Risk kavramı günümüze gelene kadar değişerek ve farklılaşarak varlığını korumuştur. Bu kavram önemli bir ölçüde gelişerek ve anlam kazanarak geleneksel toplumdan modern topluma geçişte gerçekleşmiştir. Buradan modernleşme kavramıyla risk kavramını birlikte kullanabileceğimizi çıkarabiliriz. Önceki toplumlarda da risk diyebileceğimiz salgınlar, hastalıklar oluyordu ancak bu gizli kalıyordu, bilinmiyordu ya da tahmin edilemiyordu. Günümüz modern çağında ise küreselleşmeyle birlikte bizler riskin de o ölçüde küreselleştiğini görüyoruz. Olayı ilk olarak bu küreselleşme bağlamında ele alırsak gerçekleşen herhangi bir olay, bir paylaşım, bir düşünce kısacası dünyada olan her şey herkes tarafından anında biliniyor o ölçüde yayılıyor ve tabiri caizse kelebek etkisi haline geliyorsa bu bir ölçüde de bize tehlike çanlarını işaret etmiyor mu? Paylaşılan şeylerin doğruluğunu ya da yanlışlığını bir tarafa bırakarak konuşursak küreselleşmenin de kendisinin bir başka açıdan risk olduğunu söylemek mümkün. İşte küreselleşen risk kavramı da aynı bağlamda yayılıyor ve dağılıyor. Buradan da risk toplumu halini alıyor. Ancak önemsememiz gereken bu kavramı bizim ortaya çıkarmamız olmalıdır. Bizler modernleşmeyle birlikte tüketim konusunda oldukça israf eden bir topluma dönüştüğümüzden doğaya ve canlılara birçok farklı türe karşı verdiğimiz zararlar kimyasal etkiler sonucu bu tehlikeyi ellerimizle yapmamız. Tabi başka açıdan bakarsak bazı ülkelerin çıkar oyunları ya da siyasal oyunlarının da etkili olduğunu söyleyebiliriz.
Risk toplumu açısından en yakın gündemimizde olan covit-19 dan bahsedecek olursak Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkarak kısa sürede etkisini gösterip ve aynı hızda yayılarak bir çok ülkeye dağılmasıyla bir anda gündeme oturarak tesir etkisi yaratmıştır. Risk toplumu konumunda olan bu virüs bireylerin gündelik yaşamlarını önemli derecede etkileyerek davranış biçimlerinde farklılıklara yol açmıştır. En basitinden selamlaşma hareketini bile değiştiren bu virüs kişilerde algı yönetimini de oluşturmaktadır ki en tehlikelisi de budur. Günümüz modern insanı rahatlığa, konfora alıştığı için bu tür hastalıklardan ve olumsuzluklardan oldukça fazla korkmakta ve kendisini de o ölçüde panik havasına sokmaktadır. Zaten birbirinden bir haber olan, bireyselleşmenin zirve yaptığı bu toplumlarda virüsle birlikte toplu ortamlardan uzak kalma, birlikte herhangi bir aktivite yapamama gibi sosyal yabancılaşmaya çanak tutan bir anlayış sirayet etmiştir. İnsanlar birbiriyle olan iletişimlerinde artık daha seçici, daha tedbirli ve daha mesafelidir. Tehlikeye işaret de bu ölçüde kendini göstermektedir. Çünkü insanlar bu mesafeyi korumaya yönelik bir anlayış geliştirecekler ve mesafeyi korumayanlara karşı bir karşı duruş oluşturacaklar. Bu da toplumda gergin bir hava yaratarak birbirimize olan anlayışımızı, empati duygumuzu ve sevgimizi köreltecektir. Bununla birlikte ortaya çıkan fırsatçı insan tipolojileri bireylerin bu paniğini avantaja çevirerek stokçuluk yapmakta ve virüs önleyici sağlığı koruyucu ilaçları ve eşyaları olduğundan kat kat fazla miktarda satarak insanların güvenlerini zedelemektedir. Algı yönetiminin ne ölçüde önemli olduğunu bu açıdan tekrar vurgulamak gerekmektedir. Bu, virüsü ciddiye almamalıyız anlamına gelmemeli ki virüs sadece sağlığı etkilemekle kalmayıp ekonomiyi, dini, dini ritüelleri, eğitimi de oldukça önemli ölçüde etkileyerek bazı ülkelerde ohal durumuna sebep olmuştur. Virüsü önlemek için bireysel temizliğe ve toplumsal temizliğe önem artmış bu bağlamda sosyal medyada olsun, haberlerde, iletişim araçlarında bununla ilgili sık sık duyuru niteliğinde haber yapılmış sağlığa yüklenen anlam artmış alınan tedbir ve önlemler de bu ölçüde farklılaşarak zenginleşmiş ve küreselleşmeyle birlikte tüm insanlığa duyurulmuştur.
Sonuç olarak bizler öldürücü seviyede olan bu virüse karşı sosyal bir duyarlılık geliştirmeliyiz ve bu ölçüde de tedbirimizi hem bireysel hem de toplumsal olarak almalıyız. Ancak bunun ötesinde bizlere psikolojik olarak etkilerini hiçe saymadan hareket etmeli kendimizi sadece coronavirüsten değil modernleşmeyle birlikte gelen bu yabancılaşmadan da korumalıyız. Algı operasyonu konusunda dikkat etmeli bu gibi tehlikelere karşı da toplumu bilinçlendirmeliyiz. Bu konuda ayrı ayrı herkese görev düşmekte, birey ve toplum olarak bütünlüğün ve kollektif bilincin kavranması gerekmektedir. Bunun dışında risk toplumu kavramının ayrıca mühimliğine dikkat çekmeli bu konuda yazılan yazılardan faydalanmalı fertleri bilgilendirme açısından değeri bilinmelidir.