Pozitivist bilim anlayışı Hume ve Berkeley öncüllüğünde 18. yy’da karşımıza çıkmıştır. Bu anlayışta bir bilim ideali vardır. İdeal olarak bilimler hiyerarşisi elde etmeye çalışılır. Bilimlerin tek bir bilime indirgenmesi gerektiği düşünülür. Araştırmaları olgulara dayandırılır. Metafiziği reddeder ve bilgilerin deney yoluyla elde edileceği savunulur. Bir bilgiyi deney yoluyla bulamamışsak, bu bilgi gerçek değildir görüşünü savunmaktadırlar. Realistler bilginin deney yoluyla değil görünmeyen taraflarını inceleyerek bulunabileceğini söylemektedirler.
Realist bilim felsefesi Aristoteles öncüllüğünde çıkmıştır. Realizm insan zihninden bağımsız bir gerçekliğinin var olduğunu savunan felsefi bir görüştür. Realizm ve pozitivizm birbirini andırır. Realizm, pozitivizme alternatif görüş sunan felsefi bir bilim anlayışıdır. Gerçek olan durumları ele alır. Bu durumda varlık insan zihninden bağımsız ve nesneldir. Ana düşüncelerinde nesnelerin varoluşlarını ve neye benzedikleri düşüncesini özneden bağımsız meydana geldiğini söylemektedirler. Örneğin; insanların inançları, gözlemleri ya da müdahaleleriyle değişmeyen, dünyanın şeklinin elips olması. Realistler insan zihninden bağımsız olan gerçekliğin var olduğunu savunur, gerçekle olan uygunluğu ele alırlar. Gerçek, bağımlı bir varoluşu değil; bağımsız bir varlığı ifade etmektedir. Tümelin bilgisi gerçektir. Tümelin bağımsız varlığı vardır. Nesnelerin varoluşları insan zihninden bağımsızdır.
Realistler tekil gözlemlerden genellemelere ulaşmak için tümevarımsal yöntemle teoriye ulaşamayacağımızı söylüyor. Gözlemlenemeyen hipoteze ulaşmada realistlerin hipotezleri yetersiz görülmüş. Pozitivistler hipotezlerin teorik yasalarıyla ilgilenirken, realistler hipotezlerin yapı ve mekanizmasıyla ilgilenirler.
Pozitivist için doğada zorunlu bağlantılar yoktur, bilimsel teorilerin evrensel yasalarında sistematik olarak gösterilebilecek olan olayların birbirini izleyişi, düzenlilikleridir Pozitivist bilim anlayışında olayları açıklamamıza değil kestirmemize imkân veren bir yaklaşım vardır, tahminlere dayalı bilgi söz konusudur. Realistler pozitivizmin yetersiz olduğunu söyler. Yetersizlik bir olayın vuku bulmasının beklenmesinin temeli ile o olayın neden vuku bulduğuna dair nedensel bir açıklamanın verilmesinin birbirleriyle karşılaştırıldıkları içindir. Pozitivistler için explananları oluşturan öncüller bize sadece işaret ettikleri olayın, vuku bulduğuna ya da vuku bulacağına ikna etmek içi doğru veya doyurucu sebep sunar. Hume nedensellik anlayışı pozitivist bilimsel açıklama analizinin temelini oluşturur. Mantıksal zorunluluk, expalananlar ve expalandum arası ilişkiye oturtulmuştur. Bu yüzden nedensel ve nedensel olmayanı birbirinden ayırmak zordur. Realistlerin hedefi Humecu olmayan nedensellik ilişkisine dayalı açıklama tarzı ortaya koymaktır.
Realistler ve pozitivistler, bilimin ampirik temelli, rasyonel ve nesnel olduğunu düşünürler. Realistler için de bilimin amacı açıklayıcı ve öngörüsel bilgi sunmaktır. Fakat realistler pozitivistlerin bilimden çıkardığı ‘gerçekliğin gerçek bilgisi’ iddiasını kabul eder. Fenomenleri açıklamak iyi organize edilmiş bir düzenle birlikte bu fenomenler arası görünmeyen bütünlük ve süreç tiplerinin varlığını kabul ederek bağlantıları da keşfedip açıklamaktır. Bilimin ortaya koydukları realistler için gerçeğin kendisidir.
Konvansiyonalizm, uylaşımcılık anlamına gelir. Gelenek, kural ve inançların bilimi yönlendirmesi anlayışı vardır. Bilimsel bilgiler konvansiyoneldir. Kendi içinde tutarlı olan matematik ve mantık sistemini doğaya koymak mümkündür. Konvansiyonalistler; rasyolasyonalistlere ve pozitivistlere tamamen karşıdır. Sadece deney ve gözlem yoluyla bilgiye ulaşılamayacağını söylemektedirler. Kişilerin bir yere baktığında gördüğü şey inanç ve kavramlardan başka bir şey değildir. Yani meteorolojiyle uğraşan bir kişinin gökyüzüne baktığında hava olaylarına dair bulgu etme çabasıyla bakar. Konvansiyonalistlere göre objektif bilim çok mümkün değildir. Yanlışlama problemine göre bilimsel teoriler tamamıyla gerçekleşemez. Gözlemin teori yanlılığının; açık ya da gizlice gözlem yoluyla kontrol edilebilir objektif bilimin olabilirliğine yöneltilen görüşler; duygusal algının teorik inanç ve beklentilerden etkilendiği iddiası ve gözlemsel terimlerin anlamanın bir biçimde teorik terimlere veya bilimsel teoriyi oluşturan çeşitli önermelere bağlı olduğu iddiasıdır. Konvansiyonalist bilim felsefecileri Wittgenstein’in son yazılarından etkilenen, bazı realist bilim felsefecileri de kısmen “bilimsel realizm” akımından etkilenerek ortaya çıkmışlardır. Bilimsel realizm, mantıksal pozitivizme ve analitik felsefe akımına karşı çıkar.
Pozitivist, Realist ve Konvansiyonalist Bilim Felsefesi sürekli olarak birbirine karıştırılıyor. Özellikle Pozitivist ve Realist felsefe birbirine son derece yakın. Bu anlamda harika bir açıklayıcı yazı olmuş. Kaleminize sağlık.