Dinamik bir olgu olan göç, denetlenmesi ve sınırlandırılması gereken, önemli bir güvenlik sorunu olarak algılanmakta, yasal ve yasal olmayan gibi temel kategorilere ayrılarak ülkeler arasındaki sosyal hareketlilik bir biçimde kontrol edilmek istenmektedir. Bu hareketlilik, hem göç veren hem de göç alan ülkenin sosyoekonomik yapısını yeniden şekillendirmekte, hem olumlu hem de olumsuz olarak değerlendirilen sonuçlarıyla ulus devletin sınırlarını aşan bir boyuta ulaşmaktadır.
Küreselleşmenin dünyayı daha fazla birbirine bağlaması ve yakınlaştırması ile göç hareketleri zengin yoksul, kuzey güney, merkez çevre bütün ülkeleri ilgilendiren bir boyut kazanmıştır. Dünya üzerinde mal ve hizmetlerin dolaşımı hızlanmış, ulusal sınırlar yavaş yavaş anlamını kaybetmeye başlamışlardır. Dünya tek bir küresel pazar haline gelmiştir. Bu küresel pazarda da ülkeler arasındaki emek, iş ve para gibi maddi olgular kadar güvenlik, refah, demokrasi ve insan hakları gibi bütün dengesizlikler küresel bir göç dalgaları ile dengelenmeye çalışılmaktadır.
Başlıklar
Küresel Göç Hareketlerinin Kısa Tarihi
Küreselleşme tarihi kapitalizm ile başlar. Küreselleşme ve kapitalizm ile birlikte ürünler, ulusal sınırları aşarak dünya pazarına girmiştir. Bu durumda küreselleşen dünyada insanlar da bazı şartları yerine getirerek vatandaşı oldukları ülkenin dışında iş gücüne katılabilmektedir. Ayrıca yeni ulaşım ve iletişim imkanlarının gelişmesiyle dünyada sınırsız bir dolaşım imkânı ortaya çıkmıştır.
Tarihsel olarak göç; köle ticareti, sömürgecilik akınları, mübadeleler veya misafir işçilik şeklinde meydana gelmiş, bu durum ülkelerin çıkarları doğrultusunda gelişmiştir.
Avrupa ülkeleri hem kolonileştirme ile dış göçler hem de sanayileşme ile iç göçler almıştır. İngiltere’de sanayi devrimi başladığı sırada önce kısa mesafeli kırsal göçlerle, ardından kolonilerden gelen uzun mesafeli göçlerle sanayi kentlerinin nüfusları çok hızlı artmaya başlamıştır. Bu yapısal dönüşüm sonucunda iş gücü tarım sektöründen sanayiye doğru evrilmiştir.
Küreselleşme süreci ile başlayan göç hareketlerini üç döneme ve altı kategoriye ayırabiliriz.
Birinci Dünya Savaşına Kadar Olan Dönem
-Avrupalıların dışarıya göçleri
-Sömürge ülkelerinden göçler
2. İki Dünya Savaşı arası dönem
– Ulus devletleşme sonrası göçler
3. İkinci Dünya Savaşı sonrası dönem
– Sömürgecilik sonrası göçer
– İş gücü göçleri
– Soğuk Savaş sonrası göçler
Birinci Dünya Savaşına Kadar Olan Dönem
Avrupalıların Dışarıya Göçleri
Batı ülkeleri gelişen nüfuslarına yeni yerleşim yerleri bulmak ve yeni kaynaklara ulaşmak için sömürgeler kurmuştur.
1821-1924 yılları arasında 55 milyon Avrupalı denizaşırı yolculuklarla Avrupa dışına göç etmiştir. (34 milyonu ABD’ye)
1846-1932 yılları arasında 18 milyon İngiliz, 10 milyon İtalyan, 5 milyon Alman Avrupa’dan ayrılıp sömürge ülkelerine göç ederek iş peşine düşmüşlerdir.
Fransızlar önce Kanada’nın Quebec bölgesine yerleşmiş sonra Afrika’ya yönelmiştir.
1846-1932 yılları arasında 18 milyon İngiliz, Kuzey Amerika, Avustralya, Yeni Zelanda, Güney Afrika ve Karayip adalarına yerleşmiştir.
Sömürge Ülkelerinden Göçler
17 ve 18. Yüzyıllarda Avrupalı tüccarlar Kuzey Afrika’dan topladıkları köleleri güney Amerika ve Karayip adalarına götürmüştür.
19. yy. da köleliğin kaldırılmasından sonra İngilizler, uzun süreli sözleşmeler ile Güney Asya’dan insan gücü toplayarak Doğu Afrika, Guyana, Jamaika, Surinam ve Trinidad’a taşımışlardır.
Avrupalılar Endonezya, Malezya, Tayland ve Hindistan’da Çinli istihdam etmiştir.
İki Savaş Arası Dönem
Ulus Devletleşme Sonrası Göçler
Birinci dünya savaşı sonrası imparatorluklar hızla çözülmüş, yeni ulus devletler meydana gelmiştir. Ancak bölünen ulus devlet sınırları ile etnik nüfusların sınırları her zaman örtüşmediği için, bazı etnik gruplar bir ulus devletlerin sınırları içinde kalmıştır. Bu dönemde milliyetçilik akımının etkisiyle homojen bir nüfus isteyen ulus devletler, kendi içerisindeki yabancı unsurları göçe zorlamış, kendi kültürüne sahip olanları ise içe göç etmeye teşvik etmiştir.
Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda kaybettiği topraklardan Anadolu’ya Türk ve Müslüman göçü
1920’li yıllarda yaşadıkları yeri terk edip sığınmacı durumuna düşenler (Yunan, Polonyalı, Macar, Bulgar, Sırp ve Yahudi)
Rus Devrimi nedeniyle iç savaştan kaçan Beyaz Ruslar
Hitler’in iktidara gelmesinden sonra Nazi’den kaçan Yahudiler
İkinci Dünya Savaşı Sonrası Dönem
Sömürgecilik Sonrası Göçler
Savaş sonrası sömürgecilik sona erince, bu bölgelerde onlarca zayıf devlet kurulmuştur. Sömürgecilerin otoritesinin çekilmesinden sonra birçok ülkede şiddet hareketleri baş göstermiş, milyonlarca insan mülteci konumuna düşmüştür.
1947’de Pakistan’ın Hindistan’dan ayrılmasıyla 14 milyon Hindu ve Müslüman sığınmacı durumuna düşmüştür.
1948’de İsrail’in kurulmasıyla çeşitli ülkelerden kısa süre içinde 250 bin Yahudi İsrail’e göç etmiş, yüzbinlerce Arap Filistin topraklarına sürülmüştür.
Fransızlar Cezayir’den, Portekizliler Angola’dan, İngilizler Zimbabve’den ayrılmıştır.
Çin’de komünist bir yönetim kurulunca milliyetçi askeri ve siyasi liderler Tayvan’a sığınarak ayrı bir devlet kurmuştur.
1979’da Sovyetler Birliğinin Afganistan’ı işgal etmesiyle 2,5 milyon Afgan Pakistan’a sığınmıştır.
İş Gücü göçleri
İkinci Dünya savaşı sonrası yıkılan Avrupa’nın onarımı, ABD ve Arap ülkelerinin ihtiyaç duydukları iş gücünü karşılamak üzere gelişmekte olan ülkelerden ve üçüncü dünya ülkelerinden işçi ithali başlamıştır. Misafir işçi olarak tanımlanan bu işçiler zamanla kalıcı olmuştur.
Batı Avrupa ülkeleri, İspanya, Portekiz, İtalya, Yunanistan, Yugoslavya ve Türkiye ile iş gücü anlaşmaları imzalayarak göçmen işçi alımı yapmıştır.
ABD, yoğun olarak Meksika ve Karayip’lerden işgücü amaçlı göçmen kabul etmiştir.
Petrol zengini Arap ülkeleri Hindistan, Pakistan, Bangladeş, İran, Mısır, Yemen ve diğer Arap ülkelerinden göçmen almıştır.
Soğuk Savaş Sonrası Göçler
1989’da Berlin Duvarının yıkılmasından sonraki 2 yılda 800 bin kişi Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya göç etmiştir.
1991 Körfez Krizi nedeniyle 4 milyon kişi yaşadığı yerlerden ayrılmak zorunda kalmıştır.
1991’de Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla milyonlarca eski Sovyet vatandaşı kendilerine yeni bir yurt arayışına girmiştir.
İkinci Dünya Savaşı sonrası sürgün edilen 1 milyona yakın Alman kökenli Rus vatandaşı, Kazakistan’dan Almanya’ya göç etmiştir.