Popüler Dindarlık Kapsamında Türbe Ziyaretlerine Sosyolojik Bir Bakış: İzmir Susuz Dede Türbesi Örneği

Lisans bitirme tezinden türetilmiştir. Özgün bir çalışma olması bakımından ilgililere faydalı olacağı düşünülmektedir.

Popüler Dindarlık Kapsamında Türbe Ziyaretlerine Sosyolojik Bir Bakış: İzmir Susuz Dede Türbesi Örneği
0

1.Araştırmanın Konusu

Din olgusu yaşamın her anında önem arz eden temelinde inanç olgusu yatan ve kendine özgü nitelikleri bulunan bir yapıdır. Her dinin ibadetleri ve vecibeleri vardır. Toplumsal olarak pratikleri farklılaşmaktadır. Halk dindarlığı din sosyolojisi açısından ele alınması elzem bir olgu olgudur ve bununla birlikte özellikle Türk toplumunda da işlevselliğini sürdüren bir konuma sahiptir. Türbeler kutsal atfedilen, coğrafyamızda 1000’i aşkın sayıda bulunan mekânlardır. İnsanların kutsalla ilişkisini mekânsal boyuta taşıdığı yapıların popüler olanlarından biridir. Unutulmamalıdır ki insanın özü gereği inanma arzusu çok kuvvetlidir ve kurumsallaşmış dini öğretilerin yanı sıra başka ritüeller de yaratmak ister. İşte bu noktada halk dindarlığı olgusu ortaya çıkar ve içinde informel inanışlar ve davranışlar barındırır. Gündelik yaşam din ile iç içe geçen bir hal alır ve o şekilde pratiklere dökülür. Dünyada çok farklı örnekleri olan bu mekanlar, insanların manen iyi oluşlarına da katkı sağlamaktadır. Genelde insanlar türbe ziyaretlerini dinin bir gereği gibi algılasalar da böyle bir nesnellik mevcut değildir. Her zaman tartışma konusu olan türbe ziyaretleri kapsamının ‘hurafe’ boyutu bu noktada dikkat çekmektedir. İnsanlar ziyaretleri sırasında dünyevi isteklerini belli başlı eylemlere dökerek ifade edebilmektedirler ancak nesnel bir geçerliliği, kurumsal bir boyutu yoktur. Halk dindarlığının örneklerinden, türbeye el yüz sürmek, çaput bağlamak gibi bazı eyleyişlerin yanlışlanması için , türbelerin duvarlarında bu yapılanların hurafe olduğunu belirten uyarılar asılmaya başlanmıştır. Popüler dindarlık, diğer bir şekilde halk dindarlığı örneği olarak bu kapsamda türbe ziyaretlerinin ziyaretçi motivasyonları ve nedenlerine yönelik, genel bir ‘maneviyat doyumu’ ve ‘inanç’ temelinde indirgeme yapılabilir. Bunun yanında aslen sosyolojik boyutların da var olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.Tüm bu düşünceler bizleri günümüz dünyasının modernlik anlayışında sekülerleşen bir dinsel tutum gözlemine götürmektedir. Maddi koşuşturmacaların manevi olanın önüne geçtiği veyahut iç içe geçtiği pratikler göz önüne alınarak türbe ziyaretlerinin sosyolojik boyutu ele alınmıştır.

2.Araştırmanın Amacı ve Önemi

Din sosyolojisi kapsamında yapılacak olan bu çalışmanın temel amacı İzmir ilinde bulunan Susuz Dede Türbesine yapılan ziyaretlerin hem nedenlerini araştırmak hem de ziyaretlerin ziyaretçiler için anlamlılığını araştırıp ortaya koymaktır. Beklentiler ve ziyaret sonrası ruh hallerini tespit etmek ve bunun sonucunda oluşan eylemselliklerin ve ziyaretlerin amacını açıklamak hedeflenmektedir. Hedefler doğrultusunda mekanın toplumsal tezahürünü ‘kutsal’ üzerinden değerlendirerek sosyal bir bütünleşme özelliği yarattığı sonucuna ulaşılması beklenmektedir. İzmir’in Türkiye içerisinde önemli bir yere sahip olan illerimizden birisi olması, Ege bölgesinde bulunması yani Batı illerinden birisi olması bu bölgedeki insanların çok fazla türbe kültürüne sahip olmadığını da varsayarak böyle bir çalışma ortaya koymak önem arz etmektedir. Özellikle Susuz Dede Türbesi kapsamında detaylı ve özgün çalışmaların bulunmadığı bilinmektedir. Yapılacak çalışma özgün bir çalışma olması sebebiyle literatüre katkı sağlayabileceği düşünülmektedir.

3.Araştırmanın Varsayımları

Temel Varsayım: Türbeler, bireylerin varoluşsal problemlerine kutsal anlamıyla sosyal destek
buldukları ve sosyalleşme sağladıkları platformlardır. Aynı zamanda maddi isteklerin manevi aracı bulunarak dile getirilmesini meşrulaştıran mekanlardır.

Alt Varsayımlar:

1. Meslek grupları türbe ziyaretlerinde belirleyici olmaz.
2. Ziyaretçiler türbede yatan zat’ın mübarek olduğuna inandığı için dileklerinin kabul olacaklarına inanır.
3. Ziyaretlerde cinsiyet faktörü önemlidir, türbe ziyaretlerini daha çok kadınlar gerçekleştirmektedir.
4. Türbe ziyaretleri bireylere ruhsal bir iyilik hali sağlamaktadır.

4.Araştırmanın Kapsam ve Sınırlılıkları

Seküler yaşamda türbe ziyaretlerinin toplumsal anlamlılığının çözümlenmesini hedefleyen bu çalışmada bulgular, İzmir Susuz Dede Türbesi ziyaretçilerini kapsamaktadır. Araştırmanın yapıldığı zaman dilimini ve seçilen örneklem ile sınırlıdır. Daha kapsamlı bir genellemeye gidilmesi için tüm illerdeki türbelerin incelenmesi gerekmektedir. Araştırmadan elde edilen verilerin geçerliliği, yapılan kapsamlı literatür çalışmaları ve seçilen örneklem çerçevesinde katılımcı gözlem tekniğinin şeffaflığını içerir. Ayrıca geçerlilik, açık uçlu sorular ile rastgele seçilmiş ziyaretçilerle yapılan derinlemesine görüşmeler sonucunda verilen cevapların doğru olduğu varsayımına dayanır.

5.Araştırmanın Yöntem ve Teknikleri

Araştırma, problemlere güvenilir anlamda çözüm arama ve planlı, sistemli bir doğrultuda verilerin toplanması, analizi; yorumlanarak ortaya konulması ve rapor edilmesi sürecidir. Temel olarak, bir öğrenme yolculuğu, kazanımlar, bilinmezi açığa çıkarmak bir aydınlanma sürecidir. (Karasar, 1986 , s.21-22) Saha araştırması şeklinde olan bu çalışmada öncelikle teorik kısım konu ile ilgili literatürün taranması ve incelenmesine dayanmaktadır. Pratik olarak konu ile ilgili seçilen örneklem içerisindeki sınırlılığına yönelik katılımcı gözlem ve görüşme tekniği kullanılmıştır. Bilgilerin toplanması ve bulgulara ulaşılmada seçilen örneklem nezdinde türbeye ziyaret eden ziyaretçilere açık uçlu sorular ışığında yüz yüze görüşmeler uygulanmış ve bu doğrultuda bilgilerin elde edilmesi hedeflenmiştir.

6.Evren Ve Örneklem

Araştırmanın evrenini İzmir- Göztepe’de bulunan Susuz Dede Türbesi ve bu türbeye gelen ziyaretçiler oluşturacaktır. Araştırmanın örneklemini ise, Susuz Dede Türbesine gelen ziyaretçilerden tesadüfi yöntemle seçilmiş ziyaretçilerden bazıları ile katılımcı gözlem yoluyla sağlanan görüşmeler belirlemiştir.

7.Bilgi Toplama Araçları

Araştırmamızda gözlem ve derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Belirli aralıklarla Susuz Dede türbesine gidilerek ziyaretçilerin türbe ziyareti esnasındaki davranışları gözlenmiştir. Özellikle ziyaretin yoğun olarak yapıldığı Cuma günleri gözlem aralığı artırılmıştır. Gözlem sırasında ve sonrasında ilk olarak Susuz Dede türbesinin konumu , mekânsal özellikleri ve türbe ile ilgilenen birinin olup olmadığı araştırılmış ve katılımcılar ile tesadüfi iletişim ile derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Sohbet havası içinde açık uçlu sorularımız sorulmuştur ve sohbetin gidişatına göre sorular biçim değiştirmiştir. İzmir Susuz Dede türbesi ve genel olarak türbe ziyaretleri hakkında duygu ve düşünceleri, ritüelleri uygulayıp uygulamadıklarına yönelik geri dönütleri alınmıştır. Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı bu çalışmada temel olarak derinlemesine görüşme metodu tercih edilmiştir. Başka bir ifade ile nitel araştırma; gözlem, görüşme ve literatür taraması gibi tekniklerinin kullanıldığı, araştırma konusunun doğal bağlamda pozitivist ve bütüncül bir biçimde incelenmesine ve yorumlanmasına yönelik bir yöntemdir. Bunun yanı sıra araştırmacıya araştırmanın tasarlanışı ve gerçekleştirilişi açısından birçok esneklik sağlar.
Araştırmacı bu süreçte oluşan farklılıklara bağlı olarak yeni yöntemler ve yaklaşımlar geliştirebilir ve sürece yön verebilir. Nitel araştırma yöntemlerinin önemli bir katkısı da keşfedici bir güdü sağlamalarıdır. (Kurktan, 1978, s.90)

8.Karşılaşılan Zorluklar

Bu çalışma kapsamında teorik ve saha araştırması olmak üzere iki bölüm ele alınmaktadır. Teorik bölüm konu hakkında derinlikli literatür çalışmasının yapıldığı kısımdır. Bu bölümde konu ile alakalı derin bir kaynak taraması yapılmış ve benzer çalışmalar incelenmiştir. Bu aşama birçok kaynak ve çalışmaya gerek internet ortamında gerek pdf ve benzeri türler aracılığıyla kolaylaşmıştır. Tabii faydalanılan ana kaynak ve tetkik eserlerin birçoğu kitabevlerinden elde edilmiştir. Çalışmanın ana eksenini oluşturan saha araştırmasında bazı zorluklar yaşanmıştır. Alan araştırması 2020 yılının Ocak yarıyılında yapılmıştır.
Türbede bir türbedarın olmaması ve mekanın türbe havasını yansıtmayan bir mekan olması gözlemler dahilinde hep aynı kişilerin orada bulunduğu tespit edilmiştir. Çalışma süreci her hafta Cuma günleri olmak üzere 4 gün sürmüştür. En büyük sorun ise ziyaretçiler ile görüşme yapabilmek olmuştur. Ziyaretçilerin büyük bir kısmı çekinmiş ve araştırma yapıldığını duydukları an olumsuz tepkiler göstermişlerdir. Yine görüşülmek istenen ziyaretçilerin bir kısmı ise yüzeysel cevaplar vererek konuyu kapatmışlardır. Bundan dolayı derinlemesine
görüşme yapılabilen ziyaretçilerin cevapları geçerli kılınmış diğerleri değerlendirmeye tabi tutulmamıştır.

1.BÖLÜM

TEORİK ÇERÇEVE: POPÜLER DİNDARLIK VE TÜRBE

1.1. Popüler Dindarlık Olgusu

Tarih boyunca insanın insanla var olduğu andan itibaren ortak yaşam için gereken birtakım inanışlar ve eylemsellikler ortaya çıkmış ve farklı anlamlarla yaşamın içine sirayet etmiştir. Kimi zaman yığın diye tabir edilerek grup özelliği gösteren, bir toplumun içinde o topluma özgü değerleri, inançları ve eyleyişleri barındıran,veyahut topluma kendi değerini atfedebilen halk kitlelerinden bahsedebiliriz. Kültür kavramı bu noktada önemlidir. Çünkü her toplumun eyledikleri kendilerine içkindir.20. yy kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması ve yeni formlar kazanması önemli bir dönüşüme imza atmıştır. Bu bağlamda 21. Yy’ın en önemli kavramlarından bir tanesinin ‘popüler kültür’ olduğunu söyleyebiliriz. Bu noktada sanayi devrimi sonrasında alıp başına giden yenileşme ve dinamikleşme olgusunun geldiği son nokta için, dünyanın global bir köy olduğunu söyleyen Mcluhan’a atıf yapılabilir. (Mcluhan & Powers, 2015) Artık tektipleşen (global) dünyada sınırlar yoktur. Teknolojilerin gündelik yaşama yüksek izdüşümü ve aktif kullanımı her alanda olduğu gibi kültür kavramını da içine almıştır. Belirli kültürler yaratılmıştır ve kitlelerin ortak ideali haline getirilmiştir. Çoğunluğun ortak yaşam tarzı ve bu yaşam tarzına ulaşma ideali popüler kültür tanımına uymaktadır. Din olgusunun da kültürler gibi toplum yaşamıyla ve inanışlarla kendisi dışında kalan ile ayrıştığını bilmekteyiz. Her toplumun kendine özgü inançları ve bu inançların toplum içindeki eylemsellikleri vardır. Hatta yerleşim yerlerinin kendi içindeki ayrışımlarında dahi farklılık gösterir. Bu noktada dini alana tezahür eden popüler tip özelliklerin kitleselleşip folk özelliklerden çıkmasına, halkın dindarlığına dönüşmesine popüler dindarlık diyebiliriz. Örneğin el yüz sürme, çaput bağlama, dilekte bulunma popüler dindarlık ritüellerine verilebilecek örneklerdendir. Popüler dindarlık çerçevesinde rasyonel ve irrasyonel olguların önemli yer tuttuğu bilinmektedir. Rasyonellik akıl ışığında ussal bir form olarak tanımlanabilir. İrrasyonel ise us dışılık olarak nitelendirilebilir. Bu kapsamda düşüncenin toplumsal yaşama tezahür ettiği ilk andan itibaren gerek filozoflar gerek din adamları dini düşünselliğin sorgulanmasında ve yorumlanmasında, halk dindarlığının nüvelerini ortaya koyma bakımından bir başlangıç sayılabilir. Örnek olarak, Rasyonel dini akılcı düşünürler ışığında (Platon,Aristoteles,Leibniz,Spinoza ve Kant gibi) aklın yolundaki bilgi ve erdeme dayalı hayat olarak tanımlanmıştır. Açımlayacak olursak, hayatın doğal akışındaki her eylemimizde şuur bilincine sahip olarak hareket etmek gerçek dindarlık olarak gösterilebilir. (Tüzer, 2013, s.35) Yani kısaca ‘popüler dindarlık’ olgusunun altında bir halk üretimi oluşu yatmaktadır. Bu noktada kurumsallaşmış ve geleneksel din ayrımının vurgusunu yapmak elzem olacaktır. Rasyonel filozofların ortak noktası olarak akılcı din yorumu; kurumsallaşmış aklın ışığında oluşmuş dini vecibeleri tüzel kabul ederek ve bunların dışındaki gelenekselleşmiş kalıpları ‘hurafe’ atfeden bir sistemi açıklamaktadır. Evreni yüce aklın sınırlarında yaratan ve sonsuz, eşsiz akla olan sahip yaratıcıyı bir forma sokmaya çalışmak oluş-bozuluş alemi içinde o’nu tahayyül etmek; Platon’a göre onu çürümeye bozulmaya ve sonluluğa mahkum etmektir. (Platon, 2002, s.84) Bu noktada Antik Çağ ve sonrasında Orta Çağ dinselliğinin getirdiği inanışlara karşın akılcıların rasyonel fikirlerinin oluştuğunu söyleyebiliriz. Halk dindarlığı kapsamında incelendiği zaman toplum yaşamını bütünleştirici unsurları içerisinde barındırdığı görülmektedir. Örneğin, sivil din, kutsal mekan arayışı, kutsal veli inancı vb. içerenleri taşımaktadır. Müslümanlık inancında kendine has ibadet ve inanışlar, örneğin; Cuma namazları, Kur’an okumak gibi kurumsallaşmış reel dini ögeler bulunur. Bunlar zaten bilinen resmi dinsel yapıyı temsil etmektedir ve halk dindarlığı kendi yapıp etme özellikleriyle resmi dinden farklıdır. Bu noktada kendi toplum yapımıza baktığımızda kurumsallaşmış resmi dini ögeler, Türbe ziyaretleri olgusunu açıklarken de belirtileceği gibi popüler dindarlık eyleyişlerini ‘hurafe’ olarak atfederek itibar edilmemesini istemektedir. Toplumun gelenekselleşmiş irrasyonel inanışlarının zamanla o toplum için kurumsallaşması da kaçınılmaz olabileceğinden halk dindarlığı sosyal inşa sağlamada ayrıca önem arz etmektedir. Bu noktada açıklanmak istenen; dinin temel kaynakları olarak kabul gören ve kutsal metinlere dayalı formunun büyük gelenek olarak tabir edilmesi ve dinin yerel ve kültürel ögelerle karışmış formunu temsil eden küçük geleneğin senkretik özellik göstermesidir. Yani ikisinin bir arada varlığını yeni bir form kazanarak sürdürmesi bazen çatışmalı özellikler gösterse de popüler dindarlık konumunda önemli bir yere sahiptir. (Köse & Ayten, 2018, s.43) Sonuç olarak her çağ, yaşanan olay ve olgular nezdinde kendi gerçekliğini yaratır, modern toplumlarda, yani günümüz toplumlarında da bu böyle olmuştur. 18. Yy Aydınlanma(akıl) çağının rasyonel tutumlarının günümüz dünyasında rasyonel olmayan tutumları tamamen yok edeceği düşüncesi başarılı olamamış ve ikisi bir arada var olabilmiştir. Halk dindarlığı da bu özelliğin kaçınılmaz bir sonucu olmuştur.

1.2.Kutsal Kavramı ve Kutsal Mekan Olarak Türbe Olgusu

Durkheim, dinin kaynağı ve meziyeti hakkında görüşlerini açıklarken, dinin kutsala bağlı inanç ve eylemselliklerin tutarlı bir sistemi olduğu görüşünü bildirmektedir. Ona göre, bütün dinler kutsal ve kutsal olmayan olağan bir yapıya sahiptir. Dini düşüncenin ayırt edici özelliği de budur. Fakat kutsal kavramıyla kastedilen sadece Tanrı ya da ruh boyutunda değil; bir kaya, bir ağaç, bir taş, rastgele herhangi bir nesne de olabilmektedir. (Durkheim, 1923, s.74.)
İlahi dinlerde tek kutsal tanınan Tanrı’dır. Tanrı’nın dışında kutsal kabul edilenler de kutsallıklarını Tanrı’dan almaktadırlar. Bu durum, İslam dini için de geçerli olmaktadır. Herhangi bir duruma atfedilmiş kutsallık gibi bir benzetme yapılabilir. Böylelikle her kutsal olan dini nitelik taşımamaktadır. Fakat her dini olan da kutsal olma gerekliliğini taşımaz. (Yeğin, 2003, s.28) Bir şeye kutsal atfedilmesi birdenbire veyahut kendiliğinden ortaya çıkmaz. Bir mekanın, eşyanın ya da şahsın veyahut canlı bir türün kutsallığı, metafizik bir güçle teması sonucunda gerçekleşmektedir. Aynı zamanda doğaüstü biçimde korunuyor olması da bu noktada önem taşır. Bu doğrultuda ‘kutsal’ olan kutsallaştırılmaktadır.
Çiğnenmemesi gereken ve tabulaştırılan bir olgu olmasıyla toplumda kendine yer edinmektedir ve kendisini kutsal olmayandan bu şekilde ayırır. İşte o zaman kutsal olan yok sayılamaz ve saygısızlık edilemez; onunla temasa geçildiğinde korkulan kehanetlerin başa gelmemesi adına özel ritüeller üretilir ve bu ritüeller eyleyişe geçirilir. (Özkan, 2009, s.11)
İnsan için mekan geçmişten beri önem taşıyan bir olgudur, bunun yanında kutsal mekan en önemli kavramlardan biridir. İnsan mekanla ilişki kuran bir varlık olmasından ötürü ya mekandan etkilenmiş ya da ona anlam katarak etki yaratma çabası gütmüştür. Bir mekanda uhrevi amaçlar baskınsa ve kişi dini coşku taşıyorsa o mekan diğerlerinden ayrışmıştır. Bütün
inançlarda kutsal mekan kavramı görülmektedir. Hemen hemen her coğrafyada benzer özellikler taşıyanların sayısı da oldukça fazladır. Kutsal mekan dediğimiz mekanlar ya ilahi gücün aracılığıyla öncelik kazanmış (Kabe, Kudüs vb.) ya da insanoğlunun kendi anlam üretme emelleri ile zamanla kutsallaştırılmıştır. (Altan, 2007, s.14) ‘’Türbeler kutsal atfedildikleri için hayatın akışının dışında tutularak tabulaştırılırlar. Onları etkin ve maddi ilişkilerin dışında tutan sebep de işte budur.’’ (Wach, 1995, s. 13) Bu kapsamda kutsalın mekânsal tezahürlerine türbe olgusu örneğini verebiliriz. Türbe, kutsal atfedilen mekanları ifade etmektedir. Genellikle içinde mezarların bulunduğu yapısal bir özelliği olan mekanları kapsamaktadır. “Türab” veya “terb” kelimesinden türeyen türbe, Arapça kökenli bir kelime olup, Arapça’da üstü kubbe ile örtülü mezar, Farsça’da çatısı kubbe biçiminde olan yapı anlamına gelmektedir. Arapça “türab” yani “toprak” kelimesinden yazı dilindeki turba’nın halk diline kazandırılarak Türkçeleştirilmiş şeklinden ibaret olan ve evliyaya ait hem basit hem de abidevi mezarları ifade etmek için kullanılan türbe sözcüğü kabrin üzerine yapılan binayı ifade etmek için kullanılır.’’ (Günay, 2003b, s.9)

Türbelerde hakkında menkıbeler efsaneler dolaşan kerametleri olduğuna inanılan insanların mezarları olduğu bilinir veya bilindiği varsayılır. Aslolan insanların bu mekanlara kutsallık atfetmesi ve ritüellerini kutsala özgü bir bağlamda yerine getirmesidir. Türbelerin bir ziyaret fenomeni olması temelde bu ‘kutsal’ atfetme ve kutsal arayışıdır. İşte İslam dininde de türbe ziyaretleri bu noktada önem kazanmıştır, burada yatan veya yattığı düşünülen kişilere saygı gösterilir, onların üstün özellikleri olduğuna, veli bir kişi olduğuna ve kutsal olduklarına
inanılmaktadır. Bu yerlere saygı ve hürmet gösterilmekte, ziyaret edilirken çeşitli ritüellerle bu saygı ve hürmetin ulaşması beklentisinin içine girilmektedir. (Özkan, 2009, s.11)

1.3.Ziyaret Fenomeni Olgusu

Ziyaret kavramı basit anlamıyla ‘bir yeri gidip görme’ olarak bilinse de konunun işlenişi bakımından kutsala yönelik bir amaç doğrultusunda, o amacın temsiliyle hareket etme tarzı olarak yorumlanabilir. Kutsal atfedilen bir yeri gidip görme, o yerde bulunma ve o yere özgü geliştirilen ritüellerin uygulanmasına yönelik bir tutum şeklinde de tanımlanabilir. Türbe ziyaretlerinin bir fenomen olarak ele alınışında bir ‘kutsiyet’ atfedilişi ve bu atfediliş doğrultusunda kişilerin fayda sağlayacağı düşüncesi ön planda tutulmaktadır. Bir iyi oluş hali veyahut sosyal bir gerçeklik söz konusu denilebilir. Fenomenoloji açısından ziyaret fenomeni kendilerinde fizik üstü güç olduğuna ve bazı meziyetleri olduğuna inanılan bir takım mezarların,türbelerin,kişilerin çeşitli amaçlarla ve ritüeller ile ziyaret edilmesini ifade etmektedir. İnsanları buralara çeken şey, onlarda var olduğuna inanılan mistik güç, bolluk bereket veyahut fenomenoloji diliyle, kutsalın onunla ritüelistik tutumlar içinde temasa geçilmesi takdirinde insanlara fayda sağlayacağına inanılan bir tutumdur.
Burada aslolan kutsalın gücünü aldığı tabiat üstünde bir dokunuşa içkin olmasıdır. (Günay, 2005, s.453.) Ziyaret fenomeni olması açısından türbelere yoğun ilginin olmasının sebebi orada yüce olanın bildiği temsil ettiği birinin yattığına inanılması ve muhterem bir zat olduğu düşünülmesidir. Bu sebeple muhterem kişinin çeşitli kerametleriyle ziyaretçilere sorunlarında veyahut isteklerinde fayda sağlayacağının düşünülmesi bu ziyaretlerin temelini oluşturmaktadır. Çünkü ortada yüce olan ile ilişkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız olaraktan gizemli bir varlık söz konusudur. Bu da bazı yer, kişi, olay ve nesnelere yönelik ‘üstünlük’atfedilmesi durumunu ortaya çıkarır ve ziyaretlerin fikir çerçevesini oluşturur. İşte bu noktada, bu kutsal atfedilene yapılan ziyaret ritüelleri bir tapınma ya da fetişleştirme olarak değil aslında kutsalın tezahürlerine gösterilen saygıyı ifade etmektir.

2.1.Türkiye’de Türbe Olgusu

Doğu toplumlarının geçmişten günümüze yaşayış biçimlerine bakıldığında ilk evrede göçebe yaşayış biçimi görülmektedir. Bu doğrultuda çeşitli ritüelistik ve inanç fenomenolojilerinin kaynaşması kaçınılmazdır. Günümüz Türkiye’sinde ziyaret fenomeni ve türbe kavramlarının toplum yaşamında araştırılmaya değer bir yer teşkil ettiği sonucu da görülebilmektedir. Çeşitli dinsel pratikler ve inanış biçimlerinin karmalaştırılması ‘popüler dindarlık’ olgusunu ortaya çıkarmış olsa da ‘hurafe’ ‘batıl’ olarak niteleyen bakış açıları da hayli çoktur. Ancak yine de bu ‘kültür’ varlığını devam ettirmiştir. Ülkemizde de yaygın olarak görülen ‘türbe ve kabir’ ziyareti fenomeni genel olarak ‘hastalıklara şifa bulmak, eş bulmak, ev almak araba almak dileğinde bulunmak, gibi çeşitli amaçlar doğrultusunda gerçekleştirilen bir olgudur. (Ak, 2018 , s.2-3) Bu kapsamda ‘kutsal bir yeri gidip görme’ arzusu ve çeşitli maddi istekleri ‘kutsal mekanlar’ vasıtasıyla ‘dileme’ ‘dile getirme’ kültürümüzün bir parçası olmuştur diyebilmekteyiz. Türkiye kadim ruhlarının ve mistik yolculuğunun beşiği Anadolu’sunda, zengin kültürler ve inanç pratiklerini barındırması günümüze kadar gelmiştir ve günümüz inanç değerlerine de anlam taşımıştır. Popüler dindarlık olgusunda bahsettiğimiz gibi, bu kapsamda ‘senkreist’ inançlar oluşmuştur ve ‘türbe’ kavramının Türkiye içerisindeki oluşum ve anlamlandırılma yollarını birbirine yakınlaştırmıştır. (http://turkoloji.cu.edu.tr/cukurova/makaleler/20.php)

3.BÖLÜM

SUSUZ DEDE VE TÜRBESİ

3.1.Susuz Dede 

Susuz Dede’nin tarihsel olarak kim olduğu ile alakalı net bir bilgi bulunmamaktadır. Dilden dile bilgiler farklılık göstermektedir. Ancak toplanan bilgiler ve internet üzerindeki veriler baz alınarak ortak kanı oluşturulmuştur. Susuz Dede İzmir ilinin Göztepe semtinde bulunan yüksek bir tepede mezarı olduğu bilinen kişidir. Cumhuriyet öncesinde tepenin adı Aya agapi ( Kutsal Aşk, Sevgi)dir. Susuzluktan ölmüş bir evliya, savaş kahramanı bir asker olarak bilinir. (Naklen; Evliyalar.net, 2015) Bu sebeple mezarına su dökülerek ritüeller gerçekleştirilir. Kimi söylentiler, Susuz Dede’nin 300 sene önce Horasan’dan göç etmiş bir evliya olduğunu, isminin Mehmet Nusret olduğunu ve mezarı bulunan yerde susuzluktan öldüğünü, kim buraya su dökerse ona şefaatçiyim diye söylediğini aktarmaktadır. Kimi söylentilere göre de Horasan’dan gelerek Göztepe’ye yerleşmiş olan bu kişi, civardaki İtalyan Bahçesi’nin Arnavut bahçıvanı ile dost olur. Aralarında yaptıkları sohbetlerde, tepenin güzelliğinden söz ederken, “tepenin suyu yok’’ şeklinde yakınmaktadır. Arnavut bahçıvan bunun üzerine çok sevdiği arkadaşı için hiç aksatmadan her gün tepeye su taşımaya başlamış ve bir zaman sonra dede hayata veda edince, onu çok sevdiği tepeye gömüp, taşıdığı su ile mezarını her gün suladığı rivayet edilir. Bunu görenler de, su taşıyarak dilek ve su adağında
bulunmaya başlamışlardır. Genç kesimlerce dolaşan kimi rivayetler de, Susuz Dede’nin aslında evliya olmadığı sıradan bir insan olduğu ve alkolik, şarapçı birisi olduğu yönündedir. Susuzluktan ölmesinin sebebi de alkolden olmuştur. Ayrıca mezarın dedeye değil onun eşeğine ait olduğu ve mezarın boş olduğu aslında kimsenin olmadığı rivayetleri de dolaşmaktadır.

3.2.Susuz Dede Türbesi
İzmir ilinin çeşitli semtlerinde bilinen 32 tane türbe bulunmaktadır. Türbeler açısından en zengin olanı Tire ilçesi olarak bilinmektedir. Buğday dede türbesi, Kaplan Paşa türbesi Tire ilinde bulunan türbelere örnek verilebilir. Susuz Dede türbesi gibi İzmir ilinde meşhur olan Tezveren Dede türbesi ise Bergama ilçesinde bulunmaktadır. (Evliyalar.net, 2015)

Susuz Dede türbesi, İzmir ilinin Göztepe semtinde deniz manzaralı yüksek bir tepede bulunur.
Günümüzdeki halinden önce ‘dağlık tepelik’ tabiriyle anlatılmaktadır. Güncel haliyle merdivenlerden çıkılarak türbeye ulaşılmaktadır. Türbede bir mezar ve dilek ocağı bulunmaktadır. Mezar önceden sadece küçük taş kümeleriyle hareliyken,1990 yıllarında şimdiki haline kavuşturulmuştur. Aynı zamanda, aynı adlı Susuz Dede parkı’nın yanında bulunmaktadır. Tepe, Göztepe taraftarlarının da buluşma mekanıdır. Ayrıca civarın , geceleri alkol ve uçucu madde kullanan gençlerin mesken tuttuğu tekinsiz bir yer olduğu söylenmektedir.

4.BÖLÜM

ARAŞTIRMANIN BULGULARI VE YORUMLARI

4.1.Susuz Dede Türbesi Üzerine Bulgular

Susuz Dede Türbesi İzmir ilinin Göztepe semtinde bulunmaktadır. Ulaşım İzmir içinden zor değildir. Susuz dede bilinen türbeler gibi değildir, sadece bir mezar bulunmaktadır ve mezar üzerinde Susuz Dede yazmaktadır. Onun haricinde mekanı tanıtacak bir yazı ve görsel bulunmamaktadır. Aynı zamanda park özelliği gösteren bir yerdir. Mezarın yanındaki ağaçlarda bağlanmış görünen çaputlar dikkat çekmektedir. Ağaçların üzerinde isimler kazınıp ortalarına kalp çizilmiş olduğu gözlem ve bulgular arasındadır. Diğer adıyla Susuz Dede parkı olarak geçmektedir. Dolayısıyla türbedar yerine mekanla ilgilenen bir belediye görevlisi ile karşılaştık. Kendisi buranın yerlisi olduğunu ve kendisinin bildiği şekliyle ‘1980 yıllarından
beri yer eşeği olan bir amcanın mekanıydı. Hatta kendisinin değil eşeğinin mekanı olduğunu şimdi mezar olan yerde durduğunu söyledi. Aynı zamanda bölgenin ayyaşlarının mekanı olduğunu da söyledi. ‘’ Bizim bildiğimiz adam efkardan şaraptan öldü’’. ‘’Şarapçıydı bu dede, ölünce yerliler ona mezar yaptırmış ‘’, diyerek bilgilerini aktardı. Aynı zamanda mezarın görünen halinin önceden başka olduğunu sadece taşlarla çevrili bir mezar olduğunu, sonradan yaptırılıp bu hale geldiğini açıkladı. İlk katılımımız cumartesi günü olduğu için civarda pek ziyaretçi yoktu. Belediyeden keşif yapmak için gelen birkaç çalışan gördük. Civara ışıklandırma ve bayrak dikeceğiz dediler, o sebeple ölçüm almaya gelmiş olduklarını belirttiler. Susuz dede civarıyla ilgilenen görevliyle sohbete devam ettiğimizde ‘’ teyzeler dilekleri ve adakları kabul olduğunda Cuma ve Pazartesi buraya su dökmeye gelirler, genelde kadın ziyaretçiler olur’’, dedi. Kendisi ‘biz şarap dökeriz onlar su dökerler’ şeklinde bir yorumda da bulunmuştur. Sonrasında evli bir çift fotoğraf çektirmeye gelmişlerdi, ziyarete mi geldiniz sorusuna evet yanıtını verip sohbeti kestiler ve mekandan ayrıldılar. Susuz dede bölgesinde vakit geçiren tek tük erkek olmak üzere bireyler dikkat çekmiştir. Efkarlı şekilde manzarayı seyrediyorlardı. Işıklandırma için keşfe gelen bir belediye çalışanı ise benim bildiğim adam susuzluktan ölmüş teyzeler çok geliyor buraya şeklinde bildiklerini aktarmıştır. Gözlemlediklerimiz üzerine yerli halkın bildiği bir mekan olma özelliği gösteren bir yer olması ve kulaktan kulağa aktarımla belki gerçekten de var olmayan birinin varlığını yaşatarak kutsal atfedilen bir mekan tasarlanmış olabilir. 10 Ocak Cuma, öğlen vakitleri ortalama 15 kişiden oluşan orta yaş ve üzeri kadın ziyaretçiler gözlemlenmiştir. İki orta yaşlı kadın dilekleri kabul olduğu için pop kek dağıtıyorlardı. Ziyaretçilerden bazıları ara sıra geldiğini bazıları ise sık sık türbeye ziyaret gerçekleştirdiklerini ifade etmişlerdir.

Bölgenin civar esnaflarına Susuz Dede kimdir? Sorusu yönelttiğimizde çoğunlukla bilgileri olmadığını ve kimisi burada yatır var kimisi yok diyor o kadar biliyoruz buraya araştırma yapmak için çok geliyorlar fakat pek bir bilgimiz yok teyzeler daha çok gelip gider, şeklinde ortak bir kanı içindeydiler. Cuma günü türbenin girişinde adaklık tavuk ve horoz satıcıları dikkat çekmiştir. Kendilerine Susuz Dede kimdir, ne zamandır burası ilgi görmektedir şeklinde sorular yöneltildiğinde net bir tarih verememekle birlikte çok eskilerden beri bilindiğini yatır olduğunu ve durumu iyi olanlar ev araba sahibi olanların gelip adak adamak için kendilerinden tavuk horoz aldığını söylediler. Türbeye doğru çıkınca kadın ziyaretçilerin kur’an okumakta olduğunu, mezarın etrafında dua edip mezara su dökme ritüelleri gerçekleştirdiğini gözlemledik. Ayrıyeten türbenin hemen yanında bir dilek ocağı var ve orada mum yakma ritüeli gerçekleştiriliyor. Ayrıyeten makara açma da bilinen ve gözlenen ritüeller arasındadır. Kadın ziyaretçilerle sohbet edildiğinde genel olarak, burada huzur buluyoruz arkadaşlarla sohbet muhabbet ediyoruz duamızı dileğimizi ediyoruz ama pek bir bilgimiz yok yatır diye biliyoruz susuzluktan ölen bir veli diye biliyoruz ama özel olarak bilgimiz yok, şeklinde konuşanlar ziyaretçilerin büyük çoğunluğunu oluşturmaktaydı.
Türbenin hemen yanındaki altı kişilik orta yaş üstü kadın ziyaretçi grubu türbenin müdavimlerinden olduklarını çok çok eskilerden beri bildiklerini ve ‘1950’lerden bile önce burası vardı diye biliyoruz, biz burada tanıştık senelerdir arkadaşız ama asıl soruları X hanıma sormak lazım o buranın yerlisi en iyi bilgi ondadır’ diyerek arkadaşları X ziyaretçiye yönlendirme yaptılar. X ziyaretçi Göztepeli olduğunu, ‘Göztepe kız mesleğin ilk öğrencilerindenim annem hemşire babam subaydır biz burası dağken hep arkadaşlarımızla
tırmanırdık. Bu mezarı gördük önceden yapılı değildi etrafı küçük yeşil taşlarla çevriliydi. Burada yatan kişi 300 sene önce Horasandan gelmiş Horasan türküdür ismi Mehmet Nusret diye biliyorum, Horasan evliyalarındandır. Burada şehit oluyor ve kim buraya su dökerse ona şefaatçiyim diyor. Sonra biz duyduk ki hemşire olmak isteyen biri buraya gelip makara açıyor su döküyor kabul oluyor ve hemşire oluyor biz bunu işittik’, şeklinde açıklamalarda bulunuyor. Ahmet Sarışın zamanında da burası meşhurdu diyor X ziyaretçi, ‘1990 senesinde Yüksel Çakmur burayı yaptırmış mezarını’ diye ekliyor. Mum yakma Hristiyanlardaki gibi değil onların duası gibi değil diyor X ziyaretçi ayrıyeten, mum aydınlığı tutmak için yakılır şeklinde açıklamaktadır. Mekanı iyi bildiğini anlatmak için pekiştirici olarak, ‘Ben çok eskilerdenim kendisi katipzadelere kadar dayanır benim soyum’ diyor. X ziyaretçi dileklerin Allah’tan olduğunu söylüyor ama Susuz Dede’nin şefaatçi olduğuna inanıyor rüyamda gördüm onu ben diyor ak saçlı ak sakallı Atatürk’ün gözleri gibiydi gözleri o yüzden şefaatçi olduğuna inanmasak gelir miyiz?, şeklinde söylemlerini destekliyor. Ayrıyeten burada huzur buluyorum geliyorum sigaramı içiyorum rahat rahat duamı ediyorum ritüellerimizi yapıyoruz arkadaşlarımla sohbet ediyoruz bize iyi geliyor diye eklemektedir ve her zaman buraya geldiğini tüm ritüelleri gerçekleştirdiğini, ‘fazla kalabalığı sevmem iyi hoş insanlarla sohbet ediyorum burada’, şeklinde açıklamalarını sonlandırıyor. Genelde türbeye ziyaretçiler şehir içinden geldiklerini söylemektedirler, ziyaretler civar semtlerden gerçekleşmektedir. Türbede karşılaştığımız bir beyefendiye Susuz Dede hakkındaki bilgisini soruyoruz bilgim yok eşimi getiriyorum ben diyor ve uzaklaşıyor. Aşağıya doğru inerken manzarayı seyretme olan gençten bir erkek ile karşılaşıyor ve burası hakkında bilginiz var mı sorusu yöneltiyoruz, kendisi duyumları olduğunu teyzeler gidip gelir kimisi yatır var der kimisi yok der ama ben rahatlamak için manzarada takılmaya geliyorum kendi başıma bana sorarsan ben inanmam böyle şeylere keyfime bakarım bu hayatta başka ne yapılır ki şeklinde cevap veriyor. Daha sonra dikkat çeken diyaloglar yaşanıyor, Kur’an okuyan bir kadın ziyaretçi dua da okuyamıyoruz ki vır vır çenelerinden diye karşıda sohbet eden iki ziyaretçiye atfen söyleniyor. Söylendiği iki ziyaretçiden birisi tam anlaşılmayan bir sebeple birine beddua ettiğini söylüyor arkadaşına çıban çıksın inşallah şeklinde itham ediyor belasını versin onun diyor, Kur’an okuyamadığı için söylenen ziyaretçi burası mübarek yer burada beddua etme gelir seni bulur ayıp yapıyorsun diye çıkışıyor, beddua eden kadın ziyaretçi hiç de bulmaz beni hiç de bir şey olmaz diyor ve atışmaları bir süre sonra sonuca bağlanamayarak kesiliyor.
17 Ocak Cuma günü sahada geçen haftaki katılımcı grubundan farklı iki katılımcı ile görüşmeler yapılmıştır. Biri 64 diğeri 71 yaşında Y ve T kadın ziyaretçiler Susuz Dede türbesine gezip görmek vakit geçirmek stres atmak için geldiklerini belirtmişlerdir. Birbirleri ile Susuz Dedeye gelip gittikleri zamanlarda tanışıp arkadaş olduklarını belirtmişlerdir. İkisi de şehir içinde oturmaktadır. (Hatay, Göztepe) Biri sigortadan emekli, biri eczane işletmecisidir. Susuz dedenin kim olduğuna dair bir bilgileri olmadığını ‘sadece evliya diye duyduk ama hiçbir şey bilmiyoruz’ ifadelerini kullanmışlardır. Görüşmeler sırasında bu gibi şeylerin hurafe olduğunu kendilerinin inanmadıklarını söylediler. İşi ticarete çevirdiklerini iddia ettikleri diğer kadın ziyaretçilere karşı uyarılarda bulundular, kaç senedir böyle milleti kandırarak para kazandılar mezarın başına su şişesi makara gibi şeyler koyarak insanlara bunu sattıklarını ve kandırdıklarını dile getirmişlerdir. Susuz Dede Cuma günleri dışında tekin değildir, pazarlama (tekinsiz işler) yapılıyor burada dediler. Kendileri ara sıra vakit geçirmek için türbeye geldiklerini ne istersen Allah’tan isteyeceksin bunlar hep dolandırıcı şeklinde ithamlarda bulundular. Fakat türbede ne dağıtılırsa almayı ihmal etmedikleri gözden kaçmadı. Ayrıca Susuz Dede türbesinde çok fazla hırsızlık olayları olduğunu söyleyip sorumlu olarak orayı mesken tutan, ticarete çeviren bir grubu öne süren iddialarda bulundular. Kendilerinin bu durumu ortaya çıkarmasından korktukları için karşılıklı hep atıştıklarını dile getirip kimse inanmasın çapulcu bunlar, ifadelerini kullandılar. Kendileri de burada dilekte bulunduklarını ama kabul olup olmamasıyla ilgilenmedilerini söyleyerek, daha çok dünyevi isteklerinin (ev sahibi olmak, hastalıklara şifa bulmak gibi) olduğunu belirttiler.

4.2.Bulguların Yorumlanması

Sohbet havası içinde geçen ve ortamın aurasına göre şekillenen sorular ile yapılan görüşmelerde genel kanımız, ziyaretlerin daha çok orta yaş ve üzeri kadın ziyaretçiler tarafından gerçekleştiği olmuştur. Sorularımız; Susuz Dede kimdir?, Sık sık bu mekanı ziyaret ediyor musunuz? , Demografik özelliklere yönelik sorular , Türbe ziyaretleri hakkındaki genel düşünceler ve ritüeller üzerine birtakım bilgi alma amaçlı sorulmuş sorulardan oluşmaktaydı. Bahsettiğimiz gibi, ziyaretçilerin tutumlarına göre çoğu zaman gündelik sohbet havası biçimini alan görüşmeler soruları içinde bulunulan koşullara göre belirlemiştir. Bulgular bize, ziyaretçilerin türbe ziyaretleri hakkında elle tutulur bir bilgileri olmadığını daha çok yüzeysel diyebileceğimiz bir biçimde konuyu açımladıklarını göstermiştir. Araştırmanın yapıldığı bir aylık dönem içinde, türbe mekanına maksimum 20-30 kişilik katılımlar gözlenmiştir ve tüm ziyaretçiler görüşmeyi kabul etmemiştir. Görüşme yapılan 10 kişinin tümünün bu ziyaretin kendilerine sosyal ortam sağladığını belirttikleri görülmüştür. Hemen hemen hepsi Susuz Dede türbesinde tanışıp arkadaşlık kurmuşlardır. Ayrıca mekanın havadar bir özelliğe sahip olması ve kutsal bilinmesi sebebiyle de ‘spiritüel iyi oluş hali’ sağladığını dile getirmişlerdir. Mekana ziyaret eden ziyaretçilerin sosyo-ekonomik ve sınıfsal düzeylerinin bir gruba ait olmadığı karma bir özellik gösterdiği tespit edilmiştir. Türbe’nin fiziki mekanının bilinen türbe prototiplerine uymaması daha çok park ve açık alan özelliği göstermesi ve Susuz Dede adlı kişinin olduğuna inanılan bir mezar taşı bulunması bize türbe’nin yapay bir özellikte olabileceğini düşündürmüştür. Ziyaretçilerin yarısı Susuz Dede türbesinde su dökme ritüelini kendilerine şefaatçi olacağına inandıkları için yaptıklarını söylemiştir. Ziyaretçilerin diğer yarısı ise şefaatçilik mevzusuna kesinlikle katılmadıklarını dile getirmişlerdir. Türbede gerçekleştirilen makara açma, su dökme, mum yakma ve çaput bağlama gibi ritüellerin daha çok maddi dünyada gerçekleşmesi beklenen isteklerin manen bir aracı dile dile getirilişi tezahürü yatmaktadır. Bu ritüeller evlenmek, ev araba sahibi olmak, hastalıklara şifa bulmak, işe girmek vb. nedenleri içermektedir. Bu durum toplum yaşamında popüler dinsel inanışların
‘aracı bulma’ görevi gördüğünü ortaya koymaktadır diyebiliriz. Araştırma sonucu elde edilen bulgular ışığında hissedilen, türbede yatan kişinin mübarek bir zat olup olmadığına inanıp inanmama konusunda belirsiz bir tutum olmasıdır. Bu hipotez üzerine kesin ve güvenilir bir tespite gidilmemiştir. Ancak ‘kutsal atfedilen bir yeri gidip görme ve huzur bulma’ hissiyatının tüm ziyaretçilerde yaygın kanı olduğu saptanabilmiştir. Gözlenen bir diğer olgu, X diye bahsedilen kadın ziyaretçi ve diğer beş kişilik grubun mezar başında ve dilek ocağında yapılan ritüellerden para alıyor oluşları ve ayrıyeten Kur’an okuma eylemi için de ticari bir durum söz konusu olduğudur. X ziyaretçi ile beraber altı kişi olan bu grup daha sonraki
ziyaretlerde araştırmamıza karşı olumsuz tutumlar sergilemişlerdir. Dilekleri kabul olup da adak adamak için gelen ziyaretçiler de çoğunlukla kadındır ve türbe’nin girişindeki adakçılardan adak almaktadırlar. Tavuk ve horoz satan erkek bireyler X ziyaretçinin grubundaki diğer bir kadın ziyaretçinin ailesidir. Sonuç olarak bulgular bize, Susuz Dede türbesi’nin ticari bir mekan olduğunu göstermiş, ziyaretçilerin büyük bölümünün de mekanın kendilerine sosyal ortam sağladığı düşüncesiyle ziyaretleri gerçekleştirdiklerini kanıtlamıştır. Ayrıyeten Susuz Dede türbesinin yanında aynı adlı bir park olması ve civarda tekinsiz denilebilecek hırsızlık, uçucu madde ve alkolizm söylentileri kutsal bir gün olması dışında türbeye sadece Cuma günleri ziyaret gerçekleştirildiğini belirleyen bir diğer unsur olmuştur.

SONUÇ 

Geçmişten günümüze Mezopotamya toplumunun yaşayış biçimi olarak devamlılık arz eden çeşitli mistik ve ritüelistik uygulamalar türbe ve kabir ziyaretlerinde anlam kazanmıştır. Bu çalışma kapsamında türbe ziyaretlerinin Susuz Dede örneklemi içerisinde nasıl bir anlam değeri olduğu ve bireylerin ziyaretlerinin ardında yatan sosyolojik nedenler ortaya konmaya çalışılmıştır. İslamiyet öncesi ritüelistik inanışlar ve günümüzde kurumsallaşmış din ögelerinin iç içe geçmesi sonucunda, daha geleneksel ve resmi olmayan birtakım inanışlar ve değerler ortaya çıkmıştır. Bu değerler ve inanışlar halk konsensüsünde popüler dindarlık dediğimiz dinsel bir pratik ortaya çıkarmıştır. Toplum resmi dinsel bilgileri kendi gündelik hayat pratiklerine göre şekillendirdiklerinden sebep popüler dindarlık olgusu günümüz Türkiye’sinde de oldukça yaygındır. Saha araştırması çalışmalarında türbeye gelen ziyaretçilerin ziyaret esasındaki genel kanısını ‘kutsal bir mekanı gidip görme ve sosyalleşme’ oluşturmaktadır. Ziyaretçilerin demografik özellikleri göz önüne alındığında, türbe ziyaretlerini cinsiyet bakımından kadınlar olmak üzere orta yaşın üstündeki kişilerin oluşturduğu anlaşılmıştır. Yaş ve cinsiyet hariç; medeni durum, meslek, eğitim düzeyi gibi değişkenler açısından türbe ziyareti eyleminin farklılık göstermediği anlaşılmıştır. Ziyaretçilerin dini inanışlarına göre türbe ziyaretlerine yükledikleri anlamın ‘sosyalleşme’ açısından bir fark oluşturmadığı anlaşılmış ancak türbede yatan veya yattığı düşünülen kişinin mübarek bir zat olup/olmadığı ziyaretçilerin anlam dünyasında belirsizlik taşıdığı tespit edilmiştir. Her ne kadar demografik özellikler içinde sayısal veriler olsa da çalışma tüm kapsamıyla nitel bir kategoridedir. Çünkü her katılımcı yaşlarını açık bir şekilde beyan etmeyi reddetmiştir. Gözlemlerin şeffaflığı ile ziyaretçilerin yaş ortalamasının ‘orta yaş ve üzeri’
olduğu bulgusuna erişilmiştir. Susuz Dede Türbesinde gözlemlenen ve ziyaretçiler ile görüşmeler sonucu elde edilen bilgiler ile mekanı tabiri caizse mesken tutmuş altı kişilik ziyaretçi grubunun mekanı ticarileştirdikleri söylenebilmektedir. Hatta mekanın sunileştirilmiş olduğu dahi iddia edilebilmektedir. Genel olarak bahsettiğimiz gibi mekan, klasik türbe mekanı özelliği taşımamakta çok da eski olmayan bir mezar ve dilek ocağı içermektedir. Susuz dede isimli birinin gerçekten olmadığı ve hikayesinin uydurma olduğu da gerçeklikte yüzde elli bir pay taşıyor olabilir. Bilinen ve gözlenen bir gerçek var ise, türbede yapılan ritüeller, dualar ve falcılıklar para karşılığında altı kişilik grubun önderliğinde yapılmaktadır. Sonuç olarak Susuz Dede türbesi ziyaretleri , dini duygular öncülüğünde gerçekleşmekten çok orta yaş ve üzeri kadınlar için sosyal bir alan sağlamakta ve sosyalleşme fırsatı tanımaktadır. Ziyaretçilerin deyimiyle, mekanın sosyalleşme için olanak sağlamasının yanında huzur verici mistik bir yönü olduğudur. Mekan açık alan özelliği gösteren deniz manzaralı bir yer olması sebebiyle ziyaretçilerin duygu ve düşünceleri huzur verici olması açısından karşılaması muhtemeldir diyebilmekteyiz. Çalışma, konu ile alakalı literatür taraması ve ardından saha çalışması ile türbe ziyaretine gelen insanlara ziyaretleri ile alakalı soruların yöneltilmesinden oluşmuştur. Mekanın kendine has pratikleri ve hikayesi kaynak kişilerden öğrenilmiş; bu nadir bulunan bilgiler katılımcıların hissiyatlarını da beraberinde getirmiştir. Katılımcıların daha çok maddi temeldeki istekleri ve çoğunlukla sosyalleşme açısından kutsal bir yeri gidip görme arzuları ile harmanladıkları ziyaret ritüeli, semt halkının bu tutum ve düşüncelerinin yaşamlarına olan etki veya etkilerini açıklamaktadır. Böylece Susuz Dede Türbesinin semt halkı için nasıl bir anlam taşıdığı anlaşılmaya çalışılmıştır.

*Fotoğraf kendi çekimimdir. (Susuz Dede’nin yattığı düşünülen mezar.)

KAYNAKÇA
AK, M. (2018 , s.2-3). Ziyaret Fenomeni ve Türk Popüler Dindarlığı. İstanbul: Kriter Yayınları.
ALTAN, A. (2007, s.14). Beykoz Yuşa Türbesi Bağlamında Türbe Ziyaretlerinin Psiko-Sosyal Yönden İncelenmesi(Yüksek Lisans Tezi). İstanbul: Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü , İlahiyat Anabilim Dalı.
ARSEVEN, A. D. (1993, s. 92 ). Alan Araştırma Yöntemi. Ankara: Kadıoğlu Mat.
ASLANTÜRK, Z. (2001 , s.38). Sosyal Bilimciler İçin Araştırma Metot ve Teknikleri. İstanbul: Çamlıca Yay. , 5.Basım.
DURKHEİ, E. (1923, s.74.). Din Hayatının İptidai Şekilleri. İstanbul: Çev. Hüseyin Cahit, Tanin Matbaası, Cilt I.
EVLİYALAR.NET. (2015). http://www.evliyalar.net/susuz-dede/ adresinden alındı
GÜNAY, Ü. (2003b, s.7-9). ”Türk Halk Dindarlığının Önemli Çekim Merkezleri Olarak Dini Ziyaret Yerleri”. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, S.15 (2).
GÜNAY, Ü. (2005 , s.453.). Din Sosyolojisi. İstanbul: İnsan Yay.
KALAFAT, Y. (1999, s.511). ”Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivine Göre Horasan Eri Olarak Bilinen Anadolu Yatırları- I”. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi , sy.40.
KARASAR, N. (1986 , s.21-22). Bilimsel Araştırma Yöntemi. Ankara: Bilim Yay., 3.Baskı.
KÖSE, A., & AYTEN, A. (2018, s.43). Popüler Dindarlık (Türbeler Üzerine Psiko-Sosyolojik Bir Araştırma. İstanbul: Timaş Yayınları.
KURKTAN, A. (1978, s.90). Sosyal İlimler Metodolojisi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi Yayınları.
MCLUHAN, M., & POWERS, B. (2015). Global Köy. Scala Yayıncılık , (çev:Bahar Öcal Düzgören).
ÖZKAN, A. (2009, s.11). Türbe Ziyaretlerinin Psiko Sosyolojik Boyutu(Eyüp Sultan Türbesi Örneği). İstanbul: Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü – Din Psikolojisi Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi .
PLATON. (2002, s.84). Devlet . (çev. N. Akbıyık & S. Taşçı). İstanbul: Metropol Yayınları.
TÜZER, A. (2013, s.35). Rasyonel/Doğal Din ve Spinoza . Sivas: Beytulhikme An International Journal of Philosophy ISSN: 1303-8303 , Cumhuriyet Üniversitesi.
WATCH, J. (1995, s. 13). Din Sosyolojisine Giriş. İstanbul: Çev. Battal İnandı, A.Ü.Đ.F Yay.
YEĞİN, H. İ. (2003, s.28). Kutsal Mekân ve insan ilişkisi. Samsun: OMÜ, Doktora Tezi.
YILDIRIM, A., & Şimşek, H. (2000 , s.62). Sosyal Bilimlerde Nitel Aaraştırma Yöntemleri. Ankara: Seçkin Yay., 2.Basım.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir