Din nitel olarak değişir ve değişkenlik gösterebilir, fakat iktisadi davranış incelerken göz önünde bulundurulması gereken önemli bir güçtür. Din üretim ve tüketim unsurları ile birlikte günlük hayatla iç içe geçmiş pratiklerin komplike bütündür ve dolayısıyla iktisadi boyutları ile olası sonuçları vardır.
Son dönemlerde din ve iktisat arasında beliren yakınlaşmanın üç farklı alanda gerçekleşir söylenebilir:
Birinci alan dini inanç ve tutumların ekonomik sonuçların incelenmesine yönelik yapılan çalışmalar
İkinci alan din ekonomisi adı altında dinin iktisadi analizini içermektedir. Dinin arz-yanlısı analizini sunan dinin talep yönünden ziyade arz yönlü vurgulayan ekonomik modeli dini katılımı çıkarları gözeten rasyonel tercihlerin sonucu olarak görmektedir. Bir başka ifadeyle insanların tıpkı iktisadi davranışlarda olduğu gibi rasyonel tercihlerde bulunarak çıkarları ile uyumlu olan bir dini benimsedikleri ileri sürmekte ve dini davranışı ekonomik kavramlar ile izah edilmeye çalışılmaktadır. Ancak daha çok postmodern kültür kalıpları ile uyumlu görünen bu model yeni bir kavram olarak kurtuluşu bile ekonomik terimler açıklama riski taşımaktadır. Bunun sonucunda dini ve kültürel değerlerin içi boşaltılarak ticari bir mal olarak metalaştırılabilir, zira değil ancak seküler bir toplumda ticari mal olarak değerlendirilebilir.
Üçüncü alan ise bir öncekinin tersine iktisadi olanın da dini bir çerçeve içerisinde ele alınması temeline dayalı bir dini iktisat oluşturulmasına yönelik çalışmalardır. Özellikle İslam iktisadi bağlamında ortaya çıkan çalışmalar buna örnek gösterilebilir.