Kültür Değişmeleri Kitap Analizi

Mümtaz Turhan'ın Kültür Değişmeleri kitabı, içerisinde yer alan saha araştırması göz önünde bulundurularak incelenmiştir.

Kültür Değişmeleri Kitap Analizi
1

GİRİŞ

Mümtaz Turhan, 1908 yılında Erzurum’un Akçataş köyünde dünyaya gelmiş, 1969 yılında İstanbul’da vefat etmiştir. Türkiye’de yetişen en önemli psikolog ve özellikle sosyal psikologlardan biri olmuştur. İki tane doktora çalışması bulunan Turhan, ikinci doktora çalışmasını SirFrederic Bartlett danışmanlığında Kültür Değişmeleri konusuyla yapmıştır.
Erzurumlu olan Turhan 1916 yılında Rus İşgali sebebiyle memleketinden gruplar halinde Kayseri’ye göç etmek zorunda kalmış, İstiklal Savaşının bitmesiyle de (1923-1924 yıllarında) köye dönüşleri başlamıştır. Bu sırada lise öğrenimi gören Mümtaz Turhan ise Kayseri’de kalmış, 1932’de tekrar köyünü ziyaret etmiştir. Çeşitli zaman dilimlerinde Erzurum’un köylerini ziyaret ederek buralarda incelemeler yapmıştır. Bu köyler ise; Horosan, Azap, Zars ve Zanzak köyleridir. Kültür Değişmeleri çalışmasına sürükleyen de büyüdüğü köyün yaşamış olduğu göç ve geri dönüşünden sonra hiç göç etmemişçesine yaşamına devam etmesi olmuştur. Mümtaz Turhan sadece köy üzerindeki kültür değişmelerini değil aynı zamanda Osmanlı Devletinin Batı karşısındaki durumunu da tarihsel bağlamda incelemiştir. Batılılaşma meselesini, Lale Devri’nden başlayarak Cumhuriyet’in ilanına kadar geçen süreci (1718-1923 yılları arası) incelemesi ve bunu yaparken de kültürel değişmelerinden bahsetmesi eserin çıktığı dönemden günümüze kadar önemini neden kaybetmediğinin göstergelerinden biridir. Bu göstergelerden bir diğeri ise tüm bu çalışmaların sosyal psikoloji açısından incelenmesidir.
Mümtaz Turhan’ın ‘‘Kültür Değişmeleri’’ kitabının ilk baskısı 1951 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi tarafından yapılmıştır. Başbakanlık Kültür Müsteşarlığı, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı tarafından da baskıları mevcuttur. Burada araştırma temelli incelediğimiz baskısı ise Altınordu Yayınlarına aittir.

Araştırma Konusu, Problem Durumu ve Amacı

Kültür bir toplumsal süreç içinde ortaya çıkar ve çeşitli tanımları mevcuttur. Burada önemli olan ise Mümtaz Turhan’ın kültürü ele alış biçimidir. Ona göre kültür; bir toplumun içinde yaşayan tüm maddi ve manevi değerleri içeren, zihinsel, eylemsel, duruş, davranış, ve hissiyatını ele alan bir bütünsellik ve bu tüm unsurları da birbiriyle ilişkili, birbirinden etkilenmiş bir yapıdadır. Turhan, burada kültürün maddi ve manevi olmak üzere iki ana aksından söz eder. Çalışmasında da maddi ve manevi kültür unsurlarında meydana gelen değişmeleri inceleyerek kültür değişmeleri konusunu ele alır.
Kültür değişmeleri kavramına baktığımızda ise toplumların ileriye taşınması, gelişmesi için oldukça önemli bir etken olduğunu görüyoruz. Kültürlerin başlangıcı belli olmamakla birlikte çok eskiye dayanır. Medeniyetler de en az kültürler kadar eskidir. Kültür değişmelerinin, iki farklı kültürün karşılaşması sonucunda ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Kültür değişmelerinin başlangıcı eski olmasına rağmen incelenmesi oldukça sonra gerçekleşmiştir. Mümtaz Turhan araştırması esnasında, kültür değişmeleri kavramı yeni bir kavramsallaştırma olmasına rağmen araştırmasının odak noktasına oturtmuştur. Ona göre bir toplumda kültürün değişmesinin gerçekleşmesi için bazı şartlar vardır. Toplumun istek, arzu ve ihtiyaçlarının yerine getirilmediği, değişen şartlar karşısında yeterli kapasiteye sahip olmadığı zamanlarda kültür kendisini değişmeye zorlar. Toplumlar başka bir kültürden etkilenerek ya da etkilenmese dahi kendi içerisinde değişim gösterir. Mümtaz Turhan’da kültür değişimlerini serbest kültür değişmeleri ve zorunlu kültür değişmeleri olarak ele alır. Serbest kültür değişmeleri, toplumun kendi ihtiyaçlarını karşılayamadığı zamanlarda itibar kazanma, merak, yenilik, arzu, fayda temini gibi sebeplerle başka bir kültürden bazı unsurların alınmasıyken; zorunlu kültür değişmeleri, başka bir kültürün dayatması veya toplumun içinden gelen bir kültürel dayatmadır.
Mümtaz Turhan da köyde meydana gelen değişmeleri, Lale Devri’nden cumhuriyetin ilanına kadar ki sürede batılılaşma anlayışı ve serüvenini kültür değişmeleri bağlamında inceleyerek dönemin ve kişilerin sosyal psikolojik durumunu da ele alması bu araştırmanın konusunu oluşturmuştur. Burada asıl mesele Turhan’ın konuyu ele aldığı zamanda Osmanlı Türk modernleşmesinde gelinen noktanın istenilen bir batılılaşma olmadığıdır. Türkiye’nin geçmişinden gelen Batı karşısındaki pozisyonu ve değişme çabalarının istenilen kalkınmayı sağlayamamasının nedenleri tespit edilmek istenmiştir. Uzun süredir yaşanan batılılaşma sorunu ise Turhan’a göre kültür değişmelerini incelemekle mümkün kılınacaktır. Ayrıca kültür değişmelerini anlamak için Erzurum’un beş köyünde zamansal olarak incelemeler yapmıştır.
Araştırmanın probleminde bahsettiğimiz gibi Türkiye ve geçmişinde ki Osmanlı döneminin batı karşısında geride kalmasının sebepleri kültür değişmeleri bağlamında incelenmiştir. Geçmişe dair dokümanların incelenmesi ve Erzurum’da farklı zamanlarda yapılan çalışmalarla Turhan, batılılaşmanın yoğunluğunu, genişliğini, niteliğini ve hızını tarihsel olarak anlamaya çalışmıştır. Türkiye nüfusunun en fazla kısmını oluşturan köylerin değişime ne derece açık olup olmadığını ve sebeplerini, maddi ve manevi kültür unsurlarındaki hızlı, yavaş değişimleri ve sebeplerini anlamaya çalışmıştır. Kısacası Türkiye’nin neden istenilen batılılaşmayı gerçekleştiremediğinin ve köydeki değişen/değişmeyen unsurları kültür değişmeleri bağlamında ele almayı amaçlamıştır.

thumbnail
Önerilen Yazı
Mümtaz Turhan Sosyolojisi

KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

Kültür ve Medeniyet

Mümtaz Turhan’ı ve Kültür Değişmeleri kitabını anlayabilmek için bazı kavramları ele alış tarzı ve bakışı açısını ele almak gerekmektedir. Başta anlaşılması gereken kavram ise kültürdür. Turhan kitabında kültür kavramını açıklarken E.Sapir’in üç ayrı kültür manasından söz eder. Birinci anlamda kültür insanın yaşamındaki maddi ve manevi tüm unsurları içermektedir. Her insan grubunun çeşitli farklılıkları bulunmakla birlikte aynı zamanda kendilerine ait bir kültürde oluşturmaktadır. Kültürün ikinci anlamı daha çok yaygınlık göstermektedir. İdeal kültürlü insanın tavırlarının belirli özellikler barındırmasına önem verilmekte ve bu tavırlar halka daha cazip gelmektedir. Fakat bu tavır aynı zamanda halk kültüründen uzak durmayı da ifade etmektedir. Üçüncü anlamdaki kültürde ise bireyden daha çok topluma önem vermektedir. Bununla birlikte çok çeşitli tanımları bulunan kültür kavramının E. B. Tylor, C. Wissler gibi ilim adamlarının tanımlarından bahsetmiştir. En çok bilinen ve kullanılan kültür tanımını yapan E. B. Tylor’a göre kültür, ‘‘bilgiyi, imanı, sanatı, ahlakı, örf ve adetleri, ferdin mensup olduğu cemiyetin bir uzvu olması itibariyle kazandığı itiyatlarını ve bütün diğer maharetlerini ihtiva eden gayet girift bir bütündür (Akt; Turhan, 2020: 29).’’ Kültürü anlayabilmek için aynı zamanda medeniyet kavramına değinmekte fayda vardır. Thurnwald medeniyeti şöyle ifade eder: ‘‘Medeniyet, birikmiş bir bilgiye ve teknik vasıtalarına sahip olmayı ifade eder. Bir formülle ifade edilmesi istendiği takdirde denilebilir ki kültür, takınılmış bir tavır (Haltung) dur; medeniyet ise bilme ve yapabilmedir (Akt; Turhan, 2020: 29).’’ Türkiye’de de medeniyetle kültür ayrımını yapan, ilk kez tarif eden Ziya Gökalp’tir. Medeniyeti birçok milletin ortak ürünü olarak tasvir eder. Çünkü birçok millet ortak yaşayışlarıyla medeniyeti meydana getirmiştir. Bu ortak yaşayış ve ortak ürün medeniyeti uluslararası bir boyuta taşımaktadır. Ancak medeniyetlerin her gruba, topluma ait farklı şekilleri vardır, buna ise kültür denir.
Her kültürün kendine özel oluşu, kendi kendine yetişi, başka kültürlerle etkileşim sonucu aldığı unsurlarla birlikte kendi özgünlüğünü ve özgürlüğünü koruyabilmesi kültürün önemli niteliklerindendir. Turhan, kültürlerarasında ilerleme ve gelişim açısından karşılaştırmalar yaparken onun örf adet, gelenek, din ve ahlak kuralları gibi manevi bir karşılaştırma yerine maddi ve teknik alanlarda karşılaştırmanın mümkün olduğunu ifade eder. Ziya Gökalp gibi Turhan’da buradaki maddi karşılaştırmayı gerekli bulmaktadır.
Tüm bu incelemelerinden ve söylemlerinden sonra Mümtaz Turhan kültürü şöyle tanımlamaktadır: ‘‘Kültür, bir cemiyetin sahip olduğu maddi ve manevi kıymetlerden teşekkül eden öyle bir bütündür ki, cemiyet içinde mevcut her nevi bilgiyi, alakalara, itiyatları, kıymet ölçülerini, umumi atitüt, görüş ve zihniyet ile her nevi davranış şekillerini içine alır. Bütün bunlar birlikte, o cemiyet mensuplarının ekserisinde müşterek olan ve onu diğer cemiyetlerden ayırt eden hususi bir hayat tarzı temin eder (Turhan, 2020, s. 37).’’

Kültür Değişmeleri

Bir kültürün etrafında değişimler olduğunda içerisindeki kişilerin arzu ve istekleri yerine getirilemediyse, ihtiyaçları karşılanamadıysa toplumda huzursuzluklar ortaya çıkmaya başlar. Bunun sonucunda ise karşılıklı temas ya da alıntı yoluyla kültür değişmesi meydana gelir. Değişmeler baskı sonucunda ortaya çıkabileceği gibi toplumun kendi içerisinden, temasta bulunmadan da gerçekleşebilir. Kültür her zaman değişme halindedir, belirli toplumsal gruplar arası bir değişme söz konusu olabileceği gibi kültürün belirli devirlerinde de değişimler olmaktadır.
Mümtaz Turhan kültür değişmeleri kavramını açıklamaya çalışırken Malinowski’nin tanımından yararlanmış ve yapılan en iyi açıklama olduğunu ifade etmiştir. Malinowski’ye göre: ‘‘Kültür değişmesi, bir cemiyetin mevcut nizamını, yani içtimai, maddi ve manevi medeniyetini bir tipten başka bir tipe kalbeden bir prosestir. Böylece kültür değişmesi, bir cemiyetin siyasi yapısında, idari müesseselerinde ve toprağa yerleşme ve iskan tarzında, iman ve kanaatlerinde, bilgi sistemlerinde, terbiye cihazında, kanunlarında, maddi alet ve vasıtalarında, bunların kullanılmasında, içtimai iktisadının dayandığı istihlak maddelerinin sarfında az çok husule gelen değişimleri ihtiva eder. Terimin en geniş manisiyle kültür değişmesi, insan medeniyetinin daimi bir faktörüdür; her yerde her zaman vukua gelmektedir (Akt; Turhan, 2020: 38).’’
Mümtaz Turhan bu kavramı açıklarken birçok tanıma ve kişilerin görüşlerine yer vermiş, kendisi ise kavramı iki başlık altında incelemiştir. Serbest kültür değişmeleri ve zorunlu kültür değişmeleri olarak ikiye ayırmıştır.
Serbest kültür değişmeleri, bir toplumun diğer bir toplumla etkileşimde olduğu zaman hiçbir baskının bulunmaması durumudur. Burada toplum belirli bir kısmını aldığı kültür unsurunu benimser ve değişir. Turhan’a göre bu değişmede ise toplumun yabancı kültür unsurunu benimsemesinin üç aşaması vardır; öncelikle yabancı kültür unsurunu o topluma ilk getirenler kabul etmeli ve almalıdır. İkinci olarak ise halkın ilk getirenler aracılığıyla bu yeni kültürü tanıması ve kabul etmesi gerekir. Son olarak yeni kültür unsurunun var olan kültürle uyuşması gerekir. Kültür unsurları alınırken toplum; merak, yenilik, fayda temini, itibar kazanma gibi faktörlere dikkat etmektedir.
Zorunlu kültür değişmeleri, iki toplumsal grup arasında birinin kültürünü diğerine dayatmasıyla mümkün olabileceği gibi toplumun kendi içinde yer alan seçkinlerin veya iktidar gücünün başka bir kültürel yapıyı topluma dayatmasıyla da mümkün olabilir. Ancak Turhan’a göre kültürün özüne ait unsurlar yerine başka bir unsur getirilmeden terkedilmez. Zorunlu kültür değişme girişimleri her zaman pozitif sonuçlar vermez hatta tam aksi sonuçlar ortaya çıkarabilir.

ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ

Mümtaz Turhan bu araştırmasında iki ayrı durum söz konusudur. Köy topluluğu üzerinde bir saha incelemesi yaparken, aynı zamanda Osmanlı batılılaşmasını kültür değişmeleri bağlamında incelemek için ise tarihi belgelere başvurmuştur. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi ve etnografik araştırma yöntemini kullanmıştır.
Köy topluluğu üzerine yapmış olduğu inceleme Erzurum ile Kars arasındaki köylerde ve 1936-1942, 1948 senelerinin yaz tatillerini kapsamaktadır. Araştırmanın tam olarak geçtiği bölge Erzurum’un merkezini de içine alan beş köyün bulunduğu Aşağı Pasin ovasıdır. Devamlı olarak incelenen köyler ise; Horasan, Azap, Ardos, Zars, Zanzak’dır. Bu köylerin o yıllarda nüfusu 150-800 kişidir ve birbirine uzaklığı 3-5 kilometredir. Erzurum’un Rus işgaline uğramasıyla köy halkı Kayseri’ye göç etmiş, 1923-24 senelerinde de geri dönmüşlerdir. Turhan o esna da lise öğrenimi için Kayseri’de kalmış, 8 senelik bir ayrılıktan sonra topluluğu köyde ziyaret etmiştir.1936 yılında ise incelemelerine başlamıştır. Kendi içerisinde doğduğu bu memleketin kültür değişmelerini incelemiş, içeriden biri olması bakımından da kendini şanslı görmüştür. Kendi bildiklerini doğrulamak için köyün büyüklerinden yararlanmış, bu durumda verilerin güvenilirliğini arttırmıştır. Çalışma o dönemin genel değişmelerini yansıtmamakta belirli bir bölgeyle ve Turhan’ın görüşleri, görüşmeleri ve tenkitleriyle sınırlı kalmaktadır. Aynı kültürü paylaşan gruba odaklanması, katılımcı gözlem yoluyla grubun gündelik yaşamının içinde bulunması, yüz yüze görüşmeler gerçekleştirmesi, gruba yönelik geniş bir inceleme yapması sebebiyle etnografik bir araştırma yaptığını söyleyebiliriz.
Geçmiş dönemi incelemek için mevcut tarihi belgeleri, yabancı seyyah, elçi, tüccar, uzman gibi gözlemcilerin seyahatnameleri, Türkiye’deki ikamet ettikleri esnada tuttukları jurnalleri, mektupları vs. incelemiştir. Lale Devrinin başlangıcından cumhuriyetin ilanına kadar geçen süre dokümanlar üzerinden anlaşılmaya, incelenmeye çalışılmıştır. Belgelere ulaşımın zorluğundan ve sınırlılığından burada söz edebiliriz. Edinilen bilgilerden hareketle kültür değişmeleri göz önünde bulundurularak dönemsel ayrımlar yapılmıştır. Bu iki yöntemle birlikte kültür değişmeleri alanında sosyal psikoloji açısından incelemelerde de bulunmaktadır.

thumbnail
Önerilen Yazı
Kentsel Ayrışma Ve Kümelenme: Gecekondu, Banliyö, Getto

ARAŞTIRMANIN BULGULARI

Köyde Kültür Değişmeleri

Araştırmanın yöntemi kısmında bahsettiğimiz üzere Turhan saha araştırmasını Erzurum ile Kars arasında bulunan beş köy üzerinde yapmıştır. Kendisinin de memleketi bu köylerden biri olduğu için bölgenin genel özelliklerini taşıdığına inanır. Köyün genel durumundan bahsedecek olursak buğday ve arpa yetiştiriciliğiyle tarımla aynı zamanda kendilerine yetecek kadar hayvancılıkla uğraşmışlardır. Genel olarak teknik bilgiye sahip olmadıkları için bu tarz ihtiyaçlarını şehir merkezine giderek halletmişlerdir. Turhan’a göre köy halkı büyük arazi sahibi zenginler, orta halliler, fakirler ve işçilerden oluşmaktadır. Köyde Rus işgaliyle birlikte Kayseri’ye bir göç yaşanmış ve savaştan sonra Erzurum’a geri dönmüşlerdir. Buradan geri dönerken getirdikleri yeni kültür unsurları bazı değişmelere sebep olmuştur. Meydana gelen değişmelerde etkili olan faktörleri Turhan üç başlık altında incelemiştir.

1) Göçmen veya yeni bir çevreye yerleşme faktörü: Göçmen oldukları Kayseri’de sekiz sene yaşamış ve farklı kültürel gruplarla temasta bulunmuşlardır.
2) Toplumun bugün yaşadığı, asıl çevrede ortaya çıkan fiziki ve toplumsal değişmelerdir. Bunlarda kendi arasında üçe ayrılır.
a) Savaş esnasında Ruslar tarafından yapılan küçük demir yolu köyler arası bağlantıyı sağlamıştır. Ruslar aynı zamanda şoseye ek olarak daha kestirme ikinci bir yol yapmış, şoförlerin yaygın olarak kullanması da Erzurum-Kars arası teması sağlamıştır.
b) Savaş dolayısıyla toplumsal çevrede ortaya çıkan değişimler, ziraat işçiliği yapan Ermenilerin Rusya’ya göç etmesi ve savaş dolayısıyla azalan nüfus bunlar arasındadır.
c) 1928’de yaşanan zelzele çok şiddetli geçmiş ve büyük mal kayıpları yaşanmıştır.
3) Kars halkı ve etraftaki illerle temas sonucunda kültür değişmeleri gerçekleşmiştir.

Mümtaz Turhan bu ayrımları baz alarak kültür değişmelerini maddi ve manevi alandaki değişimlere göre ele alır. Maddi alandaki değişmelerde evlerin şekillerini ve yapılışını, ziraat yöntemlerini, evlerin iç düzeni, kullanılan alet ve araçları, hayvan yetiştiriciliğini ve sütçülüğü ele alır. Örneğin, gerçekleşen değişimlere baktığımızda süt yaparken kullanılan eşyaların depremde tahrip olması süt makinelerinin kabulünü olumlu yönde etkilemiştir. Süt alanında bir diğer yenilik ise peynir yapımında hazır mayaların kullanılmasıdır. Köye dört tekerlekli araba getirilmesi ve ulaşımda kullanılması da maddi alandaki değişimlere örnektir. Manevi alandaki unsurlarda eğitim-öğretim, din, ticaret ve sağlık alanlarında gözlemlenmiştir. Din eskiden halk içerisinde hareketlerin, düşüncelerin merkezinde yer almaktayken bu daha sonra daha bireysel bir hal almıştır. Bununla birlikte okulların din hislerini zayıflatacağı zannediliyordu fakat daha sonra halk okullara ilgi duymaya başlamış hatta köylerine okul yapmışlardır. Kayseri’de kalınan sürede sağlığa bakış açısında değişimler olmuş, hastaneye gitmeyen halk bulaşıcı hastalıklara karşı aşıları talep eder hale gelmiştir.
Maddi ve manevi unsurlar arasında benimsenen bu tarz değişimler olduğu gibi reddedilen unsurlara da rastlanmıştır. Örneğin, ‘‘Sarı Bursa’’ adıyla meşhur olan ve köye getirilen tohumluk buğday önceleri kabul edilmiş, daha sonra ise ekmeğin pişirilmesinden kaynaklı, pişirildikten sonra da erken bayatlaması sebebiyle çok verimli olmasına rağmen reddedilmiştir. Ekmek hamurunun elastiki olmaması çukur fırınlarda duvarlara yapıştırılarak pişirilmesini engellemiş ve halk ilk baştaki ilgisiyle beraber ekimini de bırakmıştır. Turhan, köy halkına çeşitli önerilerde bulunarak bu unsurları kabul edip etmeyeceklerini denemek istemiş ve çoğu teoride kabul edilse de uygulanmamış ya da direk reddedilmiştir. Örneğin; üç dört kişinin köyde birleşerek pulluk, traktör gibi araçlar almasını bir kooperatif meydana getirmelerini tavsiye etmiş fakat köylünün buna yeterli maddi imkanı olmaması, elinde olanı da kaybetmek istememesi, her sene mahsulün ne kadar vereceğinin belli olmaması gibi sebeplerle reddedilmiştir.
Mümtaz Turhan, tetkik edilen bu bölgedeki değişmelerin şuurlu, sınırlı ve seçime tabi olduğu, maddi ve manevi sahadaki değişmelerin birbiri üzerindeki etkileri belirtilmektedir. Genellikle eski unsurların fonksiyonunu yerine getirmediğinde yenilik yapıldığını ve uygun siyasi iktisadi ve ahlaki atmosfer bulunca da yeniliklerin başarılı olduğu ifade edilmektedir (Gök Özyer, 1990, s.29).

Mümtaz Turhan’a Göre Türkiye’de Kültür Değişmeleri

Mümtaz Turhan kültür değişmelerinin başlangıcının ne kadar eskiye götürülebileceği konusunda zorda olsa incelediği dokümanlardan hareketle geçmişteki kültür değişmelerini bazı evrelere ayırmıştır.

1) Serbest değişmeler devri, on dokuzuncu asra kadar olan devir.
2) Geçiş devri olarak III. Selim zamanı.
3) Kapsamlı ve köklü değişikliklerin zorunlu değişmelerle gerçekleşeceğinin anlaşıldığı II. Mahmut’la başlayan devir.
II. Mahmut’la başlayan ve 1950 yılına kadar geçen zamanı ise kendi arasında bölümlere ayırmıştır.
a) II. Mahmut’tan Tanzimat’a kadar,
b) Tanzimat’tan 1876’ya kadar,
c) 1908’den 1923’e kadar,
d) 1923’ten Mümtaz Turhan’ın (1950) zamanına kadar.

thumbnail
Önerilen Yazı
Modern Erkek Oluşumunda Kapitalizmin Dinamikleri

Turhan bu devirlerin tarihi akışından bahsetmiş ve devirlerin tahlillerini yapmıştır. Kısaca ele alacak olursak; iki yüz yıllık batılılaşma hareketinin ilk dikkat çeken niteliği, kesin amacını belirleyememiş olması ve yenileşme alanında belirlenen hedeflerin yönünün bazen değişmesidir. Lale Devrinden Tanzimat’a kadar olan zaman zarfında garplılaşma faaliyeti, bariz bir şekilde ordunun ıslahı veya yenileştirilmesi mevzuu etrafında toplanır (Turhan, 2020, s.153). Örneğin askeri alanda yenilikler yapmak istediğinde, fabrikalar, tersaneler kurulur ancak bunlar askerin ihtiyacını karşılamak üzere çalışır. Aslında askeri amaç dışında başka alanlarda pekte önemli bir gelişme sağlanamaz. Lale Devrinde Osmanlı yaşadığı yenilgilerin asıl sebeplerini görememiş bunları askeri donanmasının zayıflığına, batının askerini farklı tarzda yetiştirmesi gibi sebeplere bağlayarak yenilikleri askeri alanda yapmaya gerek duymuştur. Bu askeri alanda yapılan yenilikler neticesiyle batıyla aralarında açılan farkın hızla kapanacağına inanmıştır. O dönemde tahta geçen I.Mahmut, III.Mustafa, I.Abdülhamit, III.Selim ve II.Mahmut (Tanzimat’a kadar) bu düşünceye karşılık askeri alanlarda ıslahatlar yapmayı sürdürmüştür.
Tanzimat devrine gelindiğinde ise Osmanlı’nın kurtuluşunun batılılaşmayla, Avrupa devletlerine benzemeyle mümkün olunacağı düşünülmüş ve ıslahatlar bu alanda yapılmıştır. Ancak bu dönemde yapılan ıslahatlarında başarıya ulaştığı söylenemez. Eğitim alanında yapılan yeniliklerde bazı çelişkiler gözle görülmektedir. O dönem itibariyle ortaokul seviyesinden başka okul, öğrenci, öğretmen yokken üniversite kurulmaya çalışılmıştır. Turhan’a göre bu durum Tanzimat’ın en büyük fenalığıdır. Ancak bu devir Osmanlı devletinin hukuki olarak batılı bir devlet teşkilatı olma yolunda ilk adımları bulundurması, eskisi gibi yıkıcı değil yapıcı olmasıyla önemli bir yere sahiptir.
Batılılaşma konusunda kabul edilecek yeni amaç, görevler ve saptamalar bütün meşrutiyet devri boyunca tartışma konusu olmuştur. Bu devirde ülkedeki ihtiyaçlar doğrultusunda yerli fikir hareketleri ortaya çıkmıştır. Uzun süredir batının taklit edilmesine karşılık Türk toplumunun manevi birlikteliğini, kültür bağımsızlığını hala koruduğunu göstermektedir. Aynı zamanda burada batıdan alınması gerekenlerin bilim ve teknik olduğu anlaşılmış bu unsurların alınması üzerinde çalışılmaya başlanmıştır. Ancak bunlar için geç kalındığını söyleyebiliriz.

SONUÇ VE TARTIŞMA

Kültür Değişmeleri kitabını belirli başlıklar altında inceleyerek Mümtaz Turhan’ın batılılaşmaya, kültür değişmelerine ve bu kavrama ait terimlere, gözlemci bakış açısına dair fikirler elde ettik. Turhan, 1950’li yıllarda Türkiye’de batılılaşma ve kalkınmada gelinen noktanın istenilen bir durum olmadığından hareketle bunun sebeplerini aramıştır. Bu sebepleri ele alırken ise evrensel bir boyutu olması ve Türkiye’nin de batılılaşma çabasıyla bu süreçte bulunması nedeniyle kültür değişmeleri üzerinde durmuştur. Başlangıcını ele almaya çalıştığında Osmanlı Devleti’nin Viyana önünden çekilmesinden (1683) Lale Devrine kadar geçen süreyi Osmanlı’nın en kanlı ve tehlikeli dönemi olarak nitelendirmiş, bundan sonra ortaya çıkan Lale Devrini ise psikolojik inceleme ve sebeplerle değişmelerin kaynağı olarak görmüş, incelemelerine bu dönem ile başlamıştır. Lale Devrinden III.Selim’e kadar geçen süreci serbest kültür değişmeleri, III.Selim Dönemini serbest kültür değişmeleri ve zorunlu kültür değişmeleri arasında bir geçiş evresi, II.Mahmut’tan cumhuriyetin ilanına kadar olan zamanı ise zorunlu kültür değişmeleri olarak sınıflandırmıştır. Osmanlı’da ki değişimler serbest kültür değişmeleriyle başlamış zorunlu kültür değişmelerine aşama aşama evrilmiştir.
Devirlerin tahlillerinden hareketle batılılaşmada ki başarısızlığın sebepleri arasında; batılılaşmayı doğru anlayamamak, yapılan ıslahatların sürekliliğinin sağlanamaması, bilim ve teknikten uzak kalınması, başlarda Osmanlı’nın batının ilerleyişini ciddiye almaması ve sadece askeri alanda ıslahatlara odaklanması, eğitime gerekli önemin verilmemesi, planlı bir kalkınma, yenileşme, batılılaşma sürecinin sürdürülememesi gibi sebepler söylenebilir. Ancak en sonunda gelinen noktada kıyafetin, örfün, adetin, geleneğin, kültürün alınmasıyla batılılaşmanın mümkün olmadığı, kendi özerkliğini koruyarak bilim ve tekniğin alınmasıyla gerçek bir ilerleme kaydedilebileceği anlaşılmıştır.
Köy topluluğu üzerine yapmış olduğu çalışmaya baktığımızda ise doğu şehirlerinden Erzurum’un belirli bölgelerini ele alan bu araştırmayı Türk toplumunun genelinin gerçekliği olarak görmek pekte doğru değildir. Günümüzde gerçekleştirilen nitel araştırmadaki sınırlılıklar bu araştırma içinde geçerli olmuştur. Araştırmasında değişimin grubun istemesiyle ve günün şartlarının, teknik bilgilerin, eğitimin etkisinin üzerinde durmuştur. Değişen unsurları ele almış bizlere o dönem hakkında sınırlıda olsa önemli veriler sağlamıştır. Geliştirdiği kavramların geçerliliğini bu çalışmasında göstermeye çalışmıştır.
Türkiye’nin önemli bilim adamlarından olan Mümtaz Turhan’ın bu eseri tarihi, batılılaşmayı, köye yansımasını, oluşturduğu kavramları anlamak, sorgulamak adına büyük önem taşımaktadır. Bugüne kadar önemini yitirmeden gelmiş ve böyle devam edeceği de düşünülmektedir.

KAYNAKÇA

Özyer Gök, F. N. (1990). Mümtaz Turhan’da batılılaşma ve kültür değişmeleri (Yüksek lisans tezi, İstanbul Üniversitesi). Erişim adresi: http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/19593.pdf
Turhan, M. (2020). Kültür değişmeleri sosyal psikoloji bakımından bir tetkik. Ankara:Altınordu Yayınları.
Yeni Ufuk dergisi. (2018, 13 Haziran). Mümtaz Turhan’da garplılaşma meselesinin kültür değişmeleri bağlamında 21.yüzyıla yansımaları. Erişim adresi: https://www.yeniufukdergisi.com

thumbnail
Önerilen Yazı
Nöbetleşe Yoksulluk Ve Türkiye Süreci

Ondokuz Mayıs Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (1)

  1. Çok çok teşekkürler bu çalışma için.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir