Sağlık Sosyolojisi Nedir?

Sağlık Sosyolojisi Nedir?
saglik sosyolojisi
0

Sağlık sosyolojisi bağlamında sağlık ve hastalık kavramlarını toplumla ve toplumsal olgularla irdelemek, medikal sosyoloji, halk sağlığı ve toplum hekimliğine değinmek, sağlık sosyolojisinin antropoloji, ekonomi, siyaset, sınıf, kültür, göç ve psikoloji dallarıyla ilişkisine bakmak.

Anahtar kelimeler: medikal sosyoloji, sağlık sosyolojisi, sınıf, ekonomi, kültür.

Medikal Sosyoloji / Sağlık Sosyolojisi Nedir?

Sağlık sosyolojisi, sağlık ve hastalık kavramlarını toplumsal ve kültürel yapı içine yerleştirerek inceleyen, toplum- sağlık alanında nedensellik ilişkileri kuran, bu ilişkileri araştırarak genellemelere ulaşmaya çalışan teorik ve uygulamalı bir sosyoloji alt dalıdır. Sosyoloji insan davranışlarının ardında yatan anlamları ve nedenleri incelemektedir. Sağlık- hastalık olgularını etkileyen faktörlerin araştırılması sosyolojik bir bakışı gerekli kılmaktadır. Sağlık sosyolojisi ile ilgili bazı temel kavramlara ve tanımlarına bakacak olursak bunlardan ilki olan sağlık: bedence, ruhça ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir. İkinci kavramımız olan hastalık ise doku ve hücrelerde yapısal ve fonksiyonel ile normal olmayan değişikliklerin yarattığı haldir (Fiziksel iyi olmama hali; doku, hücre). Nusret Fişek, sosyolojik anlamda sağlık ve hastalık gibi temel kavramlara açıklık getirmiştir. Fişek’e göre Halk Sağlığı, bir bireyin sağlığını sürdürecek bir yaşam düzeni sağlayacak biçimde geliştirerek hastalıklardan korunmayı yaşamın uzatılmasını beden ve ruh sağlığı ile çalışma gücünün arttırılmasını sağlayan bilim olarak tanımlanır. Yine Fişek’e göre Toplum Hekimliği, toplumu oluşturan bireylerin bedence, ruhça ve sosyal yönden tam bir iyilik halinde olabilmesi için bireye, topluma, biyolojik ve fiziki çevreye ilişkin önlemlerin planlanması ve uygulanmasını içermektedir.

Sağlık sosyolojisinin ilgilendiği noktalara bakacak olursak bunlar; antropoloji (kafatası araştırma örneği), ekonomi (alım gücü sağlık imkanlarına ulaşmamıza engel olabilir), siyaset (devletin uygulayacağı politikalar örnek verecek olursak kanser hastalarının ilaçlarının karşılanması vs.), psikoloji- psikiyatri, en çok ilgilendiği ise kültür ve eğitim diyebiliriz. Örneğin migreni olan iki insanın ilaç alışverişi kültür-eğitimle yakından alakalıdır.

⇒ Sosyologer’i Instagram’dan takip etmek için buraya tıklayınız.

thumbnail
Önerilen Yazı
Eğitim Sosyolojisi Nedir? Ele Aldığı Konular Nelerdir?

Medikal sosyoloji, bireylerin kendilerini nasıl ve ne zaman hasta diye tanımladıklarını hastalıkların üstesinden nasıl gelebileceklerini sakat olanların nasıl tedavi olacaklarına ilişkin yollar gösterir. Buna ek olarak toplumun hastalıklara nasıl cevap verdiği tedavi süresince meslek örgütlerinin işlevi, sağlık kurumları ve buna ilişkin toplumsal düzenlemeler medikal sosyolojinin temel araştırma konularıdır. Ayrıca medikal sosyoloji toplumun şu kurumlarıyla ilgilenir: Aile, eğitim, din, ekonomi, siyasal sistemler, kentleşme, sosyal planlama, toplumsal değişme ve tarih.

Brown, medikal sosyolojiyi 4 ayrı düzeyde inceler. Makro, Mikro, Makro ile Mikronun birleştiği düzey, Sosyal hareketlerin sağlık konusundaki rolü düzeyi. Biraz açacak olursak Makro düzey, ekonomi siyaset ve kültürü içine alır. Mikro düzey, sağlık sisteminin uygulayıcıları ile halkı konu alır. Makro ile mikronun birleşim düzeyi mikro+ siyasi, ekonomik, kültürel ve sosyalliği içine alır. Son olarak sosyal hareketlerin sağlık konusundaki rolü düzeyi ise göç, savaş, kentleşme sağlığı doğrudan etkiler. Toplumsal değişme ve tabakalaşmayı içine alır.

Bir başka sosyolog Turner, toplum hekimliği konusunda birey ve toplum bazlı konuşur. Bireyin hastalık ve sağlık konusunda bilinç oluşturmasıdır. Sosyal psikoloji, sosyal patoloji, sosyal terapi ve sosyal hijyen gibi farklı birimlerden beslenmesi gereklidir. Turner toplum hekimliğinin yaygınlık kazanması ile ilgili 3 önemli sonuçtan bahseder. İlki, ona göre hastalıklar çok nedensel ilişkiler ile açıklanabilir. İkincisi, bir topluluğun sağlık durumunu anlamak ve değiştirmek için toplumsal ve siyasal müdahaleler ve reformlar gerekir. Üçüncü olarak da toplum hekimliği sadece geleneksel tıbbın müdahaleciliğine değil tüm topluma yönelik bir eleştiri geliştirmiştir. Turner tıbbın sosyal bir bilim olduğunu iddia eder ve bulaşıcı hastalıklar konusuna açıklama getirerek bu hastalıkların diğer hastalıklarla ilişkili olduğunu ifade eder. Özellikle sanayileşme ile birlikte bulaşıcı hastalıklarla ilgili parametreler artmıştır.

thumbnail
Önerilen Yazı
Kültür Sosyolojisi Nedir?

Locker, hastalık olgusuna sosyo-demografik ve sosyo-psikolojik olmak üzere iki açıdan bakar. Ayrıca hastalık konusunu Mikrop Teorisi, Üçgen Açıklama, Çok Nedenlilik ve Genel Hassasiyet kuramları olarak 4 farklı aşamayla inceler. Üçgen açıklamasının açılımı toplumsal çevresel-davranışsal- psikolojik olarak oluşturulmuştur. Çok nedenlilik aşamasına göre bir hastalığın birden çok nedeni vardır. Bunu sadece üç boyutlu düşünemeyiz. Genel hassasiyet kuramlarına göre ise tarihsel süreç içerisinde bireylerin bazı hastalıklara duyarlılıkları değişmiştir (Örneğin; alerji, meyve).

Field tıp eğitimi, tıp bilgisi tek başına yeterli değildir der. Ona göre hastalık ve sağlık konusunu açıklayabilmek için 3 argümana ihtiyaç vardır. Fizik, kimya ve biyolojiden yararlanmak gerekir. Hastalıkları 4 kategoride ele alır. Birincisi, Kısa süreli akut hastalıklar (grip, nezle, alerji). İkincisi, Uzun dönemli araz bırakmayan hastalıklar (migren, alerji). Üçüncüsü, Uzun dönemli araz bırakan hastalıklar (bel fıtığı, sara krizi, yüksek tansiyon, şeker- kalp rahatsızlıkları, beyin kanaması). Dördüncü ise Akıl hastalıkları. Bunu da Hafif (obsesif-kompulsif) ve Ağır (şizofren, bipolar) olmak üzere kendi içinde ikiye ayırıyor.

Ayrıca, hastalık ve rahatsızlıkların toplumsal ve kültürel etkisini araştıran araştırmacılar göç, kentleşme, yoksulluk, işsizlik, mesleki, coğrafi ve toplumsal hareketlilik, sanayileşme gibi konular üzerinde yoğunlaşmışlardır. Yeme alışkanlıkları da bunlardan biridir. Burada Bourdieu’nun habitus kavramını örnek verebiliriz.

thumbnail
Önerilen Yazı
Endüstri Sosyolojisi Nedir?

Bury, 1997 yılında modern toplumlarda hastalığın bireylerce algılanmasını belirleyen toplumsal değişimler üzerinde durmuştur. Hastalıklar hakkında 4 tane değişimden bahseder. Birincisi, hastalık kalıplarındaki değişimler ve kronik hastalıkların göreli olarak artması. İkincisi, hem profesyonellerce yani hekimler tarafından hem de popüler olarak sağlıklı olmaya yönelme. Üçüncüsü, modern toplumların toplumsal ve ekonomik yapılarındaki değişimler. Dördüncü değişim ise medikal sosyolojide meydana gelen değişimlerdir.

Marmot, 1975 yılında Japonlar üzerinde araştırma yapıyor. Japonya’ya göç eden ve yerlileri arasında kalp rahatsızlığı arasında fark var mı diye bakar ve kalp rahatsızlığı ile coğrafi hareketlilik arasında hiçbir ilgi olmadığı sonucunu alır.

Homes ve Rate ise boşanmış olanlar, dul olanlarda ölüm oranı evli çiftlere göre daha yüksektir der. Boşanmanın dolaylı olarak sağlıkla ilişkisi vardır. 1967’de yapılan araştırmaya göre boşanmış olanların hastalık ve ölüm riski evli olanlardan fazlaydı ancak son zamanlarda bu oran tam tersi hal almıştır.

Nathanson, 1989 yılında yaptığı araştırmada sağlık durumu ile cinsiyet arasında cinsiyet analizi yapıyor. Sonuca göre kadınlarda kronik hastalıklar hariç erkeklere göre daha fazla sağlık hizmetinden yararlanma söz konusu. Ancak erkeklerde ölüm oranı daha fazla olduğu sonucu çıkıyor.

Dutton, sınıf üzerinde durup sınıfın sağlıkla alakası olduğunu söylüyor. Toplumsal yapı içerisinde birey eğitim, gelir, kültür bakımından belirli bir toplumsal sınıfa üyedir. Fakirlik ile sağlık arasında ilişki vardır diyor. Fakirlik sağlık sorunlarını üretmekte ve bu sağlık sorunları da fakirliği beslemektedir. Yani kısır bir döngü vardır. Bu kişiler genelde tehlikeli işlerde çalışırlar (inşaat işçileri). Bu kişiler aynı zamanda çevre kirliliğine de daha fazla maruz kalırlar.

Dutton’un yaptığı araştırmaya göre fakir olan kişilerin çocuklarında tansiyon, kalp atışları anormal düzeyde seyrediyor. Bilişsel ve davranışsal bozukluklar gözleniyor. Bu kişilerin evleri fiziki olarak da kötü durumda ve evde yaşayan bireylerin kendilerine ayıracak mekanları ve zamanları yoktur. Bu kişiler kendilerine saygıyı yitirmişlerdir ve kendilerini kontrol düzeyi zayıflamıştır. En çok görülen hastalık şizofreni, alkol bağımlılığı ve çeşitli kazalar, tüberküloz (soba zehirlenmeleri) görülür.

thumbnail
Önerilen Yazı
Kent Sosyolojisi Nedir?

Toplumsal anlamda meydana gelen değişimler bireylerin sağlıklarını tehdit edebilir. Toplumsal değişim üzerinden çalışma yapan Durkheim ve Marx var. Durkheim toplumsal çözümlemede intihar üzerinde durur. Marx ise yabancılaşma kavramı üzerinde durur. Yabancılaşma ruhsal hastalıklara sürükler diyebiliriz.

Sağlığın yaratılmasında ve korunmasında 3 temel alan vardır. Bunlar: Popüler alan, Geleneksel alan ve Mesleki, tıbbi alan. Popüler alan, kişinin kendi kendini tedavi etmesine çalıştığı alandır. Tıpla hiçbir ilişkisi olmayan eş, ahbap, dostların yardımının alındığı alandır. Geleneksel alan, modern tıpla hiçbir ilişkisi olmayan ama geleneksel olarak hastalıkların tedavisi ile yakından ilgilenmiş uzman oldukları düşünülen kişilere başvurulan alan. Mesleki (tıbbi) alan, profesyonelleşmiş hekimlere başvurulan alandır.

Son olarak hasta- hekim ilişkisine değinelim. İşlevselci kuramın savunucusu olan Parsons, denge kavramını temele koyar. Hasta- hekim ilişkisinde dengeden bahseder. Parsons’ a göre hasta- hekim ilişkisi denge kuramı üzerine kurulmalıdır. Hasta kendini rahat hissedecek, baskı altında hissetmeyecek ve böylelikle yanıltıcı konuşmaya girmeyecektir. Parsons’ta güven kavramı da önemlidir. Güven ideal tiptir.

Hekim: Mesleksel rolün gerektirdiklerinden bahsedecek olursak bunlar; Hekimler hastalığı iyileştirmek için yüksek düzeyde bilgi ve becerilerini kullanacaklardır. Kendi çıkarları ya da para için değil, kamunun çıkarları ve hastanın iyiliği için hareket edeceklerdir. Tarafsız olacaklar, duygusal davranmayacaklardır. Meslek kurallarına göre hareket edeceklerdir. Hastanın fiziksel ve kişisel hayatının en ücra köşelerine inmeye hakkı olacaktır. Çok ciddi bir şekilde mesleksel özerkliğe sahip olacaklardır ve son olarak hastayla olan ilişkilerinde hakimiyet ellerinde olacaktır (paternal bir ilişki).

Merhaba, ben Özden Bulut. Pamukkale Üniversitesi Sosyoloji bölümü mezunuyum. Yazılarım, tartışmalarım ve görüşlerimle size katkı sağlamak, bir tuğla da benden olsun amacıyla buradayım.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir