Salem cadı mahkemesini anlamak için tarihçesine bakmak gerekir; Amerika’nın keşfinden sonra Amerika’da yerli halkın yanı sıra kolonilerde Amerika’da yaşamaya başladı. Bunlardan biriside İngiltere’ye ait bir koloni olan Salem kolonisi idi.
Bu koloni iki bölümden oluşuyordu : Salem Köyü ve Salem Kenti.
Salem köyü ve kenti düşmanlık içindeydi. Kentin geçim kaynağı ticaret iken köyün geçim kaynağı tarımdı. Köyde yaşayan Salemler; Puritan inancına sahiptiler ve dinlerine sıkı sıkıya bağlıydılar ayrıca Salem köylüleri ‘’Cadı’’ dan da çok korkarlardı. Cadılığa yükledikleri bazı enteresan şeyler vardı; dans etmek,oyun oynamak gibi şeyler cadılık alameti olarak algılanıyordu. Bu yüzden çocuklar oyun oynamazlardı. Anne ve babalarının yanında ilerideki mesleklerini öğrenirlerdi.
Parris isimli bir şahıs Salem’e atanır ve ailesi ile birlikte Salem’e doğru yol alır. Gittiği Salem’de de akrabaları vardır ve akrabalarından birinin çocuğu Abigail de onlarla yaşamaya başlar. Bu kişi Parris’in yeğenidir. Parris’in kızı ve yeğeni, oyun yasak olduğu için çok sıkılıyorlardı. Dışarı çıkmaları da yasak olduğu için ev içinde eğlenme arayışına girdiler. Evde bulunan siyahi köle çocuk tituba ile birlikte yasaklı oyunlar oynamaya başladılar. Mesela su dolu bardağa yumurta akını atarak geleceği görmeye çalışmak gibi oyunlar oynadılar. Bu tarz oyunlarda geleceği tahmin etmek içerikli olduğu için cadılıkla bağlantılı idi.
Daha sonra Parris’in kızının oyunlarına birkaç kız arkadaşı daha katılır ve durum ilerlemeye başlar. Falcılığa kadar gider. Tarot falı ile ilgili oyun oynarlarken birden bire Ann Putnam adlı bir kız havlamaya başlar, kendini yere atar ve dans etmeye çalışır. Salem halkı bu durumu duyunca kızın büyülendiğini düşünüyor ve kızlara sorar ‘’sizi kim büyüledi?’’ diye. İlk suçlamalarla birlikte gerçek kişilerin isimleri verilmez. Büyülükle hiç alakası olmayan, toplumda sevilmeyen kişilerin isimleri verilir. Bu kişiler Tituba,Sarah(ihtiyar dilenci), Sarat Goodu(yaşlı bir kadın).
Daha sonra bu kişiler halk tarafından büyücü gerekçesi ile hapishaneye atılırlar. Kızlar oyunlarına devam eder; ettikçe de daha fazla kişileri suçlamaya başlar. Sonuç olarak toplumda istenmeyen kişiler haricinde saygınlık duyulan kişilerinde ismi verilmeye başlanır.
4 ay içinde 200 insan cadılıkla suçlanır ve aralarından 150 si hapse atılır. Bu suçlanan kişiler arasında 4 yaşında küçük bir kız da vardır.
Mahkemeler başlar ve ilk duruşmalardan yaklaşık 5 ay sonra, 1692 de cadılık iftirası atılan bir kadın idama mahkum olur. Ve ardından 19 kişi daha idam edilir, 4 ü hapishanede ölür, 1’i suçunu itiraf etmediği gerekçesiyle kayalar ile ezilir.
En sonunda aklı başında bir yönetici ortaya çıkar ve der ki “kurtarılmış masum bir can, kaçan on cadıdan daha değerlidir”
Daha sonra yüksek makamlardaki yöneticiler de bu idamların durulmasını isterler ve hapishanede suçsuz yere yatan insanlar serbest bırakılır. Bu suçlamaları yapan kızlar başka yerlere taşınır veya kaçar. Yalnızca Ann Putnam kalır ve 17 yaşına geldiğinde her şeyi itiraf eder.