Tıbbileştirme modern toplum ile birlikte ortaya çıkan ve günden güne daha da insanları sağlık için tüketmeye yönlendiren bir durumdur. Söz konusu olan tüketim toplumunda insanların kendilerini gerçekleştirmek için tüketen bireyler oldukları bilinmektedir. Aynı şekilde tüketmenin farklı bir boyutu da Tıbbileştirme ile gerçekleşmektedir. Her geçen gün daha sağlıklı ve daha genç kalmak isteyen kişiler tarafından ilaç sektörü çok daha fazla desteklenmektedir. Günümüzde Tıbbileştirme tabirinin açıklanması gerekirse daha önceleri tıp kapsamında ele alınmayan birçok durumun artık tıbbi olarak nitelendirilmesi olarak ifade edilebilir. Bu duruma birkaç örnek vermek gerekirse kadınların doğum ve doğum sonrası, menopoz gibi hayatın normal evrelerini ilaç ve destek gıda benzeri öğeler ile tıbbileştirildiğini söylemek mümkündür. Tıbbileştirme günümüzde medya araçları, kitle iletişim araçları, moda gibi birçok alan yardımı ile günden güne artmaktadır. Özellikle 2019’da başlayan pandemi süreci ile birlikte tıbbileştirmenin de artış gösterdiğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Tıbbi olarak nitelendirilebilecek durumların farklı algılanmaya başlaması, hayatın doğal evrelerin yaşlanmanın, doğum yapmanın artık bir hastalık gibi değerlendirilmesi gibi nedenler ile insanlar sağlık için tüketmeye başlamaktadır. Bu tüketim yaşlanma başladığında da değil aksine gençken gerçekleştirilmektedir. Sağlık için tüketimin sağlıklı iken yapılması ve insanların tüketmeye bu kadar açık olması tamamen tıbbileştirmenin başarısı ile alakalıdır. Bu noktada bireylerin sağlık ve hastalık kavramlarının ayırt edebiliyor olması gerekmektedir. Günümüzde birçok doğal olay tıbbileştirilerek hastalık gibi gösterilmektedir. Hastalık olmayan ancak hastalık olarak değerlendirilen bu alanlardan bazıları da takviye gıda kullanımı, kadın hayatındaki evreler, kilo almak ya da vermek, ergenlik, beslenme, kozmetik gibi alanlardır. Dah güzel olmak ve daha genç kalmak gibi idealler adı altında satılan ilaçlar, takviye gıda benzeri ürünler ile Tıbbileştirme, sağlık için tüketme bireyler için normal hale gelmektedir. Özellikle pandemi sürecinde bireylerin kendilerini sağlıklı hissetmek ve daha dirençli bir vücuda sahip olmak için başvurdukları yollardan biri de takviye gıda ve doğal tüketimdir.
Tıbbileştirme basitçe sadece takviye gıda olarak düşünülmemelidir. Günümüzde neredeyse hayatın her alanının tıbbileştirildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Tıp dünyasının metalaştırılması ile ortaya çıkan Tıbbileştirme süreci hastalık korkusu ile de desteklenmektedir. Korona virüs bulaşan kişilerin ölüm riski taşıyor olması, ciddi bir pandemi süreci içesinde olunması gibi durumlar doğrudan doğruya sağlık için tüketimi etkiler. Bu etkileyişin en başında da hastalık korkusu yatmaktadır. İnsanların hastalandıkları zaman ilaç ve benzeri tıbbi kanallara başvurmak yerine sağlıklı iken hastalıktan korunmaya çalışmalarının ana nedeni de hastalık korkusudur. Sağlık sigortalarından tutun da kozmetik sektörüne kadar aklınıza gelebilecek birçok alanda “Sağlık için” adı altında ciddi bir tüketim söz konusudur. Bireylerin sağlıklarını korumak için sağlıklı iken başvurduğu tüketim yolları tıbbileştirmenin de doğal bir sonucudur. Bu konuda Toraman ve Erdem Tıbbileştirme kavramına dair incelemelerinde şu çıkarımı yapmaktadır;
“ Hastalık, yaşlanmam ve ölüm korkuları abartılarak kötü durumlara dönüştürülmekte ve sağlıklı birçok kişi korkutularak hasta olarak gösterilmektedir. İnsanoğlu sağlık için tüketim yapmaktan kaçınmamaktadır. Hayatta kalma ve yüksek yaşam kalitesine sahip olma adına sağlığını korumak için sürekli çaba harcamaktadır.” (TORAMAN & ERDEM, 2016)
Pandemi süreci de insanların kendilerini hastalıktan ve virüsten korumak için ekstra çaba sarf ettiği bir süreçtir. Bu bağlamda Illich tarafından 1970’li yıllarda yapılan sağlığın tıbbileştirilmesi kavramı ciddi önem taşımaktadır. Kendisi Sağlığın Gaspı adlı eserinde Tıbbileştirme ile doğrudan doğruya insanların tüketmeye yönlendirildiğinden ve sağlıklı iken dahi gelecek dönemlerde de sağlıklı kalmak adına tüketmeye başladığından bahsetmektedir. Bu durumu da kendisi doğrudan doğruya sağlığın gasp edilmesi olarak nitelendirmektedir. (Illich, 2011) Günümüzde içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde tıbbileştirmeyi destekleyen en büyük insani dürtülerden biri olan hastalık korkusu büyük yer edinmektedir. Hastalık korkusu ile sağlık adına yapılan tüketimin pandemi sürecinde de Koronavirüsten korunma amacı adı altında yapıldığı bilinmektedir. Her dönem var olan hastalık korkusunun küresel bir pandemi sürecinde daha da ön plana çıkması da normal karşılanması gereken bir durumdur. Sağlık için tüketme adı altında tıbbileştirmeden kurtulmak için tüketim konusunda daha bilinçli ve sorgulamaya açık bireyler yetiştirilmeli ve insanlar bilinçlendirilmelidir.
Kaynakça
- Illich, I. (2011). Sağlığın Gaspı. İstanbul : Ayrıntı .
- TORAMAN, A., & ERDEM, R. (2016). Kavramsal Açıdan Tıbbileştirme . Hacettepe Sağlık İdaresi Dergisi , 503-510.