Nilüfer Göle, Modernlik konusunda hassas olan sosyologlarımızdandır. Bilhassa modernliğe soluk/yorum getirmesinde rol alan yerel modernlik ve çoğulluk konusunda önemliliğe sahiptir. Farkı ise; çoğul modernlikler ve soluk/yorum kavramsallaştırmasını Batı-Dışı modernlik kavramıyla dile getirmiştir. Kavram tamamıyla Göle’ye ait olup Türk sosyolojisine yeni kavramlar kazandırmaya özen göstermiştir. Göle’nin sosyoloji külliyatı, dinamik ve oldukça kavramsal bir zemine sahip olduğunu görmekteyiz. Bu çerçevede, Batı-Dışı modernlik kavramını ortaya çıkmasına neden olmuştur. Göle’nin çalışmalarında, Türk modernleşmesi özelinde baskın olan, modernleşme algısına nasıl bir farklılık oluşturabileceği üzerinde durur. Baskın olan modernlik anlayışına karşın alternatif olarak da, geleneksel diye atfedilen toplumların nasıl bir gelişim mobilizasyonu izledikleri üzerine yoğunlaşırken, dururken bu toplumların kendilerine özgü bir modernlik yaratıp yaratamayacakları konusunu tartışmaktadır. Sözgelimi, Türk modernleşmesinin var olabilmesi için nasıl bir dönüşüm yaşandığını, bu dönüşüm etkenliğe sahip olan aktörleri ve Batı’lı modernleşmeden ayrılan yanlarını anlama gayreti içerisine girmiştir. Göle çalışmalarını temellendirmede, Batı-Dışı modernliği teorize etmede çaba sarf etmektedir.
Göle, modernliğin, Aydınlanma, Sanayi Devrimi, bireycilik, eşitlik ve laiklik gibi Batı’lı değerler[1] tarafından biçimlendiğini ifade etmiştir. Modernliğin altında yatan Batı’lı değerlerin var olması Batı dışında kalmış toplumların modernleşme hususunda Batı’yı örnek teşkil etmesi gerektiği gibi bir anlayışı doğmasına neden olmuştur. Bundan dolayı modernliğin, Batı toplumların geçirmiş dönüşümleri diğer toplumlara da dayattığını öne sürmüştür. Bu iddianın odağında modernliğin evrensellik anlayışı söz konusudur. Böylelikle Batı’da meydana gelen gelişim süreçlerinden Batı dışı toplumlarında geçeceği anlayışı hâkim olmaktadır. Lakin Göle, modernliğin bu evrensellik iddialarına karşı gelmektedir. Nedeni ise, son zamanlarda modernlik tartışmaların, modernliği dönüştürdüğü; katı, evrensel hitapları tekrardan biçimlendirmek zorunda kaldığı bir aşamaya girmiştir. Göle, modernlik ve modernleşme arasında ayrım yaparak aralarındaki temel farklılıkları da ele almıştır. Modernlik evrenselliğe hitap ederken, modernleşme ise, farklı ülkelerin kültür ve tarihlerinden ilham alarak çizdikleri yolların adıdır. Diğer bir deyişle de, modernleşme başlı başına kendi içerisinde çoğulluğu barındırması şeklinde ele alınılabilir. Fransa’nın Jakoben sanayisi modernleşmesiyle İngiltere’nin de piyasa ekonomisine bağlı liberal modernleşme modellerinde farklılıklar arz etmektedir.[2] Modernlik evrenselliğe hitap ediyorken, modernleşme ise, daha çok yerel bir dokuya hitap etmektedir. Göle’nin Batı-Dışı modernlik anlayışı, “toplumu yeniden kurgulamaktan ziyade toplumu yeniden anlamaya yönelik olan bir kavramsallaştırmaya yönelik girişimdir.”[3] Göle, modernliğe yönelik birtakım eleştiriler ekseninde “Çoğul Modernlik” üzerinde durulmaya gayret etmesi ve eleştirel ekseninde temellendirmeye çalışmıştır. Batı modernliğinin kendi arasında farklılıklar açığa çıkararak, sade bir modernlik anlatımını, Batı’nın merkezinden eleştirilere tabi tutulmakta ve batı modernliği diye bütünsel bir kategorizasyonun olamayacağı düşüncesi vardır.
Çoğul modernlik kavramsallaştırması, modernliği farklı kültürel havzalardaki mobilizasyon ile zenginleme sağlanmaktadır. Temel mantalite modernliğe çoğulcu karakterine vurgu yapılması ve sade bir şekilde varlığını göstermesine karşı çıkılmıştır. Göle, çoğul modernliklerin kendi aralarında farklılıklar yer aldığını öne sürer. Modernliğinin çoğulcu ifadesinin, hem Batı’nın egemenlik ilişkisine dair hem de modernliğin evrenselliğe yönelik iddiasını anlamsızlaşacağını düşünmüştür. Nedeni ise, çoğul modernliklerin, “Batı’nın Batı-Dışı ülkelerdeki egemenliğinin birer yansıması olduğunu dile getirir.”[4] Göle’nin Batı-Dışı modernlik anlayışının temellendirirken üzerinde durmuş olduğu diğer bir kavramsallaştırma ise, “alternatif modernlik”tir. Alternatif modernlik, Batı’nın haricinde, Batı modernliğe seçenek olarak bir modernlik anlayışına dair çağrışım yapılmakta ve referans kaynağı haline gelmektedir. Aynı anda Batı modernliği haricinde yeni bir modernleşme anlayışı olabileceği varsayımını da öne sürmüştür. Alternatif modernlik, “modernliğin ifadesini değişime sokabilecek olan yeni deneyimlerin varlığını varsaymakta olup farklı kültürel güzergâhlara yetinmeyip, fark yaratma, varolan modernlik modelini yükseltme sorunu gündeme gelmektedir. Bu eksende yeniliğinde taşıyıcı rolünü üstlenmektedir.[5] Ancak, bu modernlik anlayışı, çoğul modernlik gibi, eksik anlamalara sebep olmaktadır. Alternatif modernlik, topyekûn bir değişme isteğine sebep olabilecek bir potansiyel taşır. Göle, bunun Batı modernliğinin eleştirilmesinin de ötesinde reddedilmesine sebep olacağını bildirmiştir. Göle’nin buradaki temel kaygısı, alternatif modernliğin, modernliği kökten reddetmeye sebep olacağına ilişkindir. Nedeni ise alternatif modernliğin, Batı modernliğini referans almasına karşın, modernliğe yeni bir açılım sağlarken modernliğin reddine sebep olabileceği endişesini taşıması söz konusu olmaktadır. Göle’nin üzerinde kafa yorduğu ve aynı anda Batı-Dışı modernliğin üzerinde yükseldiği başka bir kavramsallaştırmasına baktığımızda “yerel modernlik” karşımıza çıkmaktadır. Yerel modernlikler toplumların daha yerel ve mikro özelliklerini ön plana çıkartmakta ve yerel değerlerle örülmesine kaynaklık etmektedir. “Yerel modernite kavramı Batı-Dışı ülkelerdeki modernitenin yerli niteliğini ifade etmektedir. Bu kavram, modernite ülkelerinin, tahayyülünün, toplumsal pratiğinin haricinde kalan bir olgu olmadığını ileri sürmektedir. Şiddet boyutu yüksek, yolundan alıkoymak, bozulmuş modernite biçimlerini ya da sadece Batılı olmayan bir eksende modernitenin sahipleniş tarzlarını ele almayı önermektedir.[6] Göle’ye göre modernliği yerel anlamda nitelemek, Batı temelli bilgi sistemlerini aşılmamasını gerektiğini vurgulamaktadır. Bu durumda bilginin üretimde içe kapanıklık, yerelle sınırlı kalma sorunsalını meydana gelecektir. “Yerel” anlamı uygulamanın genel, evrensel bir erime olmadığını, bilinçsiz bir coğrafi mekân, sunulu bir kültürel çağ içinde kaldığını, böylelikle sınırlı olduğu anlamına gelmektedir. Lakin modernite, yerellere, geleneklere ve dinlere göre de köklerden bir kopuş aşaması da beraberinde gelecektir.
Göle, “modernliği, Avrupa/Batı merkezli köklerinden ayırarak farklı bir coğrafya ve tarihin kökeni içine yerleştirmeye çalışır. Modernlik, Batılılaşma politikasından farklılaşarak tarihsel kültürün ve medeniyetin temellerini ele alır.[7] Bundan dolayı “Batı-Dışı modernlikler üzerine yoğunlaşmaktadır. Batı-Dışı modernlik, Batı’nın modernlik üzerindeki tekelini kırma girişimi olarak karışımıza çıkmaktadır. “Çoğul modernlikler projesi, ‘Batı Modernliği’nin tek medeniyetçi anlatımlara karşı bir meydan okuma olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu proje, Batı modernliğinin, izlediği tarihsel ve entelektüel güzergâhın yan patikalarında bastırılmış, marjinalleştirilmiş ya da sadece unutulmuş bazı çoğulcu özelliklerini yeniden gündeme getirmeyi denemektedir. Bu proje aynı zamanda, diğer kültür ve medeniyetlerin modernleşme deneyimlerine yeni bir okuma tarzı da getirmeye çalışmaktadır.
Modernlik şu anda Batı’nın dışındaki çeşitli ortamlarda yeniden sahiplenildiği, reddedildiği, bozulduğu ya da sadece yeniden şekillendirildiği ve üretildiği haliyle, yerleşik analiz kurallarına hem tarihsel hem entelektüel bir itiraz noktası oluşturuyor. Batı’yı merkezi mevkiden alıkoymak, modernlik üzerine çeperden, Batı-Dışı bir perspektifle fikir elde etmek, modernitenin sınırlarını açığa çıkarabilir, yeni kavramsallaştırmalar üretebilir ve modernliğe ilişkin önemli sorular ortaya çıkabilmektedir. Göle Türk modernleşmesini Batı-Dışı modernlik kapsamında ele almıştır. Batı-Dışı modernlikler kavramsallaştırmasında Göle’ye göre, temelde iki iddia vardır. Bunlardan ilki modernliğin; ikincisi ise bilginin yeniden dolaşım ağına sokmaktır. Çünkü bilgi, iktidar ilişkilerden kopuk değildir. Bilgi ve iktidar arasında önem arz edecek şekilde bir ilişki söz konusudur. Bu gerçekliğin doğru anlaşılması, modernlikle Batı-dışı toplumlar arasındaki ilişkinin niteliğini ortaya çıkarmıştır. İktidar-bilgi arasındaki ilişki, medeniyet tanımlarının temelini oluşturmuştur. Medeniyet kavramı, modernleşmeyi meydana getiren Batı’nın tarihsel üstünlüğüne işaret etmiştir. Bu üstünlük kaygısı, Batı’lı toplumları Batı-dışı toplumlar karşısında daha ileri bir konumda gibi göstermiştir. Medeniyet kavramıyla kültür kavramı farklı anlamları ifade etmiştir. “Alman ‘Kultur’ kavramı kendine has (özgü) olanın ifadesidir, böylelikle milli farklılıkları önemser; buna karşılık Fransız ve İngiliz ‘medeniyet’ kavramı, daha evrensel bir yaklaşımla, halklar ve ülkeler arasındaki farklılıklar üzerinde durmaz. Medeniyet’e erişilmesi gereken bir idealdir. Geçmişle değil, gelecekle ifade edilmektedir.
Göle’nin Batı-Dışı modernlik anlayışında toplumu yeniden kurgulamaktan ziyade toplumu yeniden anlamaya/anlamlandırmaya dair bir kavramsallaştırma teşebbüsünde bulunmadır. ‘Çoğul modernlik’, ‘alternatif modernlik’, ‘yerel modernlik’ kavramsallaştırmalarına karşı, ‘Batı-Dışı modernlik’ kavramını tercih etmiştir. Batı-Dışı modernlik, modernliğin farklı bakış açılarıyla, bilhassa Doğu toplumlarının çeperinden elde edilen değerlendirmeyi kapsamaktadır. Batı-dışı modernlik anlayışının çoğul ya da alternatif modernliklerden farklı olduğunu, ancak onları dışlamadan aralarında bir sentez oluşturarak temellendirmiştir. Modernliğe, hâkim anlayış olan Batı’dan bakmak yerine, modernliği daha içeriden, Batı’nın dışından anlamaya çalışmıştır. Bu çabasının temel nedeni, modernliğin Batı’yla mutlak bağlarını kaybetmeye başlaması, modernliğin temel dinamikleri olarak görülen niteliklerin Batı dışı toplumlar tarafından yeniden yorumlanması olarak ifade edilebilir. Göle, modernliğin yeni bir okumasının ancak ve ancak Batı dışından bir çabayla olabileceğini ifade etmiştir. “Tek tip modernlik var kafamızda: Batı tipi modernlik. Batı’nın kültürüyle, yani Rönesans, Aydınlanma Çağı, Sanayi Devrimi ve iletişim çağıyla anlam bulmuş modernlik. Batı-dışı modernlik de, dolayısıyla tek tip modernliği aşan bir modernlik olma iddiasındadır.” Bugün, hâkim olan büyük söylemlerden, modernleşmenin Batılılaşmayla eşit görüldüğü evrenselci anlayışlardan farklılıklara doğru bir yönelmenin olduğu görülmektedir. Yereli ön plana çıkaran anlayışlar hâkimdir. Bundan dolayı, “Batı-dışı modernlikler üzerine bilgi üretebilmenin şartının Batı-merkezli teorileri değiştirebilmek olduğunu söyleyebiliriz.”[8] Batı-Dışı modernlik, Batı’yı merkezden kaydırarak modernlik üzerine yeni bir dil üretme gayretidir. Yani yerel olguların çözümlenmesine evrensel bir dil kazandırması amaçlamıştır.
“Batı-Dışı toplumları ikinci el bir modernite anlatısıyla çözümlemek yerine, Batılı olmayan toplumları modernite sorunsalının merkezine taşıyarak, yalnızca bu toplumlar üzerine ‘yerel’ bilgi üretmekle kalmayıp, modernliğin kendisine yeni bir okuma” getirme girişimi olarak nitelenmektedir. Bu yeni okumayı, Batı’lı modernlik anlayışıyla değil, Batı-Dışı toplumların kıyısından, modernliğe yeniden bakarak yapmayı amaçlamıştır.
Hâkim olan Batı’lı modernlik anlayışını reddetmeden, ancak salt olana da bağlı kalmadan modernliği yeniden yorumlamaya çaba göstermiştir. Modernliğin Batı’yla eşleştirilmesini eleştirirken Batı’nın dışındaki toplumların da bu süreçte yeni bir sözünün olabileceğini savunmuştur. Batı-Dışı modernlik kavramı, Batı’nın dışında kalmışlığı değil, modernliğin içinde ama Batı’dan farklı bir bakış açısını ele almaktadır. Batı-Dışı modernlik kavramsallaştırmasını oluştururken önceki kavramsallaştırmalarını tamamıyla yok saymamıştır. Hâlihazırda varolan modernlik görüşlerinin yeni bir düzeyde okumasını yapmıştır. Bu okumayı hem kavramsal hem de teorik boyutlarıyla gerçekleştirmiştir. Kendisinin belirttiği gibi, “Batı-Dışı modernlik kavramını kullanmam kuşkusuz diğer kavramsallaştırmaların dışlanması anlamında okunmamalıdır. Hatta tersine Batı-Dışı modernlik kavramını daha iyi anlamanın yolu diğer kavramlarla ilişkilendirmek ve birbirine eklemlemektir. Her kavramın kendi ekseninde sınırları olmakla beraber, her biri farklı kuramsal açılımlar getirmektedir. Çoğul modernlikler yaklaşımı tekçi ve kültür dışı modernlik anlatımlarının aşılmasını sağlamakta; yerel modernlik mekân, zaman ve kültür bağımlı, modernliğin daha bir içerden yerli okumasını yapmakta; alternatif modernlik kavramı ise, varolan modernlik modelini aşabilecek, yeni bir modernlik tanımı ve oluşumu olup olamayacağını sorgulamaktadır.”[9] Batı-Dışı modernliği, çoğul, yerel ve alternatif modernlik üzerine inşa etmiştir. Yani, Batı-dışı modernliği, yerel, çoğul ve alternatif modernliğin birleşimi ve bunların geliştirilmesi temelinde yeniden inşa etmiştir.
Sonuç olarak, Modernliğin hep bir bahsedilen yönü vardır; Batı’daki yeniliği alacağız buraya getireceğiz ve Batı’daki gibi yaşamanın yönünden bahsedilir. Bu durum keskin hatlı klasik modernleşme hikâyesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunlar dışında da bir modernleşme olabilir mi diye soruyor Göle? Yerelin de etkinliğini arttırarak kültürün de değerlerini bir kenarda bırakarak bir modernleşme biçimi nasıl olabilir? Şeklinde sorularla modernliği ve batı-dışı modernliği anlamaya çalışmaktadır. Baktığımızda modernleşme hikâyesi bir tür batılı standartlarda yaşama girişimidir. Bunun içerisinde de bazı gündelik yaşamın kalıntıları mevcut olup bunlarda şu şekilde; mimari yapılar, yeme içme alışkanlıkları, moda ve giyimde farklılıklar, bireysel kararlar ve isimlerin ne anlama geldiği gibi gündelik yaşamlara dair geçiş sürecini ele almaktadır. Batı dışı modernlikte de aslında mevcut kültürel unsurların, geleneksel unsurların birçok düzeyinde unsurlara sadık kalarak bir tür modernleşme hareketidir. Toplumsal dinamikle beraber yenileşme biçimi de söz konusudur. Bu yenileşme ile beraber batı dışı, batıdan gelen, doğrudan gelen bir yenileşme biçiminin kendi unsurlarına sadık kalarak yenileşme biçimi oluşuyor. Gölede bunun da mümkün olabileceğini söylüyor.
Kaynakça
- GÖLE, N. (1998). Batı-Dışı Modernlik Üzerine Bir İlk Desen . İstanbul: Doğu Batı .
- GÖLE, N. (1999). The Forbidden Modern: Civilization and Veiling. Ann Arbor: The University of Michigan Press.
- GÖLE, N. (2002). Melez Desenler: İslam ve Modernlik Üzerine. İstanbul: Metis Yayınları.
- GÖLE, N. (2002). Melez Desenler: İslam ve Modernlik Üzerine . İstanbul: Metis Yayınları.
- GÖLE, N. (2004). “Batı Dışı Modernlik: Kavram Üzerine”. U. Kocabaşoğlu içinde, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Cilt: 3 Modernleşme ve Batıcılık (iç.) (s. 56-67). İstanbul: İletişim Yayınları.
- GÖLE, N. (2009). İç İçe Girişler: İslam ve Avrupa. (A. BERKTAY, Çev.) İstanbul: Metis Yayınları.
- YILDIRIM, E. (2005). Hayali Modernlik: Türk Modernliğinin İcadı. İstanbul: İz Yayıncılık.
- YILDIRIM, E. (2005). Hayali Modernlik: Türk Modernliğinin İcadı. İstanbul: İz Yayıncılık.
- YÜCEDAĞ, İ. (2010). Nilüfer Göle’de Batı-Dışı Modernliği Anlamak. e-Şarkiyat İlmi Araştırmalar Dergisi(3), 69-82.
Dipnot
- [1] (GÖLE, The Forbidden Modern: Civilization and Veiling, 1999, s. 7)
- [2] (GÖLE, Melez Desenler: İslam ve Modernlik Üzerine , 2002, s. 162)
- [3] (GÖLE, “Batı Dışı Modernlik: Kavram Üzerine”, 2004, s. 56-67)
- [4] (YILDIRIM, Hayali Modernlik: Türk Modernliğinin İcadı, 2005, s. 120)
- [5] (GÖLE, “Batı Dışı Modernlik: Kavram Üzerine”, 2004)
- [6] (GÖLE, İç İçe Girişler: İslam ve Avrupa, 2009, s. 95)
- [7] (YILDIRIM, Hayali Modernlik: Türk Modernliğinin İcadı, 2005, s. 42)
- [8] (GÖLE, Batı-Dışı Modernlik Üzerine Bir İlk Desen , 1998, s. 61)
- [9] (GÖLE, Melez Desenler: İslam ve Modernlik Üzerine, 2002, s. 164)
Başarılar dostum.
Teşekkür ederim dostum.