Bu yazıda Park ve Thomas sosyolojisi bağlamında Özbek, Afgan ve Suriyeli göçmenler üzerine bir değerlendirme yapılmıştır.
Ankara Altındağ’da Siteler civarındaki Ankara’nın en yoksul mahalleler Suriyeli göçmenlerin gelmesi ile birlikte, burada yaşayan insanlar, buraları terk etmiş, yerini Suriyeli ve Afgan, Özbek göçmenlere bırakmışlardır. Artık bu mahallede bu göçmenler yaşamaktadır. Park ve Thomas’ın sosyolojik yaklaşımı ile bakıldığında, göçmenler neden ilk olarak buraya gelmişlerdir. Göçmenlerin sorunlarını anlamak için nasıl bir yöntem kullanmalıyız? Burada nasıl bir toplumsal değişim bizi beklemektedir. Park ve Thomas’ı kullanarak tartışınız.
Thomas’a göre birey belirleyici rol oynar fakat birey de etkindir. Birey, pasif değildir. Bireysel tutumlar ve toplumsal boyutlar birbirleri ile ilişkilidir. Toplumsal denetimdeki asıl soru toplumsal normların, insan üzerindeki etkisinin ne olduğudur. Toplumsal denetimdeki asıl soru budur. Toplumsal denetimi incelerken grupları merkeze alır. Gruplar üzerinden inceler. Grubun, bireye kabul ettirmeye çalıştığı normlara gelen tepkiler, isyanlar ve ihlaller sonucunda toplumsal değişim meydana gelebilmektedir. Bireyler, denetimden bir şekilde kaçabilmektedir. Durkheim’in anomi kavramı bir kriz olarak görülmez. Aksine bir fırsat olarak görülür. Thomas’a göre anomi ile birlikte yeni düzene geçilebilir. Örnek verecek olursak; toplumsal düzene dahil olmuş göçmenler, toplum içerisindeki baskın gruplar tarafından alt tabaka olarak ifade edilecektir fakat Thomas’ın bahsettiği yaratıcı birey tipleri, yaşanan bu olaylara karşı çatışma yaratacaktır. Yaratılan çatışma sonucunda ise değişim gelecektir. Gelen bu değişimi ise toplumdaki bütün gruplar zaman içerisinde kabul edecektir.
Türkiye’ye yerleştirilen, Özbek, Afgan ve Suriyeli göçmenlerin fakir mahallere yerleştirilmesini sebepleri; etnisite önyargısı ve ayrışma, ötekileştirilmedir. Kaynak toplumlarda göçmenlere karşı bir önyargı oluşabilir. Göçmenler, sığınmacı adı ile yerleştikleri için ‘muhtaç’ olarak görülürler. Sığınmacı oldukları için maddi ve manevi olarak muhtaç görülürler. Üst tabakada tutunamayacakları için toplumun en alt kısmında yer alırlar. Farklı enstiteden gelen insanlara ön yargı olabilir, bu da manevi olarak olumsuz etki yaratabilir. Toplum, içerisinde kurulu bir düzen vardır. Göçmenler ise bu düzenin ve işlevin dışında yer alırlar. Altındağ’a yerleşen Afgan, Özbek ve Suriyeli göçmenler direkt üst tabakaya yerleştirilemezdi. Eğer, direkt üst tabakaya yerleştirilseydi işleyişin tam ortasında kalacak ve rahatsızlık vermeye başlayacaklardı. Bu durumda etnisite önyargısını arttıracaktı. Bu nedenle de yoksul kesimlere yerleştirilmiştir. İlk başlarda alt katmanlara yerleştirilip, alışma süreçlerinin tamamlanması beklenmektedir. Alışma sürecini tamamlayan göçmenlerin diğer katmanlara dağılımına izin verilecektir. Sosyal mesafeyi sıfıra indirerek, gerçekleştirilen bir süreçte göçmenler daha olumlu bir toplumsal dağılım içerisinde olabilir.
Robert Park, Chicago okulunun en önemli isimlerinden biridir. Toplumsal sorunlara ilgi duyar. Özellikle; göçmenlerin ve yoksulların yaşam tarzları üzerine çalışmalar yapar. Kenti doğal labaratuar olarak tanımlar. Evrimci bakış açısına sahiptir. Kent sosyolojisini kurumsallaştıran kişidir. Çalışmalarında toplumsam süreç kavramına dikkat çeken Park, bu sürecin; çatışmanın düşmanlığın ve rekabetin çeşitli formlarını içerdiğine değinmektedir ve toplumsal düzene vurgu yapmaktadır. Örneğimizdeki; Suriyeli, Afgan ve Özbek göçmenler, toplum içerisine yeni dahil olmuş bireylerdir. Toplumdaki iletişim ağının geniş olmasından dolayı bu göçmenler alt tabakaya sokulur ve bu sayede toplumsal bir ilerleme sağlanır. Topluma yeni girmiş bu göçmenler, bir nevi ‘ilerleme aracı’ olarak görülmektedir. Bu noktada da sosyal mesafe kavramı devreye girmektedir. Park’a göre sosyal mesafe, etnise ilişkilerini açıklar ve birinin diğer biri üzerinde kurduğu etki olarak ifade edilir. Bir nevi birbirleri ile olan yakınlık durumudur. Sosyal mesafenin azalması ile birlikte daha fazla ırklar arası etkinlik görülür. Artması ile birlikte de daha az ırklar arası etkinlikler görülür. Park’a göre sosyal mesafe tabakanın üst kısmında olan kişiler tarafından belirlenir. Sosyal mesafede avantajlı olan ırk grubunda ön yargı görülebilir. Bu da sosyal mesafeyi devam ettirme isteğinden dolayıdır. İki sosyologdaki merkez konu ‘toplumsal düzen’dir.
Robert Park’dan çıkarımlarım yukarıdaki gibidir. Bu bağlamda da Suriyeli, Özbek ve Afgan göçmenler, toplum tarafından alt tabakaya alınmıştır. Alt tabakaya alınmalarının sebebi ise sosyal bir hareketlilik başlatma isteğidir. Bu bağlamda da genel anlamda toplumsal bir yükseliş meydana gelecektir. Bu durum yerli halk için her ne kadar güzel olsa da göçmenler için öyle değildir. Göçmenler, bu durumdan rahatsız olarak er ya da geç toplumsal değişimi gerçekleştireceklerdir. Gerçekleşecek olan toplumsal değişiklik, Park’ın da bahsettiği gibi aşamalı olarak gerçekleşecektir. Aşamaların ilk basamağında; tatminsizlik yer alıyor. Tatminsizlik, huzursuzluğa sebep olacak ve kargaşa ile birlikte kitlesel bir hareket ortaya çıkaracaktır. Elbet, bu kaos ortamı birgün sona erecek ve bir anlaşma veya bir düzen doğacaktır.