Korkut Boratav’ın Gelişme Yazınındaki Yeri Üzerine Değerlendirme

Marksist bir iktisatçı olarak bilinen Korkut Boratav'ın gelişme yazınındaki yeri.

Korkut Boratav’ın Gelişme Yazınındaki Yeri Üzerine Değerlendirme
0

1.Korkut Boratav Kimdir?

1.1.Kısaca Hayatı

Pertev Naili Boratav’ın oğlu olan Korkut Boratav, 1935 doğumludur. 1959 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirmiş, 1960 yılında Mülkiye’de (Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) asistanlığa başlamıştır. 1972 yılında Doçent olan Boratav, 1980 yılında üniversite senatosunun kararıyla Profesör unvanını almıştır.

12 Mart Darbesi sonrası 1402 sayılı yasa sonucu üniversiteden tasfiye edilmiştir. Boratav’a göre 1940’lı yıllarda üniversitelerden öğretim görevlilerinin tasfiye edilme sebebi, o öğretim görevlilerinin Türkiye’de o dönem hakim olan ideolojik atmosfer ve fikir akımlarıyla uyum sağlayamamış olmalarıdır (Akt. Erbaş, 2018:237). Danıştay kararıyla birlikte yeniden Mülkiye’ye geri dönen Boratav, 2002 yılında emekli olmuştur.

1.2.Temel Çalışma Alanları ve Düşünce Yapısı

Boratav’ın çocukluk ve gençlik yıllarında şahitlik ettiği olaylar göz önüne alındığında, akademik hayatında muhalif bir duruş sergilediğini ifade etmek yanlış olmayacaktır. Türkiye’de çok partili döneme geçiş, II. Dünya Savaşı gibi önemli olayları yaşamış olması sebebiyle fikirlerinin şekillenmesinde bunların etkisi de göz ardı edilemez. Halk sınıflarının yaşadığı ekonomik ve siyasi tüm edinimlere şahitlik eden ve Marksist bir iktisatçı olarak bilinen Boratav, Bağımlılık Okulu’nun gelişme/kalkınma fikirlerinden de etkilenmiştir. Çalışmaları ise genellikle uluslararası iktisat, iktisat politikası, Türkiye ekonomisi gibi alanlar üzerine yoğunlaşmıştır.

2.Gelişme Yazınında Korkut Boratav

Yaşadığı dönemin ekonomik ve siyasi tüm edinimlerini gözlemleyen Boratav’ın görüşlerinin temelinde de, sınıf ilişkileri, emperyalist sistem, neo-liberalizm gibi faktörler yer almaktadır. Ona göre gelişme sorunu kapitalist sistem ve emperyalist ilişkilerin bütününden kaynaklanmaktadır. Boratav için, 1980 sonrasında küreselleşme söylemleri adı altında neo-liberal politikalar tarafından bu edinimlerin halk sınıfları aleyhine geri alınması kabul edilebilir bir durum değildir (Erbaş, 2018:239). Bu sebeple de küreselleşmeyi “emperyalizme uydurulan kılıf” şeklinde yorumlar ve eleştirir. Bütün çalışmalarında sınıf perspektifiyle sorunları ele almış ve eleştirmiştir. Bu sebeple sınıfsal yapılardan başlayarak birkaç kategoride inceleme yapacağım.

2.1.Sınıfsal Yapılar

Korkut Boratav’ın sınıfsal yapı çözümlemeleri, temelinde Marksizm’in sınıfsal yapı çözümlemelerini barındırır. Ekonominin sınıfsal ilişkiler üzerinde rol oynadığını belirterek iktisadi dönemleri merkeze almış ve Türkiye’deki sınıfsal ilişkileri bu merkezde incelemiştir. Yani ona göre sosyal sınıflar, bölüşüm ilişkileri ve üretim ilişkileri içerisinde değerlendirilmelidir.

Bu çerçevede, sınıf farklılıklarını “eşitsizlik” değil “sömürü” sorunsalı içinde ortaya koyan Boratav, artığa el koymanın her belirli biçim ve mekanizmasının “belirli bir toplumsal sınıflar ikiliği” yarattığını ve her sınıfın diyalektik karşıtıyla ilişkisi içinde tanımlanabileceğini belirtiyor (Ataay, 2002:316). Marx’ın “kendisi için sınıf” ve “kendiliğinden sınıf” ayrımının üzerinden hareket etmiş, sınıf analizlerini “tarihsel maddecilik” temelinde geliştirmiştir.

Herhangi bir üretim ilişkisi, kendisinin ayrılmaz bir tamamlayışla olan üretim güçleriyle birlikte üretim biçimini, her üretim biçimi de kendisine tekabül eden siyasî, hukukî, ideolojik, kültürel üst yapı kurumları ile birlikte sosyo-ekonomik kuruluşu, ya da toplumsal sistemi oluşturur (Boratav, 1980:11). Buna göre her toplumsal kuruluşta temel bölüşüm ilişkileri, ikincil bölüşüm ilişkilerini doğurur. Toplumsal grup ve tabakaların ortaya çıkmasının sebebi de budur.  Boratav burada iki ana kategoriden bahseder: Birinci kategori, sınai, mali, ticari sermaye ve rantiyeler, ikinci kategori serbest meslek sahipleri, bürokrasi ve marjinal grupları temsil eder (Erbaş, 2018:242). Bu noktada şunu belirtmekte fayda görüyorum; Boratav, pek çok görüşün aksine bürokrasiye farklı bir bakış açısıyla yaklaşmıştır. Ona göre bürokrasi, ayrı bir sınıf olarak değerlendirilmemelidir. Zira ekonomik bakımdan güç barındıran bürokrasi ve burjuva sınıfı, devleti kontrol eden egemen sınıftır.

Türkiye’deki temel bölüşüm ilişkilerini kapitalist, basit meta üretimi ve yarı feodal olarak üç üretim ilişkisi üzerinde kurarak değerlendirir.

2.2.Tarımsal Yapılar

Gelişme yazınında Boratav bakışı nispeten, 70’lere girerken Muzaffer Erdost ile girdiği polemik sonrası gelişmiştir diyebiliriz. Kaya (2019:365) şöyle bahseder: “Türkiye’de üretim tarzı tartışmaları 1960’lar ve 1970’lere damgasını vurmuştur, Sencer Divitçioğlu’nun Asya Tipi Üretim Tarzı, Behice Boran’ın Feodalizm, Stefan Yerasimos’un Asya Tipi ile Feodal üretim tarzlarının mücadelesi üzerinden Osmanlı toplumsal formasyonlarını incelemeleri, Korkut Boratav ile Muzaffer Erdost arasındaki Türkiye toplumunun feodal mi kapitalist mi olduğuna dair tarımsal yapılar üzerine tartışmaları bu çerçevede ilk akla gelen örneklerdir.” 

Bu yıllarda Boratav, ticari üretim ilişkilerini pazarlama, ithalat, ihracat gibi olgular üzerinden değerlendirir. Metropol ülkeler ve çevre ülkelerin konumlarını inceler. 80’ler ve özellikle 2000’ler sonrası gelişme ve tarımsal yapılara yönelim azalmış olsa da, Boratav tıpkı 60’larda olduğu gibi çalışmalarını, emperyalizm ve küresel meta zincirlerinin bağlamında geliştirmeye devam etmiştir.

Boratav’ın tarımsal yapı çözümlemeleri iki grup olarak incelenir. İlk grup kısaca, tarımsal yapıların iktisadi gelişmelerle ilişkisinin makro bakış açısıyla incelenmesidir. Diğer grup, tarımsal yapıların sınıf odaklı, yani ilk grubun makro bakışına nazaran Marksist bir bakış açısıyla ele alınmasıdır. Mülkiyet ilişkileri üzerinden sorguladığı sınıfsal yapılarının en yaygın biçimlerinin, Türkiye’de tarımsal yapılarda hangileri olduğu, bölüşüm ilişkilerindeki değişimlere bağlı olarak bu yapıların nasıl değiştiğini analiz eder (Erbaş, 2018:249).

Dünyadaki tarımsal sorunları da kapitalizmi temel alarak değerlendiren Boratav’ın tespitleri, Bağımlılık Okulu’nun temsilcilerinden Samir Amin ile benzerlik göstermiştir. Amin’e göre dünyada tarım iki kutuplu olarak işler. Bir tarafta modern teknolojilerle donatılmış büyük çiftlikleriyle Batı, diğer tarafta ise milyarlarca üreticiye sahip Üçüncü Dünya ülkeleri vardır. Boratav’a göre iki grup arasındaki farkın en temel sebebi sermaye birikiminin yoğunluğudur. Zengin ülkelerin çiftçileri, bu sermaye sayesinde, diğer kutbun çiftçilerini piyasadan silecek güce sahip duruma gelirler. Bununla birlikte Üçüncü Dünya tarımını da iki gruba ayırarak incelemiştir. İlki, Latin Amerika’nın büyük bölümünde, Filipinler, Malezya ve Hindistan coğrafyasında hakim olan, temelinde “toprak ağalığına” dayalı kapitalist bir yapıdır. İkinci grubu, Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta Doğu’nun büyük bölümünde, pirinç kültürünün egemen olduğu Asya ülkelerinde, piyasa içi üretim yapan köylü tarımı oluşturmaktadır (Akt. Erbaş, 2018:250). Bu tür küçük üreticilerin, çiftçinin emeğinin günden güne, ilişki ağları daha çok genişledikçe daha çok sömürüldüğünü ifade eder.

2.3.Küreselleşme, Emperyalizm ve Azgelişmişlik

Boratav, küreselleşme kavramından ziyade emperyalizm kavramının kullanılması gerektiği görüşündedir. Boratav’a göre, bir sosyal bilimci olarak, çözümlemelerinizi ve çözüm önerilerinizi emperyalizm odaklı olarak kurarsanız, sömürüye dayalı, bağımlılık ilişkilerinin hakim olduğu, çatışma ve kutuplaşma üzerine inşa olmuş bir dünya düzenini kabul ederek yola çıkmış olursunuz (Akt. Erbaş, 2018:252).

Emperyalist sistem, azgelişmiş ülkeleri, kendine bağımlı hale getirir ve bu ülkelerin kaynaklarını kendisi için kullanır. Bu bağlamda Boratav’a göre azgelişmişlik, merkez ülkelerin çevre ülkeleri sömürmesinden kaynaklanır. Sınıfsal yapılarda da bahsetmiş olduğum, metropol ve çevre ülkelerin arasındaki sömürü ilişkileri bağımlılık ilişkisidir. Burada söz edilen bağımlılık ise, emperyalizme bağımlılığı işaret eder. Zira geçen yıllarla birlikte, azgelişmiş ülkeler/Üçüncü Dünya, emperyalist sistem içerisinde sömürüldükçe ve gelişmiş ülkelerle bu ülkeler arasındaki rekabet arttıkça daha da bağımlı hale gelmişlerdir. “Sistem”de rekabet gücünün belirleyicileri; “merkez” ve “çevre” arasındaki kaynak akımlarının geçirdiği nitelik ve nicelik değişimi; dünya ekonomisinin son iki-orta dönemli çevrimi (1989-97, 1998-2007) ve GOÜ’deki istikrar/yapısal uyum politikalarının özlü bir bilançosu (Türel, 2011:198).

Boratav’a göre dünyada hakim olan makro politikalar, mikro olanın sınıf ilişkilerini, sınıfların gündelik hayat tarzlarını doğrudan etkiler (Erbaş, 2018:240). Emperyalizmin, azgelişmiş ülkelerin sınıfsal yapı ve ilişkilerinde bariz bir etkisi olduğu görüşündedir. Üçüncü Dünya ülkelerinin azgelişmişliklerini, bu ülkelerin kendi yetersizliklerinden ziyade emperyalist sistemdeki bir kısır döngüde sıkışma olarak yorumlar.

Azgelişmiş ülke oluşumlarının kapitalist ve yarı-feodal üretim ilişkileri ile basit meta üretimine dayandığını kaydeden Boratav, kapitalist üretim ilişkilerinin işçi sınıfı ve burjuvazi arasında, yarı-feodal üretim ilişkilerinin ortakçı/kiracı köylü ve toprak ağası arasında, basit meta üretiminin de köylü ile tüccar arasında karşıtlıklar oluşturduğunu belirtiyor (Ataay, 2002:316). Boratav (2012:9) azgelişmişlik seviyesinde kabul gören Üçüncü Dünya ülkeleri hakkında şöyle bir tanımlama yapar: İşsizlik artmıştır. Ücretler verim artışlarının gerisinde seyretmiş; işçilerin katma değerden aldığı pay düşmüştür. Kırsal dünyada topraksızlık artmıştır, küçük ve orta köylülerin eline geçen göreli fiyatların uluslararası fiyat hareketliliğine bağımlılığı artmış; tarımın ticaret hadleri düşmüştür. Bunun sonucunda sosyal devlet anlayışından uzaklaşılarak kamu yararına olan hizmetlerde kısıtlamalara gidilmektedir.  Boratav’ın modelinde serbest meslek sahipleri, bürokrasi ve kentsel marjinaller de “ara tabakalar” olarak ele alınıyor (Ataay,2002:316).

Boratav, azgelişmişliğin çözümü olarak “devletçi politikaları” önerir. Azgelişmişlikten kurtulmak için ülkelerin, ulus devlet olarak mücadele etmesi gereklidir. Devlet aygıtı, antiemperyalist odakları bünyesinde toplamalıdır. Emperyalizmle mücadele etmek için köylü ve işçi sınıfı kader birliği içinde olmalı, devlet aygıtı üzerinden diğer azgelişmiş ülkelerle ittifak kurmalıdır (Erbaş, 2018:260).

3.Değerlendirme

Yazımın başında Boratav’ın görüşlerinin Marksizm ve Bağımlılık Okulu temelli olduğunu ifade etmiştim. Gelişme alanında yaptığı analizler Marksizm etkileri gösterirken, yine Marksizm temelli görüşleriyle bilinen Bağımlılık Okulu’yla, özellikle de Samir Amin ile tarımsal yapılar konusunda benzer analizleri de görülür. Amin ve Boratav’ın çalışmalarının birbirinden bağımsız gelişerek evrensel boyutta özgün katkılar sunduklarının altını çizmek gerekiyor. Türkiye bağlamındaki Boratav-Erdost tartışmasının Journal of Peasant Studies’de bir makaleye konu olması bunun önemli bir göstergesidir (Kaya, 2019:375). Bunun yanında burada çok detaylı ifade edemesem de Dünya Sistem Teorisi gibi ekollerden de etkilendiğini belirtmekte fayda görüyorum.

Sınıf temelli görüşlerini değerlendirirken, yaşadığı dönemin özelliklerini, aldığı eğitimleri ve etkilendiği isimleri de göz önünde bulundurmak gereklidir. Zira özellikle Marksist teorinin temellerini bilmeden Korkut Boratav’ı anlamak ve sonrasında yorumlamak mümkün olmayacaktır.

Son olarak, şöyle bir alıntıyla Boratav’ın görüşlerini özetlemek istiyorum: Gelişmiş ülkelerin gelişmeleri, azgelişmiş ülkelerin gelişememelerine bağlı olduğundan, emperyalizm var olduğu sürece her iki tarafın da birlikte geliştiği bir sistem zaten hiçbir zaman var olmayacaktır. Kapitalist sistem var olduğu sürece de sınıf sömürüsü de hep var olacaktır (Erbaş, 2018:265).

KAYNAKÇA

  • Ataay, F., (2002). Türkiye’de Toplumsal Sınıflar Üzerine Dört Kitap. Kitap Tanıtımı. Praksis Dergisi. No:8. s.315-321.
  • Boratav, K., (1980). Tarımsal Yapılar ve Kapitalizm. Ankara: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi.
  • Boratav, K. (2012). Yoksulluk, Bölüşüm, Kriz: Bazı Eleştirel Düşünceler. Mülkiye Dergisi36(4), 9-17.
  • Boratav, K. (2018). Toplumsal Sınıflar. Siyaset Bilimi: Kavramlar, İdeolojiler, Disiplinler İçinde, s. 29-41.
  • Erbaş, H., (2018). Türkiye’de Gelişme/Kalkınma Yazınından Bir Seçki. Ankara:Palme Yayıncılık.
  • Kaya, A . (2019). Samir Amin’in Ardından Türkiye’de İktisat Tarihi Tartışmalarını Hatırlamak . Mülkiye Dergisi , 43 (2) , 355-386 .
  • Türel, O., (2011). Boratav’ın Gözünden Emperyalizm, Sosyalizm ve Türkiye. Mülkiye Dergisi, 35(270), 197-203.
thumbnail
Önerilen Yazı
Sinekli Bakkal Romanının İncelenmesi

Merhaba, ben Aleyna. DTCF Sosyoloji mezunuyum. Anadolu Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimime devam ediyorum. Alanımıza katkı sağlayabilmek ve edindiğim bilgileri sizlerle paylaşabilmek adına buradayım. :) Mail: aleynaseker@gmail.com

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir