Post yapısalcı kuram, post kelimesinin de anlamlandırdığı gibi yapısalcılığın sonrası anlamını vermektedir. Ve post yapısalcı kuram kendisinden önceki yapısalcı kuramı eleştirmiş bir kuramdır. Post yapısalcılara göre dil, toplumsal düzeni inşa etme ve düzenleme işlevine sahiptir. Ve modernleşmenin batıda başlaması lengüistik alanda düalistlikler yani ikilikler üretmiştir. Queer kuram ise doğan bu ikiliklerin, arada kalan sınıfları, durumları, olay ve olguları görmesini engelleyerek, toplumlarda zenginleşme olmasının önünü kapatır. Queer kurama göre dünyayı iki uç olarak ayırıyoruz, ikili söylemler üreterek ortada kalanları duyarsızlaşıyor ve onlara dair bilince sahip olmadığımız için arada kalan bireyleri ötekileştiriyoruz. Üretilen bu ikilikler ortaya bir kavram koyarak tanımlamış ve ortaya koydukları kavramın karşısına da, yine bu kavram gibi olmayanı koymuştur. Ve toplumlarda üretilen ikiliklere bakıldığında; toplumlar erkek- kadın, beyaz ırk-siyah ırk, dış-iç, modern-geleneksel, heteroseksüel-homoseksüel, normal-anormal, doğal-yapay gibi ikilikler ortaya koymuşlardır. Post yapısalcılar ve buradan ortaya çıkan queer kuram, yapıları ayrıştırıcı işlev görmesi nedeniyle, var olan ikiliklerin aslında lengüistik söylemlerden oluştuğunu iddia eder ve Queer kuram cinselliğin toplumsal bir unsur olarak varlığını idame ettirmesi düşüncesiyle de post modern bir kuramdır. [1]
Queer kuram, batının söylemlerinden yola çıkarak, LGBT+ (lezbiyen, gey, biseksüel ve transseksüel) bireyleri veya grupları ifade etmektedir. Bu gruplar toplumlardaki ikiliklerin, normallerin arasında kalmışlarıdır. Yanı bu bireyler heteronormativitenin dışında kalan, heteronormativeninin belirlediği sınırlarının dışında kalan, bir nevi ötekileştirilmiş kişilerdir. Heteronormativite, heteroseksüel ilişkileri onaylayan, sınırlar koyan ve bunun ilişkilerin olmaması gerektiğini dayatarak heteronormative dışı ilişkileri ötekileştiren bir kavramdır. Heteroseksüel, bireylerin kendi cinsiyetlerinden olmayanlara karşı ilgi duyduğu ilişki biçimidir. Toplumlar normal olarak heteroseksüelliği inşa etmişlerdir ve bu normallikten yola çıkarak bir anormallik tanımı yapmışlardır, onlara göre anormal olan ise homoseksüelliktir. Queer kuramcılar ise bu heteronormativiteye karşı çıkmışlardır. Çünkü heteronormativite kavramı, kadın ve erkek üzere iki kavramdan yola çıkarak toplumlarda özel alan içerisinde, üremeye dayalı ilişkiyi onaylayarak bunu normalleştirir. Ve arada kalan diğer kimlikleri görmezden gelir. Heteronormartivite, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel tercihler, cinsel aktiviteler üzerinden değişmez tanımlamalar yaparak queer kuramın eleştirilerine maruz kalmıştır. Queer kuram heteronormativitenin ürettiği düalizmlerin normal ve doğal olmadığını, bunların toplumlarda dil ile inşa edildiğini söyler. Queer kuram, heteronormatif sistemin normalleştirdiği ve normlar dayattığı cinselliklerin yanında eşcinsellik kimliğin de savunulmasına karşı duran bir kuramdır. Queer kurama göre heteronormativenin ürettiği ikilikler, toplumda alt-üst sorununa sebep olur. Belirlenen, normaller üst olarak sayılırken, normal olmayanlar alt görülmüştür. Örneğin, erkek normal sayılarak üst görülmüş, kadın ise erkeğin karşıtı olarak anormal sayılmıştır. Yine aynı şekilde heteroseksüellik normal olarak tanımlanmış ancak homoseksüellik anormal olarak tanımlanmıştır. Bunlar arasında kalan cisseksüel, transseksüel ve interseks bireyler ise arada görülmeyen gruplardan olmuşlardır. Queer kuramcılar da buna karşılıklarının dile getirirler. Queer teoriye göre kimlikler, kurgulanarak aktarılan yapılardır. Ve queer kuram kendine ait bir kimlik oluşturmaz, kimliksizleşmeyi savunur. Çünkü queer kuramın amacı, neye karşı olduğunu, normal olanın ne olduğunu sorgulamaktır. [2]
Özetle queer kuram, genel olarak kimliklere özelde ise cinsel kimlikler üzerinden kurulan her kimlik üretimine karşıdır. Toplumlarda cinsiyet üzerinden üretilen ikiliklere ve daha sonra bu ikiliklerin her alanda var olmasına da karşı durmuştur. Queer kuramcılara göre herhangi bir normalden, doğaldan bahsetmek toplumda var olan gerçekliği görmeyi engelleyecektir. Kimlik üretimi aslında tarihsel bir kurgu olmakla birlikte gerçeklik değildir. Kimlikleştirmek ve tanım koymak, tanımlanan şeyi sınırlandırmaktır. Queer kuramcılar, sınırlama yapmamak ve toplumda herkes arasında bir eşitlik sağlamak amacıyla kimliksizleşmeyi kabul etmişlerdir. Ve karşı oldukları en önemli durum heteronormativitenin varlığıdır. Queer kuramcılara göre normal-anormal arasındaki kabullenmek ve onların görünürlüğünü arttırmak toplumsal zenginleşmeye sebep olacaktır. İnsanların insan olduğunu kabul ederek, onlara herhangi bir kimlik atfetmeQzsek toplumsal düzen daha kolay sağlanmış olacaktır. Zaten atfedilen kimlik ve tanımlamalar dinamik yapıdadır bu yüzden kimlik oluşturmaktan uzak durulmalıdır.
[1] Rıtzer ve Stepnısky, 2019:226-227
[2] Kineşçi, 2018: 50-53.
KAYNAKÇA
- Kineşçi, E. (2018). Queer Kurama Katkıları Bağlamında Judıth Butler Düşüncesi. Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar.
- Rıtzer, G. ve Stepnısky, J. (2019). Çağdaş Sosyoloji Kuramları (5). (I. E. Havison, Çev.). Ankara: De Ki Basım Yayım.
- Saygılıgil, F. (2016). Medya ve Toplumsal Cinsiyet. Toplumsal Cinsiyet Tartışmaları. (2) içinde (163-183). Ankara. Dipnot Yayınevi.