Niccolo Machiavelli Prenslikler Üzerine

Niccolo Machiavelli Prenslikler Üzerine

Zafere giden her yol mübah mıdır?

2

İtalyan siyaset bilimci Niccolo Machiavelli, siyasi ideolojisini realist bakış açısıyla temellendirmiş ve ondan önceki düşünce akımlarının tam tersi olarak, olması gerekenin değil tam da olan durumlar üzerinden siyasi olaylar temelinde durumu içselleştirmiştir. Bu bağlamda Machiavelli’nin o meşhur söylemi üzerinde aslında hiç de kendisinin olmayan bir söz gelimi ortaya çıkmıştır. O söz ise “zafere giden her yol mübahtır” olacaktır. Peki, gerçekten de Machiavelli için zafere giden her yol mübah mıdır? Bu bölüme birazdan geleceğim. İşte Machiavelli’yi tam anlamıyla diğer düşünürlerden ayrıldığını niteleyen kısa pasaja bir göz atalım.

“Birçok kişi, kendi adına, gerçekte hiç görülmemiş ve hiç bilinmeyen cumhuriyetler ve prenslikler hayal etmiştir; kişinin nasıl yaşadığı ile nasıl yaşaması gerektiği arasında öyle büyük bir uçurum vardır ki, yapılması gereken uğruna yapılanı terk eden kişi, çok geçmeden korunmasını değil, yıkımını öğrenmiş olur; çünkü her zaman iyi bir insan olmak isteyen kişi, iyi olmayan onca insan arasında kesinlikle yıkıma uğrayacaktır. Dolayısıyla, konumunu korumak isteyen bir prensin iyi olmamayı öğrenmesi ve bunu durumuna göre kullanması ya da kullanmaması gerekir” (Machiavelli, 2015:93).” Machiavelli bu sözleri ile modern siyasi görüşün kurucularından kabul edildiğini söyleyebiliriz. Bu bağlamda siyasetin ahlakla ve dinle özleşmesi de otomatik olarak ortadan kaldırmış oluyoruz. Daha kesin bir ifadeyle siyasetin kendine has bir perspektiften değerlendirilmeye ihtiyacı olduğunu ve başka kavramlara özdeşleştiğinde ise işlerin ters gideceğini söylemek mümkün olacaktır.

Machiavelli’nin, savının temel yapıtaşı virtü (erdem) ve fortuna (talih) kavramlarından türemektedir. Peki insan kendi kaderini kendi yazabilir mi? Machiavelli bu sorunun cevabı olarak, insanların özgür iradesinin kendi eylemleri sonucunda olduğunu fakat bir noktaya kadar olabileceğini savunur. Onun deyimiyle, “özgür irademizin yok olmaması için, talihin eylemlerimizin yarısını yönettiğinin doğru olabileceği, ama yine de öbür yarısının ya da yarısına yakınını yönetmeyi bize bıraktığını düşünüyorum” (Machiavelli, 2015:130). Dolayısıyla prensler kötü talihi iyiye çevirecek sağduyuya sahip olmalı ya da kötü talihten en az zararla çıkabilecek planları olmalıdır. Örneğin, Medicilerin kurduğu Yeni Signoria, İtalya’yı ele geçirmiştir fakat İtalya, Almanya veya Fransa gibi kendini koruyabilecek setler çekseydi bunlar yaşanmazdı. Yani prens gerekli önlemi zamanında almış olsaydı bu durum gerçekleşemezdi buradan hareketle Machiavelli’nin söylediklerine kulak verdiğimizde haklı olduğunu söylememiz muhtemel olacaktır. Kötü talih plan yapmadığında gelir; önlem aldığın takdire ise zaten oraya uğramayacaktır, diyebiliriz. Öte yandan iyi talih de tehlikeli nitelendirilebilir. Çünkü bir prens iyi talihine yaslanıp bir şey yapmıyorsa, kendi erdemiyle bunu tekrar tekrar değerlendirmiyorsa, talih iyiye gitmediğinde yıkıma uğrayacaktır. Şartlar değiştiğinde fikrin aynı kalıyorsa bir prensin ilerlemesi ya da ayakta kalabilmesi mümkün olamaz. Şartlara uyum sağlamayı bilecek kişi zor bulunur. Çünkü bugüne kadar başarılı olan kişi tarzını değiştirmeyecektir ve ona sadık kalmayı tercih edecektir. Yeniliğin vakti geldiğinde değişime kapalıdır. Dolayısıyla kişi eyleme geçip her koşulda kendini yenileyebilseydi iyi giden talihini de bozmamış olacaktı. Daha basit bir dille açıklayacak olursam günceli yakalamak diyebiliriz. Günümüzden bir örnekle, bunu tekrar tekrar kanıtlayalım. Örneğin, çalışan bir kimse kendi işe girdiği dönemle şimdiki dönem arasında mutlaka bir kıyas durumuna girecektir. Bununla birlikte mutlu olması da zor ve meşakkatli olması muhtemel sonuçlardan olur. Oysaki kendini her geçen dönemsel geçişlerde yenileyebilseydi sadece iş hayatında değil; siyasi görüşü, hayata bakış açısı gibi noktalarda daha doğru kararlar verebilirdi. Öyleyse, sonuç olarak diyorum ki, talih zamanı değiştirdiği ve insanlar davranış biçimlerinde inat ettikleri için; bu ikisi (zaman ile davranış biçimleri) uyumlu iken başarılı, ikisi arasındaki uyum bozulduğunda başarısız olurlar. Kesin kanım o ki, atılgan olmak temkinli olmaktan daha iyidir (Machiavelli,2015:133). Talihe ancak böyle hükmetmek mümkün olacaktır.

 Bu bağlamda bir prens önceden verdiği sözü şartlar değiştiğinde tutmayabilir. Prens ancak kendi çıkarları doğrultusunda kararlar vermelidir. Ancak kararlar verirken kendi danışmanlarının yardımına ihtiyacı vardır. Söz konusu danışmanları da prens sağduyulu bir şekilde seçmelidir. Üç tür beyin vardır. Biri kendiliğinden anlar, öteki başkalarının açıkladığından anlar, üçüncüsü ise ne kendiliğinden anlar ne başkaları aracılığıyla; bunlardan ilki çok iyi, ikincisi iyi, üçüncüsü ise yararsızdır (Machiavelli, 2015:125). Dolayısıyla bir prensin danışmanı zeki olduğu takdirde prensin işlerini kolaylaştıracaktır. Aslında bu durum danışmanın fikirleri olsa dahi son kertede son sözü prens vermelidir. Prens danışmanını hoş tutmalıdır. Nasıl? Ona görevler vererek, onu onurlandırarak kendisini sevdirmelidir ki kendisinin çıkarlarını değil, prensin yararına olacak şekilde hareket etsin. Bu bağlamda prens aslında danışmanını iyi seçmesi demek bir bakıma kendi iyiliği ve iktidarı için gayet önemli sebepler arasında yer alır. Peki, prens her kararında sadece kendini düşündüğü takdirde nasıl iktidarda kalmaya devam eder. Yani halk hiç önemli etkenlerden sayılmaz mı? Bunun cevabı olarak şunu söyleyebiliriz. Prens halkın nefretini üstüne çekmekten kaçınmalıdır, bunu yaparken de halkın sevgisini tamamen kazanmaktan da söz etmiyorum. Zaten tamamıyla halkı mutlu etmeye çalışan hükümdar kendi yıkımına yol açacaktır. Dolayısıyla önemli olan husus hem halkın nefretini kazanmamak hem de halkın biraz da olsa korkmasını sağlamak en iyi yöntem olacaktır. Onun deyimiyle; öyleyse, tuzakları tanımak için tilki, kurtları korkutmak için de aslan olmak gerekir: Yalnızca aslanlık edenler bu işten anlamıyor demektir. Bu yüzden, sağduyulu bir yönetici, verdiği sözü tutmak zararına olacaksa ve söz vermesini gerektiren gerekçeler ortadan kalkmışsa sözünü tutamaz, tutmamalıdır da (Machiavelli,2015:102).

Başta söylediğimiz noktaya yani zafere giden her yol mubahtır sözüne değinecek olursak; paralı askerlerde en büyük tehlike korkaklık, yardımcı askerlerde ise gözü pekliktir. Bu yüzden bilge bir prens, bu askerlerden kaçınmış, kendi ordusuna bel bağlamıştır. Başkalarının askerleriyle kazanmaktansa, kendi ordusuyla kaybetmek istemiş, yabancı orduyla elde edilen zaferi gerçek zafer saymamıştır (Machiavelli,2015:87). Dolayısıyla başkalarının askerleriyle iktidara gelmek geçici bir zaferden başka bir şey değildir. Kısa sürede başkasının desteğiyle kurulan devlet, aynı hızla yıkıma uğrayacaktır. Daha kesin bir dille kazanmak için her yol mübah değildir.  Prensin kazanmak için önce kendine güvenmesi gerekir.

thumbnail
Önerilen Yazı
Makyavelizm Nedir? Makyavelizm Felsefesi

Sonuç olarak; Machiavelli’nin düşünceleri sert ve ahlaksız görünse de gerçeklere değindiğini söylemek gerekir. Yani aslında Machiavelli, anlatmak istediği şey tiranlığa övgü değildir. Olanlar üzerinden siyasetin iç analizidir diyebiliriz. Öyle ki hala daha Machiavelli’nin düşüncelerinin güncelliğini koruduğunu söyleyebiliriz. Çünkü siyasi durumlarda hakikaten dün iyi olan bugün kötü, bugün kötü olan ise yarın iyi olabilir. Bütün dünyanın siyasi rejimlerine baktığımızda, adaylar seçilmek için onca sözler verirken, seçildiği takdirde o sözlerin büyük bir çoğunluğunu tuttuğu göremeyiz. Çünkü yukarıda da bahsettiğim üzere ortadaki gerekçe kalktığı için bu sözü tutmasına da gerek kalmayacaktır. Machiavelli tam anlamıyla siyasetin kötü yüzünü gözler önüne sermek için yazdığını söylemek muhtemel olacaktır.

KAYNAKÇA:

MACHIAVELLİ, Niccolo, Prens, çev. Kemal Atakay, Can Yayınları, 2015.

Sosyolog

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yorumlar (2)

  1. Beyaz güllü 9 Mart 2023

    Özel üniversiteler formasyon vere biliyormu

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir