Bu çalışmada Şerif Mardin’in Türkiye tarihini açıklarken, Osmanlı’yı da baz alarak neden merkez-çevre kuramını ele aldığını ve bu bağlamda analiz ettiği üzerine tartışma yürüteceğim. Yazımın bir düşünce yazısı olduğu unutmasın. Bu nedenle de lütfen kesin bir doğruluk aramayın. İyi okumalar.
Şerif Mardin, Türk tarihini açıklamak için Batı-Doğu yerine Merkez-Çevre kavramsallaşmasını kullanmıştır. Şerif Mardin bu kuramda merkezi odak noktası olarak kabul eder. Çevreyi ise merkeze göre şekil alan bir yapı olarak kabul eder. Merkez, yönetimi yapan çevre de ona bağlı olan demektir.
İlk olarak Türkiye’nin bir devam devleti olduğunu unutmamak gerekiyor. Bu nedenden dolayı da Merkez-Çevre kavramsallaştırması toplumsal ve siyasi yapıyı açıklamak için doğru bir yöntem olarak görüyorum. Tabi, bunun çeşitli sebepleri var. Unutmamak gerekiyor ki; her ne kadar devletin yönetim biçiminde ve siyasal düzenin de değişiklikler olsa da toplumsal yapı, Osmanlı’dan gelen bir toplumsal yapıydı. Topumsal Yapı, sonuçta bir gün içerisinde değişmeyecekti elbette ki. Bu nedenden dolayı da merkezine yani Osmanlı Devleti’ne bakılması gerekiyordu. Osmanlı’dan bağımsız bir Türkiye tarihinin zor yazılacağını da belirterek başlamak istiyorum. İlk olarak; Şerif Mardin, tarihsel bağlamda Osmanlı’nın siyasal ve toplumsal özelliklerini aktarmıştır. Tabi, bu tarihsel bağlam her ne kadar eski gibi görünse de günümüzdeki düzenin oluşmasında etkili olmuştur. Bu yüzden de Şerif Mardin’in en derinden başlaması teorik açıdan sağlamlığının kanıtıdır. Daha sonraki süreçte ise aslında Osmanlı’nın Türkiye’de ki modernleşmenin temelini attığını görüyoruz. Yanlış bir algı vardır; Türkiye’nin direkt olarak bu modernleşme hareketlerini gerçekleştirdiği sanılır fakat gerçek öyle değildir. Osmanlı’nın son dönemlerinde modernleşme hareketleri yapılmıştır. Türkiye tarihini, Osmanlı modernleşmesine ve Jön Türkler’e değinmeden anlatmak tamamen bilgi eksikliği olacaktır. Siyasal açıdan Osmanlı’nın son dönemlerinde çıkan İttihatçılar, Türkiye’nin şimdiki siyasal yapısını oluşturmuşlardır. Osmanlı toplumu ise Türkiye’nin toplumunu oluşturmuş. Her ne kadar devrim ve reformlar yapılsa da toplumun yapısı değiştirilememiştir.
Şerif Mardin’in kaleme aldığı konular genel tarih konulardır. Teori olarak doğrudur. Ayrıca, yaptığı yorumlamalarda tarihsel bağlamda destekli bir şekilde doğrudur. Bilginin yeterliliğine geldiğimiz de ise Osmanlı siyasal ve toplumsal yapısını neredeyse en baştan ele alıp, Türkiye Cumhuriyeti’ne kadar geliyor. Bu bağlamda da gayet yeterlidir. Bir sosyolog olarak tarihçilere taş çıkartmıştır.