Komünizmin ilk bildirgesi olan ve Komünist Parti‘nin manifestosu olan; komünist manifesto ana hatları ile ele alınmıştır. Komünist manifesto özeti niteliğinde olan bu yayın tarihsel bağlamda yazılmıştır. İyi okumalar.
Komünist Manifesto
20.yy’ın başlarında ortaya çıkan Komünizm, tüm Avrupa’ya korku salmıştır. Tüm Avrupa, bu devrimi kabullenmeyip kurtulmak için çok çaba sarf etmişlerdir. İktidarda ya da muhalefette tüm partiler Komünizmle suçlanmıştır. Komünizm, Avrupa da bir güç olarak kabul edilmiştir.
Tarih boyunca iki taraf hep karşı karşıya gelmiş, ezenler ve ezilenler olarak ikiye ayrılmışlardır. Burjuva çağında ise Burjuva ve Proleterler olarak ikiye ayrılmıştır. Birçok keşif ve gelişmeler Burjuvazilere yeni alanlar açmıştır. Amerika’nın keşfi vb. durumlar uluslar arası Pazar kavramını genişletti. Gelişen toplumda feodalite yıkıldı ve devrimci ögenin gelişmesine sebep oldu. Genişleyen toplumda sarsılan feodalite toplumun gereksinimlerini karşılayamaz hale geldi. Onun yerini manifaktür sistemi aldı. Daha da genişleyen pazarların gereksinimi bu sistem de karşılayamaz hale geldi. Buhar ve makine, sanayi devrimine katkı sağlamış bununla birlikte modern Burjuvalara yerini bıraktı. Devrimde bununla birlikte zamanla yerini aldı. Burjuvalar tam olarak devrimsel bir rol oynamışlardır. İnsanoğlunun insani değerini serbest ticarete dönüştürmüş, el üstünde tutulan tüm meslekleri para ilişkisine çevirmiştir. Üretim ve iletişim gelişmesiyle tüm dünyayı etkilemiştir. Kendi suretinden bir dünya yaratmıştır. Doğu’yu Batı’ya bağımlı kılmış, mülkiyeti tek elde toplayıp, siyasi merkezileşmeyi ortaya çıkartmıştır.
Makinelerin kullanımı sonucu işçinin vereceği emeğin azalacağı düşünülse de işçinin çalışacağı ağırlığa paralel bir şekilde artacaktır. Yaş ve cinsiyet fark etmeden kadın ve çocuklarında emeği kullanılmış, iş aleti olarak değerlendirilmiştir. Proleterler hep kendi aralarında rekabet halindeler ama bu rekabet onları savaşa götürür. Kendilerini ne kadar çekip çevirmeye çalışsalar da kazanan hep burjuva oldu. Makineleşme arttıkça aralarındaki fark da artar. Proleterlerin tüm özgürlükleri kısıtlanıp özgürlükleri elinden alınır ama buna göz yumarlar. Bununla birlikte toplum artık bunu kaldıramayacağı için Burjuvaların çöküşü kaçınılmazdır.
Komünistlerin, Proleterlerden farklı bir çıkar ve düşünceleri yoktur. İstekleri Burjuvanın yerine Proleterlerin iktidara geçmesidir. Komünistler mülkiyeti değil, burjuvanın proleter halkı sömürerek elde ettiği özel mülkiyeti ortadan kaldırmak ister. Sermaye sahibinin parasını artırmak istemesi ve normal düzeydeki bireyin sermaye sahibinin çıkarları için yaşamasını istemez. Burjuvaziler özel mülkiyet kavramının kalkmasıyla özgürlüklerinin elinden alınacağını düşünür. Komünistler tam da bunu isterler. Burjuva sınıfı özel mülkiyetin ortadan kalktığı zaman toplumun duracağını, emek vermeyeceklerini düşünür. Eğitim alanında da, eğitimi, egemen sınıfın elinden kurtarmak isterler. Burjuva toplumunda kadının önemi yoktur. Yeri gelir birbirilerinin kadınlarını ayartırlar, ortak kullanırlar. Komünistler de Burjuvalar tarafından toplumu temeller üzerine toplayacağı yerde bu temelleri değiştirmekle suçlanırlar. Komünizm dayatmasıyla yapılacak olan şeyler sonrasında kamu iktidarı da siyasallığını yitirir. Tüm her şeyi devlet kontrolüne alıp, her şeyi silip attığı zaman bir sınıf olarak kendisi de yok olacaktır. Bu sayede toplumun her bir üyesinin özgürce gelişmesinin zorunlu olduğu bir birlik kalacaktır.
Feodal sosyalistler, dini ve işçi bölümünü kullanarak, ne kadar eski feodal yapıya geçmeyi isteseler de bunu yapamamış aşağı görülmüşlerdir. Küçük burjuva sosyalizmcileri de kapitalizmi kaldıramamışlardır. Demokrasi savaşını verirler ancak küçük burjuva sosyalizmi, burjuva sosyalizmine dönüştüğü için hem gerici hem de ütopyadır. Alman sosyalizmi de burjuvazilerin iktidarından dolayı ortaya çıkmıştır. Tam olarak Fransız literatürünün kopyası olmuşlardır. Devamında Fransız komünist literatürünü etkisiz hale getirmişlerdir. Burjuvazilerden korkar olmuşlar etkisiz hale getirmek istemişlerdir. Burjuva sosyalistlerini yok etmek için ‘gerçek’ sosyalizm tam da bu olay üzerine ortaya çıkmıştır. Burjuva sosyalizmcileri de Proleterlerin olmadığı, savaşın olmadığı, onları devrimselleştirenlerin olmadığı aynı zaman da kendisinin egemenliği altında süregelen bir millet istiyorlar. Eleştirel sosyalizm bunun tam zıttı olarak Proleterlerin maddi manevi gelişeceği bir toplum yaratmayı hedefler. Sınıf karşıtlıklarının ortadan kalkması gibi birçok istekleri de onlar için ütopyacı bir nitelik taşır.
Komünistler, her zaman her yerde ve her toplumda o günün toplumsal ve siyasi düzenine karşı devrimci hareketi desteklerler. Düzene ve ne ölçüde gelişmiş olduklarına bakmaksızın mülkiyet sorununu öne çıkarırlar. Amaçlarına ancak tüm toplumsal koşulların ortadan kalkmasıyla ulaşabilirler.