1.GİRİŞ
Sağlık olgusu, toplumun devamlılığını (Bingöl ve Cirhinlioğlu, 2018: 386) ve toplumsal ilişkilerin sürecini etkileyen ve dönüştüren en temel faildir.
Sosyolojide sağlık çalışmalarına bakıldığında, en kapsayıcı yaklaşım olan “biyopsikososyal” perspektife (Engel, 1997; 1980; akt. Kasapoğlu, 2008: 7) göre, “sağlığın sosyal boyutunda gündelik yaşam pratikleri, kişiler arası etkileşim, aile ve çalışma yaşamı ilişkileri, tedavi süreci ilişkileri, sosyal destek vb. gibi” pek çok ilişkilenme sahası söz konusudur. Bu bağlamda Timmermans ve Haas’ın (2008: 659-670; akt. Ertong, 2011: 9) sosyolojiye armağan ettiği “hastalık sosyolojisi”, “hastalıkların bireyin sosyal süreçlerini nasıl etkilediğini, farklı hastalık evrelerinin sosyal ilişkileri, iş, komşuluk ve aile hayatını nasıl dönüştürdüğünü irdelemektedir”. Dolayısıyla sağlık olgusunun bireyin toplumsal ilişki bağlantılarındaki dönüştürücü mobilizasyonu, bu çalışmanın temel çıkış motivasyonudur.
Normal şartlarda dakikada 60 ila 100 atım yapan kalp (T.C. Sağlık Bakanlığı, 2020), anormal bir şekilde atım yaptığında “aritmi”[1] durumu söz konusudur. Dünyada ve Türkiye’de en fazla ölüme sebebiyet veren kardiyovasküler hastalıklardan olan aritmilerin çeşitli tedavi biçimleri vardır. Teknolojinin hızlı gelişimi ve kalp alanında artan bilimsel bilgi, aritmilerin tedavisinde “pacemaker (kal pili)” implantasyonunun yaygın bir tedavi seçeneği haline gelmesine (Köroğlu, 2014: 1) olanak sağlamıştır. Birey, bu tedavi biçimiyle hastalık halinden çıkıp, yarı sağlıklı veya kısmi iyilik haliyle yaşamını ve toplumsal ilişkilerini yeniden biçimlendirerek hayatına devam eder.
Cihaz, her ne kadar bedene implante edilmiş bir “aktif tedavi edici”[2] olarak, bireyin –özellikle de fizyolojik- yaşam kalitesini arttırmış olsa da bireyin günlük pratiklerinde, aktivitelerinde ve sosyal ilişkilerinde değişim ve dönüşüme sebebiyet verdiği iddia edilebilir. Bu bağlamda toplumun sadece insan birlikteliklerinden ve etkileşimlerinden doğan bir mefhum olmadığı; çeşitli güçteki bağlarla etkileşim halinde olan bir ilişkilerağı yarattığı kabul edildiğinde (Attar ve Gündüz, 2020: 127); topluluk, heterojen faillerin eşit güçleriyle daima değişen ve dönüşen etkileşim bağlantılarında oluş halinde bir sahadır.
Araştırmanın konusu, aritminin bir çeşit kalp yetersizliğine yol açması ve bu hastalığın da bir çeşit tedavi yöntemi olan kalp pilleri ile tedavi edilmesi; yarı sağlıklı veya kısmi iyi olma hali ile bireyin yaşamındaki değişim ve dönüşümlerin “Aktör İlişkilerağı Kuramı” çerçevesinde problemleştirilmesi ve tartışmaya açılmasıdır.
Bu araştırmanın amacı ise, kalp pili implantasyonu ile tedavi edilen bireyin yarı sağlıklı veya kısmi iyi olma halinin mobilize ettiği dönüşüm sürecinin betimlenmesidir. Bu noktada araştırmanın amacına ulaşabilmek içi bazı sorular oluşturulmuş ve bu sorulara cevap aranmıştır.
- Kalp pili teknolojisinin tarihsel konjonktüründe sağlıkla ilgili temel motivasyonlar; cihazın teknolojik ve bilimsel seyrinde nasıl bir etkiye, değişime ve dönüşüme etki etmiştir?
- Kalp pili teknolojisi, bireyin ilişkilerağında dönüşümü nasıl gerçekleştirir?
- Kalp pili teknolojisi implante edildikten sonra, bireyin sosyal ilişki ağlarında nasıl bir değişim ve dönüşüm olmuştur?
- Ele alınan konunun AİK üzerinden tartışılması; genelde sosyolojiye özelde de “Bilim, Teknoloji ve Toplum” çalışmalarına nasıl bir katkı sağlar ve hangi tartışmalara yol açar?
Araştırmanın sınırlılıkları ekseninde, hastalığın tedavi sürecine ve tedavi biçimin beraberinde getirdiği dönüşümlere odaklanılmıştır. Diğer bir ifadeyle, hastalığın sosyal nedenlerinden ziyade, AİK üzerinden hastalığın tedavisi ile gelen psikososyal dönüşümlere odaklanılmıştır.
Teorik çalışmaya dayanan bu araştırma, konuyla ilgili yazılı dökümanlardan ve gayri resmi yollardan görüşülen üç kişinin deneyimlerinden beslenmiştir.
2.KALP PİLİ
Kalp, doğal bir mekanik (Boston Scientific, 2009) ve elektriksel (Amasyalı, 2020) sisteme sahiptir ve bu sistem ile çalışır. Bahsedilen elektriksel sistemdeki anormallik hali, kalbin doğal atımında düzensizliğe (aritmi) yol açar. Bu noktada tedavide kullanılan kalp pilleri, genel olarak geçici ve kalıcı olmak üzere ikiye ayrılabilir. Araştırmanın sınırlılıkları bağlamında ele alınan kalıcı kalp pilleri ise, “uyarıcı” ve “şok veren (ICD)” olarak ikiye ayrılabilir. Buradaki temel farklılık, uyarıcı kalp pilinin gönderdiği sinyalin yeterli olmadığı durumlarda, ICD dediğimiz şok verme özelliği olan kalp pilinin daha ölümcül hastalık durumlarında (KalbiniDinlesen, 2020) kullanılması ve bireyler için de daha güvenilir olmasıdır. Temel olarak kalp pilleri, hastalığın niteliğine göre farklılık gösterir.
Klasik kalp pilleri; batarya (pil), elektronik devre ve kablolardan oluşur (Anadolu Sağlık, 2016). Beden fizyolojisine uygun olan bu cihaz, çoğunlukla köprücük kemiğinin hizasına implante edilerek; kablolar aracılığıyla elektrik sinyali gönderir. Cihaz, elektronik devrede bulunan mikro-işlemci ile kalbin atımlarını sürekli olarak izler, kaydeder ve gerek gördüğünde, daha önce programlanmış ayarda komut verir (Boston Scientific, 2009 ve Medtronic, 2006). Dolayısıyla bireyin hayatı, daima “izle, kaydet ve komut ver” üçgeninde geliştirilmiş ve programlanmış bir cihazın failliği üzerinden dönüşmekte ve şekillenmektedir.
3.KALP PİLİNİN TARİHSEL SEYRİ
Kalbin aritmini düzenlemeye yardımcı olan kalp pillerinin tarihsel seyri, ölen bir kişinin elektrik ile yeniden canlanabileceği kabulü üzerine inşa edilmiştir. Akbulut (2009: 1)’a göre, 18. ve 19. yüzyıllarda ölen insanların elektrik[3] kullanılarak yeniden canlanabileceği fikri yaygındır. Bu konuda en çarpıcı vakalardan bir tanesi 1803’te Giovanni Aldini koordinatörlüğünde yapılan George Forster Deneyi’dir. Aldini, 1803’te idam edilen Forster’in kadavrası üzerinde amcası Luigi Galvani’nin “Hayvan Elektriği Teorisi”ni kullanarak yaptığı deneyde, elektriğin bir yaşam kaynağı olabileceğini ispatlamaya çalışmıştır (Margaryan, 2018).
Mary Shelley tarafından yazılmış ve 1818’te yayınlanmış “Frankenstein” eseri de bu konuda popüler bir örnek teşkil eder. Eserde bahsi geçen Frankenstein, ölmüş insanların parçalarını birleştirerek ve o şeye elektrik vererek bir yaratık elde eder. Bu noktada yazarın da Galvanizm’den etkilendiği söylenebilir (Vikipedi, 2020). 1862’de ise Walshe, Galvanist yöntemle duran bir kalbi çalıştırmıştır (Bellet, 1963; akt. Arslan, 2005: 21).
1932 yılında ABD’li Dr. A. Hyman tarafından geliştirilen ilk kalp düzenleyici (Akbulut, 2009; Köroğlu, 2014), 1952 yılında Dr. P. Zoll tarafından harici (Akbulut, 2009; Kolcu, 2010: 2; Köroğlu, 2014) olarak geliştirilmiştir. Zoll tarafından geliştirilen kalp düzenleyici adeta bir araba motoru boyutundadır ve prize takılı kablolar aracılığıyla çalışan bir sistemdir. Bu anlamda pek kullanışlı olduğu söylenemez.[4] Bundan ötürü 1957’de Dr. W. Lillehei ve mühendis Earl Bakken tarafından bu sistem yeniden geliştirilmiştir (Akbulut, 2009; Arslan, 2005). İlk kez 1958 yılında mühendis R. Elmqvist ve Dr. A. Senning, batarya ile çalışan bir kalp düzenleyicisini vücuda implante edebilecek şekilde geliştirmiştir (Akbulut, 2009; Kolcu, 2010; Temiz, 2009: 1).
Günümüzün klasik kalp pillerinin son hali ise, bir tesadüf eseri geliştirilmiştir. 1958 yılında Mühendis Wilson Greatbatch, başka bir konuda araştırmasını yürütürken yanlışlıkla kalp atımı ile eş değer olan bir elektrik enerjisi keşfetti (Akbulut, 2009; Doğan, 2015). Greatbatch, 1960’lı yıllara kadar insan yaşamı üzerinde yapılmış pek çok çalışmanın teknolojik çerçevesini (Kara, 2017: 129) kullanarak, günümüzün son klasik modern kalp pilini icat etmiştir.
Cihazın teknolojik, bilimsel ve fiziksel yapısındaki değişimlerin ve dönüşümlerin dinamik özelliği, son 20-25 yıllık süreçte dikkat çekmektedir. Bu süreçte kalp pillerinin fiziksel imajı ve ağırlığı ciddi oranda değişmesine karşın, cihazın performansında ve kullanılabilirliğinde iyileşmeler söz konusudur (Kolcu, 2010; Temiz, 2009). Kısacası kalp pilleri, tarihsel seyirde dönüşümler geçirmiştir. Cihazın son hali ise, devasa motor büyüklüğünden iki grama kadar hafifleyen minyatür biçimine bürünmüştür.
Özetle, kalp pillerinin tarihsel seyri elektriğin bilimsel devrimiyle ve bu devrimsel bilginin sosyal inşası[5] ile yakından ilişkilidir. Çünkü elektrik, bazı sosyal gruplar için bir çeşit aydınlanma ve haberleşme kaynağı iken; bazı sosyal gruplar içinse, ölen insanların yeniden canlandırılmasında işe yarayacak bir kaynaktır. İkinci grubun başını çektiği alanda pek çok çalışmalar yapılmıştır. Bu bağlamda bazı çalışmalar başarısızlık ile sonuçlanmış olsa da gelinen noktada “defibrilatör” ve “kalp pilleri” insanların yaşamında önemli bir konumdadır.
4.PİLLİ BEBEKLER
Hasta, ortalama iki saat süren cerrahi operasyon sonunda bedenine implante edilmiş kalp piliyle, yarı sağlıklı veya kısmi iyi olma haliyle yeni bir hayata başlar. Bireyin bundan sonraki yaşamı artık eskisi gibi değildir. Bunun en temel sebebi, bireyin bedeninin tamamen organik olmamasıdır. Dolayısıyla birey, bedenine implante edilmiş cihazla hayatının geri kalanını birlikte geçirmek zorundadır. Hatta sadece cihazla değil; pek çok aktör veya aktantın sürece dahil olmasıyla heterojen bir sahada yaşamını sürdürmek zorundadır.
Birey yeni hayatına hekim tarafından önerilmiş bir “yaşam kılavuzuyla” başlar ve bundan sonraki yaşamını bu kılavuza göre biçimlendirir. Bu kılavuzla bireyin fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik pek çok alanı yeniden biçimlendirilir. Burada bahsedilen kılavuz, hekimler tarafından kalp pili taşıyan bireylerin “yeni normal yaşamlarında” nasıl yaşamını yeniden biçimlendirmesi gerektiği yönündeki tavsiyelerden oluşur. Örneğin bireylerin yeni yaşamında kalp piliyle başlayan süreç aile, iş ve sosyal olarak kabaca sınıflandırılabilecek pek çok alandaki ilişkileri yeniden biçimlendirmiştir. Aile içi ilişkilere bakıldığında sadece bireyler arası ilişkiler değil; ev içi aletlerle kalp pili taşıyan bireyin ilişkileri de yeniden biçimlenmiştir. Örneğin telefon, televizyon, ocak, hoparlör vb. gibi pek çok teknolojik alet; kalp pili taşıyan bireyden belli mesafede uzak tutulmalıdır (Medtronic, 2006: 42-44). Yine aynı şekilde bireyin iş hayatı da bu süreçten etkilenmektedir. Örneğin birey iş yerinde yüksek gerilimle çalışan bir makine veya teknoloji ile ilişkide ise, çoğu zaman bu ilişkinin yeninden biçimlendirilmesi gerekir. Ya da birey işinden ayrılmak zorundan kalabilir. Bir başka alan olan bireyin sosyal ilişkileri de bu süreçte yeniden biçimlendirilir. Örneğin kalp pili taşıyan bir birey, yüksek heyecan veya stres yaratan sporlar yapamaz.
Bireyin bundan sonraki hayatında sadece fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik yenilikler değil; resmi kimliğinde ve hatta kendi öznel tanımlamasında da yenilikler söz konusudur. Hastaneden kalp piliyle taburcu olan her bireye bir “Pacemaker Kimliği” verilir ve bundan sonraki yaşamında bu kimliği taşımak zorundadır (Bıotronık, 2018 ve Medtronic, 2006). Kimlik, aynı zamanda kalp pili taşıyan bireylerin bundan sonraki yaşamını kolaylaştırır. Örneğin kalp pili taşıyan bir birey elindeki kimliği göstererek, havaalanı güvenlik tarama sisteminden geçme sorumluluğundan muaf olur (Boston Scientific, 2009: 48). Çünkü kalp pili taşıyan bireyler bu ve benzeri manyetik alanlardan uzak durmak zorundadır.
Bu resmi kimliğin haricinde bazı bireyler, kendilerini farklı şekillerde tanımlayabilmektedir. Diğer bir ifadeyle birey, bedenine implante edilen cihaz sonrası kendilerine dair ontolojik sorgulamaya girdiği söylenebilir. Bu noktada görüşmecilerden bir tanesi kendisini “pilli bebek” olarak tanımlamaktadır. Bu tanımlamanın araştırma sürecinde kavramsal olarak kullanılmasının iki nedeni vardır: Bunlardan ilki, pilli bebek kavramının cinsiyetsiz bir tanımlama içermesidir. İkincisi ise, saf beden-kutsal anlayışının aşınması ve bununla birlikte insan ontolojisine dair yeni bir tartışma yaratmasıdır.
5.AKTÖR İLİŞKİLERAĞI KURAMI
1980’lerin sonuna doğru biçimlenen Aktör İlişkilerağı Kuramı, öncü olarak vitrinde Bruno Latour’u bulundursa da Michel Callon, John Law ve Steve Woolgar gibi isimlerin birbirlerini destekleyen çalışmaları ile biçimlenmiş ve bilim, teknoloji ve toplum çalışmalarında açıklayıcı bir yaklaşım olarak benimsenmiştir (Gündüz ve Attar, 2020; Kasapoğlu, 2008; Özmen, 2019: 316).
Kuram, tekno-bilimsel bilginin veya olgunun üretimindeki inşa sürecinin yer aldığı laboratuvar ortamını “kara kutu”laştırarak, etnografik bir yöntem benimsemiştir (Yetişkin, 2018: 46). Buradaki amaç, herhangi bir ortamda üretilen olgunun veya ilişkilerağının nasıl inşa edildiğidir? Latour ve Woolgar modern bilimin kutsal mabedine girmiş ve oranın “efsununu” sorgulamaya açmıştır. Her türlü sosyalin ve öznelliğin ötesinde bir tanımlamaya girişen modernlik, kendi yarattığı dikotomik ikilikler üzerinden bumerang etkisiyle refleksif sorgulamaya tabi olmuştur.
Yetişkin’e göre (2018: 47), tekno-bilimsel bilginin inşa sürecinin Latour ve Woolgar tarafından problemleştirilmesi, klasik sosyolojiden kopuşa ve bunun sonucunda da “Aktör İlişkilerağı Kuramı”nın ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Latour’a göre AİK, G. Tarde’nin iki görüşüne dayanır: “a) insan ilişkilerini anlamak için doğa ve toplum ayrımı yersizdir; b) makro/mikro ayrımı toplumun nasıl oluştuğunu anlamak için engel teşkil eder” (Latour, 2008: 34). Latour’a göre, AİK “büyükbabam” dediği Tarde’ın görüşlerine dayanır. Bunun üzerine Latour, “biz ne zaman modern olduk ki” diyerek, yapı ve kültür dikotomisini melez (hybrid) kavramını kullanarak yıkmaya çalışır (Latour, 1990; 1993; akt. Kasapoğlu, 2008: 11).
Latour ve Woolgar’ın “Laboratuvar Yaşamı” üzerine yaptığı çalışmalardan miras kalan iki sonuç vardır (Demir, 2004: 162-163;): Bunlardan ilki, inşa edilen olgunun anlaşılmasında teknik ve sosyal olanın birlikte ele alınmasıdır. Diğer bir ifadeyle ele alınan ürün, sosyal ile teknik olanın aynı hat üzerinden inşaya katılmasıyla oluşmuştur ve bundan ötürü de birisi olmadan ötekinin ele alınması, inşa nesnesinin anlaşılmasında eksiklik yaratacaktır. Diğer sonuç ise, olgunun inşa sürecinde maddi-somut unsurlardan ziyade çıktıların, eğrilerin, denklemlerin ve rakamların yer alması; bunların da yazı-kayıt işlemiyle düzenli hale getirilerek tercüme edilmesi; araştırma süreçlerinde tercüme işlemini önemli konuma getirmiştir. Aslında tercüme, bağlantı noktalarının yorumlanması meselesidir. Çünkü Latour için gerçeklik, bir “bağlanma” meselesidir (Topal, 2017: 426).
Birliktelikler Sosyolojisi olarak da adlandırılabilen AİK, sosyali oluşturan “şeylerin” bağlantılarına vurgu yapar (Hançer, 2009: 50). Burada bahsedilen sosyal veya birliktelik, sadece insan merkezli veya insan oluşumlu ilişkilerden, etkileşimlerden bir araya gelmiş bağlantılara vurgu yapmaz. Sosyal; statik olmayan ve daima insan dışı unsurların da -birlikteliğe- bağlanması ile oluşan ve dönüşen dinamik-melez bir edim sahasıdır.
Modernliğin dikotomik hiyerarşileri olan yapı-kültür, dünya-söz, olgu-değer, beden-makine vb. gibi ikilikler, melez bir uzamda bir araya gelerek, insan ve insan olmayan faillerce gerçekleştirilen edim sahasının heterojen bağlantılarından oluşan bir ilişkilerağı yaratır (Karakaş, 2018: 75). Dolayısıyla bizlere bu çalışma boyunca düşen görev, şeylerin bağlanmasıyla değişen ve dönüşen edim sahasının betimlenmesidir.
Kuramda bahsi geçen ağ, internet dolaşımında olan enformasyonun bozulmadan aktarılması değil; daima değişen ve dönüşen; diğer bir ifadeyle yapı-boza uğrayan bir ilişkiselliğin edim sahasına vurgu yapar (Aydınlı ve Çelikel, 2013: 18). Bahsedilen ilişkiselliğin yarattığı “toplumsallık”, belirli-tamamlanmış-statik bir mekân değildir (Topal; 2017: 424); daima hareketli, akışkan bir oluş halindeki uzamdır.
Melez bir uzamda ilişkilerağını bir arada tutan şey, sosyale karışmış “bedendışı” kaynaklar, materyal unsurlardır (Diken, 1997: 86; akt. Paköz, 2019: 7). Bu ilişkilerağındaki tüm şeyler ise, Latour’a göre, inşanın temel dönüştürücü gücü olan, insan ve insan olmayanlardan oluşan aktör veya aktant olarak tanımlanan heterojen faillerin oluşturduğu melez bir birlikteliktir (Gündüz ve Attar, 2020: 134; Kasapoğlu, 2008: 11; Hançer, 2009: 53). Bahsedilen ilişkilerağında bir rolü olan aktör veya aktant, aracı veya arabulucu formuna girerek içinde bulunduğu ilişki sahasına dolaylı veya doğrudan etki eder (Mahmoud, 2015: 8). Aracı formuyla biçimlenen fail, ilişki sahasında herhangi bir dönüştürücü etkide bulunmazken; arabulucu formuyla biçimlenen fail, ilişki sahasında dönüştürücü bir etkiye sahiptir. Kısacası aracı veya arabulucu formu, hazırda işlevi olan rol-ler kalıbıdır. Burada önemli olan, hangi aktör veya aktantın hangi durumda aracı veya arabulucu formuyla biçimleneceğidir.
“Dönüştürüm sosyolojisi” olarak da tanımlanan AİK; beşeri veya beşeri olmayan pek çok failin bir araya geldiği ve bu bağlanma süreciyle doğan ilişkilerağının daima dinamik, akışkan ve süreksizlik özellikleriyle ortaya çıkan değişim ve dönüşümün tüm failleri yeniden biçimlendirmesi olarak ifade edilebilir (Callon, 1986; Callon ve Latour, 1981; Latour, 1999; Law, 1994, 1999; akt. Arun ve Polat, 2016: 25). Callon’a göre, dönüşüm/dönüştürüm/tercüme dört aşamadan oluşur: “Problemleştirme, ikna etme, dahil olma ve ittifakların mobilizasyonu” (Callon, 1986; akt. Hançer, 2010: 56). Problemleştirme; diğer aktörler ve aktantların yardımıyla baş aktörün veya aktantın sorunu tanıması ve kabulüdür. İkna etme durumu ise, baş aktörün veya aktantın problemine dair diğer faillerin bu soruna dair çözüm ve strateji için ilişkilerağına dahil olmasıdır. Son durumda ise, ilişkilerağı oluşur ve her fail bu ilişki ağından doğan semiyoloji ile yeni ilişki ağlarına katılır ve dönüşüme devam eder. Diğer bir ifadeyle, ilişkilerağında dönüşüm veya dönüştürme süreci daimidir.
Law’a göre, ilişki ağlarının maddi semiyolojik yanı vardır; bundan ötürü ilişkisellikten doğan teşekkül, ilişkiler ağına dahil olan faillerin tözlerinden öte bir şeydir (Law, 2010: 4; akt. Karakaş, 2018: 76). Dolayısıyla pilli bebek kavramsallaştırılması, heterojen faillerin dönüştürücü edimlerinden doğan ilişkilerağının semiyotik tezahürüdür.
Son olarak söylenmesi gereken şey, dönüşüm sürecine dahil olan tüm faillerin ilişkilerağını etkileme gücü simetriktir. Diğer bir ifadeyle kuram içerisinde genelleştirilmiş simetri ilkesi olarak tanımlanan bu durum, dönüşüm sürecine dahil olan tüm aktör veya aktantların eşit derecede eylemde bulunduğu ve eşit derecede önemli olduğu halidir (Hançer, 2010).
6.PİLLİ BEBEKLERİN “AİK” ÜZERİNDEN OKUNMASI
“Bireye” bir çeşit kalp yetersizliği (aritmi) teşhisi konmasıyla beraber, “hastanın” ilişkilerağında değişimler ve dönüşümler başlamıştır. Daha sürecin başında öznenin kimliği, bireyden hastaya dönüşmüştür. Aynı zamanda bir çeşit kalp yetersizliği olan hastalık durumu, bireyi hasta kimliğine dönüştürmesiyle beraber; aktant olan hastalık, aktör durumuna gelmiştir.
Teşhisi konulan aritmi hastalığının pek çok tedavi biçimi vardır. Bunlar içinde “antiaritmik” ilaçlar, “ablasyon” elektriği, “bypass” ameliyatı, “kalp pili” implantasyonu (Acıbadem, 2020) vb. gibi tedavi biçimleri mevcuttur. Muhtemelen her tedavi biçiminin ayrı ayrı dönüştücü etkisi vardır. Ancak araştırmanın sınırlılıkları ekseninde kalp pili implantasyonu ile tedavi edilmiş hastaların dönüşüm ağları betimlenmeye çalışılacaktır.
Bireyin yaptırdığı EKG testini yorumlayan hekim, bireye, hasta olduğunu aktarır. Dolayısıyla dönüşüm başlamış olur. EKG testini yorumlarken hekim baş aktör konumundadır. Çünkü problemleştirme meselesinde ikna sürecini yöneten baş aktör olarak hekimdir. Hatta EKG testi de burada baş aktant olarak yerini alabilir. Çünkü araştırma sürecinde sohbet ettiğim bir görüşmeci, hasta kimliğini kabul etmekte zorlandığını ve bunun için de EKG vb. pek çok test sonuçlarını tekrardan diğer hekimlere yorumlattığını söylemiştir. Çünkü onun için bu hastalığın kabulü demek işinden zorunlu olarak emekli edilmesi anlamına gelir. Dolayısıyla hastalığın (aktant) ikna sürecinde birçok hekim ve testler baş aktör veya aktant olarak dönüşüm sürecinde yerini almıştır. Bir başka görüşmeci ise, dönüşüm sürecinin tamamlanması için psikolojik destek almıştır. Çünkü bireylerin cihazla barışık ve güven içinde yaşaması kolay değildir. Hele ki ölümle burun buruna iken! Dolayısıyla duyguların dönüşüm sürecinde etki ettiği aşikârdır (Karakaş, 2018).
Hasta olduğu ikna edilen baş aktör, yarı sağlıklı veya kısmi iyi olma haliyle yeni bir ilişki ağına dahil olur. Bu süreçte bir hasta rolüne bürünen baş aktör, yeni ilişki ağında pek çok sorumluluktan da muaftır. Aynı zamanda dönüşen ilişki ağıyla birlikte bu ağa dahil olan pek çok fail vardır ve bunların da ilişki ağları değişir. Örneğin araştırma sürecinde deneyimlerinden faydalandığım bir diğer görüşmeci, daha önce tek başına yaptığı işleri şimdi oğlunun yardımı ile yapmak zorunda kaldığı için, zaman zaman yapılacak iş yüzünden ciddi sorunlar doğduğunu ifade etmektedir. Baş aktörün dönüştürdüğü ilişki ağında oğlunun da kendi eksenindeki ilişki ağlarının dönüşmesi sorun yaratmıştır. Bahsedilen ilişki ağında, oğul, babasının bu süreçte pek çok sorumluluktan kaçındığını ifade etmiş; tüm bu sorumlulukları da oğul yapmak zorunda kaldığı için, bu dönüşen ilişkilerağından memnun değildir. Dolayısıyla baş aktörün ilişkiler ağının dönüşmesiyle beraber, o ilişkilerağına dahil olan faillerin de içinde bulundukları kendi ilişkilerağı dönüşüme uğramıştır. Son olarak, ortaya çıkan ilişkilerağında herkesin konumu –kaygan, dinamik, grift, süreksiz ve akışkan- ve rolleri bellidir. Bu durumda da ittifakların mobilizasyonu sağlanmış olur ve dönüşüm “sürekli” olarak “süreksiz” biçimde daimidir.
Pilli bebeklerin sosyal etkinliklerinde de dönüşüm söz konusudur. Örneğin görüşmecilerden ikisi, daha önceki yaşamlarında dağ tırmanışı, deniz sporları vb. gibi pek çok heyecanı ve stresi yüksek etkinlikler yaptığını ancak dönüşümle birlikte bu etkinlikleri çevreleyen ilişkilerağının değiştiğini vurgularlar. Pilli bebeklerin sadece spor etkinlikleri değil; alışveriş ve seyahat gibi etkinliklerinde de dönüşümler söz konusudur. Bu noktada pilli bebeklerin “özel pacemaker kimlikleri” devreye girmektedir. Aynı zamanda bu ilişkilerağında baş aktörün sadece insan olarak aktörlerle (aktör) değil; insan olamayan aktantlarla da ilişkisi göze çarpar. Örneğin uçakla seyahat etmeyi tercih eden bir pilli bebek, özel kimliğini güvenlik görevlisine gösterdiğinde x-Ray cihazından geçmek zorunda değildir. Çünkü pilli bebeklerin sistemi, bazı elektronik sistemlere karşı hassastır. Bu noktada kalp pili cihazı ile x-Ray cihazının bir başka “aktant” (kimlik) sayesinde ilişkilerağının (bütünlük algısının) bozulmadan işlediğini görmekteyiz.
Özetlemek gerekirse, aktör ve aktantlar yardımıyla dönüşümün tamamlanmış ve kalp pilinin kalıcı olmasıyla beraber tersinemezlik ve bütünlük algısı korunmuştur. Ancak bu süreç çok dinamik ve akışkandır. Dolayısıyla dönüşüm sürecinin daimi ve a-poria güzergâhı olması, kara kutu olarak nitelendirilen ilişkilerağının kozmik odasının oluşması için engeldir.
7.ALTI AYDA BİR GÜNCELLENEN HAYATLAR
Kalıcı kalp pillerinin 7 ila 10 yıl –sinyal ve şok gönderme durumuna bağlı olarak- arasında değişen ömrü vardır. Daha sonra hastaya ömrü boyunca kalp pilleri takılmaya devam eder. Ancak burada daha önemli olan şey, cihazla birlikte yaşayan pilli bebeklerin sisteminin nasıl işlediğidir. Çünkü cihaz, pilli bebeklerin sistemindeki ve ilişkilerağındaki en önemli aktanttır.
Daha önceki bölümde, cihazın “izle, kaydet ve komut ver” üçgeninde programlandığını ve aktif bir şekilde çalıştığını söylemiştik. Aynı zamanda cihazın üç parçadan oluştuğunu bunlardan da en önemlisinin mikro-işlemci kısmı olduğunu belirtmiştik. Çünkü tüm veriler –kalp atımları- orada izlenir, kaydedilir ve gerektiğinde komut verilir. Aslında cihaz daha önce yapılan program dahilinde çalışır. AİK bağlamında cihazın topladığı veriler aracı iken; ancak veriler yorumlandığında, işlendiğinde ve programın sinyal göndermesine vesile olduğunda arabulucu formundadır.
Cihaz, hastaya implante edildiğinde süreç tamamlanmamıştır. Cihaz, hekim-ler, testlerden ve hatta bireyden oluşan bir kombinasyon sonunda programlanır. Bu program hastalığın biçimine göre yapılır. Örneğin hastanın aritmi bozukluğu “taşikardi” ise, ona göre bir program yapılır. Diğer bir ifadeyle cihaz, sinyal göndermek veya şok göndermek için adeta internet kotası gibi sınırı geçmemek ve sınırdan düşmemek adına ayarlanır; sınır aşıldığında ise, cihaz komut verir. Pilli bebeklerin hayatı boyunca bu programlama süreci altı ayda bir yinelenir. Bu programlamalara göre yaşayan pilli bebeklerin ilişkilerağı da daima dönüşmeye devam eder.
Son olarak söylenmesi gereken, özellikle daha sonraki programlama süreçlerinde bireyin de bu sürece dahil olduğudur. Görüşmecilerden birisi programlama sürecini şu şekilde özetlenmiştir:
Cihazın sinyallerini ve şoklarını daima hissettiğini ve doktorunun talimatıyla o andaki durumlarını bir şekilde not aldığını söylemiştir. Daha sonra programlama zamanı geldiğinde ise, bu yazılanların da kıymetli olduğunu belirtmiştir. Zaten herhangi bir sinyalde veya şokta doktor ile iletişime geçtiğini ve durumu özetlediğini belirtmiştir.
Dolayısıyla bu programlama meselesi pek çok açıdan tartışmaya açıktır…
8.PİLLİ BEBEKLERİN HASTA-HEKİM İLİŞKİSİ ÜZERİNDE DÖNÜŞTÜRÜCÜ ETKİSİ: DEMOKRATİKLEŞME
Özellikle konu bağlamında düşünüldüğünde, tıbbi alandaki tekno-bilimsel gelişmelerin hız kazanması ve her alana nüfuz etmesi, sadece tedavi biçimlerini değil; sağlık, hastalık, hekim ve hasta gibi olguların da içeriğinde değişime ve dönüşüme neden olmaktadır (Kara, 2017: 120). Daha önce bahsedildiği gibi, tekno-bilimsel gelişmelerin tedavide nüfuzunu arttırması, bireylerin kendilerini ontolojik olarak tartışmaya açtıkları ve “pilli bebek” gibi kavramlarla kendilerini tanımlamaya giriştikleri söylenebilir.
Tekno-bilimsel gelişmeler beraberinde hasta-hekim ilişkilerağının dönüştürücü unsurunu da yaratmıştır. Bir önceki başlıkta tartışılığı gibi, pilli bebeklerin altı ayda bir yeniden programlandığı ve bu programlama sürecine kendilerinin de dahil olması; hasta-hekim ilişkilerağının demokratikleşmesine neden olduğu söylenebilir. Sadece tekno-bilimsel gelişmeler değil; görüşmecilerin üçünün de belirttiği gibi, internette yaptıkları sağlık “google’lamaları, asimetrik bilgi hiyerarşisin hâkim olduğu geleneksel paternalist hasta-hekim ilişkisinin dönüştürücü motorudur.
İnternetin eş zamanlılığıyla birlikte pek çok sağlık alt kültürü doğmuş ve sağlık, özel alan deneyiminden kamusal alan deneyine taşınmıştır (Conrad ve Stults, 2010: 180; akt. Ülker, 2020: 170). Araştırma sürecinde görüşmecilerden bir tanesine Facebook aracılığıyla “Kalp Pili Kullananlar Kulübü” üzerinden ulaşılmıştır. Daha sonra bu kulüp hakkında görüşmecin fikri sorulduğunda; Kalp pilini yeni taktırdığını ve bu yüzden bir şey olduğunda oradaki insanların deneyimlerine başvurduğunu söylemiştir. Kısacası sağlık enformasyonun internet aracılığıyla demokratikleşmesi; hastayı, hekim karşısındaki pasif dinleyici konumundan, sürece katıldığı-aktif anlatıcı konuma getirmiştir (Ertong, 2011; Ülker, 171).
Özetle, yukarda bahsedilen tüm dönüştücü unsurların bir araya gelmesi, hasta-hekim arasındaki asimetrik ilişkiyi dönüştürmüş ve bahsi geçen ilişkilerağının her iki unsuru da aştığı görülmüştür. Çorbacıoğlu’na (2020: 205) göre, sosyal güvenlik sistemleri ve pek çok yönetici grup bu ilişkilerağını genişletmiştir. Buradaki temel soru, Sağlık Bakanlığı’nın hangi tedarikçi firma ile anlaşmalı olduğudur. Araştırma sürecinde fikrini aldığım bir görüşmeci, Sağlık Bakanlığı’nın “Medtronic” ile anlaşmalı olduğunu belirtmiştir. Üç görüşmeciye de bu sağlık hizmetinin maliyeti sorulduğunda, sadece muayene parası verdiklerini ve geri kalan her şeyin sosyal sağlık sigortasının karşıladığını (görüşmecinin birisi e-Devlet üzerinden bakarak maliyetin ham 20 bin lira olduğunu aktarmıştır) ve böylece de devlet hastanelerinde tedavi olduklarını belirtmişlerdir. Hatta bir görüşmeci ikinci kez cihazını yenilediğini ifade etmiştir. Özel hastanelerde bu tedavinin maliyeti ise, 5 ila 20 bin lira arasında değişmektedir (Aliba.com, 2021; DH Forum, 2017).
9.PİLLİ BEBEKLER HACKLENEBİLİR Mİ?
Altı ayda bir güncellenen pilli bebeklerin hayatı, kablosuz internet aracılığıyla programlanır ve bu süreçte veri akışı sağlanır (Medtronic, 2006; Bıotronık, 2018). Özelde hekim, genelde ise kurum veya şirket tarafından toplanan verilerin kimin işine, nasıl ve niçin yaradığı sorgulanmaya açıktır. Çünkü müstakbel bir “Büyük Veri Çağı” tahayyülünde, pilli bebekler hayatının her anında çevrimiçi topluluklar olarak veri üretmeye devam edecektir (boyd ve Crawford, 2015: 199-201). Dolayısıyla bu verilerin kim tarafından nasıl işleneceği önemli bir soru işaretidir.
Münferit örnekler üzerinden tartışma açılabilir. Örneğin, 2007 yılında dönemin ABD Başkan yardımcısı D. Cheney, suikasta uğrama endişesi ile kalp pilini devre dışı bırakmıştır (BBC, 2014). Yine aynı kaynağın haberine göre, kalp pili kullanan Norveçli araştırmacı Marie Moe, başına gelen bir vaka üzerine bilgisayar alanındaki uzmanlık bilgisiyle kendi cihazını “kara kutu”laştırmış ve sistemin iki ara yüzü olduğunu tespit etmiş; bu sorgulamayla cihazın hacklenmeye açık bir varsayımı olduğunu iddia etmiştir (Kaygan ve Özçelik, 2020)
Canlı oturuma katılan Jonathon Butts ve Billy Kim Rios da Moe’’nin varsayımını destekler nitelikte tespitte bulunarak; cihazın hacklenmeye açık olduğunu ve bunun da ölümcül sonuçlar doğurabileceğini iddia etmişlerdir. (CHIP Online, 2018).
10. SONUÇ
Pilli bebek her şeyden önce, tarihsel konjonktürü itibariyle, en yakın kişisellik ile en uzak kişisellik arasındaki toplumbilimsel düşün ürünüdür (Topal, 2017: 1340). Çünkü pilli bebek, yaklaşık üç yüz yıllık bir teknolojik çerçevenin ürünüdür.
Özelde insan mefhumuna genelde de toplum mefhumuna dair ontolojik tartışmaları başlatabilecek bir mefhum olan pilli bebek, Haraway’in (2006) sunduğu “siborg” tahayyülünün cisimleşmiş tezahürdür. Pilli bebek mefhumunun siborg tezahürü ekseninde düşünülüyor olması, bu çalışmanın varmak istediği sonuç açısından yol göstericidir. AİK üzerinden betimlenen ve STS bağlamında tartışmaya açılan pilli bebek mefhumu, melez bir ekosistemde nasıl yaşanılabilir sorusuna düşünmemiz açısından katkı sunabilir.
Salgın, çevre, iklim, otonom makine, yapay zekâ, etik, güven vb. gibi pek çok mefhumun tartışıldığı günümüz dünyasında yeni bir paradigmaya ihtiyaç vardır. Hem entelektüel dünyada hem de melez bir ekosistem dünyasında klasik paradigma lağvedilmelidir. Entelektüel alanda var olan bilimsel yöntemlerdeki dikotomik çatallaşmalar; melez ekosistem alanında ise, hümanistik değerler ve kabuller paradigması sorgulanmalıdır. Dolayısıyla AİK üzerinden betimlenerek ontolojik tartışmaya açılan pilli bebek mefhumu, Haraway’in siborg manifestosu ile biçimlenerek yeni bir paradigma öngörebilir.
Pilli bebek, heterojen-melez bir düzlemde, pek çok failin bir araya gelerek bağlandığı ilişkilerağının maddi semiyotik tezahürüdür. Yaşamın ortak noktasında hem insan hem de insan olmayan pek çok failin birlikteliğinden doğan mefhum, özelde insanlığın genelde ise yaşamın ontolojik sorgulamalarına ve alternatif düşünümselliğine katkı sunması muhtemeldir.
KAYNAKÇA
Akbulut, U. (2009). Kalp pili sadece bir pil mi? Değilse nedir? Erişim adresi https://www.uralakbulut.com.tr/wp-content/uploads/2009/11/KALP-PİLİ.pdf
Aker, D., Y. (2016). Aktör ağ kuramı. (Çev. Ed. K. Arun ve M. Polat). Yönetim ve Organizasyon Kuramları. (ss. 25-31). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
Aliba.com. (2021, 16 Ocak). İmplantlar ve girişimsel malzemeler. Erişim adresi https://turkish.alibaba.com/product-detail/first-aid-medical-equipment-monitor-device-external-defibrillator-martin-heart-cardiac-pacemakers-price-1600175524271.html?spm=a2700.7724857.normal_offer.d_image.ff913d55r3HCYs
Amasyalı, B. (2019, 19 Kasım). Kalp pilleri nedir? Erişim adresi http://www.utkusenol.com/kalp-hastaliklari/kalp-pilleri-ve-sok-cihazlari-2
Anadolu Sağlık. (2016, 3 Ocak). Kalp pili. Erişim adresi https://www.anadolusaglik.org/blog/kalp-pili
Arslan, C. (2004). Pacemaker imalatı ve tasarımı. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Selçuk Üniversitesi, Konya.
Attar, G., E. ve Gündüz, A. (2020). “Aktör İlişkilerağı, Sağlık-Hastalık ve Suç: Şahsiyet Dizisi Üzerinden Bir Tartışma”. İnsan&İnsan, 7 (24), 127-153.
Aydınlı, S. ve Çelikel, S., B. (2013). Endüstriyel Tasarımda Paradigma Kaymaları: İşlev/Anlam İkiliğinin Aşılmasına İlişkin Bir Öneri. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dergisi, 9 (15), 7-20.
BBC. (2015, 4 Aralık). Kalp pili hack’lenebilir mi? Erişim adresi https://www.bbc.com/turkce/multimedya/2015/12/151203_kalp_pili_hacklenir_mi
Bingöl, O. ve Cirhinlioğlu, Z. (2018). Sağlık ve toplum. Arslan ve Arslan (Ed.), Sosyoloji toplumbilim-içtimaiyat ilmi umran (ss.379-391). İstanbul: Paradigma Akademi.
Bıotronık. (2018). Uzun bir ömür için impulslar: implante edilebilen kardiyoverter/defibrilatör ile. Berlin.
Boston Scientific. (2009). Kardiyak resenkronizasyon tedavisi defibrilatörü. Minnesota.
Boyd, D. ve Crawford, K. (2015). Büyük Veri Üzerine Eleştirel Sorular: Kültürel, Teknolojik ve Bilimsel Bir Olgu Hakkında Eleştirel Sorgulamalar. Folklor/Edebiyat Dergisi, 21 (83), 199-215.
CHIP Online. (2018, 16 Ağustos). Hayat kurtaran cihazlar hack’lenebiliyor. Erişim adresi https://www.chip.com.tr/haber/hayat-kurtaran-cihazlar-hacklenebiliyor_77553.html
Çorbacıoğlu, G. (2020). Tıbbi görüntülemenin hekim-hasta ilişkileri üzerindeki etkisi: Ankara’da çalışan uzman hekimlerin deneyimleri. A. Turanlı, A. U. Aydınoğlu ve M. Şahinol (Eds.). Türkiye’de STS: Bilim ve Teknoloji Çalışmalarına Giriş içinde (ss. 203-214). İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi.
Demir, M. (2014). “Laboratuar Yaşamının Antropolojisi: Bruno Latour’un Bilim İncelemeleri ve Metafizik Sonuçları”. Divan Disiplinlerarası Çalışmalar Dergisi, 19 (36), 145-196.
DH Forum. (2017, 21 Nisan). Kalp pilini sgk karşılıyor mu? Erişim adresi https://forum.donanimhaber.com/kalp-pilini-sgk-karsiliyor-mu–124327120
Doğan, M. (2015, 12 Ağustos). Neye niyet neye kısmet dedirten 19 icat. Erişim adresi https://listelist.com/icatlarin-ortaya-cikislari/
Ertong, G. (2011). Sağlık sisteminde hekim hasta ilişkisi ve güven unsuru. Yayımlanmamış doktora tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.
Frankenstein. (2021, 14 Ocak). Vikipedi, özgür ansiklopedi. Erişim adresi https://tr.wikipedia.org/wiki/Frankenstein
Hançer, Z., Y. (2009). Sürdürülebilir afet yönetimi ve kadın. Yayımlanmamış doktora tezi, Ankara Üniversitesi, Ankara.
Haraway, D. (2006). Siborg manifestosu. (Çev. O. Akınbay). İstanbul: Agora Kitaplığı.
Kara, S. (2017). Teknoloji ve Toplumsal Değişim İlişkisinin Sosyal İnşa Kuramı Bağlamında İncelenmesi. Dört Öğe Dergisi, 6 (12), 117-131.
Karakaş, Ö. (2018). Toplumsal hareketler, ağlar ve beden. D. Kaşdoğan, M. Erol ve Ö. Narin (Eds.). Toplum ve Bilim 144: ‘Bilim, Teknoloji, Toplum’ içinde (ss. 68-87). İstanbul: İletişim Yayıncılık.
KalbiniDinlesen. (2020, 24 Şubat). Ritim bozuklukları nasıl tedavi edilir? Erişim adresi https://www.kalbinidinlesen.com/kalp-hastaliklari-ile-yasamak/kalp-ritim-bozukluklari/ritim-bozukluklari-nasil-tedavi-edilir
Kardiyovasküler hastalıklar tüm dünyada başta gelen ölüm nedenlerindendir (2020, 31 Mart). Sabah Gazetesi, sağlık haberleri. Elde edilme tarihi: 12 Ocak 2021, https://www.sabah.com.tr/saglik/2020/03/31/kardiyovaskuler-hastaliklar-tum-dunyada-basta-gelen-olum-nedenlerindendir
Kasapoğlu, A. (2008). Giriş. A. Kasapoğlu (Ed.). Madalyonun iki yüzü: hastalık ve sağlık. (ss. 2-24). Ankara: Phoenix.
Kaygan, H. ve Özçelik, A. (2020). Nesnenin iç yüzü: tamir pratiği ve amatör bilgisayar tamircilerin deneyimi. A. Turanlı, A. U. Aydınoğlu ve M. Şahinol (Eds.). Türkiye’de STS: Bilim ve Teknoloji Çalışmalarına Giriş içinde (ss. 141-152). İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi.
Kolcu, Z. (2010). Tek odacıklı ventriküler ve fizyolojik kalp uyarımın atriyal fibrilasyon gelişimi üzerine etkisi ve risk faktörlerinin değerlendirilmesi. Yayımlanmamış uzmanlık tezi, Çukurova Üniversitesi, Adana.
Köroğlu, E. (2014). Kalp pili (pacemaker) takılan hastalara uygulanan planlı eğitim ve izlem programının etkinliğinin belirlenmesi. Yayımlanmamış doktora tezi, Hacettepe Üniversitesi, Ankara.
Latour, B. (2008). Tarde ve Toplumsalın Sonu. (Çev. F. Berksun, E. Koyuncu ve P., B. Yalım.). Tesmeralsekdiz, 2 (3), 34-4.
Mahmoud, M., M. (2015). Bir mimari tasarım sürecinin aktör ağ ile okunması. Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul.
Margaryan, P. (2018, 27 Kasım). Frankenstein’a ilham veren korkunç deneyler. Erişim adresi https://arkeofili.com/frankensteina-ilham-veren-korkunc-deneyler/
Medtronic. (2006). Medtronic kardiyak resenkronizasyon kal piliniz hakkında el kitabı. İstanbul.
Özmen, M. (2019). Sosyo-Materyal Bir Yapı Olarak Pazar: Pazarın Bilim-Teknoloji- Toplum İncelemeleri Bakış Açısıyla İncelenmesi. Pazarlama Teorisi ve Uygulamaları Dergisi, 5 (2), 303-338.
Paköz, A., E. (2019). Aktör Ağ Teorisi İle Vernakülere Bakmak. Akdeniz Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, sayı 7, 9-15.
T.C. Sağlık Bakanlığı. (2020). Aritmi Polikliniği. Ankara: Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi.
Temiz, A. (2009). İmplante edilebilir kardiyoverter defibrilatörü olan hastaların uzun dönem takibinde saptanan sorunlar ve çözüm uygulamaları. Yayımlanmamış doktora tezi, Başkent Üniversitesi, Ankara.
Topal, Ç. (2017). Meta Fetişizmi: Latourcu Bir Okuma Denemesi. Mediterranean Journal of Humanites, 7 (24), 423-435.
Topal, Ç. (2017). Alan Turing’in Toplumbilimsel Düşünü: Toplumsal Bir Düş Olarak Yapay Zekâ. DTCF Dergisi, 57 (2), 1340-1364.
Türkiye’de kalp hastalıklarından ölüm oranı yüzde 42 (2019, 4 Nisan). Sözcü Gazetesi. Elde edilme tarihi: 12 Ocak 2011, https://www.sozcu.com.tr/2019/saglik/turkiyede-kalp-hastaliklarinda-olum-orani-yuzde-42-4296221/
Ülker, D. B. (2020). Şifayı internette aramak: İnternet ve sağlık bilgisi üzerine sosyolojik bir değerlendirme. A. Turanlı, A. U. Aydınoğlu ve M. Şahinol (Eds.). Türkiye’de STS: Bilim ve Teknoloji Çalışmalarına Giriş içinde (ss. 169-177). İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi.
Ünal, M. (2016). Tıbbi Cihaz Sektörü Raporu. İzmir: İzmir Ticaret Odası.
Yetişkin, E. (2018). Bir başka laboratuvar: B(ağ)sal kürasyon. D. Kaşdoğan, M. Erol ve Ö. Narin (Eds.). Toplum ve Bilim 144: ‘Bilim, Teknoloji, Toplum’ içinde (ss. 38-68). İstanbul: İletişim Yayıncılık.
[1] Aritmi: Kalbin normalden aşırı hızlı, aşırı yavaş veya düzensiz olarak atım yapmasıdır (Boston Scientific, 2009: 4).
[2] Aktif tedavi edici cihazlar: Bir hastalığın, yaralanmanın veya sakatlığın tedavi edilmesi veya hafifletilmesi için tek başına veya diğer tıbbi cihazlarla birlikte, biyolojik yapıları veya fonksiyonları destekleyen, değiştiren, yerine koyan veya yenileyen tıbbi cihazlardır (Ünal, 2016: 12).
[3] Akbulut, Leyden Şişesi ve Volta Pili kullanılarak bazı vakaların rapor edildiğini tarihten örnekler vererek atıfta bulunmuştur. Örneğin “Charles Kite, 1788’de Leyden Şişesi ile 3 yaşındaki kızı yeniden hayata döndürmüştür” (2009: 1).
[4] Elektrik kesintisi nedeniyle sistemin çalışmaması ve sistemdeki elektrik enerjisinin fazla olması bu sistemin yeniden geliştirilmesine neden olmuştur (Akbulut, 2009).
[5] Ancak araştırmanın sınırlılıkları çerçevesinde “teknolojisinin sosyal inşası” bu araştırmanın konusu değildir. Fakat bahsedilen tarihsel seyirdeki tüm çalışmalar, kalp pili teknolojisinin “teknolojik çerçevesini” oluşturması açısından önemlidir.