Maden Filminin Sosyolojik Analizi

Maden Filminin Sosyolojik Analizi
maden filmi analizi
0

ÖZ

Film 1978 yılında Türk yapımı olan başrolünü Tarık Akan (Nurettin), Cüneyt Arkın (İlyas)ve Hale Soygazinin yer aldığı yönetmeni, senaryocusu Yavuz Özkan’nın üstlendiği, müziklerini ise Zülfü Livaneli seslendirmiştir. Bu film Uluslararası Antalya Altın Portakal film festivalinde ödül almış bir filmdir. İki büyük yıldızı bir araya getirmesi ve dönemin şartlarını en iyi yansıtan drama, içeren Yeşilçam filmidir. Dönemin şartlarını yaşanılan sıkıntılarını, toplum yapısını ele alan bu film birçok açıdan geleceğe ışık tutan ve nesillerin birçok perspektiften inceleyip analizini yapabileceği bir baş yapıttır. Film ‘işçiler birleşin sloganıyla biter. Dönemi yansıtması açısından dönemin sendikalaşma çabası içerisindedirler. Köylerden kentlere gelen birçok işçi ve ailesinin eve ekmek götürdüğü bunun için sarf ettiği bir dönemi sinema ekranlarına taşır . Film ele alındığı konu açısından çok geniştir; toplumsal cinsiyet, siyaset, toplumsal yapı, tarihsel sosyoloji ve iktisat sosyolojisi gibi sosyolojik temelli birçok noktayı ele almıştır.

maden-filmi-analizi

SOSYOLOJİK ANALİZİ

Film birçok konuda sadece o dönemi yansıtmakla kalmayıp günümüze de ayna tutmuştur. Film 1978 te çekilmesiyle dönemdeki sendikalaşmayı, sınıf bilincini, sınıf dayanışmasını, köyden kente gelen işçilerin çalışma zorluklarını anlatan bir yapıttır. Maden işçileri, hakları olan bir birey yerine üreten bir nesne durumundadır. Sendika o dönemde çalışanların sosyal, ekonomik hak ve sorumluluklarını korumak sorunlarını çözmek için kurulan örgütlenme olup önemli bir işleve sahipti. Ancak filmde sadece yöneten yönetilen siyasi bir işlev gibi gören sendikalar görevini yerine getirememekte serbest bir ekonomik politika yürütmektedir. 1970 li dönemlerde sendikalaşmanın güçlü bir o kadar da karmaşık olduğu dönemdir. Ancak eylemler ve grevlerle somut kazanımlar elde etmek söz konusuydu. ‘…Bu dönemde Türk-İş ile DİSK arasındaki sürtüşme ve rekabet artarak devam etmiş, sendikalar rekabetin de etkisiyle, işçilerin sık sık sendika değiştirdikleri görülmüştür ( Aydoganoğlu). Burada işçilerin haklarını korumak için bir çaba sarf ettikleri görülür 1970li yıllar çalışanların çalışma koşulları ekonomik çöküş siyasi dönemi gibi nedenlerden tüm baskı ve engellemelere kendi çabaları ile ayağa kalkarak örgütlenmişlerdir. Sendikalar görevini yapmadığı işçiler haklarını kurumlarda değil de kendi örgütlenerek ve işçilerin bir olduğunda ne kadar güçlü bir yapı olduğunu göstermişlerdir. Her ne kadar dönemin gergin havası sendika ağaları, yönetici grubu, siyasiler buna engel olmaya çalışsa da çalışanlar gücünü gösterebilmişlerdir. Maalesef ki işçi grevler veya protestolar başarısızlıkla sonuçlanmıştır. İşçi sayısı da olağanca fazladır sanayileşme sonucu kentteki nüfus sayısını artış göstermiştir bunda kırdan kente göçte etkilidir. Makineleşme sonucu insan emeğinin azalması çocukların eğitim, sağlık, işsizlik gibi birçok nedenden kente göçler başlamıştır buna sadece belirli nedenlerle sınırlamakla değil kan davaları, verimsiz topraklar, yetersiz ulaşım gibi nedenler eklenebilir. Maden filminde de İlyas’ın işçileri bilinçlendirmeye çalıştığı bir noktada sunu ifade ettiği görülür ‘Köye gideriz toprak ağası anamızı beller, şehre geliriz patron, sendika ağası canımızı okur’ her yerde işverenin işçiyi sömürdüğü ve kitlelerin bundan psikolojik bıkmışlığı görülür.

Filme başından bakarsak film işçi arkadaşlarının cesedini çıkaran vurdum duymazlığı veya tadir-i ilahi diyerek olayı din boyutunda bakan bir toplum görülür. Olayın farkında olup ayaklanan İlyas karakteri bir gün kendi başlarına geleceğini söyleyerek uyarmaya çalışır kişiler ilk aşamada dinlemezler çünkü herkes evine ekmek götürme derdindedir yöneticiler de çalışanları bir köle gibi görüp çalıştırıp fazla kazanç sahibi olmak derdindedirler. İlyas’ın ayaklanması ve durumu dışarıda duyurma çabası yöneticileri rahatsız eder. İlyas kararlıdır ve müfettiş çağırmayı düşünür bunun için imza toplamaya başlar. Sendika ağası da ona karşı diğer çalışanlara söylem gerçekleştirirler. ’Biz sendika başkanı olarak kalbim sizinle atıyor, geceli gündüzlü sizin için çalışıyoruz’ derler. İlyas’ı bozguncu olduğunu propaganda yaptığını çalışanların onun yanında değil karşısında olmasını isterler. Sendika ağaları ’Beni gönderirseniz sizin aleyhinize konuşurum dedi’ diyerek İlyas’a iftira atarlar. İlyas davasında sonu ne olursa vazgeçmeyecektir. Çalışanalar da kendi içerisinde bölünür kimisi İlyas’ın yanında kimisi de kararsızlık içerisinde kalır. İlyas kardeşinden bir mektup alır. Emperyalizmin maşası olduklarını okula gidemediklerini ve faşizmin buna sessiz kalıp gün gün bölündüklerini söyler. Bu durum İlyas’ı başladığı bu hareketin daha da karalı olmasına sebep olur ve kardeşi ’size güveniyoruz size sizin o sade, gösterişsiz fakat doğru gelişmenizden aydınlık haberler bekliyoruz’ der. İşçi sınıfının ne kadar güçlü olduğunun tüm Türkiye’yi etkileyecek devrimin başlangıcı olacağını bilir.

Burada siyasi olarak bakarsak devlet özel teşebbüs olduğu için işe el koymamakta ki 80li dönemlerde özelleşmenin ilk adımları. Yönetici kesim kendi çıkarlarını düşünmekte ve çalışanların hakkı 2.nci plana atılmış durumda İlyas’ın bir sözü dikkat çeker ’kendi hakkımızı kendimiz aramamızın ilk adımı’ sendikalar dahi bencilleşmiş olduğunu görmek mümkün. Ağalar halktaki direnişi susturma çabasında

Biraz daha geçmişe gidersek Marx üretim araçlarını kullananlar ve üretim araçlarına sahip olanlar diye ayırıyordu. Üretim araçlarına sahip olanlar burjuva sınıfıydı. Temel hedefleri kar elde etmek olan bu sınıf hem ideolojiyi elinde bulundurur hem egemenlik onlara aitti filmde de egemenlik yönetici ve sendika ağasına verilmiş durumda üretim araçlarına sahipler bu çalışanlar yani üretimi sağlayan alt kesim ile üst kesim bir çatışma içerisinde film de bunu görmek mümkün. Üretim araçlarını kullananlar yani maden işçileri çalışan kesim de söz hakkına sahip değil emekleri sömürülen tek amacı hayatta kalmaya çalışan kesimdir yani alt kesim içerisinden bu hayatta kalma çabasını sınıf bilincinin ilk ayağı İlyas ve arkadaşları başlatıyor bu bilinç geç oluşsa da sınıf dayanışmasını doğuruyor burjuva sınıfı ile çatışıyor Marx bu çatışmanın sermaye üzerinden olduğunu söyler sermaye de işçi sınıfının üretim esasında oluşur. Filmdeki temel problematiği sınıf bilinci ve sınıf dayanışması diyebiliriz. Marx bu olguyu kapitalizm üzerinden açıklasa da filmde de kapitalizm ile şekillenen bir yaşam stili görürüz. Filmde üst yapı üretim araçlarına sahip olanlar yönetici, siyasi kesim, sendika ağaları alt yapı ekonominin temeli üretim ilişkilerine sahip maden işçileri. BU olaylar temelinde sanayileşme ile oluştuğun söyleyebiliriz.

Sendika ağaları ’ Biz sizin hakkınızı savunmuyor muyuz neden müfettiş çağırıyorsunuz bize oy verdiniz bizi seçtiniz’ diyerek olayı kişilerin kendi iradesiyle oluşum gibi göstermişlerdir. Her şeyin hukuki olduğunu görevlerini yaptıklarını ifade ederler. İlyas işçi hareketlerini başladığı için yöneticiler tarafından susturulmaya çalışır saldırıya uğrar hastaneye kaldırılır. İşçiler karar alır ve eylem olarak ’birinci vitesi’ başlatırlar. Yönetici kesim duyduğunda ’böyle başlar bu işler ve giderek artar 3 gün içerisinde bütün işçi katılır’ diyerek işçi kesiminin küçümsenmeyecek bir güç olduğunun farkındadırlar. İşin toplumsal cinsiyet boyutu da kadınlara değer verilmemesidir. Madenin yakınında kurulan ’çadırcılar’ olarak adlandırılan kadınların para kazanmak için erkekleri eğlendirdiği bir yerdir. Maden işçilerinin kadınlar hakkındaki algısı ‘Kadın dediğin 80 okka çekmeli’ ifadesini kullanarak kadının erkeğin ihtiyacını gideren bir nesne gibi görürler. Kadın halka oyunu oynatır maden işçilerinin eli kara olduğu için kız ‘Hiç kadın görmemişler elleri törpü gibi’ sitemde bulunur. Filmde kadın sayısı azdır. Halkacı kadın ile aralarında bir şeyler oluşmaya başlar. Bir gün Nurettin’in bir yakının düğününe katılan halkacı kız orusbu diye adlandırılarak sahneye atılır kavga çıkar herkes karakola gider. Dikkat çeken şudur devletin resmi bir kurumu olan karakolda bulunan patron otururken İlyas, Nurettin ve diğer herkesin ayakta oluşu bu da üst kesimin her şekilde görevini yerine getirsin getirmesin siyasi olarak üstünlüğünü gösterir.

Nurettin ‘işçiyiz biz işçi bu dünyayı biz yarattık ne varsa bizde var diyip bazı şeylerin farkına varır ilk başlarda devrim olarak adlandırılan bu harekete inancı yoktu sonrasında farkına varır bazı şeylerin eve gittiğinde evi boyar burada aydınlık bir geleceğe ancak yeni bir adımla olacağını her gün eve gidebilecek miyim korkusuyla değil emin kararlı adımlarla bu hareketin temsilcisi olmasıydı. Evini boyaması aslında eve kömür karası gibi bir hayat yerine renk gelmesine korkuların kurtulmasına çocuklarının babasına soru sorduğunda cevap verebilen, cahil olmayan bir kaile olmaktı.

İlyas’ın gruba seslenişi ’ Bu dünya bizim ulan hıyar söyle bir bak etrafına bak bir gördüğünüz ne varsa bizim eserimiz. Ama sonuç ne? Biz kuralım sonra kendi ellerimizle kurduklarımızın altında ezilelim. Daha sandık başına gidip bir işçi gibi oy kullanmayı bile öğrenemedik be…Sözüm ona aklımız var ama neye yetiyor? Kader demeye kısmet demeye alın yazısı demeye

Patronları madende göçük riski olan yere İlyas ve arkadaşlarını gönderir bu çok konuşanın bile isteye ölüme gönderme aşağıya indiklerinde göçük meydana gelir içeriden İlyas sağ çıkamaz patronun isteği olur ama dönemde büyük bir girişim halkın ayaklanışını anlattığı için önemli bir filmdir. Filmin darbeye ramak kala çekilmesi her darbeden sonra oluşacak anayasada yeni Türk yapısının oluşumunda büyük değişimleri de beraberinde getirir. Din bu olayda yaşanan kazaların Allah’ın takdiri olacağı varmış gibi ifadelerle normalleştirildiği görülür. Aile kurumu Köyden kente geldiği için sıkı bağlarla bağlı evli olanların bekar insandan farklı olduğu işte çalıştığı sürece bakmakla yükümlü olduğu bir alanın olması filmde Nurettin karakteri üzerinden anlatılmıştır. Sağlık alanında yeterli önlemlerin alınmaması kişileri hep bir kaygı ile bugün ocaktan çıkacak mıyım endişesi ile iç içe çalışmaya devam etmişlerdir. Tür toplumunun birbirine bağlı bir yapısının oluşması ülkenin belirli konularda daha istikrarlı geleceğe yönelik planlarla hareket etmesini sağlamıştır. Her türlü siyasi işlemler doğrudan işçi kesimini etkiler veya işçilerin hareketi siyaseti grupların yapısı sağlıklı işlemezse bu yöneticinin görevi yerine getirmediği devlet toplum arasında kopukluğa sebep olur. Çalışanların eğitim açısından bilinçli olması çalışma hayatında neyin doğru neyin yanlış doğru bilinç açısından toplumda önemli bir işleve sahiptir. Eğitim ilerde çocukların geleceği için de şehirde kalan aile bireyleri için meslek sahibi olmada etkili. Ekonomi de bu durumda topumu şekillendiren temel kurumlardan biridir. Çünkü film bile ekonomiden kısmak üzerinden bir sistem vardır. 70lerin sonu 80lerin başında özelleştirmenin yeni oluşturduğu için ekonomi de filmde açıkça geçim sıkıntısı eve ekmek götürmek şeklinde kendini zorunlu bir alan kılmıştır.

Kaynakça:

AYDOGANOĞLU,Erkan, Aylık Sosyalist Teori ve Politika Dergisi, Özgürlük Dünyası, ozgurlukdunyası.org 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir