Guguk Kuşu ve Otomatik Portakal Kitaplarının Sosyolojik Analizi

Guguk Kuşu ve Otomatik Portakal Kitaplarının Sosyolojik Analizi
sosyolojik kitap analizi 1
0

Yöntem: İlk olarak kitaplar hakkında kısa özet bilgiler verilecektir. İki kitap hakkında genel bir bilgi sahibi olunduktan sonra iki kitabında sosyoloji tarihi çerçevesinde madde ile belirtilen sosyologlar dahilinde sosyolojik analizi yapılacaktır.

guguk-kusu-sosyolojik-analiz

 

  • Kitap Adı: Guguk Kuşu
  • Yazar: Ken Kessey
  • Yayın Evi: Turkuvaz Kitap

Guguk Kuşu Kısaca Özeti

Romandaki olay akıl hastanesinde geçmektedir. Hastanedeki olayların aktarımı ise Şef Bromden’in gözlemleri sonucu olmuştur. Kitapta bir tımarhane vardır. Bu tımarhanenin amacı ise psikolojik ve ahlaken bozuk yapıda olan insanları topluma tekrar kazandırmaktır. Bireyleri, yeniden inşaa ederek topluma kazandırma söz konusudr. Hastane içerisinde hastalar ikiye ayrılmıştır. İyileşmesi mümkün olan hastalar ve iyileşmesi mümkün olmayan hastalar olmak üzere. Her ne kadar iki gruba ayrılsalarda hastalar iç içedir. Buradaki hastalardan beklenen benliklerinden kurtulup, kurallara uymalarıdır. Tüm hastalardan farklı olarak hastaneye son olarak Mc Murphy adında bir hasta getirilmiştir. Farklı olmasının sebebi ise düzene aykırı bir şekilde hareket edip, kendini soyutlamasıdır. Bu yüzden dolayı da doktorlar hasta olmadığını düşünmektedir. Mc Murphy, ordudan atılan biri olarak karşımıza çıkıyor sosyallik düşkünü ve otoriteyi sevmeyen biri olarak görülen Mc Murphy, ilk etapta hastaneye düşüp ardından tımarhaneye kapatılmıştır.

Guguk Kuşu kitabındaki genel konu; akıl hastanesinin insanı ne derecede ve nasıl dönüştürdüğüdür. Orada bulunan insanlar var olan düzene uyum sağlamak amacı ile orada tutulurlar. Fakat, oradaki insanların uyumdan ziyade uyuşturulduklarını görüyoruz. Akıl hastanesindeki insanların insani duygulardan uzaklaşıp, düzene ayak uydurma çabası ile hareket ettiklerini görüyoruz. Tabi, burada benlikten kopuşta vardır. Burada insanlar sosyal hayvan mantığı ile sürü gibi işletilmektedir. Burada düzene baş kaldıran bir kişi var ve o kişininde cezalandırıldığını görüyoruz. Tam bir yapısalcı mantığı ile işlenen akıl hastanesinde sistemin devamı en önemli olgudur.

otomatik-portakal-sosyolojik-analiz

 

  • Kitap Adı: Otomatik Portakal
  • Yazar: Anthony Burgess
  • Yayın Evi: Kültür Yayınları

Otomatik Portakal Kısaca Özeti

Kitabın en çarpıcı karakteri Alex, cinselliğe ve müziğe ciddi derecede önem vermektedir. 4 grubun lideri olan ve aynı zamanda çetesi olan bu kişi kendini kanıtlama çabasına girmiş birisidir. Alex’in liderliğini yaptığı çete toplumu rahatsız edici davranışarda bulunmaktadır. Şiddet, hırsızlık ve tecavüz gibi toplumsal normların kabul edemeyeceği birçok davranışta bulunan bu çete içerisinde de problemler yaşanmıştır. Son işlenilen suçta çete arkadaşları Alex’e kumpas kurup hapishaneye girmesine neden olmuşlardır. Hapishaneye giren Alex, orada da suç işlemeye devam etmiştir. Suça eğilimli olan Alex, bir süre sonra kendi davranışlarından şikayetçi olmuştur ve bunu yetkililere bildirmiştir. Bu bildiri üzerine yetkililer, Alex’i 15 gün boyunca iyileştirme programına alırlar ve bu süreçte Alex, denek olarak kullanılır. Bu süreç içerisinde Alex’e işlediği suçlardan videolar izletilmiştir. Bu yıldırma politikası bir süre sonra başarılı olmuştur. Alex, bu görüntüleri görünce çok kötü olmuştur. Aslında Alex’in iyileşmekten başkada şansı yoktur. Çünkü, toplumdan dışlandığı için tek çaresi budur. Son olarak da Alex’in bu başarısı gazetelere de konu olmuştur. Bu olaydan sonra suç oranının düşeceği de gündeme gelmiştir.

Bu kitapta ise suç işleyen bireylerin toplumdan dışlandığı ve devlet tarafından tek tipleştirildiğini görüyoruz. İnsanlar, kapalı bir hapishanede insanı insan yapan etmenlerden mahrum bırakılarak robotlaştırılmıştır. Guguk Kuşu’nda robotlaştırma işlemini doktorlar yaparken, Otomatik Portakal’da ise bu görevi gardiyanlar ve din adamları üstlenmiştir.

İki Kitabın Ortak Analizi

İki kitabın konusuna baktığımda Mead, Simmel ve Goffman açısından değerlendirme ihtiyacı duydum. Bu paralelde de değerlendirmelerimde Mead, Simmel ve Goffman’ın teorilerinden faydalanacağım.

guguk-kusu-otomatik-portakal-analiz

Mead Çerçevesinde Benzer ve Farklı Yönleri Değerlendirecek Olursam:

Mead’ın en önemli kavramı her iki romanda da geçmektedir. Bu kavram ‘’benlik kavramı’’ dır. Mead benlik kavramını, bireyin özünü başka kişilerin bakış açısından görme ve özüne çekidüzen verme durumu olarak tanımlanabilir. Guguk Kuşu romanında etkleşim yok derecesindedir. Bu yüzden dolayı da benlik kavramı, bireyler görülmüyor. Benliğin yok olduğu yer genelleştirilmiş ve diğerini ortaya çıkarmıştır. Aslında kitabın ana konusu da budur. Kitapta bulunan baş hemşire otorite demektir. Kuralları hemşire koyar, diğer kişiler ise hemşirenin koyduğu kurallara uymak zorundadır. Akıl hastanesinde bulunan hastalar en ufak hareketlerinde bile izin almak zorundadır. Kendi istekleri doğrultusunda benlikleri ile birlikte bir şey yapamamaktadırlar. Buradaki benlik sorunu şudur; hastalar kendi benliklerinden bağımsız olarak hareket etmektedirler. Burada Mead’ın benlik kavramı çok daha net görülüyor. Bu vakada insanlar kendi benlikleri için yaşamıyorlar. Tam tersine başkalarının benlikleri için varolmuşlardır.

Burada bahsettiğim durum Otomatik Portakal eserinde de görülmektedir. Burada da Alex adındaki karakter, diğer insanlar tarafınca soyutlanıyor. Bu yüzden dolayı da denekliğe kabul ediliyor. Deneklik boyunca yaklaşık 15 gün kadar birçok acıya dayanması hatta canı pahasına dayanması, genelleştirilmiş ötekinin kendisi açısından önemini gösteriyor. Otomatik Portakal kitabında ilk başlarda etkileşim bir hayli fazladır fakat daha sonraları ciddi bir şekilde azalmıştır. Burada Alex toplumdan izole edilmiştir ve kendi öz benliğini unutturacak yere hapsedilmiştir. Aslında her iki olayda da bireyler, kendi benliklerini bir tarafa bırakarak, toplumsal normlara uygun benliklere bürünüyorlar. Alex farklı bir benliğe bürünürken durum tanımlaması da yapmıştır. Toplum tarafından meydana gelen etkileşimlerin, birey tarafından değerlendirilmesi olayı; durum tanımlaması olarak tanımlanır. Her iki eserde de ayna benlik gerçekleşmiştir. Ayna benlik dediğimiz olayda ise bireyler, kendi yaptıkları olaylara bireylerin nasıl tepkiler vereceğini sorguluyor. Bunların sonucunda da benlik duygusunu hissederek, farklı bir benliğe girmeye çalışıyor. Her iki eserdeki benlik problemi budur.

Toplumsallaşmayı başarılı bir şekilde gerçekleştiremeyen bireylerde; yetişkinlerin toplumsallaşması kavramı görülür. Çünkü, bu kavram ile birlikte toplumda görev alan aktörler, sonraki aşamalarda yeni roller edinirler. Aslında buradaki bireylerinde sonraki hayatlarında benliğin değişmesi sonucunda yeni roller alması kaçınılmazdır. Her iki karakter de kendini değiştirerek benliklerini bir tarafa bırakarak toplumsal normlara uygun bir birey olma yolunda ilerlerler. Guguk kuşundaki değişim biraz daha istemsizdir. Otomatik portakaldaki benlik değişimi biraz daha isteğe bağlıdır. Mead’ın benliğinde I ve Me kavramları yer alıyor. Her iki esere uygun kavram ise ‘’ME’’ kavramıdır. Çünkü, her iki eserde de özgürlük elden alınıp, otoriteye itaat beklenmiştir. Analiz sonucunda görülmüştür ki; her iki eserde Mead’ın benlik kavramı ile değerlendirilebilir.

Goffman Çerçevesinde Benzer ve Farklı Yönleri Değerlendirecek Olursam:

Goffman, hayatı bir tiyatro alanı olarak görmektedir. Bu hayatta ise ön ve arka olmak üzere iki sahne olduğunu söylemektedir. Goffman’a göre arka sahnede insan kendi benliği ile yüzyüzedir. Eğer, bireyin utunılacak ya da Guguk Kuşu eserine baktığımızda ilk olarak gözümüze ön ve arka sahne olayları gözümüze çarpar. Hastalar genelde ön sahnededir. Benliklerini saklayacakları ve kaçaacakları yerin olmadığını görürüz. Hastane kurallarına göre ön sahnede neler yapılacağı belirlenmiştir. Arka sahnede ise bireylerdeki sebolük yükler bambaşkadır. Hastalar, sürü olmayı kabul ettiklerinden dolayı arka sahne pek gelişmemiştir. Benlik, artık bir kuruma bağlanmıştır. Hastane bir oyunken hastalar bir oyuncu durumundadırlar. Tımarhanedeki asıl problem arka planın olmamasıdır. Bu fırsat tanınmamıştır. Otomatik Portakal eserinde ise ‘’ME’’ yönü daha gelişmiştir. Guguk Kuşu’nda ‘’I’’ yönü gelişmişti. Otomatik Portakal eserindeki ‘’ME’’ yönünün gelişmiş olması; Alex’in topluma karşı davranış gösterme isteği ile bağdaştırılır. Otomatik Portakal eserindeki ön sahne diğer esere göre daha fazladır. Çünkü, tımarhanede çeşitli bölümlerde az daha olsa arka sahne gerçekleşebilirken hapishanede böyle bir alan neredeyse yoktur. Mahkumların bütün yaptıkları ön sahnededir. Buradaki gariplik ise şudur; zaten ön sahnede olan bir mahkumun kendi benlik duygusu ile kendi isteği ile kendisini değiştirmek istemesidir.

Goffman’ın damga kavramı çerçevesinde de değerlendirilme yapılabilir. Bir kişi toplumsal normlara aykırı bir şey yaparsa diğer insanlar tarafından damgalanabilir. Damganın da üç çeşiti vardır. Bunlardan ilki fiziksel engeldir. İkincisi, hüküm giyme ve son olarak da toplumsal damga yer alıyor. Örneğin, Alex toplum tarafından damgalanmıştır. Alex, hüküm giyip, benliğini değiştirip tekrar topluma katıldığında aiesi tarafından kabul görmemiştir. Ayrıca, yolda yürürken bile diğer insanlar tarafından tepki ile karşılanmıştır. Hatta bazen yolda şiddet görmesinin sebebi damgadır. Damgalandığı için tüm bunlara maaruz kalmıştır. Genelde hüküm giydikten sonra damgalanan kişi damgalandığını kabul eder ve benliğini değiştirme çabasına girer. Fakat, her ne kadar benliğini değiştirme çabasına girip topluma ayak uydurmaya çalışsa da damgalanma bir süre daha sürecektir. Aslında tımarhanedeki kişilerde damgalanmıştır ‘’Deli damgası’’ ile birlikte toplumdan dışlanan bu kişilerin damgadan kurtulması Alex’e göre daha kolaydır. Çünkü, hüküm giymiş birisi toplum tarafından istenmeyen bir davranışı sergilemiştir ve bunun sonucunda damgalanmıştır. Ancak, diğer tarafta ise doğal yollardan oluşan bir problemden dolayı damgalanma vardır. Bu nedenle de ‘’deli’’ olarak nitelendirilen kişilerin damgadan kurtulması daha kolaydır. Sonuç olarak ön ve arka sahne açısından iki kitapta rahatlıkla değerlendirilebilir.

Simmel Çerçevesinde Benzer ve Farklı Yönleri Değerlendirecek Olursam:

İlk olarak Simmel’ın çatışma kuramından hareket edecek olursam Alex ve çetesinin gruplar ve kendileri ile yaptığı çatışmalara odaklanabilirim. Simmel, grup dışı yaşanan çatışmalar sonrasında grup içi dayanışmanın artacağı düşüncesindedir. Alex ve grubunun yaptığı çatışmalardan sonra kenetlenmesinde de bunu anlayabiliriz. Simmel’e göre bu tarzda yaşanan çatışma durumları faydalıdır. Çünkü, Simmel’e göre uyum ve çatışmanın birlikte ilerler. Simmel, para hakkında da birçok düşüncede bulunmuştur. Fazla paranın bir yerden sonra doyumsuzluk yaratacağı düşüncesinde olan Simmel’ın görüşleri Alex’de de görülmüştür. Alex ve çetesi birçok soygun ve gasp gibi olaylarda birçok para sahibi olmuşlardır ve bir yerden sonra bu paralar onları tatmin etmemeye başlamıştır. Tam bu noktada Simmel’ın dediği gibi grup üyeleri doyumsuzluğa ulaşamayıp mutsuz olmuşlardır.

Ortak Paydada Değerlendirme Yapılması Gerekirse

İki romanda da Goffman ve Mead’ın kavramları üzerine analizlerde bulundum. Fakat, Simmel’in kavramları daha çok Alex’e göreydi. Bu yüzden de tek romana uygun biçimdeydi. Genel olarak benlik, damga, sahne önü ve sahne arkası kavramları göze çarptı. Ayrıca, toplum ve toplumdan dışlanan bireylerde sürekli gündeydi. Çeşitli kurumlar, bireyleri tekrar topluma kazandırma amacı ile çalışmalar sağlıyordu. Genel olarak bireyleri, toplumsal normlara uygun hale getirmek var.

Founder of Sosyologer

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir