Karl Marx Kimdir? Sosyolojisi Nedir?

Karl Marx Kimdir? Sosyolojisi Nedir?
karl marx kimdir sosyolojisi
0

Karl Marx kimdir? Karl Marx sosyolojisi nedir? gibi sorular sosyoloji öğrencileri tarafından sıkça aranmakta. Bizlerde istekleriniz doğrultusunda sosyoloji ders notu nitelğindeki yayınımızı hazırladık. Dilerseniz Karl Marx ders notu niteliğinde olan yayınımıza geçelim;

Bizim için önemli olan kapitalist sistemin ilk öğelerini çözümlemesidir.​

İki şey çok önemli:​

  1. Sınıf Çatışması​
  2. Ücretli Emek Sermaye
  • Mezar taşı, bütün ülkelerin işçileri birleşsin.​

Marx sol Hegel’cidir.​

Sol Hegel’ci, Marx Hegel’ci anlamında siyasal statü koyan dinsel ve siyasal meşrulaştırma girişiminden kopuşu ifade eder.​

  • Hegel’e göre toplum durağan iken, Marx’a göre toplum sürekli hareket halindedir.​

Marx siyasal sistemin toplumun hareketine engel olduğunu​ savunur.​

Marx ideolojisi: Bir sınıfın kendi çıkarlarını gerçekleştirmek amacıyla hakikatin üstünün örtülmesi veya düşüncenin, sınıfların çıkarlar uğruna manipüle edilmesi.​

Marx’ın kullandığı kavramlar:

  1. Meta, üretilen her şey metadır. Endüstriyel ilişkiler içerisinden üretilmiş değişim ve kullanım değeri olan her şey metadır.​
  2. Kullanım değeri​
  3. Değişim değeri, fabrika çıkışı fiyatı.​
  4. Sabit emek, her gün yapılan üretim.​
  5. Soyut emek​
  6. Gerekli emek zamanı​
  7. Emek gücü, üretim araçlarına sahip olmayan, emeğini satmaktan başka çaresi olmayan kişiler. İşçi sınıfı çatışması buradan kaynaklanıyor. Emeğin sömürülmesi üzerine çatışma çıkıyor.​
  8. Artı değer​

Üretim aracınız varsa para kazanırsınız.​

Marx’ın Yabancılaşma Kavramı Nedir?

 Marx’a göre insanlıktan çıkmanın başlangıcını özel mülkiyette aramak gerekir.​

Ör. Yeni araba aldın, çocuğun arabanı çizdi ve sende çocuğuna tokat attın vs.​

  • Kısaca söylenirse bir bütün olarak bireyin kendisini insan yapan özelliklerini yitirdiği bir insanlıktan çıkma sürecidir.​

Marx yabancılaşmayı dört bakış açısından görmektedir:​

1)İnsanın kendi ürettiği ürünle olan ilişkisinde yabancılaşma. (Eşinin senin arabanı çizmesi, çocuğun oyunlarının elinden alınması ve çocuğun intiharı düşünmesi…)​

2)İnsanın kendi ürettiği etkinliğiyle olan ilişkisi. ( Profesyonel oldukça sınırların daralması…)​

3) İnsanın öteki insanlarla olan ilişkisinde ortaya çıkar. ( Yaşlı insanlara yer vermek yerine uyuyor numarası yapmak, arabanıza park yeri bulamadığınız zaman engelli yerine park yapmak…)​

4) Kendi insani potansiyellerimize yabancılaşmak.​

Marx ve Yönetim Biçimi

Dolaşım, dağıtım, üretim ve değişim. Bir tanesi olmazsa sermaye sistemi değişmez.​

Önce üretmek sonra dağıtmak sonra da paraya dönüştürüp piyasada ürünü dolaştırmak.​

Üretim biçimi, sermayenin üretim araçlarına sahip olduğu, işçinin ücretini satarak ayakta kaldığı üretim ilişkilerinin toplamıdır. Kapitalist üretim biçimi. Her toplumun kendine özgü bir üretim biçimi vardır.​

Üretim araçları, somut ve insansız (fabrika, makineler ve gelir meydana getiren araçlar) girdilerin üretim sürecinde kullanılması.​

Üretim ilişkileri, toplum insanlar arasındaki ilişkiler bütünüdür. Üretim ilişkileri de bir toplumdaki insanların üretim sürecinde kendi iradeleri dışında birbirleriyle girdikleri ilişkilerdir.​

thumbnail
Önerilen Yazı
Emile Durkheim Kimdir? Sosyolojisi Nedir?

Karl Marx ve Diyalektik

  •  Marx diyalektik mantık tarzını Hegel’den almıştır.​
  • Diyalektik analizin iki temel özelliği çoğu sosyolojik düşünceyle keskin karşıtlık içindedir.​
  • İlk olarak, diyalektik analiz yöntemi toplumsal dünyanın farklı parçaları arasında basit, tek yönlü neden sonuç ilişkisi görmez.​
  • İkinci temel özelliği, çoğu çağdaş sosyolojik düşünceyle arasının açık olmasıdır. Diyalektik analizde, özellikle Marx’ın analizinde toplumsal değerler toplumsal olgulardan ayrılmaz.​
  • Diyalektiğin belirtilen temel özelliklerinden ikisi de Marx’ın, toplumsal dünyadaki fenomenler arasında kesin ve değişmez bölünme çizgileri olmadığı görüşünü yansıtır.​
  • Marx kapitalistler ve proletaryanın açıkça birbirinden ayrışmayıp, aksine kademeli olarak iç içe geçtiklerini öne sürecektir.​
  • Diyalektik yaklaşım taraftarları ayrıca, ilişkisel bir dünya görüşünü benimserler
  • Diyalektikçiler sadece çağdaş dünyadaki toplumsal olgular arasındaki ilişkilerle değil, aynı zamanda hem geçmiş hem de gelecekteki toplumsal olguların bu çağdaş gerçekliklerle olan ilişkisiyle de ilgilenir. ​
  • Bu diyalektik yaklaşım sosyoloji için iki ayrı sonuca sahiptir.​
  • İlk olarak diyalektik tarzda düşünen bir sosyolog, Marx’ın modern kapitalizmin kaynakları üzerine araştırmasında olduğu gibi, çağdaş dünyanın tarihsel kaynaklarıyla ilgilenecektir.​
  • Diyalektik tarzda düşünenler, modern sosyolojiyi daha fazla tarihsel araştırma yapamadığı için eleştirirler.​
  • ​Marx’ın düşüncesine bu konuda iyi bir örnek, ‘Lois Bonaparte’ın Onsekiz Brümeri’ adlı çalışmasındaki  ünlü sözü: İnsanlar kendi tarihlerini yaparlar, ancak onu sadece istedikleri şekilde yapmazlar; onu kendi seçtikleri koşulda değil, aksine doğrudan geçmişten gelen koşullar altında yaparlar. Tüm bir ölü kuşaklar geleneği canlı beyinde bir kara basan gibi ağırlığını hissettirir. ​

  • İkinci olarak diyalektikçiler toplumun gelecekteki yönelimiyle ilgilenirler. Geleceğe bu ilgi, diyalektik sosyolojinin doğası gereği politik olmasının temel nedenlerinden birini oluşturur.​
  • Burada dünyanın gelecekteki yönünün önceden belirlenmiş ve değişmez olduğunu savunan determinist görüşü ima etmiyoruz.​
  • Diyalektik tarzda düşünenler, genelde toplumsal yapılarla ve toplum içindeki aktörlerle ve ayrıca aktörler ve toplumsal yapılar arasındaki diyalektik ilişkilerle ilgilendiler.​
  • Diyalektikçi geçmiş, bugünü ve gelecekteki koşulları göz önünde bulundurur ve bu işlemi hem aktörler hem de yapılarla uygular.​​
  • Marx ve Engels’in sözleriyle, “insanların koşulları şekillendirmesi gibi koşullarda insanları şekillendirir”.​
  • Lefebvre, bu yüzden, Marx’ın düşüncesinin merkezinde insanlar arası ilişkiler ve onların yarattıkları büyük-ölçekli yapıların yer aldığını öner sürerken tamamen haklıydı.​
  • Marx, kapitalist toplumsal yapılar üzerine eleştirel analizini aktörler, eylem ve etkileşim hakkındaki öncülleri üzerine kurar.​

İnsani Potansiyel​

  • Marx’ın düşüncesinin temelini insanların potansiyeli hakkından görüşleri oluşturur. Ona göre insanlar, kapitalist döneme kadar, nihayetinde ne olabilecekleri konusu üzerinde düşünmediler. ​
  • Kapitalizmden önceki toplumların doğası insanların kendi potansiyellerini gerçekleştirmeleri konusunda oldukça acımasızdı.​
  • Bu dönemde insanlar sadece yeterli besin, barınak ve korunma sağlayacak daha üst kapasitelere ulaşmaya çalışmışlardır.​
  • Kapitalizm bu problemlerden bazılarını çözse bile, insanların kendi insani potansiyellerini gerçekleştirmelerini sağlayacak bir çevre için oldukça baskıcı bir yapıdaydı.​
  • Marx’ın kapitalist toplum eleştirisi, kısmen, onun, “insanların bir kez kapitalizmin zincirlerinden kurtulacakları ve kendilerini komünizmin kısıtlayıcı bağlardan uzak ortamında ifade edebilecekleri düşüncesi” üzerine kurulmuştur.​

Güçler ve İhtiyaçlar

  • Güçler, insanların yetileri, yetenekleri ve kapasiteleri olarak tanımlanabilir.
  • Marksist sistemde, insani güçler basitçe onların halihazırda ne olduklarını değil, aksine aynı zamanda tarihte ne olduklarını ve bu koşulların değiştiği gelecekte ne olabileceklerini anlatır.​
  • İhtiyaçlar, insanların genellikle doğrudan ulaşamadıkları şeyler için hissettikleri arzulardır.
  • İhtiyaçlar güçler gibi insanların içinde yer aldıkları toplumsal ortamdan önemli ölçüde etkilenirler.​
Bilinç​
  • Marx, basitçe, daha genel terimler içinde, insanların diğer hayvanlardan bilinçleri nedeniyle ayrıldığını öne sürer.
  1. Hayvanlar sadece ‘yapar’ken, insanlar kendilerini yaptıkları her şeyden zihinsel olarak soyutlayabilirler.​
  2. İnsanlar, özel bir bilinç biçimine sahip oldukları için yapmayı veya yapmamayı seçebilirler. Ayrıca, onlar yapacakları eylem türünü seçme-kapasitelerine sahiptirler.​
  3. İnsanların zihinleri, onların eylemlerinin alabileceği yönü önceden planlamalarını mümkün kılar.​
  4. İnsanlar hem zihinsel hem de fizikselesnekliğe sahiptirler.​
  5. İnsanlar yaptıkları şeyle uzunca bir süreilgilenebilme yeteneğine sahiptirler.​
  6. İnsan zihninin doğası onları önemli ölçüdesosyal olmaya götürür.​
  7. Bilinç insanlara özgüdür ve insan eylem ve etkileşimiyle biçimlendirilir: “Bilinç, bu yüzden, başından beri toplumsal bir üründür ve insanlar var oldukça öyle kalacaktır.” ​

Yanlış bilinç, kapitalist toplumda var olan yapı ve materyallerin proletaryayı aldattığını söyleyen Marx, bu yapı ve materyallerin oluşturduğu yöntem sınıflar arasındaki gerçek güç ilişkilerine ihanet eder, proletarya gerçekten bulunduğu konumu anlayamaz ve dünyayı burjuvanın bakış açısıyla görüp öyle kalacaktır.​

Etkinlik
  • Etkinlik , insanların doğadaki nesneleri kendilerine mal etme aracı olarak görürler.​
  • Marx’ın etkinlik terimi kullanma biçimi onun çalışma ve yaratıcılık kavramlarından fiilen ayrılamayacağını belirtmek için önemlidir.​
  • Etkinlik amaçlı davranışlarla ilişkili hareketleri anlatır, çalışma maddi üretim sürecine gönderme yapar ve yaratıcılık insanların kendilerine has ürünler ortaya koyma yeteneklerini ifade eder. Kapitalizmde çalışma etkinlik ve yaratıcılıktan ayrılma eğilimindedir.​

Emek​

  • İnsan emeği, her sıradan insanın fiziksel varlığında ve zihninde sahip olduğu gücü; beynini, sinir sistemini ve kaslarını çalıştırarak harcaması sonucu oluşur.​

Nitelikli emek, sıradan bir insanın belirli bir işi yapabilir hale getirmek için gerektirdiği becerileri ona kazandırmak gerekir. Bu, o insana iş için gerekli nitelikleri onu eğiterek ve gerekli tecrübeyi ona aktarmakla gerçekleşir.​

Nitelikli Emek​
  • Marx nitelikli emeği şöyle ifade eder: ​
  • “Ortalama toplumsal emeğe göre daha yüksek, daha karmaşık sayılan emek, kendisi için daha fazla eğitim masrafı yapılmış, üretimi daha fazla emek-zaman almış ve bunun için de basit emek gücünden daha yüksek bir değeri olan bir emek gücünün harcanmasıdır. Bu gücün değeri daha yüksekse, aynı zamanda kendisini daha yüksek bir emekte gösterir ve bu nedenle de aynı süre içinde, kendisini görece daha yüksek değerde nesnelleştirir.”
Sosyallik​
  • Marx’a göre, insanlar kendi insaniliklerini doğa ve diğer insanlar olmadan ifade edemezler.​
  • Sosyallik insan doğasını tamamlayıcı bir parçasıdır. Yani, Marx için, insanlar doğaları gereği sosyaldirler. Onların, hem ilişki kurmak uğruna, hem de doğayı kendilerine uygun biçimde mal edebilmek için, diğer insanlarla ilişki kurmaya ihtiyaçları vardır.

Kapitalist Toplumun Yapıları​

  1. Metalar​
  2. Özel Mülkiyet​
  3. Sosyal Sınıf​
Metalar
  • Marx’ın meta anlayışının kaynağı, aktörlerin üretici etkinliklerine odaklanan materyalist yönelimidir.​
  • Marx’a göre insanlar doğayla ve diğer aktörlerle etkileşim halindedir.​
  • Her zaman hayatta kalmak için ihtiyaç duydukları nesneleri üretirler: Nesnelleştirme insan hayatının zorunlu ve evrensel yanıdır. Bu nesneler kişi veya diğerlerinin kullanımı için üretilir onlar kullanım değerlerini oluştururlar.​
  • Nesneler insan emeğinin ürünleridir ve kontrolünde oldukları için bağımsız bir var oluşa sahip olamazlar. Ancak, kapitalizmde, bu nesnelleştirme süreci yeni ve tehlikeli bir biçim kazanır. Aktörler, bir başkası için üretirler. Ürünler, doğrudan kullanılmak yerine, serbest piyasada parayla değiştirilir.(Değişim değeri)

​Meta Fetişizmi​ Nedir?

  • Meta fetişizmi, aktörlerin metalara değerlerini kazandıranın kendi emekleri olduğunu unutmalarıdır. Onlar değerin bizzat şeylerin doğasından kaynaklandığına veya piyasanın kişisellikten uzak işleyişinin meta değerini kazandırdığına inanmaya başlarlar.​
  • Kapitalizmde birey, metalara ve piyasaya gerçeklik yükleyerek, giderek onlar üzerindeki kontrolünü yitirir.​

Şeyselleştirme ​Nedir?

Şeyselleştirme kavramı, insanların toplumsal yapıların kendi kontrolleri dışında ve değişmez olduklarına inanmaları demektir. Bu inanç çoğu kez kendini doğrulayan kehanete dönüşür. Böylece, yapılar gerçekte insanların onlara yükledikleri karakteri kazanırlar. Biz, bu kavramı kullanarak, insanların sadece metaları değil, ayrıca çeşitli toplumsal yapıları da şeyleştirdiklerini görebiliriz.​

Şeyleşme Nedir?

İnsan niteliklerinin, ilişkilerinin, eylemlerinin hatta insan varlığının kendisinin bile kapitalist üretim esnasında şeylere dönüştüğü, şey biçimini aldığı ve bu şeylerin de insan varlığının üstünde güce sahip olduklarını imler.​

Kapital/Sermaye​

Marx’ın çalışmasında en genel yapısal unsur sermaye veya kapitalist sistemidir. Bağımsız bir yapı olarak sermaye (kendi adına çalışan aktörler, yani burjuvazi aracılığıyla) kendini yaratan ve bu yaratmaya sebep işçileri sömürür.​

Metaların Dolaşımı​ Nedir?

  • Marx iki meta dolaşım biçimi üzerinde durur. İkisi de aktöre dışsal ve onu zorlayıcı kalıplaşmış ekonomik ilişkilerin özet toplamını temsil eder.​
  • Bu dolaşım biçimlerinden biri Para-Meta-Paradır (M-C-M) ve kapitalizme özgüdür; diğeri ise Meta-Para-Meta (C-M-C) şeklindedir ve kapitalizme has bir olgu değildir.​
  • Basit meta dolaşımında C-M-C döngüsü egemendir.​
  • Bir C-M-C örneği olarak, yakaladığı balıkları satan ve bu parayı ekmek almakta kullanan bir balıkçıya örnek verilebilir.​
  • Basit meta dolaşımının belirleyici olduğu bir toplumda, değişim/mübadele “metanın paraya ve bu paranın da yeniden metaa dönüştürülmesi” ile sağlanır. Ancak bu döngü soyut bir biçimde gerçekleşmez; o, diğer metaları ilgilendiren benzer döngülerle ayrılmaz karşılıklı ilişkiler içindedir.​
  • Bu değişim süreci biçimi “gelişimleri bakımından kendiliğinden bir yapıya sahip olan ve tamamen aktörlerin kontrolü dışında kalan tüm bir toplumsal ilişkiler ağı yaratır”.​

Karl Marx ve Özel Mülkiyet​ 

  • Özel mülkiyet işçilerin emeğinden hasıl olur. “Özel mülkiyet, aslında, yabancılaşmış emeğin, işçinin doğayla ve kendisiyle dışsal ilişkisinin ürünü, sonucu, gerekli bileşenidir”.
  • Marx, önceki çalışmalarıyla ilişkilendirilecek, özel mülkiyetin sadece yabancılaşmış emeğin ürünü olmadığını, ayrıca onun, bir kez mevcudiyet kazandığında, kendisini insanlara ve üretim sürecine dayatarak yabancılaşmayı şiddetlendirdiğini de açıklar.​

Karl Marx’a Göre İş Bölümü Nedir?

Marx iş bölümünü kapitalizmin bir başka yapısal bileşeni olarak ele alır. Marx ve Engels, modern işbölümünün kökenini “kadının ve çocukların kocanın kölesi olduğu” ilk aileye kadar götürür.​

  • Marx, çalışmanın insanları hep daha önemsiz görevler içinde uzmanlaşmaya zorlayacak biçimde yapılanması eğilimiyle ilgilenir. Bu uzmanlaşma aktörlerin kendi insani potansiyellerini algılamalarını ve ifade etmelerini engeller.​
  • İş bölümü bireyi bir bütün olarak toplumdan yapay bir biçimde ayırır.​
  • Emek süreci, ideal olarak bütünleştirilmesi gereken işlevlerin birbirinden koparılmasıyla kesintiye uğrar. Örneğin, iş ve eğlence birbirinden ayrılır; ve üretim faaliyeti tüketim faaliyetinden tamamen kopar.​
  • Bireyin güçleri sadece üretim sürecindeki bir alet seviyesine düşürülür.​
  • Her birey ürünün son haline sadece küçük bir katkıda bulunur.​

Sosyal Sınıf​

  • Sosyal sınıfların kapitalizmde metaların -daha önce tartışılan- oluşumuyla bağlantısını kurmuştur. “Sınıf ve meta aynı kabuk üzerindeki parçalardır”.​
  • Sosyal sınıflar üretim eylemlerinden oluşurlar; insanlar sınıfları metalaştırır ve sonuçta bu sınıflar aktörü kısıtlayan kendilerine ait bir hayata sahip olmaya başlarlar.​

Ayrıca, Karl Marx’ın din ile ilgili görüşlerine şu linkten ulaşabilirsiniz: https://www.sosyologer.com/karl-marx-ust-yapi-unsuru-olarak-din/

Merhaba ben Mustafa, Mersin Üniversitesi Sosyoloji Yüksek Lisans öğrencisiyim. Dolayısıyla bu süreçte yazdığım yazıları sizinle de paylaşmak için buradayım. Mail Adresi: mstfdnmzz5@gmail.com

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir