktadır. Birçok birey açılım yapmamayı tercih etmekte, toplumsal cinsiyet rollerinin belirttiği şekilde davranmaya çalışmaktadır. Bireyler özellikle ailelerine açılma konusunda oldukça hassastır. Toplumun eşcinsel birey üzerinde yarattığı baskı, ötekileştirme, ve homofobik tutumlar kişinin cinsel yönelimini konusunda farkındalık kazanmasını, içselleştirmesinin ve çevrelerine açılmalarını engelleyebilmektedir. Oysa kişinin cinsel yönelimini çevresine açması kişinin özel hayatındaki kimliği ve çevresine gösterdiği kimliğinin artık aynı olabilmesine olanak tanıdığı için eşcinsel bireyin psikolojisini pozitif yönde etkilemektedir (Cass, 1979). Açılım yapmış veya yapmamış olan eşcinsel- biseksüel bireylerin cinsel yönelimleri nedeni ile toplumda kabul görmemesine ve dışlanmasına değineceğim. Eşcinsel- biseksüel bireylerin kabullenişi aile içerisinde başlamaktadır. Bireylere toplumsal cinsiyet rolleri üzerinden nasıl davranması, ne hissetmesi üzerinde yapılan baskılar kişilere açılım yapma konusunda korku yaratmaktadır. Eşcinselliğin ‘Normal olmayan’ şeklinde tanımlanması kişilerde psikolojik ve sosyolojik kaygılar yaratmaktadır. Bireyler kendi cinsel kimliklerini keşfedene kadar birçok kez belirsizliğe düşmektedir. Farkında olsalar dahi nasıl açıklayacaklarını, ne tepki göreceklerini, dışlanıp dışlanmayacaklarını bilemediklerinden bir bunalım içerisine girebilirler. Bireyler sosyalizasyon sürecinde toplumda ‘normal’ olarak kabul edilen şekilde davranmak isterler. Kendi cinsel kimlikleri doğrultusunda toplumun yarattığı baskı nedeni ile eşcinsel-biseksüel bireylerin çoğunda bu süreç sancılı geçmektedir. Türkiye’deki geleneksel aile yapısı içerisinde Türk örf, adet ve geleneklere göre eşcinsellik normal karşılanmamakla birlikte eşcinsel-biseksüel bireyler Türk aile yapısına uymadıkları gerekçesiyle sosyal hayatın birçok kesiminde dışlanabilmektedir. Muhafazakar aileler bu konuda daha baskıcı bir tutum sergilemektedir. Bu çalışmada da Türk aile yapısının eşcinsel- biseksüel bireyler üzerindeki etkilerini inceleyeceğiz. Yakın zamanda da örnekleri olduğu gibi tarih boyunca eşcinsel-biseksüel bireyler ‘Türk aile yapısını bozmakla’ dışlanmaktadır. Ebeveynlerin çocukları üzerindeki tutum ve baskıları bireyleri açılım yapma- yapmama konusunda zorlamaktadır. Açılım yapan bireylerin nasıl açılım yaptıkları ve nasıl tepki aldıkları bu çalışma içerisinde ana konulardır. Açılım yapmamış ve toplumsal cinsiyet rolleri kapsamında davranış gösteren eşcinsellerin hangi nedenler sebebi ile açılım yapmadıkları psikolojik ve sosyolojik olarak incelenmelidir.

İlginizi Çekebilir: Formasyon Veren Üniversiteler

Açılım yapmamış veya cinsel yönelimini kabullenmek istemeyen bireyler kimlik krizi yaşamaktadır. Cinsiyet rolleri cinsel kimlik ile ilişkilidir. Cinsel rol, farklı cinsiyetteki bireylere özgü farklı cinsiyetlerin kazandırdığı rollerdir. Topluma uygun davranış ve özelliklere göre belirlenmesi ise toplumsal cinsiyet rollerini oluşturur. Cinsiyet rolleri dişil ve eril şekilde davranma ve düşünme şekilleri olarak belirlenmektedir. Cinsel kimlik de bireylerin kendilerini hangi cinsiyetle özdeşleştiklerine dair kişisel bir olgudur. Kişiler kendilerini özdeşleştirdikleri cinsel kimliklerini güvenlikleri için saklamayı ve açılım yapmamayı tercih edebilirler. Bu sorunlar zamanla bireylerde kimlik krizine yol açabilmektedir.

Keşfedin: Weber Sosyolojisi

Kaynakça

  • Amerikan Psikoloji Derneği (American Psychological Association), Report of the American Psychological Association Task Force on Appropriate Therapeutic Responses to Sexual Orientation, 2009, http://www.apa.org/pi/lgbt/resources/therapeutic-response.pdf, Erişim tarihi: 15/03/2016.
  • Avrupa Birliği Konseyi, ı "Guidelines to Promote and Protect the Enjoyment of All Human Rights by Lesbian, Gay, Bisexual, Transgender and Intersex (LGBTI) Persons" Çeviren Kaos GL Derneği, Dış İlişkiler Konsey Toplantısı Lüksemburg,2013
  • Aengus C. Etkili bir LGBT Đnsan Hakları için Altı Adım. Uluslararası Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans&Đntersex Avrupa Bölgesi (ILGA- EUROPE), 2010.
  • Mine MANGIR, Gülen BARAN, Çocukta Rol Özdeşimi ve Cinsel Kimliğin Kazanılması, Eğitimvebilim.ted.org.tr,
  • Baird, V. (2004). Cinsel çeşitlilik. İstanbul: Metis.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir